Kayıt Ol

"Shayol Ghul'e Baskın" ---- "The Strike at Shayol Ghul" kısa öyküsünün Türkçesi

Çevrimdışı Krother

  • *
  • 6
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
PDF linki: https://drive.google.com/open?id=0B-KJDCmz6ZXbdm95MWNpZkJ2ejg

Çeviri bitti arkadaşlar. Okuyacak birilerinin olması fikri ayrı bir motivasyon verdi, teşekkür ederim :) Çok iyi olmadı ama çevirirken çok zevk aldım, seriyi 3. defa başlama planımı daha yakın bir tarihe çekmeme neden oldu diyebilirim. PDF'den okumanızı şiddetle tavsiye ederim, ama metin formatında aşşağıya da ekleyeceğim. Lütfen iyi-kötü her eleştirinizi, şöyle yapsan daha iyi olurdularınızı bana iletin.


PDF linki: https://drive.google.com/open?id=0B-KJDCmz6ZXbdm95MWNpZkJ2ejg

Linkte bir sıkıntı varsa haber verin lütfen  :)


------------------------------------------------------------------------------------------
Shayol Ghul'e Baskın
(Takdim)

Işık'ın İnayetiyle,
Kandor Kraliçesi,
Diyarın Koruyucusu,
Kuzeyin Kalkanı,
Materasu Evi'nin Yüksek Makamı
En Aydın Majesteleri, Ethenielle Kirukon Materasu'nun,
Kralliyet Tarihçisi, Jorille Mondevin.


Son yıllardaki, belki de Kırılış'tan sonraki en önemli bulgulardan biri, Karanlık Varlık'ın Zindanı'na Delik'in kazılmasından başlayıp Dünyanın Kırılışı'nın sonuna kadar olan dünya tarihinin kısmi bir kopyasıdır. Görünüşe göre asıl metnin tarihi K.S. Birinci Yüzyıl'ın başlarına dayanmaktadır. Kırılış'tan sonraki ilk milenyum boyunca malzemelerin aşırı kıt olmasına rağmen, pek çok başka şey yok olurken baskı sanatının kurtulmasına ancak müteşekkir olabiliriz. Şiddetli ve kısıtlı koşullar altında olsa da Kırılış sırasında baskı sanatı bir ölçüde uygulanmıştır. Kırılış'ın toplamından çok daha az olsa bile yine de şehirleri, ulusları yerle bir eden ve daha da kötüsü, bilginin kaybolmasına sebep olan Trolloc Savaşları ve Yüzyıl Savaşları'nın geniş tahribatı göz önünde alındığında üç bin yıldan fazlasını atlatan herhangi bir yazıta mucize gözüyle bakmalıyız. Bildiklerimiz binlerce kez yazılıp kopyalanan kırıntılardan oluşmakta, ama hiç değilse olanlar hakkında bir şeyler biliyoruz. Azıcık bilgi bile cahillikten daha iyidir.

Keşfedilen sayfalar Chachin'deki tozla kaplı bir depoda; içinde eski senetler, makbuzlar, öğrenci kitapları ve özel günlüklerinin de bulunan bir sandıktaydı. Bazı sayfalar yıllar içinde o kadar sararmış, mürekkepler o kadar solmuştu ki, ufalanmasalardı bile okunmaları mümkün olmazdı. El yazması parçaları zar zor okunabiliyordu, ve tercümenin zorluğu ya da yüzyıllar boyunca kopyalayıcıların yaptığı hatalarla uğraşmak dışında alışılagelmiş başka bir sorun arz ediyordu; Böylesine bir tarih kuşkusuz çok geniş, birden fazla cilti olan bir çalışma olurdu (Yazarın Notları'na bakınız), ancak elimize geçen iki yüz yirmi sayfa arasında art arda olan sayfa sayısı en çok altı idi ve başka hiçbir yerde ikiden fazla art arda sayfa yoktu. Verilen tarihlerden hiçbiri tam olarak anlaşılır değildi çünkü şimdiye dek Efsaneler Çağı'na dayanan bir takvim bulunamamıştır. Çoğu yazı, dehşet verici olayları en ince detaylarına kadar anlatıyordu (Gölge Savaşı sırasındaki korkunç savaşlar ve şerateşle yok edilen şehirler, Kırılış sırasında tamamıyla denizle kaplanan bölgeler ve bir gecede yükselen dağ sıraları) ancak tuhaflıklar vardı. Bu olayların nerede yaşandığı, ne kadar önemli oldukları, amacı veya sonuçlarının açığa çıkarabilecek sayfalar genellikle eksikti. O zaman bu derleme neden bu kadar önemli? Öncelikli olarak, ne kadar parça parça olsa da, kendi başına Gölge Savaşı'na dair bilinen herhangi bir kaynaktan daha çok bilgi veriyor. Hatta bazı açılardan diğer kaynaklardaki bilgilerin toplamını bile geçiyor. Ama daha da önemlisi başka hiçbir yerde erişemediğimiz bir çok bilgi sağlıyor. Ve hepsinden de önemlisi, art arda olan altı sayfa ve bu sayfalara yakın olduğu düşünülen diğerleri, hangi çağda olursa olsun, dünya tarihinin kuşkusuz en eskiye uzanan yegane olayına ve bu olayın perde arkasına dair bilinen tek kaynaktır: Lews Therin Telamon ve Yüz Yoldaş'ın Delik'i mühürlemesi.

