Kayıt Ol

Arcanum

Çevrimdışı Asfaloth

  • **
  • 161
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Arcanum
« : 10 Ağustos 2009, 18:08:43 »


Acaba yazmaya nereden başlasak? Tamam, yapımcı firmadan başlayalım. Zaten firmayı tanıtınca oyunun içeriğini ve nasıl olabileceğini kolaylıkla tahmin edeceksiniz. Yapımcı firmanın adı Troika Games. Bu tek başına birşey ifade etmeyebilir, fakat kurucularının şimdiye kadar yapılmış en iyi RPG'lerden biri olan Fallout'u yaratan kişiler olduğunu söylersem sanırım RPG sevenlerin yeterince dikkatini çekmiş olurum. Burada bir itirafta bulunmak istiyorum, alana kadar yapımcısını bilmiyordum ve ilgili haberler nette dolanırken, sanırım isminden olacak, oyunla ilgili bilgilere ve haberlere dönüp bakmıyordum bile; meğer ne büyük bir hataya düşmüşüm.

Sanırım işin içine Fallout'un yapımcıları girince nasıl bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu anlamışsınızdır. Sanırım ben hariç dünyadaki birçok RPG fanı ve komünitesi Arcanum projesinin tamamlanmasını sabırsızlıkla bekliyormuş. Peki beklediklerine değmiş mi? Yine kendi adıma konuşuyorum değmiş, çünkü Fallout yapımcılarının elinden çıktığını öğrendikten sonra yaklaşımım değişti, kurduktan sonra çok karışık göründüğünü düşünerek oynamayı ertelediğim oyunun başından kalkamaz oldum. Oyunun sonuç değerlendirmesini yazının başında yaptıktan sonra gelelim tanıtımına

Oyun adını Arcanum isimli bir ülkeden alıyor. Geçtiği dönemi ise buharlı lokomotiflerin çağı, fakat gerçek dünyadan tamamıyla farklı, kısaca alternetif bir tarih. Öyle ki bu dönemde geçmişten gelen Elf'ler, Orc'lar, Half-Elf'ler, Dwarf'lar ve aklınıza gelebilecek tüm ırklar mevcut. Oyunun isminden de anlayacağınız gibi eksik olmayan bir diğer şey de "Magick" (neden doğrudan magic dememişler bilemiyorum). Teknoloji çağına geçmeye çalışan bir dünyada büyünün hala sapasağlam ayakta olması çok büyük bir çelişki yaratıyor, zaten bu da oyunda içinde bulunduğunuz dönemin büyük sorunları ve çatışmalarının temel kaynağı.

Normalde RPG oyunlarında büyü ve teknolojiyi (Magick ve Technology) bir arada bulmamız oldukça zordur. Örneğin Fallout serilerinde teknoloji ön planda iken Diablo ve Baldur's Gate serilerinde büyü esas alınmaktadır. Oynadığınız oyuna göre karakterlerinizin temel özelliklerine teknoloji veya büyü yetenekleri katarsınız. Şimdi burada olayı sizin hayal gücünüze bırakıyorum ve her ikisinin bir arada olduğu Arcanum'da ne kadar zengin bir içerik olabileceğinizi düşünmenizi istiyorum.

Arcanum 2 CD'den oluşuyor ve kurduktan sonra sabit diskinizde 1.2GB kadar bir yer işgal ediyor. Oyunda giriş filmi ve demoları dışında bir film yok, bunun yerine sabit diskinizde kapladığı yer tamamıyla oyunda yer alan mekanlar, bazı temel NPC karakterlerin konuşmaları, Arcanum'un harita üzerinde yerleşim detayları, karakter, nesneler, NPC'ler gibi detaylara ayrılmış. Kısacası CD'ler oyun içeriği ile dolu.

