Kayıt Ol

6 Gezgin | Bölüm 7

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
6 Gezgin | Bölüm 7
« : 10 Aralık 2008, 17:09:41 »

6 GEZGİN

TANITIM
Güneş ışığını ne kadar sevdiğimi farkettim. Annemin bana küçükken, "Bırak oğlum o netin başında pineklemeyi. Çık dışarı, yüzün güneş görsün biraz." dediği günleri hatırladım. Kahretsin! Niye dinlemedim ki zamanında. Hayata sırtımı döndüğüm, uğruna saatlerimi harcadığım o insanlar nerede şimdi? Geriye yine ailem kaldı. Annem kaldı. Herşeye rağmen beni affeden, üzerime titreyen annem. Belki de bu saatten sonra onu bile göremeyecektim. Şu lanet olası yerden çıkayım hele, bir daha aynı hatalara düşmeyecektim.

Oysa bana sırtını dönen insanları ve daha fazlasını kurtarmak için; kendimi, hayal dahi edemeyeceğim olağanüstü olayların ortasında bulacağımı nereden bilebilirdim ki...

===========================

.::ÇOK YAKINDA SİZLERLE::.

===========================

Kapak Resmi için Tıklayın

Spoiler: Göster
 
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #1 : 10 Aralık 2008, 18:05:11 »
Çok güzel bir tanıtım olmuş Hakan'cım, merak ve sabırsızlıkla bekliyorum, biliyorsun. :D
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #2 : 10 Aralık 2008, 18:31:25 »
Tanıtım hoşuma gitti..Hikaye de güzel kanımca :P Kapakta hoş..Bence yazdığın bölümleri yayımlarsan süper olur.Sayın kurucumdan böyle aktif şeyler görmek güzel :P

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #3 : 10 Aralık 2008, 21:14:40 »
Aşmışsın abi sen kapak falan. Harika bir fragman olmuş, ama hikaye daha da harika. Eline sağlık. :)

nymphe

Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #4 : 11 Aralık 2008, 09:08:23 »
hakancım başlığı süper bulmuşsun; kapağın da hikayenle aynı derecede harika olmuş.arkadaşlar, sabırsızlıkla beklemenize değecek bi hikaye sizleri bekliyor ;)

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #5 : 11 Aralık 2008, 11:00:43 »
Abi güya atnıtım koyup meraklandıracaksın, yorum yazanlara baksana :P Herkese tek tek göndermişsin hikayeyi anlaşılan, güzel gerçekten bakalım bekleyelim.
try again fail again fail better

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #6 : 11 Aralık 2008, 13:04:32 »
Yok yahu hikaye hakkında çok az bilgi bile vermiyor gönderdiğim ilk bölüm, ayrıca şu anda beşinci bölümün yazımını bitirdim. Yakında koymaya başlıyorum hayırlısı ile!..
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

nymphe

Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #7 : 11 Aralık 2008, 14:11:45 »
Abi güya atnıtım koyup meraklandıracaksın, yorum yazanlara baksana :P Herkese tek tek göndermişsin hikayeyi anlaşılan, güzel gerçekten bakalım bekleyelim.

Hikaye 2-3 kişiye gönderildi canım kendine haksızlık yapılmış gibi hissetme ;) bunlardan birisi de benim çünkü editörlüğünü yapıyorum.:P hakan'ın bitirdiği 5. bölümün bugün okudum. Bence artık sıkı bir baskı uygulamalıyız hikayelerin yayınlanmması için.Hakancım bu heyecandan kimseyi mahrum etme daha fazla bence..

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #8 : 12 Aralık 2008, 10:43:09 »
Evet, çok hünerli ablamız. Hem iş arkadaşı hem editör... :P

Şimdi, daha fazla beklemenin pek bir manası kalmadı sanırım. İlk bölümü bu mesajdan sonra gönderiyorum. İlk bir iki bölüm kısa gelecektir lakin bölümler git gide uzunlaşacak, hatta 'hala bitmedi mi bu bölüm' diyeceğiniz raddeye bile gelecek. :P

İnanın bölümleri yazdığım ana kadar pek bir fikir oluşamıyor aklımda, yazmaya başladığım an gelişiyor olaylar. Tek bölümlük bir deneme olarak düşündüğüm yazı, uzun soluklu olacak gibi görünüyor. Sonunda ne olur, neler eklenir hiç mi hiç bilmiyorum. Umuyorumki hep birlikte göreceğiz.

İşte karşınızda ilk bölüm;
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #9 : 12 Aralık 2008, 10:46:06 »
Bölüm 1

   Güneş ışığını ne kadar sevdiğimi fark ettim. Annemin bana küçükken, "Bırak oğlum o netin başında pineklemeyi. Çık dışarı, yüzün güneş görsün biraz." dediği günleri hatırladım. Kahretsin! Niye dinlemedim ki zamanında. Hayata sırtımı döndüğüm, uğruna saatlerimi harcadığım o insanlar nerede şimdi? Geriye yine ailem kaldı. Annem kaldı; her şeye rağmen beni affeden, üzerime titreyen annem. Belki de bir daha onu bile göremeyecektim. Şu lanet olası yerden çıkayım hele, bir daha aynı hatalara düşmeyecektim.