Delik'in yaratılması ve daha sonra Gölge Savaşı denilecek savaşın asıl başlangıcı arasında ne kadar süre olduğuna hala emin olamamakla beraber açıkça görülüyor ki en az on beş, muhtemelen yüz yıldan fazla süredir toplumsal düzen hızlı bir düşüşteydi ve daha önce nadir olan ya da hiç bilinmeyen binlerce kötülükte de eşit hızda yükseliş vardı. Savaş kavramının kendisi "yeni" bir keşifti anlaşılan, hızla öğrenilen bir keşif, öyle ki bazıları mükemmelleştirildiğini bile söyleyebilir. Gölge Savaşı devam ederken dengeler bir o yana, bir bu yana, ateş ve kanla değişti. İlk üç yıl boyunca Gölge büyük kazançlar elde etti. Dünyanın büyük bir kısmı Karanlık Varlık'ın hükmü altında olmanın dehşetine düşmüştü. Neyse ki bu hüküm insan temsilcileri tarafından, dolaylı olarak sürülüyordu. Tabii Myrddraal ve Trollocların varlığına dolaylı olarak diyemeyiz. Lews Therin Telamon'un, Kehanetler'lerin efsanevi Ejder'inin liderliği altında kaybedilenlerin çoğu gelen dört yılda geri alındı, ancak tersinin olmadığı söylenemez. Bu aşamada, bir beraberlik durumu ortaya çıktı ve yaklaşık bir yıl boyunca hiçbir taraf azılı mücadeleye rağmen bir kazanç sağlayamadı. Ancak beraberlik bozulduğunda, Gölge tekrar ilerlemeye başladı, başta yavaşça ama gittikçe hızlanarak. O tarih parçasının yazarına göre, "Sanki Gölge'nin attığı her adım ardında kaos tohumları saçıyordu ve bu büyüyen tohumlardan beslenen Gölge güç kazanıyordu, öyle ki sonraki adım daha uzundu ve ondan sonraki daha da uzun."

Tüm dünyada savaşın dalgaları bir ileri bir geri vururken geniş alanlar çeşitli ölçülerde perişan oldu. Gölge fethettiği alanlardaki nüfusun büyük çoğunluğunu aç bırakmaya ya da öldürmeye istekliyken, Işık'ın tarafındakilerin uzayan bir savaşı devam ettiremeyeceği açıkça anlaşılmıştı. Kaybediyorlardı, kaçınılmaz yenilgiye doğru artan bir hızla itiliyorlardı, ve eğer kazanma şansları varsa bile bu hızla yapılmak zorundaydı.

