Kayıt Ol

Amber ve Küller Geliyor!

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Amber ve Küller Geliyor!
« : 05 Nisan 2008, 15:05:27 »


GİRİŞ

O’nun ibadetine ayrılmış olan tapınak; kalenin duvarlarının ve surlarının, kulelerinin ve siperlerinin, çürüyen goblenleriyle büyük salonun, hatta zindanların bile altındaydı. Bu kalenin bir zamanlar sahibi olan soylu aile; ölülerini, mezar hırsızlarından ve daha kötülerinden korumak ve ölümün kutsallığına leke sürülmesini önlemek için yeraltındaki bu mahzene gömüyorlardı.

Mezar soyguncuları her şeye rağmen gelmişlerdi.

Soylu ve çoktan unutulmuş olan bu aile çağlar önce, yine soylu ve çoktan unutulmuş bir savaşta yok olmuştu. Kale terk edilince ölüleri koruyacak kimse kalmamıştı. Her ne kadar mahzen çok derinde ve mahzene inen merdivenler gizli olsa da burnu hazine kokusu alabilenler yerini bulabilmişti. Soyguncular, soylu bey ve hanımın yüzlerinin kazınmış olduğu mermer tabakaları mezarların üzerinden kaldırıp bir kenara fırlatmış ve parçalamışlardı. İskelet parmaklardan yakut yüzükleri sökmüş, sırıtan kurukafalardan altın taçları almış, elmas gerdanlıkları yürütmüş, mücevherli kılıçları bellerinde götürmüşlerdi.

Soygunculardan sonra daha beterleri gelmişti.

Ölüm Lordu Chemosh’a tapanlar, bütün Ansalon’da hiç de hoş karşılanmadıklarından, kutsal ayin ve törenlerini insanların gözünden uzak yerlerde yapmak zorunda kalıyorlardı. Chemosh’un ibadetine adanmış tapınaklar mağaralarda, yeraltı mezarlarında ve bodrumlarda kuruluyordu. Palanthas’ın kanalizasyonunda bile bir tane olduğu söyleniyordu. Tanrının tapınağının kurulması için en ideal yerler ölüme adanmış yerlerdi; çünkü tanrının gücü en fazla oralarda hissedilebiliyordu. Yerel mezarlıklar bunun için çok uygun olsalar da göz önünde oldukları için sıklıkla, yaşayan ölülerin kökünü kurutmaya çalışan yerel yönetimler tarafından basılırdı. Bu sebeple mezarlıklar, Chemosh ermişlerinin tapınması için çok tehlikeli yerlerdi. Dünyanın geri kalanının varlığından haberdar olmadığı bir aile mezarlığı önemli bir keşifti. Chemosh’un takipçileri burayı güvenli ve gizli tutmak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı.

Siyah seremoni cüppelerine bürünüp yüzlerini kapadıkları beyaz kurukafa maskeleriyle -Chemosh’un takipçileri kimseye, hatta birbirilerine bile güvenmezlerdi- Ölüm Lordu’nun ermişleri, ölülerin bedenlerini “yaşam” dedikleri şeye geri getiren ayinleri yaparlardı. Kendileri öldüklerinde ise bu ermişlerin ruhları, yolculuklarının bir sonraki aşamasına geçmek için Ruhlar Nehri’ne katılamazlardı. Bağlılıklarını yaşamda onlara sunulan lütuflar karşılığında tanrıya adayanlar ölümden sonra ona hizmet ederlerdi. Fani kalıntıları kaldırılıp tapınakları veya hazineleri korur, içeri girmeye çalışanlarla savaşır, tekrar tekrar ölüp, tekrar tekrar kaldırılırlardı.

Ölümlüler Çağı gelip de Takhisis dünyayı diğer tanrılardan -ve dolayısıyla Chemosh’tan- çaldığında ermişleri güçlerini kaybettiler. İskeletler artık emirleri ile kalkmıyor ve etsiz ellerine silahlarını alıp ermişleri düşmanlarından korumuyorlardı. Ermişlerin bazıları siyah cüppelerini ve beyaz maskelerini yakıp insanların arasına karıştılar. Diğerleri ise inançlarını gizlice de olsa korudular. Tanrılarının bir gün döneceğine inanıp mahzenlerini, türbelerini ve yeraltı mezarlarını kilitlediler ve sırlarını kalplerinde taşıdılar. Chemosh’a sadık olan yaşayanlar tıpkı ona sadık olan ölüler gibi beklemeye başladılar.

