Sıradan bir solucan olup kuşlarca yenmemek için her gün zorluklar atlatan Jim'in hikayesine hoş geldiniz. Daha doğrusu, uzaydan düşen bir süper zırhın bu sıradan solucanın tepesine inmesi sonucu solucan Jim'in süper güçlü bir galaksiler arası kahraman olmasının hikayesi!
Ancak her süper güçlü eşyanın ardında onu delice isteyen bir sürü kötü güç vardır. Eh, Jim de her bölüm türlü absürdlükler eşliğinde onlarla mücadele etmek zorunda. Prenses Adı Neydi'yi (ismi bu, evet) kurtarmalı ve onu sıradan bir solucan olmaktan kurtaran giysiye sahip çıkmalıdır.
Jim elbette maceralarında yalnız değildir. Korkak bir de köpek bir dostu Peter Puppy var. Jim'in sidekick'i demek yanlış olmaz. Ancak ayağına ya da kuyruğuna basıldığında cinnet geçirerek bir nevi köpek-Hulk formuna girmek gibi bir özelliğe sahip. Yanlışlıkla bir yerine basılan bu dostumuzun durumu da çizgi filmin absürd mizahında güzel bir yer ediyordu.
Bu çizgi filmin benim için en unutulmaz sahnesi, Jim'in kendi kafasını (solucanın bilindik türde kafası olmaz tabii de, giysi içinde kafa görevi gören kısmı) kırbaç gibi şaklatarak yaptığı saldırılar ya da pervane gibi döndürmeleri. Bir yerlere tutunmak için de yeni bu solucan benliğini kullanmaktan geri kalmıyordu.
Öte yandan Jim'in peşinde olan kötü adamlar Jim ve etrafındakilerden de garipti doğrusu. Kötü adamlardan benim için en sıra dışı olanının görselini (hala onu görmek beni biraz rahatsız ediyor) aşağıdaki kutuda bulabilirsiniz.
Earthworm Jim, 90'ların çocuklarının hayatına girmiş en sıra dışı, en absürd çizgi filmlerden biriydi. Hatta bence en absürdü buydu yahu. Sonradan Nickelodeon kuşağıyla gelenleri saymıyorum.
Jim'i izlediğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. O dönemde izlediğim hiçbir çizgi filme benzemeyişiyle beni sürekli affallatıyor, onu kafamda bir yere koymakta zorlanıyordum. Jim tuhaftı. O bir süper uzay kıyafeti giymiş soluncandı yahu! O, absürd mizahın da dibiydi. Bunu yıllar sonra fark edecektim.
Bugün Jim sayesinde daha küçük yaşta tuhaflıklara ve "yeniliklere" biraz daha açık bir hale geldiğime inanıyorum. Onu izlediğim tüm o süre boyunca bana onu sınıflandıramadığım için zor zamanlar yaşatmış olsa da, iyi ki de o zorlanmayı yaşattı diyorum.