Kayıt Ol

Bukowski Etkisi

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Bukowski Etkisi
« : 29 Haziran 2009, 16:05:58 »
    “Hayattaki nihai amacın ne?” diye sordum. Bunca insan arasından neden onu seçtiğimi bilmiyorum. Üstelik daha gece yarısı bile değildi, anlayacağınız henüz ayıktım. Taksim her zamanki renkliliğini korurken, elit insanların yanından geçip turistler için Taksim alternatiflerin buluştuğu bir mekân imgesi oluşturuyordum öylece. Kusmuk, yağ, çamur, meni lekeleriyle mavi dışından herhangi bir renge benzeyen, gün geçtikçe zayıfladığımdan belimden düşen kotum, çöpten yeni bulduğum ne bir yırtık, ne bir yama barındıran; sadece biraz çöp suyu kokan kırmızı, siyah kareli gömleğim, on günlük sakalım ve sanki benden ayrılmak istiyormuşçasına dikilmiş ve kendi aralarında bir anlaşmazlık varmışçasına dağınık saçlarımla hoş bir portre çizmediğimden eminim. Yine de üzerime kilitlenen alaycı, aşağılayan ya da ürkek bakışlara aldırmaksızın şık giyimli gençlerin ve elit beyefendilerine yakınından yürüyordum. Açıkçası biraz da inadına… Onlara kızdığımdan… Ah hayır, açık konuşalım kıskandığımdan! Çöp ve ter yerine parfüm koktuklarından, aşağılanmadıklarından, ilgi gördüklerinden, kıçlarını devirebilecek yatakları olduklarından, benim gibi sulandırılmış viski ya da köpek öldüren yerine Skoçlar, yıllandırılmış şarap içtiklerinden intikam almak istiyordum onlardan. Bu yüzden lanet kokumu duysunlar, benden rahatsız olsunlar diye kıçlarının dibinden yürürken bir bayanın çıplak omuzlarına dokunup o soruyu sordum işte. Neden sordum, neden onu seçtim bilmiyorum. Ya sıkıntıdandır ya meraktan.

   Kız arkasına dönüp uzunca bir süre suratıma aval aval baktığında da inanın hiç şaşırmadım. Tipinden bu soruyu cevaplayamayacağı ya da devletin oluşturmak istediği insan tiplemesinin robotlaşmış yanıtı olan “Başarı, kariyer, aile” yi söyleyeceğinden emindim. Sarıya boyatıldığından beri epey vakit geçtiği, iğrenç açık bir renkte olmasıyla belli olan saçları jöleyle ıslak bir görünüm kazanmış, bronz teni pahalı bir tatil mekânından yeni döndüğünü gösteren, sivri çeneli ama yuvarlak yüz hatlarına sahip güzel bir kızdı. Gözlerim, ıpıslak parlayıp beni cezbeden dolgun dudaklarında biraz oyalandıktan sonra gözlerine kaydı. Kaşın bitiminden elmacık kemiklerinin üstüne kadar gözlerini kapatan kocaman, kahverengi gözlüğün camlarının ardından gözlerini gördüm. Buram buram angutluk akıyordu gözlerinden. O bakışlarla bir moronluk abidesi gibiydi. “Beyni jöle kıvamında olmalı” diye düşündüm. “Kafasına dokunsam beyni sütlaç gibi bıngıldar”.

   O an insanlığa karşı tiksintiyle doldu içim. Öyle bir his ki göğsümde hareketlenmelere sebep oluyor, kalp atışlarımı hızlandırıyor, boğazımı düğümlüyor, nefesimi kesiyordu. Vahşi bir çığlık atmak, sağımdaki solumdaki insanları omuz darbeleriyle uzaklaştırdıktan sonra bu kızı açık yakalı bluzundan kavrayıp kafayı…

   Kızın açık yakalı bluzu! Bakışların hızlıca oraya kaydı. Göğüs çatalının görüntüsü insanlığa karşı tiksintimi anında götürdü; ne var ki tarifini yaptığım hisler aynen duruyordu. Sütyenin görüşü engelleyemediği göğüs uçlarında biraz takıldıktan sonra bakışlarım mini eteğin cesurca sergilediği dolgun, pürüzsüz, esmer bacaklarında dolandı. Bu muhteşem eti yığınının yatakta adımı haykırarak kıvrandığını hayal ettim, üzerinde gidip gelirken o dudaklara yapışmayı. “Seni ne sikerim yavrum” diye süzüldü kelimeler beynimde. Tekrar kızın gözlerine odakladığımda o moron bakışları şimdi ben atıyordum. Eminim!

   Kız neden sonra “Mutlu olmak” diye cevapladığında gayr-ı ihtiyarı silkindim ve ben göremesem de gözlerime zekâ pırıltısının tekrar geldiğine inanarak göz kırptım. “Bingo” diye yanıtladım sol elimin işaret parmağı kızı gösterir, baş parmağım işaret parmağının üzerinde kıvrık bir silah imgesi oluşturup, bu hayali silahla kızı vururken.

   Kız arkasını dönüp gitti. Aldığım cevaptan memnun kaldığımdan olsa gerek, yüzüme yapışmış aptal bir sırıtışla, kazık gibi olmuş aletim belli olmasın diye attığım ağır adımlarla etrafta Tekel bayii aramaya koyuldum.


26.06.09    02:23

Herr Mannelig
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Bukowski Etkisi
« Yanıtla #1 : 29 Haziran 2009, 16:37:19 »
Gerçekten onunkiler kadar edebsiz ve kendi cennetlerini toprağın altında arayacak insanların anlayacağı sevimli bir yazı olmuş.

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bukowski Etkisi
« Yanıtla #2 : 29 Haziran 2009, 16:39:46 »
Teşekkür ettim. Kendi cennetini toprağın altında aramak, güzel nitelendirmişsin :)
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!