Kayıt Ol

Seri Katiller | Bölüm 4 | Ölümün Dört Hali

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Seri Katiller | Bölüm 4 | Ölümün Dört Hali
« Yanıtla #30 : 28 Aralık 2008, 22:53:44 »
Bölüm 4
Ölümün Dört Hali

Uzun süredir sessizce dinleyen Molly kendini bekleyen sonun farkındaydı. Kurtarmaya çalıştığı bilekleri morarmaya başlamıştı ve acıyordu. Hayatında kendini hiç bu kadar güçsüz ve çaresiz hissetmemişti. Başarısız olmuştu ve bunu kabullenmeye de başlamıştı. Ruh Avcısının salonda küçük bir tur atmasını izlerken onu kendisini öldürmemesi için nasıl ikna edebileceğini düşünüyordu. Kadın gözlerini saatine çevirdiğinde Molly iyice panik olmuştu. Ruh Avcısı tekrar ona dönerek konuştu;
“Zamanımız daralıyor Molly, daha mı hızlı anlatsam? Ne dersin?”
Sözlerini attığı kahkahayla pekiştiren Ruh Avcısı Molly’nin yavaş yavaş terlediğini fark etmişti. Molly titreyen sesiyle çaresizce konuştu;
“Neden? Neden anlatıyorsun bunlar?! Sus artık yeter!”
Ruh Avcısı kadının bu çıkışına şaşırmıştı, gülümsedi;
“Bazı şeyleri bilmeyi hak ediyorsun Molly, sonuçta çok çalıştın değil mi?” Sonra bir an duraksadı ve devam etti;
“Ayrıca daha önce birine anlatma fırsatım hiç olmamıştı. Sen iyi bir dinleyicisin Molly ve inanıyorum ki içerde bir yerde beni anlıyorsun”
Molly çattık kaşları ve kızgın ses tonuyla cevap verdi;
“Seni anlamak mı?! Evet anlıyorum. Hasta ruhlu pisliğin tekisin sen!”
Ruh Avcısı bu sefer duyduklarından hoşlanmamıştı, sinirle kadına yaklaşıp yüzüne sert bir tokat attı;
“Sözlerine dikkat et Walker”
Arkasını döndü ve tekrar sandalyeye oturdu, panik içindeki Molly tekrar konuşmaya başladı;
“Bak beni öldüremezsin, ben güçlü biriyim, hemen yakalarlar seni. Hiç korkmuyor musun? Sonun zehirli iğne olur!”
Ruh Avcısı güldü;
“Bakıyorum da dedektifimiz ölümüne yaklaşırken ölümün dört halini yaşamaya başlamış. Önce inkar gelir, inanmazsın. Sonra pazarlık evresi gelir, kaçabileceğini sanırsın. Sonra yalvarmalar gelir ki genelde işe yaramaz ve son olarak da kabullenirsin. İlk evreye geçtin demek ki. Bu iyi bir şey”
Molly çaresiz bakışlarla Ruh Avcısına baktı, kadın hayat dolu bakışlarıyla karşılık verdi;
“Devam edelim istersen”


Mary Ann temkinli bir şekilde kullandığı arabasını kentin en önemli ve büyük akıl hastanesinin önünde durdurdu. Kapıdaki görevli koşarak yanına geldi, genç bir çocuktu, görünüşüne göre kalın olan ses tonuyla sordu;
“Kimliğinizi görebilir miyim?”
Mary Ann yan koltukta duran çantasına uzandı ve içinden kimliğini çıkarıp genç görevliye verdi. Genç adam kimliği görünce birden kızardı;
“Affedersiniz Doktor Coleman, buyurun”
Mary Ann kimliğini aldı ve çocuğa zarif bir gülümsemeyle karşılık verdi. Açılan kapıdan içeri girdi ve binanın otoparkına yöneldi. Arabasını park edip arabadan aşağı indiğinde bir anda yanında ufak tefek bir kız belirdi;
“İyi günler Doktor Coleman. Ben Allison Peck, Doktor Kim’in asistanıyım. Sizi burada görmek büyük bir onur”
Mary Ann kızın nazik övgüsüne küçük bir gülümsemeyle cevap verdi;
“Lütfen beni takip edin, Doktor Kim sizi bekliyor”