Karanlıklar Kraliçesi Takhisis dünyaya dönüşünde ihtiyacı olan gücü elde etmek için ruhları aramaya başladığında Chemosh’a bağlı olan ruhların çoğunu bulamadı. Yaşamayı sürdürdükleri ölümün karanlığında Kraliçe’nin çağrısını duymazdan gelip efendilerini beklediler.

Artık efendileri dönmüştü. Dünya bulunmuş ve hain Kraliçe ölmüştü. Chemosh dönmüştü ama mutlu değildi.

Bir zamanlar tapınağı olan yeraltı aile mezarlığında, tozların, sıçan pisliklerinin ve parçalanmış kemik parçalarının arasında -şurada bir omuz kemiği, burada bir kaval kemiği- durmuş takipçilerine bakıyordu. Takipçileri yavaşça, ayaklarını sürüyerek karanlık köşelerden çıkıyor, tabutlarından kalkıyorlardı. Chemosh dudağını büktü.

“Ne kadar çirkin bir güruhsunuz,” dedi. “Ayrıca kokuyorsunuz da. Kokunuz göklere kadar varıyor. Dünyayı sizin kokunuzu takip edip bulamadığıma şaşıyorum.”

Cesetler cevap vermediler. Boş göz deliklerini Chemosh’un olduğu yöne çevirip dilsiz bir sessizlikle emirlerini beklediler. İnanılmaz derecede aptal bir şekilde görünerek öylece beklerlerken birinin parmak kemiği düştü. Başka birininse diz kapağı. Bir tanesinin de kolu yerinden çıktı.

Chemosh kaşlarını çattı. İri bir sıçan botunun üzerinden geçti. Canı o kadar sıkkındı ki sıçanı öldürmeye bile çalışmadı. Sıçan bir kafatasının içine saklandı, kuyruğu komik bir şekilde kafatasının sırıtan ağzından çıkmıştı.

“Karşımda durmuş emirlerimi bekliyorsunuz. Size ne söylememi bekliyorsunuz? Dışarı çıkıp bana tapınacak takipçiler bulun dememi mi? Durun!” diye emretti sinirli bir şekilde. Çürüyen cesetlerden bazıları bunun bir emir olduğunu sanıp çıkışa doğru ilerlemeye başlamışlardı. “Bu bir emir değildi sizi beyinsiz kemik yığınları. Bana getireceğiniz takipçileri tahmin edebiliyorum. Kendisine tapanların çürümenin son safhasında olduğu bir tanrıya tapmayı kim istemez ki?”

Chemosh yaşayan ölülere ters bir şekilde baktı, ardından elini aniden sabırsız bir şekilde salladı. “Of, hadi! Gidin buradan. Midemi bulandırıyorsunuz. Gidip bir köyde terör estirin. Şanslıysam,” diye ekledi yaşayan ölüler takırdayıp, birbirilerine karışarak -bu arada çeşitli vücut parçalarını da dökerek- dışarıya çıkarken, “Mishakal’ın kutsal bir ermişi sizi bulup toza çevirir.”

Bir lahitin kapağına oturup bir kemik parçasını siyah, kadife pantolonuna vurmaya başladı.

“Genç, güçlü ve güzeller nerede?” dedi. “Neden onlar asla bana gelmiyor? Ama sebebini biliyorum.” Uzaklaşan iskeletlere tiksintiyle baktı. “Gençler ölümü düşünmüyorlar. Hayatı, yaşamı, eğlence ve mutluluğu, gençlik ve güzelliği düşünüyorlar. Onlara Chemosh’tan bahset ve bu fikre katıla katıla gülsünler. ‘Yaşlı ve çirkin biri olduğumda anlat bunları’ derler. Bana tapanlar bunlar işte; ağzında bir tek dişi kalmamış vücutları kireçlenmiş yaşlı bunaklar. Bana ilahiler söyleyip, yüzüme doğru kara kedi sallıyorlar. Kediler!” diye mırıldandı. “Ben kedileri ne yapayım?”

