Kayıt Ol

Mor Çöl'de Bir Düğün (Bölüm 1/3)

Çevrimdışı Ayhüznü

  • *
  • 24
  • Rom: 0
  • Hiçbir türlü bulamadım ben beni.
    • Profili Görüntüle
Mor Çöl'de Bir Düğün (Bölüm 1/3)
« : 07 Haziran 2017, 01:38:14 »
 Fecir Rahibelerininki gibi kahverengi pastel renk bir elbise giymiş, küt sarı saçlı bir kadın; en arka sırada, tek başına oturmaktaydı. Aşkı karşılığında yüklendiği ödevi yerine getirmiş; düğüne iştirak etmişti. Mor Çöl’de adet olduğu üzere evlenecek kadın yahut erkeğe hâlâ sevdi duyan karşılıksız, bedbin âşıklar, onların düğününe katılmak mecburiyetindeydiler. Zira iki sevgilinin arasındaki tutkulu birliktelik bir başka yasak tutku tarafından taciz edilmemeliydi. Bu yüzden karşılık bulamamış âşık, kendini ruhen hazırlamalı ve sevdiği kadına yahut erkeğe son bir kez veda ederek artık onu sevmekten vazgeçmeliydi. Aksi takdirde kişi; naif, yumuşak ruhlu insanlara ve katı kurallara sahip olan Mor Çöl’den sürgün edilirdi. Bu coğrafyada hiçbir evlilik bir dış unsur tarafından bozulamazdı. Gülyosunu da son vazifesini yerine getirmek için buradaydı, ancak daha vakti gelmemişti, bekliyordu. Bir köşede, usulca…

 Çölün serin kum tanelerinin içine gömülmüş on ayaklı bir sahra çadırındaki düğün seremonisi, gün doğumundan bir parça daha az şaşaalı bir şekilde devam ediyordu. Birazdan, adam; evlenecek olduğu kadına Fecir Rahibelerinin huzurunda, bizzat kendi efsunladığı mektubunu teslim edecekti. Bu mektubun içinde müstakbel eşini ne derece sevdiği ve iyi dilekleri ile Mor Çöl’ün Hanımı’na bir methiye yazılıydı, ayrıca ilaveten kendi kanından damıttığı mühür bulunuyordu. Aynı şekilde gelin de damada bir mektup verecekti. Böylece artık birer çift sayılacaklar, ömürleri yettiğince birbirlerini mutlu etmeye - sevip saymaya çabalayacaklardı. 

Kim bilebilirdi, adamın, hayatında bir kez dahi olsun tek bir şey üzerinde tüm dikkatini toplayabileceğini? Evleniyordu, ne kadar güzel ve naif. Evet, evet ama bu yeterli miydi bir kadının ilgisine tam anlamıyla mazhar olabilmek için? Karşısındaki kadının gözlerinde kendi şahsına has bir kıvılcım sezebilmiş miydi? Peki, hâlâ kadının aklında, Tallmehntli eski sevgilisi yahut ondan bir önceki (bir zamanlar adamın da sıkı dostluk bağları kurmuş olduğu) Mor Çöl’ün yerlisi sevgilisine dair anılar mı sahnelenmekteydi?  Bir rüya kıvılcımının tesiriyle aşk beslediği kadınla nihayet evleniyordu. Ötesi olabilir miydi? Vardı işte. Ötesinde; kıskançlığın ve melankolinin hudutları dâhilinde dolaşan serkeş düşünceler, sürüce hareket edip kaynaşan bin bir dişli kurtçuklara benzeyen kuşkular, afaki serzenişler ve kaygılar vardı.

 Kadın, Riefûljn idi adı, Mor Çöl’e yarım günlük mesafede bulunan Îl-Yabghter şehrinden geliyordu. Mor Çöl’ün Hanımı’ndan özel izin alarak düğüne gelmiş gelin tarafına ait kafile yaklaşık yüz kişiydi. Büyük bir şükranla Mor Çöl’ün Kadim Hanımefendisi’ne saygılarını sunmuşlar, ardından ziyafetteki yerlerini almışlardı. Bir diğer adet, düğün başlamadan önce leziz yiyeceklerle ve serinletici içeceklerle dolu büyükçe bir masada davetlilerin yemek yemesi ve sohbet etmesiydi. Bu sofrada her konu hakkında konuşulurdu. Evlenecek çifte birbirinden güzel dileklerde bulunulur, Dört Büyük Muamma hakkında felsefî sohbetler yapılır, daînû kuşlarının ne vakit göç etmeye başlayacağı tartışılırdı ve dahası da dile getirilirdi.

  Adam, menhus düşüncelerinin prangalı esiri ve adı Laki idi, Riefûljn’in babası ile tanıştığı günü hatırlıyordu. Kızının bir önceki âşığına dair olumlu düşüncelerini sürdürmekte olan baba Trinadhonn, Laki’yi pek tasvip etmemiş gözüküyordu. Uçarı siyasi fikirlere sahip bu adam kızının başına bir uğursuzluk musallat edebilirdi. Neticede kızını bu coğrafyalarda hiç uğraşılmayan bir konu olan siyasetten uzak bir şekilde yetiştirmişti. Laki’nin hayatta haiz olduğu bir başarısı yoktu henüz. Birkaç diyar dolaşmış, başarısız taht ihtilallerinde yabancı prenslere yardım etmiş, yenilgiyi çokça tatmış; halk tabakasına mensup garip bir herifti. Ancak bir meziyeti vardı: O da ozanlıktı. Trinadhonn, takdir ederdi ki Laki, ismi nam salmamış büyük bir ozandı. Kızı Riefûljn de muhakkak Laki’nin bu yeteneğine aldanmıştı. Riefûljn, Laki ile evlenmek istediyse Trinadhonn karşı gelemezdi. Kızını o denli çok sevmekteydi.

 Mor Çöl’ün Hanımı, nedimi Sadık ile birlikte Mor Çöl’ün eflatun kum taneciklerden yapılma blok taşlardan inşa edilmiş kulesinden düğünü seyretmekteydi. Dillerde gezen bir rivayete göre, Laki’yi her daim sıcak karşılayan Mor Çöl’ün İsimsiz Hanımı, belki de Mor Çöl’ün Beklenen Varisi olarak onu görmekteydi. Tabii bu sadece bir dedikodudan ibaret alelade bir söylentiydi. O anda Fecir Rahibelerinin baladı başladı ve tüm seyirciler pür dikkat bu latif hanımların sesine kulak kesildi.


''(...)
Kapı ne kadar dar olsa da
Cezalarım ne kadar ağır olsa da
Kaderimin efendisi benim
Ruhumun kaptanı benim.''


-William Ernest Henley - Invictus

''(...)
bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
ben gittim daha az geçilmişinden,
ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.''


-Robert Frost / Gidilmeyen Yol şiirinden

http://jakobensovalyeninmektuplari.blogspot.com.tr/