Oyuna başladığınızda bazı ayarlar yapmanız gerekiyor. Sonuçta oyun 3D olmadığından birçok makinada kolaylıkla çalışacaktır, bu yüzden grafik ayarı gibi detaylarla uğraşmanıza gerek yok. Asıl önemli kısım oyun ayarlarıyla ilgili olanı. Burada da, bence en önemlisi, savaşlarda gerçek zamanlı, turn-based veya fast turn based seçeneklerinden hangisini kullanacağınız ile ilgili ayar. Şahsen fast-turn based çok hoşuna gitti. Farkı ise savaşlar sırasında yer değiştirme gibi gereksiz vakit kaybı yaratan kısımlardan kurtuluyor oluşunuz. Neredeyse gerçek zamanlı oynuyormuş hissine kapılacaksınız. Bu bölümde diğer bir ayar ise mod seçimi ve iki seçenek var; birisi Arcanum, diğeri ise Vormantown. Bu ikinci modda da bir oyun başlattım ancak ne farkı olduğunu anlayacak kadar üzerinde durmadım.

Ayar kısımlarının ardından yeni bir oyuna başlayabilirsiniz. Zaten bütün eğlence bu aşamadan itibaren başlıyor, çünkü sırada karakter seçimi ve geliştirmesi var. Yeni bir karakter yaratmayı tercih ederseniz seçebileceğiniz çeşitli ırklardan temel karakterler bulacaksınız. Seçtiğiniz karakterin kendine özgü bir geçmişi (biyografisi) ve buna bağlı olarak doğal bazı yetenekleri veya dezavantajları olsun isterseniz bu aşamada seçmelisiniz; detaylarına girmiyorum. Karakter yaratımındaki diğer bir seçenek ise önceden tanımlanmış bazı karakterleri kullanmak. Ancak unutmayın, hangi yoldan ilelerseniz ilerleyin yapacağınız en ufak tercihler bile oyunda avantaj veya dezavantaj olarak karşınıza çıkacak. Örneğin karakteriniz insan bile olsa orc'lar tarafından yetiştirilmiş bir geçmiş seçtiğinizde bu karakterinizin görünümünü doğrudan etkilediğinden oyundaki diğer karakterlerin size olan yaklaşımları doğrudan etkileniyor. Oyundaki temel karakter tipleri ise; Human (temel karakter tiplemesi, tüm istatistikler normal), Dwarf, Elf, Half-Elf, Gnome, Halfling, Half-Orc ve Half-Orge.

Oyunun can alıcı noktalarından birine daha gelmedim. Şimdi oyunda farklı olan noktanın ne olduğunu sorabilirsiniz. Yazının başında da dediğim gibi büyü ve teknoloji bir arada kullanılmış. İşte bu da karakterinizi geliştirirken size normalin iki katı seçenek sunuyor. Büyü veya teknolojiden hangisinde ilerlemeyi (her ikisi de olabilir ama bir yönde ilerlemenizi ve o yönde uzmanlaşmanızı öneririm) seçerseniz seçin karakterinizin strength, constitution, dexterity, intelligence, perception, willpower, beauty ve charisma'dan oluşan toplam sekiz temel özelliğinin yanında dört ana grupta toplanan yakın dövüş, silahla dövüş, kapkaççılık, iyileştirme, tuzak görme, gizli yaklaşma vb. toplam 16 yan yeteneğini de geliştirebiliyorsunuz. Daha bitmedi, bunların yanında teknoloji ve büyü yeteneklerinin toplandığı ve altında onlarca yeteneğin bulunduğu iki ayrı grup daha var.