Yerdeki bir kafatasını tekmeleyip yuvarladı. Sıçan hızla tozlu, karanlık bir köşeye doğru kaçtı. “Benim istediğim gençlik, dirilik, güç. Bana isteyerek, hevesle gelecek olan takipçiler. Tapınaklarımı gün ışığında ziyaret edecek ve bana tapmaktan gurur duyacak takipçiler. İşte istediğim bu. İhtiyacım olan şey bu.” Yumruğunu sıktı. “Göklerdeki güç tahtını elde etmek için sahip olmam gereken şey bu.”

Ayağa kalkıp mahzende huzursuz bir şekilde gezinmeye başladı. “Sargonnas’ın minotor imparatorluğu her geçen gün gittikçe genişliyor. Sulu gözlü Mishakal. Onu nasıl da çılgınca seviyorlar; hepsi de ‘İyileştir beni, iyileştir beni!’ diye mızmızlanarak ona tapıyorlar. Bununla nasıl yarışabilirim?”

Siyah kadife ceketinden yapışkan örümcek ağlarını silkelemek için durdu. “O lakayıt fahişe Zeboim bile her denizcinin kalbinde yer etmiş durumda. Peki ya ben? Bir sürü çürüyenim ve küfüm var. Bir de örümcekler... Takipçilerimin en zekileri onları yiyen solucanlarken nasıl panteonun kralı olabilirim ki?”

Ellerindeki tozları silip botlarındaki kemik parçalarını silkeledi ve mahzene açılan yıkık kapıdan dışarı çıktı. Merdivenlerden yukarıya, yüzeye, günışığı ve temiz havaya doğru süzüldü.

“Değişiklik yapmanın zamanı geldi,” dedi. “Ölümün artık yeni bir yüzü olmalı... Parlak gözleri ve yakut kırmızısı dudakları...”

Geceye çıktı ve yıldızlara, yeni oluşmuş takımyıldızlarla yeniden geri dönmüş üç aya bakmak için durdu. Hafifçe gülümsemeye başladı.

“İnsanların öpmek için ölecekleri dudakları...”

Kaynak: www.frpnet.net

--

Ağzımın suyu aktı..

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #1 : 07 Nisan 2008, 11:12:51 »
Yeni bir kitap haa süperr sanırım 30 yaşıma bastığımda okuyabilirim.. :P :D
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #2 : 18 Nisan 2008, 12:08:00 »
O kadar değil be abi, Ruhlar Savaşı'nın ardına hemen sıkıştırıverirsin. :P

Çevrimdışı dark_life

  • *
  • 20
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #3 : 05 Mayıs 2008, 22:10:25 »
Alıntı
“Ne kadar çirkin bir güruhsunuz,” dedi. “Ayrıca kokuyorsunuz da. Kokunuz göklere kadar varıyor. Dünyayı sizin kokunuzu takip edip bulamadığıma şaşıyorum.”

:D bi an önce okumak istiyorum .. yoksa cıktı da benim mi haberim yok... lşu sıralar ne kadar uzak kaldım ya

Çevrimdışı Anita

  • **
  • 156
  • Rom: 1
  • Milamber
    • Profili Görüntüle
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #4 : 01 Haziran 2008, 12:02:48 »
okudum ...ama ne bilim yine şu Mina var ...hoşlanmıyorum o kızdan yahu.Beğenmesemde Ejderha Mızrağı işte diye okumaya devam edicem.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #5 : 01 Haziran 2008, 21:11:58 »
Mina.. Hastasıydım yahu, nasıl beğenilmez böyle bir karakter. :P

valthonis

Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #6 : 07 Haziran 2008, 01:59:41 »
bosuna dememişler uğrunda ölünecek dudaklar diye :D olsun o kadar

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #7 : 26 Ekim 2008, 16:57:35 »
İlk 70 sayfadan aldığım tad hala damağımda. Bu yorumu yaparken bile kitabın eşsiz kurgusunu ve tadını düşünüyorum. Nasıl özlemişim Ejderha Mızrağını... :)

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #8 : 06 Kasım 2008, 18:37:03 »
Ejderha Mızrağı'nın sıcak atmosferine dönüşüm bu harika kitapla oldu. Tek solukta okudum ve her sayfadan ayrı bir tat aldım. Bir çok tanrıyı yakından tanıma fırsatımız oldu. En çok Zeboim'i sevdim. :P Ayrıca Mina'dan gittikçe soğuduğumu da hissettim. Özellikle Nightshade'ye bayıldım. Bir kenderin sempatikliğinin yanı sıra, gayet aklı başında geldi bana. :)