   Üç gün mü, dört gün mü olmuştu bilmiyorum. Zamanın ucunu kaçırmıştım. Cep telefonumun şarjı bitmişti. Saatim de yoktu. Bu yirmi metrekarelik odada kısılıp kalmıştım. Kaldığım zaman dilimi içerisinde buraya nasıl getirildiğimi tekrar tekrar hatırlamaya çalışıyordum ve bir kez daha olanları hatırladığım kadarıyla düşünmeye başladım.

   Her zamanki gibi normal bir şekilde iş yerinden çıkmış, hevesle eve gidip kendimi yatağa atabilmek için taksi aramaya başlamıştım. Tam karşımdaki taksiye binmek üzereydim ki sağ tarafımda vızıldama gibi bir ses duydum, sinektir herhalde deyip elimle kovmaya çalıştığımda o taksiyi gördüm. Aslında diğerlerinden hiç farkı yoktu, hatta eski bir modeldi. Ama diğer taksilerden daha ilginç bir yanı olduğuna yemin edebilirdim. Sarı rengi öyle bir tondaydı ki, diğer tüm renkleri yutuyor gibiydi. Semanın maviliği, asfaltın griliği, etraftaki yeşillik... Her şey bir anda gözlerimin önünden yok olup gitmişti.

   İçimde acayip, daha önce hiç hissetmediğim bir his oluştu. Mideme takla attıran, gün boyu gelen yorgunluğun bacaklarıma verdiği acıyı, tatlı bir gıdıklamaya dönüştüren bir his. Hey bir dakika, neler oluyor böyle? Sadece bir taksi! dedim kendi kendime. Kafamı toparlamaya çalıştım zira ayaklarım çoktan o yöne doğru dönmüş, ilerliyordu. Yürüdüğümü yeni fark etmiştim. Sanırım bugün çok çalıştım ve kafayı yedim diye kendi kendime söylenmeye başladım. Öğle yemeğinde de bir şey yememiştim zaten. Evet evet, sebebi bu olmalıydı.

   Taksiye bindim. Beynimdeki o küçücük, varlığını bile bilmediğim bir kısım; bu yaptığımın bir hata olduğunu söylüyordu. Ama iş işten geçmişti, arabaya binmiştim bir kere. İnmem ayıp olurdu. Hoş, böyle bir şey düşündüğüme bile inanamıyordum ya...

   Araba eski görünebilirdi fakat rahatlığı tartışılmazdı. Taksi şoförü kibar bir adamdı. Hoş ve keyif verici kokular eşliğinde rahat bir koltukta oturmamın yanı sıra, bu kadar kibar ve ilgili bir şoförle karşılaşmayalı uzun zaman olmuştu. Genelde sadece gideceğim yeri sorar, cevabını aldıktan sonra ineceğim yere kadar sessizce gidilirdi ki bu da benim işime gelirdi. Sessizliği seviyordum. Kim bilir belki de evlenmememin veya kız arkadaşımın olmamasının sebebi buydu. Annemin bu konu hakkındaki bitmek bilmez nasihatleri aklıma gelince gülümsedim. Taksi şoförü -konuşma sırasında isminin Klaus olduğunu söylemişti- rahat olup olmadığımı, gidilecek yere kadar olan süreç içerisinde elinden gelen her türlü yardımı yapabileceğini, bunun için sadece söylememin yeterli olacağını belirtti.

   Bir ara yüzünü bana doğru döndü. Böylece yüz hatlarını net bir şekilde görebildim. Temiz bir yüzü vardı. Oldukça sivri bir burna, kızıl kısa saçlara, alışılmadık yeşil gözlere sahipti. Dudakları bayanları kıskandıracak şekilde bordoya çalan kırmızı renklere sahipti. Gülümsemesi yüzünde ince çizgilerin oluşmasına, simasının daha tatlı bir hal almasına neden oluyordu.

   Sürüş halindeyken "Müzik açmamı ister misiniz beyefendi?" diye bir soru yöneltti. "Tabii, neden olmasın." diye karşılık verdim. Müzik çaların tuşuna bastığı anda talihin benden yana olduğuna hayret ettim; zira en sevdiğim şarkı çalıyordu radyoda. Evet, oydu işte. Seksenlerin başlarında bestelenmiş olan bir jazz parçası. Bunu bulmak için ne kadar uğraştığımı hatta başka şehirlere gittiğimi sonunda evimin otuz metre ilerisinde bulunan, bakıldığında pek de belli olmayacak kadar tenha gözüken ve paslı bir tabelaya sahip olan küçük bir plakçıda bulduğum günleri hatırladım.

   O anda Klaus "Ahh! İşte en sevdiğim şarkı, bugün şanslı günümdeyim herhalde." dedi.

   Yanlış duyduğumu zannedip "Pardon en sevdiğim şarkı mı dediniz?" diye sordum.