Savaşı hızla bitirme planlarından biri Lews Therin'in önerdiği, Delik'in kendisini hedef alan doğrudan bir saldırıydı. Cuendillarla yedi "Odak Noktası" (Kadim Lisan'dan daha iyi bir tercüme yapmak mümkün gözükmüyor, ancak belli ki Mühürler'den bahsedilmekte) oluşturulacaktı. Bir baskın gücü -- öyle diyorlardı, ancak son zamanlarda gerçekleşen olayların ışığında bile günümüzün çoğu insanına büyük bir orduymuş gibi gözükebilir -- koruma sağlamak için yirmi bine yakın askerden bir baskın gücü ve yedi kadın Aes Sedai, altı erkekten oluşan bir halka (Mümkün olan en düşük sayının bu olduğuna inanılıyordu, ve grup bulunabilen en güçlülerinden oluşacaktı) Shayol Ghul'e, dünyada "Desen'deki bir incelik" denen ve Delik'in belirlenmesine imkan sağlayan tek yere Yolculuk edeceklerdi. Sonra odak noktalarıyla tutulan mühürleri yerleştirip Delik'i kapatacaklardı ve Karanlık Varlık'ı dünyadan bir kez daha ayıracaklardı.

Bu plan bir çok nedenden ötürü riskli sayılıyordu. Bugün bile Karanlık Varlık'ın Shayol Ghul'ün etrafındaki dünya üzerinde bir ölçüde etkisi olduğunu biliyoruz, bu yüzden herhangi bir yönlendirme denemesinin anında fark edilip baskın gücünün yok edilmesi muhtemeldi. Bu büyük baskın gücüne bizzat önderlik etmeyi planlayan Lews Therin'in kendisi bile, başarıya ulaşsalar dahi saldıranlardan pek azının kurtulmasını beklediğini kabul ediyordu, o da kurtulan olursa. Daha da kötüsü, birkaç uzman mühürler mutlak doğrulukla yerleştirilmezse sonucun Delik'i mühürlemek yerine yırtıp açarak Karanlık Varlık'ı tamamen serbest bırakacağını iddia ediyordu.

Başka bir plan ise biri saidin'e diğeri saidar'a bağlı iki büyük sa'angrealden oluşuyordu. İkisi de o kadar güçlü olacaktı ki onları kullanmak için özel ter'angrealler gerekecekti. Bu ter'angrealler büyük sa'angreallerin minyatür versiyonu gibi olup ve yalnızca sa'angreallere erişmek amacıyla, özel olarak üretilecekti. Bu tasarıya da karşı çıkanlar vardı. Planlanan sa'angrealler o kadar güçlü olacaktı ki bir tanesi dünyayı yok etmeye yetecek kadar Tek Güç sağlayabilecekken, ikisi birlikte bunu kesinlikle yapabilirdi. Bazıları bu kadar fazla Tek Güç'ün bu şartlar altında güvenli bir şekilde idare edilebileceğinden kuşkuluydu. Planın destekçilerine göre bu kuşkuya karşılık; birlikte kullanılan sa'angreallerin Gölge'nin güçlerini geri sürmeye yetecek kadar Güç sağlamasının, böylece Gölge güçleri tamamen yenilmesinin ve Delik'in üstesinden gelmenin güvenli bir yolu bulunana kadar Shayol Ghul'ün etrafına bir bariyer dikilmesinin kesinliği vardı.

Karşı çıkanlardan bazıları Delik'in ilk açıldığından beri genişlediğine dikkat çekti. Karanlık Varlık Sa'angreallerle oluşturulan bariyerin arkasında büyümeye devam edip önünde sonunda, bariyerin içinde kendisini serbest bırakacaktı. Bariyer Karanlık Varlık'ı tek yapabildiği küçük sayılabilecek Delik'ten uzanmak iken pekala kontrol edebilirdi, ancak serbest kalan Karanlık Varlık'ı zaptedebilir miydi?

Hizmetkarlar Salonu hızla iki kampa bölündü ve bir planı destekleyenler diğerini küçümsemeye başladı.

Büyük sa'angreallerin kullanımını savunanlar ve mühür yerleştirmeyi denemenin karşısında duranlar Latra Posae Decume isimli bir kadının etrafında toplandılar. Görünüşe göre hatırı sayılır miktarda ikna gücü ve etkisi olan bir konuşmacı olarak etrafında büyük bir blok oluşturdu. Ama zaferini garantileyen Işık'ın tarafındaki dikkate değer güce sahip her bir kadın Aes Sedai ile vardığı anlaşmaydı. (Yazmalarda bu anlaşmaya "Uğursuz İttifak," denmektedir ancak  o zamanlarda bilinen ismi muhtemelen bu değildi) Lews Therin'in planı çok aceleciydi, çok tehlikeliydi ve İttifak'taki hiçbir kadın böyle bir planda yer almazdı. Mühürlerin tam olarak yerleştirilmesi için tam bir halka gerektiği yaygın bir inanış olduğundan bu plan rafa kalkmış gözüktü; çünkü erkekler halka oluşturamıyordu, yalnızca kadınların yarattığı halkalara getirilebiliyorlardı. İki büyük heykel biçimindeki sa'angrealler için çalışmalar hemen başlatıldı. (1)

