Kayıt Ol

Ruya

Çevrimdışı Gimilzagar

  • *
  • 46
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ruya
« : 16 Mayıs 2017, 21:21:53 »
Otomobillerin hic dinmeyen ugultusu altinda icli bir yakaris isitir gibi oldu. Kapiya dogru cevirdi basini. Alisveris merkezinin isiltili tabelasi, minicik bir figuru golgelerle bezemisti. Titreyip duran bu sekle dogru yaklastikca masum bir yuzun dehsetle puslandigini, gozyaslarinin altinda islandigini gordu. Tiksinti duyar gibi olduysa da simdi cocugun bakislari ona donmus, dogrudan gozlerine odaklanmisti, ufacik bir cocuk olmasaydi bu, neredeyse israrla onu cagirdigini, davet ettigini dusunecekti. Bugulu ifadesinde, tuhaf bir sekilde, bir panik degil, kesin bir kararlilik vardi.

"Eh, gidelim bakalim," diye mirildandi,
Cocuk bes yasinda ya var, ya yoktu. Tabelalardan sicrayan isiklar cocugun saclarinda sicak kivilcimlari andiran bir sekilde oynasiyor, bembeyaz kesilmis, hickirmaya devam eden suratta hicbir huzun anlatimi okunmuyordu. Muhtemelen fazlasiyla korktugu icin tepki veremiyordu, donakalmisti oylece.

Fakat ne ilginctir ki cocuk yanindan gecip gidenlere aldirissizdi, yalnizca ona bakiyordu bunca kisi arasinda, isi daha da garip kilan, insanlar da sarsila sarsila aglayan bu kucuk cocugu gormezden geliyor gibiydi. Babasini veya annesini kaybetmis gibi endiseli degildi, alisveris merkezinde yolunu yitirmise de benzemiyordu, fakat kahrolasi sey aglamaya devam ediyordu hala.

Butun bu dusunceleri aklindan silip gulumseyerek cocuga dogru egildi. Oglanin dudaklari da bir tebessumle kivrilir gibi olmustu. Yaslarla dolu gozlerinde trafik isiklarinin yansilari dalgalaniyordu. "Merhaba dostum, birini mi kaybettin?" diye sordu.

"Babayi," dedi burnunu cekerek. "Babayi kaybettim."

Etraftaki insanlar bu trajik sahneyi hic umursamiyordu. Elini sefkatli gorunmek istercesine cocugun basina koydu.

"Telaslanmana gerek yok," dedi. Ayaga kalkti ve elini cocugun omzuna atti. "Babani bulabiliriz." Kapidaki guvenlik gorevlisi ne halt yemeye orada duruyordu? Kaybolan bacaksizlari toplamak icin para alan kendisi miydi sanki? "Ah, nereden bulastim bu ise," diye ic gecirdi. Guvenlik gorevlisi hic de orali degildi.

"Oradaki amcayla konusalim haydi."

"Hayir, beni onun yanina goturme," diye mizmizlandi cocuk. "Ben zaten babanin nerede oldugunu biliyorum."

Bu da neydi boyle?

"Beni babaya goturur musun?"

Lanet olsun. Masum yuzuyle ona bakiyor, caresiz bir sekilde gozlerini siliyordu. Lanet olsun. Neden kimse umursamiyordu bu cocugu?

"Beyefendi, iyi aksamlar," diye yaklasti guvenlik gorevlisine, fakat adam sesini duyar duymaz iceriye yonelince carpilmisa dondu. Lanet olsun. Ufaklik paltosunun etegine yapismisti.

"Beni babaya goturur musun?"

Otomobilinin kapisini actigini fark etti korkuyla, ne zaman olmustu bu? Cocuk teklifsizce koltuga atladi ve ellerini cirpti. "Iyi adam beni babaya goturecek!" Simdi ona bakarak gulumsuyordu, butun o durgunlugu kaybolmus, yerini coskulu bir sevinc almisti. O da cocugun bu haline gulmeden edemedi ve otomobile bindi.

Otomobili park alanindan cikarip cadde boyunca surdu. Yanindaki
koltukta oturan cocuk, hizla silinip giden sokak lambalarini, titresen farlari, yanip sonen neon tabelalari seyrediyordu.

"Ee, kucuk dostum, baban nerede?" diye sordu.

"Suya gitmemiz gerek. Oradaymis."

"Suya mi?"

"Evet, suya. Su var ya hani!"

Derin derin icini cekerek sikintiyla nefesini saldi. Lanet olsun. Bu velet, bir baliktan daha aptaldi. Tulomsas binasini gecerek Vali Ali Fuat Guven Caddesi'ne dondu. Bu sehirde su olarak nitelendirilebilecek yalnizca tek bir sey vardi, ve cocugun kastettigi suyun aklindan gecen sey olmasini diliyordu.

Porsuk'a vardiklarinda cocugun yuzu neseyle aydinlandi, az onceki dusunceleri icin kendinden utandi bu sevinci gordugunde. Iskeleye birkac metre uzaga park etti.

"Eh, vardik sanirim."

Oglan yavas yavas ona dondu. Gozleri parildiyor, gulumsemesi gitgide genisliyordu. Sonunda o minik agiz aralandi, ustura gibi disler belirdi, agiz buyudu, buyudu, kipkizil, korkunc bir hal alarak o masum yuzu tamamen kapladi ve hiriltilar, salyalar esliginde isildayan disler koluna saplandi; eti, kaslari ve kemigi yardi.

Bogazini parcalayan bir ciglik, girtlagindan disariya savrulur savrulmaz, aniden gozlerini acti. Uzerinden kayip yere dusen yorganini ararken, uyku mahmurlugu icinde, sag kolunun bulunmasi gereken yerden sicacik kanlarin muthis bir tazyikle duvara bosandigini fark edemedi.
"Aye! I am a poet and upon my tomb
Shall maidens scatter rose leaves
And men myrtles, ere the night
Slays day with her dark sword."