Kayıt Ol

Adagio Lamentoso

Çevrimdışı Gimilzagar

  • *
  • 46
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Adagio Lamentoso
« : 22 Ağustos 2017, 05:38:11 »
Sivasi dokulmus okulun agir, demirden kapisini guclukle itip nihayet bahcenin disina adim attiginda kravatini gevseterek onca otomobilin arasinda sanki bir utancla bekleyen Trabant'ina dogru yurudu, kapiyi acti, koltuguna yerlesti, anahtari cevirdigi an ihtiyar motor once hastalikli bir hirilti, sonra zangir zangir titremesine neden olan istahli bir homurtu kopardi. Cadde boyunca siralanmis, batan gunesin altinda yapraklari kizara kizara altin rengine calan, endamli cinarlar boyunca otomobilini surdu, Kor Kamil'in onunde park ederek otomobilinden indi.

"Ah, azizim! Kadri Bey, burada sizi gormek... Teserruf ettim efendim."

Camekana yaslanmis, piposundan cektigi dumanlari goge ufleyen adam, kollarini iki yana dogru acarak ona yurumustu sevecenlikle. Hevesle el sikistilar, memurca meraklarini giderdikten, yani eslerinin, cocuklarinin vaziyetleri ve calistiklari yerlerde katlanmak zorunda kaldiklari zahmetler konusunda yeterince malumat edindikten sonra iceri girmeye karar verdiler.

"Vay, hos geldin hocam!"

Tezgahin arkasinda kocaman bir kupayi sanki asindirmak istercesine elindeki bezle silen Kamil, dudaklarinda taskin bir gulumsemeyle selamladi onu. "Buyur!" Tezgahin hemen onune dizilmis sandalyeleri isaret etti iri, dolgun cenesiyle.

"Hos bulduk, Kamilcigim." Gulumseyerek evrak cantasini tezgahin uzerine birakti. Sucluluk duyuyormus gibi etrafini kolacan etti, sonra zorlukla duyulan bir tonda "Her zamankinden," dedi. Kamil, ficinin gobegindeki muslugu acti, parildayan sivi bardagi usulca akarak doldurdu, tezgahin uzerinde kayan bardak, Kadri Bey'in kemikli ellerine ulasti. "Sag ol, ee... Siz ne icerdiniz? Kamilcigim, beyefendiye de..."

Kamil'in urkek bakislariyla karsilasinca sustu, gozu once yaninda dizilmis bos sandalyelere kaydi. Ardindan butun barda gezdirdi manasiz bakislarini. Bir tek kisi dahi yoktu.

"Bu aralar bir hayli yoruluyor olmaliyim," diye dusundu.

Park halindeki aracina dondugunde ve otomobilini calistirdiginda bile ne kadar yorulmakta oldugundan baska bir sey yoktu aklinda. Paltosunun ic cebinde tasidigi pas kokan, emektar Browning'ini cikardi. Titreyen agzinin icine soktu namluyu. Ve bum. Hepsi bu kadar.
"Aye! I am a poet and upon my tomb
Shall maidens scatter rose leaves
And men myrtles, ere the night
Slays day with her dark sword."