Tam da sa'angreal çifti tamamlandığında felaket gerçekleşti. Erişim ter'angrea'leri sa'angreallerden uzaktaki bir yerde yapılmaktaydı (anlaşılan "son aşamalar sırasındaki kontrolsüz yankılar" tehlikesi yüzündendi, her ne anlama geliyorsa), ve o bölge Sammael'in güçleri tarafından istila edilmişti. Bu olaydaki tek iyi şey ter'angreallerin saklanmış ve üretildikleri yerin yıkılmış olmasıydı (Varlıkları en yüksek seviyedekiler için bile bir sırdı). Bu yüzden ne Sammael'in, ne de Gölge'den başka birinin avuçlarının içindekilerden haberi oldu. Işık'ın yanındakiler hala sa'angreallere sahipti ancak onlara güvenli bir biçimde erişmenin yolu yoktu; ter'angreal kullanılmazsa en güçlü Aes Sedai'nin bile muazzam Tek Güç akışı karşısında bir an bile dayanamadan kavrulacağı kesindi.

Lews Therin planını tekrar öne sürdü, risklere rağmen tek şansın bu olduğunu savunuyordu. Ancak Posae karşı duruşunu korudu. Mühürlerin yanlış yerleştirilmesi tehlikesine inananların sayısı arttı. Baskın gücü için gereken halkaya katılamayacak kadar güçsüz bir çok kadın da dahil olmak üzere, daha fazla kadın Aes Sedai "Uğursuz İttifak"a katıldı. Sinirler gerildi ve öfkeler kabardı. Anlaşılan o ki, Salon'da olmasa bile, Aes Sedai'lerin genelinde erkek ve kadınlar arasında eşi benzeri görülmemiş bir ayrılık oluşmaya başladı. Nihayet Salon Latra Posae'nin planıyla devam etmeye karar verdi ve Posae'nin yanındakiler Gölge'nin egemenliğindekii bölgeden erişim ter'angreallerini kaçırmak üzere çalışmalara başladı. (2)

Sammael'in ilerleyişinin neredeyse hemen ardından, Demandred ve Be'lal tarafından yönetilen ordular şiddetle saldırmaya başladı. Savaşın bu aşamasında umulabilecek en iyi şey Gölgenin ilerleyişini durdurabilmekti. Son iki yıldır fethedilen bölgelerden hiçbiri geri kazanılamamıştı. Yoğun ve kanlı dövüşte bu iki kuvvetle ancak başa çıkılabiliyordu, ancak Demandred ve Bel'al baskıyı sürdürdü. Sammael'in yeni başlattığı saldırıya ise güç bela dayanılıyordu, ve başka yerlerde askeri hareketliliklerden bahsediliyordu. Görünüşe göre iki muazzam sa'angreal de bu saldırılar yüzünden tehdit altındaydı, hatta hedefin onlar olması bile olasıydı. Işık'ın hükmündeki birçok şehirde büyük isyanlar başladı ve "Barış'ın tekrar sağlanması"ndan bahsedildi. Anlaşılan Terkedilmişler'le müzakere isteyen bir grup vardı. (3) Mutlak yenilgi kapıdaydı, insanların direnme isteği soluyordu. Eğer Terkedilmiş'lerin yönetttiği bu üç büyük saldırıdan herhangi birisi başarıya ulaşırsa, her şeyin sona ermesi sadece bir an meselesine dönüşecekti, belki birkaç ay kadar. Bu olaylara rağmen Latra Posae'nin karşı duruşunu devam ettirmesi (4) ve kadın Aes Sedai'lerin sözlerini tutması bir halka oluşturmayı imkansız hale getiriyordu. (Ayrılık öyle bir noktaya gelmişti ki hiçbir kadın Aes Sedai erkek Aes Sedai'lerle konuşmayı reddediyordu, ve tersi de geçerliydi). Lews Therin, Salon'un onayını almadan, hatta Salon'a haber bile vermeden planını uygulamaya karar verdi. Açıkça görülüyordu ki iki muazzam sa'angreali erişim ter'angreallerinin kaçırılmasına yetecek kadar uzun süre elde tutmak imkansızdı. Lews Therin'e göre artık bir seçim yoktu.