   "Evet evet çok severim bu eseri, hele ki bir radyoda çalınması duyulur şey değil." dedi. Sonra sanki birden kaybettiği bir şeyi bulmuş gibi iri iri gözlerle bana dönüp "Yoksa sizde mi?" diye heyecanlı bir şekilde sordu. Daha cevabı beklemeden "İnanamıyorum! Bu dünyada şarkıyı benden başka seven, hatta dinleyen birisi ile karşılaşacağımı hiç düşünmezdim." diye de ekleyip, gözlerini tekrar yola çevirdi.

   Bu bilgi ile şok olmuştum adeta. Benden başka biri daha! Şarkıyı dinleyip ki dinlemekle kalmayıp, sevdiği şarkılar listesinin en üst sırasına koymuş bir kişi daha! Talih bu kadar da fazla gülmezdi yüzüme. Sessizliği seven biri olmama rağmen bu şarkıyı dinlemiş birisiyle konuşma fırsatını kaçıracak değildim. Bu adam yani Klaus ile koyu bir sohbete dalmak istedim. İşte tam o anda nedenini anlayamadığım şekilde çok ağır bir uyku bastırdı.

   Koltuk, arabanın eski model olmasına rağmen oldukça konforluydu. Sevdiğim şarkı sona ermiş, uyumaya birebir olan klasik bir müzik çalmaya başlamıştı. Aslına klasik müzik dememin nedeni daha sadece sözsüz müzik çalmasıydı. Böyle bir tınıyı ilk defa duyuyordum. Klimadan gelen oda sıcaklığındaki hava ile pencerelere çekilmiş film yüzünden oluşan rahatlatıcı loşluk belki de uyku nedenlerinden bir kaç tanesi olabilirdi. Belki de günün verdiği aşırı yorgunluktu bunun sebebi. Üç haftadır tamamlamaya çalıştığım işler tek bir güne kalınca oldukça sinirlenmiş, şansıma sövmeye başlamıştım.

   Klaus'a bakıp; "İki dakika kestirmemin sizin için bir sakıncası olur mu? Çok yorgunum ve baş ağrısı da başladı." dedim.

   "Tabii ki. Lütfen rahatınıza bakın. Gideceğimiz yere yaklaştığımızda, sizi uyandırırım." dedi ve "Size iyi uykular" diye de ekledi.

   Teşekkür edecek halim bile kalmamıştı sanki kafamı sallamakla yetindim, dikiz aynasından bana baktığını görebiliyordum çünkü. Gözlerim kapanmadan bir iki saniye önce o tuhaf yeşil gözlerin kırmızıya dönüştüğünü, acayip bir şekilde gülümseyişini gördüm gibime geldi. Fakat o anda Godzilla önümüzden geçse umurumda değildi. Kafamda kurmaya başladığım hayalleri düşünecek kadar bile zaman kalmamıştı. Rahat, huzurlu belki de son huzurlu uykuma dalmıştım...
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #10 : 12 Aralık 2008, 12:50:17 »
Çok sevdim ama taksi sürücüsü ile olan muhabbet daha uzun olsaydı keşke, olay insanı değil konuşma insanıyım gerçi. Tek ben böyle hissedebilirim. Sarı taksi bana Buickleri anımsattı nedense  :D . Devamını merakla bekliyorum.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #11 : 12 Aralık 2008, 13:01:43 »
Adam resmen taksiye aşık oluyor, güzel yansıtmışsın orayı. Merakla bekliyorum devamını.
try again fail again fail better

Çevrimdışı zuzu

  • **
  • 110
  • Rom: 1
  • in the twilight..
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #12 : 12 Aralık 2008, 13:07:39 »
Güzel olmuş=)) Tanıtım oldukça merak uyandırıcı gerçekten. Bana bile okutturduysa.p (Normalde sabredemem böyle hikayeleri okumaya netten oyüzden..  :P )
stranger things could never change my mind, i've got to take it on the other side..

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #13 : 12 Aralık 2008, 14:09:09 »
Beğenilere teşekkürler. :) Yeni yazdığım bölümlere nadiren ilk bölümün ve ondan sonra gelecek ikinci bölümün kısa olduğunun farkındayım fakat siteye koymadan önceki son kontrolümde de bir şeyler ekleyeyim düşüncesiyle akışı batırmak istemedim. İki bölümlük mazur görün efendim... :P

Ayrıca Nihbrin sen de haklısın. Hatta şu kötü gerçeği de söyleyeyim, ikinci bölüm tamamı ile olay anlatımı şeklinde, hiç konuşma yok. Ama ikinci bölüm de kısa olduğundan fazla sorun teşkil etmeyecektir umarım. Sonraki bölümlerde asıl olarak giriş yapıyoruz, konuşmalı ve atraksiyonlu. =)
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

nymphe

Ynt: 6 Gezgin
« Yanıtla #14 : 13 Aralık 2008, 08:55:38 »
Hakancım hikayeye bu kadar güzel bir giriş sana büyük bir sorumluluk yüklüyor.Eleştirileri dikkate alarak diğer bölümleri tekrar gözden geçir bence ;) Durmak yok; yola devam  ;)