Bu tattan bu kadar uzun süre mahrum kaldığım için kendime kızıyorum, hemen devam etmeliyim seriye... :)

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #9 : 20 Kasım 2008, 11:41:08 »
Ruhlar Savaşı kadar değil belki ama umduğumdan iyi çıktı. Her nekadar Mina'nın Tek Tanrı için yaptıklarından sonra başka bir tanrının hizmetine girmesi, asıl gücü kendisine istemesi vs. biraz farklı gibi görünse de Weis güzel bağlamış. Tanrılar hakkında bayağı bir bilgi de edinmiş olduk. Okuduğum kitaptan sonra Takhisis'i özlemeye başladım nerdeyse.  :-\
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #10 : 21 Kasım 2008, 10:54:24 »
2. kitabın sonuna gelmeden, Ruhlar Savaşı'yla kıyaslama derim ben. :)

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #11 : 21 Kasım 2008, 12:56:19 »
2. kitabın sonuna gelmeden, Ruhlar Savaşı'yla kıyaslama derim ben. :)
İkinci kitabı bitirmek üzereyim gibi birşey. Son elli-altmış sayfası kaldı (sanırım). İlk kitaptan çok daha iyi olduğunu, kurgulamaların mükemmel bir şekilde yerine oturduğunu, bir iki olay dışında beğendiğim şekilde devam etmesi dahilinde hala herhangi bir süprizle karşılaşmış değilim. Neyse yorumumu asıl konuya saklamak istiyorum. Umarım dediğin gibi sonlarda şaşırtıcı durumlar ile karşılaşırım.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #12 : 21 Kasım 2008, 19:32:15 »
İkinci kitabı bitirmek üzereyim gibi birşey. Son elli-altmış sayfası kaldı (sanırım). İlk kitaptan çok daha iyi olduğunu, kurgulamaların mükemmel bir şekilde yerine oturduğunu, bir iki olay dışında beğendiğim şekilde devam etmesi dahilinde hala herhangi bir süprizle karşılaşmış değilim. Neyse yorumumu asıl konuya saklamak istiyorum. Umarım dediğin gibi sonlarda şaşırtıcı durumlar ile karşılaşırım.

Bahsettiğim son bölüm. Hatta son sayfa... Ama sakın bitirmeden son sayfaya atlama, çok şey kaybedersin. :P

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #13 : 18 Şubat 2009, 16:06:44 »
Yoğun ısrar ve tavsiyler üzerine (bknz.Hakan ve kitap için övgüleri :)) bugün veya yarın hemen alıp başlayacağım.
Mina'ya çok sinir oluyorum aslında :P.Ruhlar savaşında bir gıcık olmuştumki sormayın ;D.Ama bakalım bu seri ile düşüncelerim değişecek diye umut ediyorum.Takhsisi Takhsis diye kendini yırttı parçaladı,bakalım bu seride kimler için aynını yapacak :D!

Silvanoshie'ye çok yazık etmişti vakti zamanında :(.Bu kız Hak yolunu bulsun artık xD!Doğru düzgün birilerine tapsın xD!

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Amber ve Küller Geliyor!
« Yanıtla #14 : 18 Şubat 2009, 18:55:36 »
Yoğun ısrar ve tavsiyler üzerine (bknz.Hakan ve kitap için övgüleri :)) bugün veya yarın hemen alıp başlayacağım.
Mina'ya çok sinir oluyorum aslında :P.Ruhlar savaşında bir gıcık olmuştumki sormayın ;D.Ama bakalım bu seri ile düşüncelerim değişecek diye umut ediyorum.Takhsisi Takhsis diye kendini yırttı parçaladı,bakalım bu seride kimler için aynını yapacak :D!

Çok sevindimbaşlamana. Her Ejderha Mızrağı hayranının okuması gereken bir seri çünkü. Son kitapla birlikte Mina'yı ellerinle boğma, yahut "ay senin gözün amber rengi miiiiiiiiii" diye sevmek isteyebilirsin. Bahse girerim. :P