Latra Posae'e karşı verilen uğraşta Lews Therin'e destek olan, fikirlerini açıkça belli eden bir grup güçlü, erkek Aes Sedai grubu oluşmuştu. Genelde Yüz Yoldaş olarak bilinen grubun gerçek sayısı bu noktada yüz on üç kişiye ulaşmıştı. Işık'ın tarafındaki en yüksek askeri lider olarak Lews Therin, Salon'un haberi olmadan on bin askerden oluşan bir güç toplayabildi. Bu güç ve Yüz Yoldaş'la birlikte, Shayol Ghul'e planladığı saldırıyı başlattı.

Sonuçları dışında, o gün tam olarak neler olduğu hiçbir zaman bilinemeyecektir. Olanları anlatabilecek askerlerden tek bir adam ya da kadın bile geri dönmedi. Korkulanın aksine mühürler, Karanlık Varlık'ın zindanı yırtılıp açılmadan, güvenli bir biçimde yerleştirildi. Şans eseri, on üç Terkedilmiş'in her biri Shayol Ghul'de idi (belki de Karanlık Varlık tarafından çağrılmışlardı?) ve mühürlemeyle birlikte içeride tutsak kaldı. Böylece Gölge'nin liderliğine tek bir vuruşta son verilmişti. Dünyanın çoğunu Gölge'nin kontrol etmesine rağmen, bu aynı kalmışsa bile gelecek birkaç yılda Gölge'nin dünyanın her köşesinden sürüldüğü muhakkaktır. Medeniyet Işık'ın elindeki bölgelerde büyük ölçüde korunmuştu, Gölge'nin tuttuğu yerdekilerden çok daha fazla. En yüksek liderlerinden ayrı kalan (ve belki de Karanlık Varlık'ın etkisinin kaybolmasından) Gölgeyeminliler kendi aralarında güç için uğraşıyor ve savaşlarla bölünüyorlardı. Kırılış savaşın artık kimsenin umrunda olmamasına sebep olacak kadar ilerlediğinde Gölge uzun zaman önceden zayıf düşmüştü. Her halükarda, Gölge Savaşı'nın Shayol Ghul'deki o gün bittiği söyleniyordu ve genelde öyle kaydedilmişti.

Ama tek sonuç bu değildi tabii ki. Bunun yerine, mühürleme sırasında Karanlık Varlık'tan karşı bir darbe gelmişti ve saidin'in kendisi lekelenmişti. Lews Therin ve Yüz Yoldaş'tan sağ kurtulan altmış sekiz kişi bir anda delirmişti. Daha günler geçmeden arkalarında ölüm ve yıkımdan oluşan bir iz bırakmaya başlamışlardı. Saidin'deki leke keşfedilene kadar yüzlerce erkek Aes Sedai daha delirdi ve savaştan sonra medeniyetten geriye kalanlar da kaosa sürüklendi. Artık arda kalan, aklı başındaki erkek Aes Sedai'lere haber vermek bile imkansızdı. Shayol Ghul'deki o uğursuz gün savaşı bitirdi, ve Dünyanın Kırılışı'nı başlattı.

Kuşkusuz bu duruma en uygun yorum yazmalardan birindeki giriş cümlesinden geliyor. "Bunu her kim okuyorsa, eğer okuyacak biri kalmışsa, artık gözyaşı kalmayan bizler için gözyaşı döksün. Yaşamaya mahkum edilen bizler için dua etsin."
 

YAZARIN NOTLARI

"Gölge Savaşı'nın Eksiksiz Tarihi" ve "Dünyanın Kırılışı"nın bütün ciltlerine Chachin'deki Aesdaishan Sarayı'nda Jorille Mondevin'e yapılacak başvuru sonrası abonelikle erişilebilecektir.
 