Ruh Avcısı oturduğu sandalyeden tekrar kalkmış odanın içinde turluyordu. Sabırsızlanmaya başladığı her halinde belliydi.
“Beni Doktor Kim’in yanına götürdü. Oldukça yaşlı bir adamdı açıkçası hala yaşıyor olmasına şaşırmıştım. Hastane yönetimi kendisindeymiş, beni görünce çok sevindi. Ah Molly! Öyle eğleniyordum ki! Hemen işe başlayabileceğimi söyledi ve bana ilk işimi verdi. On kişi, on katilin, psikologu olacaktım. Hepsiyle ayrı ayrı koruma gözetiminde görüşecektim. Aralarından çoğu şizofrendi ve insan içine çıkmaları yasaktı ama bazıları için bu geçerli değildi. “iyi hal” izni olanlar vardı. Ben de bu “iyi hal” izninden yararlanmaya karar verip aralarından dört tanesini seçip toplu seanslar yapmak istediğimi söyledim. Bunları söylerken Doktor Kim’i görmeliydin! Kalp krizi geçirecek sandım! Yüzü bir anda yeşile ardından da sarıya dönüşmüştü. Ama ona ne yaptığımı bildiğimi bana güvenmesi gerektiğini söyledim. Ne kadar ikna edici olduğumu bilirsin”
Sözlerini küçük bir kahkahayla böldü ve devam etti;
“İşte o gün Bob, Mark, Yuki ve Karl’la tanıştım, ilk seansımızı yaptık. Ses geçirmez cam odalarda yapıyorduk seansları ve dışarıda bir koruma bekliyordu biz konuşurken. Açıkçası ilk birkaç seans hiç de istediğim gibi gitmedi. Güvenlerini kazanmam hiç kolay olmadı, başta bana bir düşman gözüyle bakıyorlardı ama sonra özgürlük fikri, yeniden öldürebilme isteği onları ikna etti”


“Evet bugün beşinci seansımızı yapacağız. Hala bir şeyler paylaşmak isteyen yok mu aranızda?”
Kimseden ses çıkmıyordu. Mary Ann artık duruma müdahale etmesi gerektiğine karar verdi. Hızla başını solunda oturan Karl Phaxler’a çevirdi;
“Mesela sen Karl? Bizimle neden çocukları öldürdüğünü paylaşmak ister misin?”
Karl başını Mary Ann’e çevirip dişlerini sıkarak cevapladı;
“Bu Tanrıyla benim aramda”
Kısa bir sessizlik oldu, Mary Ann kontrolü iyice eline alarak devam etti;
“Tanrı seninle konuşuyor mu Karl?”
Adam bir süre cevap vermedi, kararsız zihni onu yoruyordu. Beş haftadır dinlediği bu kadına güvenip güvenemeyeceğine karar veremiyordu. Biraz daha düşündükten sonra kaybedeceği bir şey olmadığına karar verdi ve
“Evet” dedi.
Odadaki herkes bakışlarını Karl’a çevirmiş ilgiyle onu dinliyordu;
“Peki sana neler söylüyor Karl?”
Adam yine bir süre daha bekledi ve cevapladı;
“Onları öldürmemi söylüyor. Bu dünyanın daha fazla yeni insanı kaldıramayacağını söylüyor. İnsanların artık yaşamaması gerektiğini söylüyor ve çocuklardan başlayarak herkesi öldürmemizi istiyor. Diyor ki son yaklaşıyormuş, yakında herkes ölecekmiş ve o bunları yaparken ona yardım edenleri ödüllendirecekmiş”
Karl sözlerini bitirdiğinde odada bir sessizlik oldu. Duyduklarını kafasında tartan Mary Ann artık küçük planını yavaş yavaş uygulamaya sokmaya karar vermişti.