Notlar

[ 1 ] Kendilerine tarihçi diyenlerin arasında arsız spekülasyon yapanlar oldukça yaygındır, ve bu materyalin keşfi de pek çok yerden beklendik tartışmalara neden oldu. Sa'angrealler Patra Posae'nin istediği gibi kullanılabilseydi etkili olur muydu? Eğer mühürler kadın ve erkeklerden oluşan bir halka aracılığıyla yerleştirilseydi; erkekler, ya da saidin'in kendisi bir şekilde Karanlık Varlık'ın karşı darbesinden korunabilir miydi? Yoksa saidar da mı lekelenirdi? Bu son olasılık en soğuk kanlı insanın bile tüylerini ürpertmek için yeterlidir, ancak olayların meydana geldiği şekilde meydana geldiğinden bu tarz spekülasyonlar kamp ateşi başında ahmakları korkutmak için anlatılan hikayelerden fazlası değildir. Bahsettiğim kişiler kendilerini biliyor.

[ 2 ] Yazmalardaki sayfalara göre ter'angrealleri gizlice çıkarmakla görevlendirilenlerin hepsi yakalanmıştı ancak bu, olaylar alıp başını gitmeden önce bilinmiyordu. Cesur erkek ve kadınlardı. Anında öldürülmeyenlerin işkence görmesine rağmen, bazıları görevlerinin amacını açığa vursalar da, hiçbiri erişim ter'angreallerinin yerini ele vermedi. Yine, tek gerçek sonuç ter'angreallerin Gölge'nin elindeki topraklara saçılmış olduğu ve yerlerinin, hatta varlıklarının milenyumlar boyunca saklı kaldığıdır.

[ 3 ] Yazmalar savaş boyunca barışı savunan birkaç grup olduğunu gösteriyor. Belki de servetlerin azalıp küçülmesiyle, yalnızca bir tane. Açıkça görülüyor ki savaş sırasında bu grup kendi insiyatifleriyle Terkedilmişler'le bir anlaşmaya varmak amacıyla heyetler gönderiyorlardı ve döndüklerinde, bu heyetlerin her bir üyesinin daha sonra Gölge'nin davasına yardım eden faaliyetlerde bulundukları keşfediliyordu. Ancak görünen o ki bazı durumlarda, ne yaptıklarından tamamen bihaber durumdaydılar. Gölge Savaşı'nda ortaya çıktığı düşünülen bilindik söyleyişin o zamanki insanlar tarafından bilinmemesine şaşmamak gerekir: "Gölge'yle barış olmaz."

[ 4 ] Görünen o ki Kırılış sırasındaki ölümünden önce (nasıl öldüğü yazmalardaki kanıtlardan anlaşılamıyor, ne yazık ki zaman ve mekanı da öyle) Latra Posae öyle bir şöhrete ulaşmıştı ki Lews Therin'in şöhretiyle rekabet ediyordu. Kırılış o zamanlarda karşılaştırılması mantıksız görülen şeye son vermeden önce, Gölgeyeminlilere verilen savaş sırasında Shadar Nor ismini kazandı. En uygun tercümesi "Gölge Kesen" ya da "Gölge Doğrayan"dır(Kadim Lisan'ın doğru çevrilmesindeki zorluklar, birden fazla olan anlamlar hep bizimle kalacaktır). Bu yüzden isminden veya başarılarından bahseden herhangi bir belgenin şu ana kadar bulunamaması gerçekten ironiktir. Belki de bu Latra Posae Decume'un tarihte hakettiği yeri bulmasına yardımcı olacaktır.



------------------------------------------------------------------------------------------

09.06.2017

Merhabalar, nasılsınız?

Zamanında Türkçe'sini arayıp bulamamıştım o yüzden İngilizce olarak okumuştum. Şu sıralarda da çeviri yeteneğimi ve tecrübemi geliştirmeyi düşünürken bu metin aklıma geldi. Hem çok sevdiğim, hikaye için çok önemli bir metin hem de hiç Türkçe'ye çevrilmemiş. Benim için mükemmel bir çalışma alanı.

Hikaye Lews Therin Telamon ve Yüz Yoldaş'ın Shayol Ghul'e baskınını ve buna sebep olan olaylar dizisini anlatıyor. İngilizcesini buradan bulabilirsiniz: https://library.tarvalon.net/?title=The_Strike_at_Shayol_Ghul

Olumlu geri bildirim alırsam 1-2 hafta içinde çevirip yayınlamayı düşünüyorum.

Çevrimdışı Rosemary

  • **
  • 282
  • Rom: 12
  • With tired eyes, tired minds, tired souls we slept
    • Profili Görüntüle
    • last.fm
Merhaba Krother,

Çok güzel düşünmüşsün ve eğer çevirirsen bence çok iyi bir iş yapmış olursun. İngilizcesi olmayanlar için veya öykünün Türkçe'de yer alması açısından faydalı olur. Umarım kararın olumlu olur da yakın zamanda okuruz. Merakla bekliyorum.

Çevrimdışı grmnt01

  • *
  • 5
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Merakla takipteyiz. 😇


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Çevrimdışı Krother

  • *
  • 6
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Eh, bu benim için yeterli :) Umarım yüzüme gözüme bulaştırmam.

İyi geceler.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Eh, bu benim için yeterli :) Umarım yüzüme gözüme bulaştırmam.

İyi geceler.

Şimdiden çevirmeye başlamışsınız sanırım:
"Eh, bu benim için yeterli"

Metnin aslı şöyle mi?
"Well, that's enough for me"

Şaka bir yana. Çevirirken "Eh,.../lanet olsun/üzgünüm/ne yaptığını sanıyorsun" gibi Amerikan ifadelerden kaçınırsanız sevinirim.

Çevrimdışı Krother

  • *
  • 6
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Eh, bu benim için yeterli :) Umarım yüzüme gözüme bulaştırmam.

İyi geceler.

Şimdiden çevirmeye başlamışsınız sanırım:
"Eh, bu benim için yeterli"

Metnin aslı şöyle mi?
"Well, that's enough for me"

Şaka bir yana. Çevirirken "Eh,.../lanet olsun/üzgünüm/ne yaptığını sanıyorsun" gibi Amerikan ifadelerden kaçınırsanız sevinirim.

Yok hocam, o metnin aslı :)

Zaten bu metinde öyle ifadeler yok. Biraz bilimsel bir makale gibi yazılmış o yüzden istesem de yazamam onları :)

Gerçi yabancı televizyon dizisi vb. çevirirken o ifadelerden bazılarını kullanmak gerekiyor. Örneğin esas adam'ın "I'm sorry" dediği bir durumu düşünürsek, Türkçe konuşan birisi o durumda "Özür dilerim" gibi bir ifade kullanabilirdi ama şöyle bir durum var: Dizi "yabancı" bir şey, bizden farklı ve orada bir çeviri eylemi var, üstelik altyazılarda bu gerçek ister istemez sürekli karşımıza çıkıyor. Oradaki farklı kültürü yansıtmak benim için daha önemli geliyor, o yüzden tarif ettiğim o özel durumda "Üzgünüm" demenin daha doğru olabileceğini düşünüyorum. Amerikan bir ifade olsa da :)

Cevabınız için teşekkürler.

Çevrimdışı Krother

  • *
  • 6
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ana metin bitti arkadaşlar, ancak yazarın notları kısmını da çevirmeye karar verdim. O da bitince hızlı bir düzeltme sonrasında birinizden bana yardım etmesini rica edeceğim, başka birisi daha okursa daha fazla hata ya da garipliği ortadan kaldırabiliriz.

Sonra da pdf ve metin formatındaki halini ilk mesaja ekleyeceğim.

Şu ana kadar benim için çok zevkli bir çalışma oldu, umarım sizde beğenirsiniz. Ayrıca Demandred'le ilgili bir kısa hikaye daha var. Bu hikayeden daha az ilginç olsa da yine de güzel, bir sıkıntı yaşamazsak o hikayede yakın zamanda sizlerle olabilir :)

Çevrimdışı Krother

  • *
  • 6
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Çeviri bitti arkadaşlar, pdfye şu linkten ulaşabilirsiniz (umarım):
https://drive.google.com/open?id=0B-KJDCmz6ZXbdm95MWNpZkJ2ejg

Çevrimdışı grmnt

  • **
  • 67
  • Rom: 0
  • Fantastik mühendis.
    • Profili Görüntüle
Eline, emeğine sağlık.

Çevrimdışı Ugur

  • ***
  • 459
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Teşekkürler

Çevrimdışı yafeshan

  • **
  • 310
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Eline diline saglik, cok tesekkurler