“Karl konuşunca diğerleri de konuştu. Hepsinin kendine göre oldukça mantıklı sebepleri vardı. Hepsini tek tek dinledim ve ortak bir nokta yakaladım. O da insanların artık yaşamayı hak etmeyişleriydi. İnsanlar lekeli kağıt parçaları gibidir Molly. İlk başta hiçbir leke yok sanırsın ama sonra yaklaştıkça bazı lekeler görürsün. Daha sonra iyice yaklaşırsın ve aslında kağıdın işe yaramaz olduğunu fark edersin çünkü tamamen lekelenmiştir. Yapabileceğin en iyi şey onu çöpe atmaktır. İşte bu konuda o odadaki herkes benimle hemfikirdi. Haftalar yavaş yavaş ilerlerken onların güvenini kazandım. Artık haftada iki seans yapıyorduk ve Doktor Kim hepsinin giderek daha iyi olduğunu söylüyordu. Artık her şeyin istediğim gibi olduğuna karar verdiğimde onlara başından beri aklımda olan planı anlattım. Hepsinin gözleri ışıl ışıl parladı, yılbaşını bekleyen küçük çocuklar gibiydiler. Onlara binadan çıkmak için bir plan yapmamız gerektiğini söylediğimde bir planları olduğunu söylediler. Açıkçası bunu beklemiyordum, anlatmalarını istedim ama anlatmadılar. Onlara güvenimi tekrar ölçtüm kafamda ama sonra bu riski alabileceğime karar verdim ve beni yanıltmadılar. Belirlediğimiz günde binadan temiz bir şekilde kaçtılar, tabii beni yaralamalarını saymıyorum. Ondan da haberim yoktu! Mark “daha gerçekçi” olsun diye kafama vurup beni bayılttı. Ayıldığımda kandırıldığımı düşünüyordum fakat şu ana kadar hepsi planıma uydu ve biz de yavaş yavaş son adıma geldik Molly”
Ruh Avcısı cebinden küçük bir bıçak çıkardı;
“Buraya kadar bir sorunuz var mı Dedektif Walker?”
Molly son çırpınışlarını gerçekleştiriyordu;
“Aslında var” dedi “Söylesene Coleman, insanların yaşamayı hak etmediklerini düşünürken bir şeyi gözden kaçırmıyor musun?” bir süre duraksadı ve devam etti “Yoksa tüm bu plan karmaşasında kendinin de bir insan olduğunu unuttun mu?”
Molly şimdi kendinden daha emindi. Ruh Avcısına son kartını oynamıştı. Ruh Avcısı durup tekleyecekti ve başından beri kusursuz planındaki koca hatayı fark edecekti. Ama böyle olmadı. Ruh avcısı gülümsedi, yüzünde oluşan şeytani ifade Molly’i korkutarak bir anlığına kazandığı güven duygusunu silip attı;
“Kendim için çok özel, başka bir planım var Molly. Sıra bana da gelecek, sakın üzülme”
Böyle bir cevabı beklemeyen Molly’nin kanı dondu. Mary Ann şeytanın tarafındaydı ve kendisine bile acıması yoktu.
“Bak eğer beni öldürmezsen…”
“Şşşş dedektif pazarlık yok!”
Molly şimdi ağlamaya başlamıştı;
“Lütfen, lütfen bırak beni! Kaçmana yardım ederim, çok uzağa gidersin, konu kapanır bir daha kimse seni rahatsız etmez!”
Ruh Avcısı güldü;
“Olmaz dedektif sen planımın bir parçasısın ve ben planlarına sadık bir insanım”
Ruh Avcısı küçük bıçağıyla Molly’ye yaklaşmaya başladığında genç kadın artık ruhunun bedeninden çalınacağı gerçeğini kabul etmişti.

Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Seri Katiller | Bölüm 4 | Ölümün Dört Hali
« Yanıtla #31 : 29 Aralık 2008, 09:27:54 »
Etkileyici, aklıma katilin her dört kurbanından birini öldürmeyip ama başkalarına ne gördüğünü anlatamasın diye dilini ve tüm uzuvlarını kestiği alt çenesini kırdığı ve gözlerini oyduğu ama yaşamasına izin verdiği bir hikaye geldi. Bir an Molly'nin başına bu tarz bir olay gelmesini bekledim yada ölümden daha farklı bir son ama sanırm halen Molly için umut var  :)

İnsanlar gerçekden yaşamayı hakediyor mu? İnsanlar kendi yaşamlarını yaşamaya ihtiyaçları var mı düşünüp, kendileri karar vermeli sanırım buna. Görülecek çok yer tadılacak çok yemek tanışılacak çok insan ve soğuk ama mutlu olması muhtemel bir ölüme gidene kadar göreceğim her şeyi hak ediyorum(dur) herhalde  :D Gerçek bir katil bence sadece öldürmeyi ister, Bkz Dexter.

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Seri Katiller | Bölüm 4 | Ölümün Dört Hali
« Yanıtla #32 : 29 Aralık 2008, 17:50:40 »
Güzel bir yorum olmuş. =) Bence de insanların yaşamayı hak edip hak etmediklerine karar verebilecek biri değil Mary Ann ya da diğer katiller ama ne diyebilirim ki? Mary Ann'in de diğerlerinin de, gerçeklerin de kurgu olanlarında akıl sağlıkları ne durumda bilinmez. =)

Molly için Mary Ann'in planladığı kesin bir son var ve bu son onun "büyük" planının da bir parçası bunu yayınladığım bölümlerde gördük. Ama Molly için umut var mı ya da yok mu bunun cevabını ben beşinci bölümü yayınlayana kadar okurlar verecek sanırım =)

Eğer hikayeden buraya kadar zevk aldıysanız inanın çok mutlu oldum çünkü bu ne zamandır yazmayı düşündüğüm ama yazmaya korktuğum bir hikayeydi. Eğer okuyucu mutluysa ben de mutluyum. =)
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı edi

  • **
  • 51
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Seri Katiller | Bölüm 4 | Ölümün Dört Hali
« Yanıtla #33 : 13 Temmuz 2010, 18:29:16 »
çok güzel olmuş
Sadece susmak ıstıyorum;
Yalan ınsanları kaale almadan..
Haklıyken haksız gözuksem bıle kendımı savunmadan..
HUZUR bulmak ıstıyorum,gözlerımı kapayıp,kımseyı anmadan...
Sessızlığı dınlemek ıstıyorum,herseyı yasamıs gıbı yaparak...
[/size][/i]