Şimdiye kadar bir RPG'de görebileceğiniz en geniş kapsamlı karakter ekranı ile karşı karşıyasınız ve anlatacaklarım da henüz bitmedi. Oyun sırasında karşınıza çıkacak ve gerek para ve karakter puanı kazanmak gerekse oyunda ilerlemek için tamamlamanız gereken birçok görev var. Bu görevleri iyi veya kötüyü oynayarak istediğiniz gibi tamamlayabilirsiniz, hatta farklı yöntemler de kullanabilirsiniz. İşte kullandığınız bu yöntemler sizin "iyi" veya "kötü" olduğunuzu belirliyor. Örneğin karşılaşacağınız ilk kasabada köprüyü geçmek için haraç alan adamları öldürüp kasabayı başındaki bu beladan kurtarırsanız "iyi", bu adamların istediği sabotajı yapacak olursanız "kötü" hanenize puan kazanırsınız. İşte karakterinizin iyi veya kötü olduğunu da karakter ekranındaki bir ibreden görüyorsunuz. Bu ekrandaki diğer bir ibre ise karakterinizin teknoloji veya büyüden hangisine ağırlık verdiğini gösteriyor.

Bu ekranda yapacağınız şeylerden bir diğeri ise kazandığınız karakter puanlarını büyü veya teknoloji disiplinlerinden birine harcadığınız kısımlar. Bunları basit birer örnekle açıklamalıyım sanırım; önce büyü. Oyunun başında sizinle konuşan bir karakterle karşılaşıyorsunuz. Eğer doğru cevapları seçerseniz bu karakter sizinle birlikte maceralara devam edecek önemli NPC'lerden biri. Bu karakterin Dövüşler sırasında siz veya kendisi yaralandığında büyüyle sizi iyileştirdiğini göreceksiniz. Bu karakterin özelliklerini inceleyecek olursanız büyü disiplininde iyileştirme bölümündeki ilk özelliğe sahip olduğunu görürsünüz. Burada ufak bir not, bu oyunda bütü yapmak için "mana" kullanımıyor, onun yerine vücudun direnç özelliği oyuna eklenmiş ve büyü cast ederken bu özellik eksiliyor, ve aynı mana'da olduğu gibi dinlendikçe artıyor. Evet, 80 farklı script ile karakterinizin büyü yeteneklerini arttırarak çoğunlukla dövüşlerde kullanbileceğiniz yeni özellikler kazanabilirsiniz.

Diğer taraftan teknolojik yetenekler ise tamamıyla yepyeni bir kavram. Fallout'tan hatırlayacaksınız, karakteriniz zeka seviyesi ve okuduğu/eğitim aldığı kitaplar sayesinde bazı nesneleri birleştirip yeni aletler üretebiliyordu. Burada olay biraz daha derinleştirilmiş. Örneğin bir iyileştirme iksirini veya bir tabancayı çeşitli parçaları kullanarak kendiniz üretebiliyorsunuz. Burada ise 56 farklı teknolojik yetenek söz konusu.

Hangi disiplinde yetenekli olursa olsun ekibinizdeki diğer elemanlar da benzer özelliklere sahip ve eğer oyun ayarları kısmında NPC'lerin karakter gelişimi seçeneğini olumlu işaretlemişseniz onlar da sizinle birlikte karakter puanı alıyor kendi karakter özelliklerini kendi karakter tercihlerine göre geliştirmeye devam ediyorlar.

Sonuçta magick ve technology arasındaki denge eşit sayılabilir. Sayısal olarak baktığımızda ise (öğrenilebilecek 80 spell'e karşılık sadece 56 teknolojik yetenek) magick tercihi yapan oyuncuların daha fazla seçeneği var gibi görünüyor. Buna karşın teknoloji tercihi yapanlar ise kullanacakları eşyaları sağda solda aramak yerine kendileri yapıyorlar. Özellikle savaş ve dövüşlerde büyüden çok daha etkili sayabileceğimiz silah vb. için aradaki sayısal farklılık dengelenmiş oluyor.

Oyunumuzun geneline dönelim. Açıkçası konusu çok belirgin değil, zaten sadece bir konusu olduğunu da söyleyemeyiz. Oyuna başladığınızda (başlangıcı özellikle anlatmıyorum, tadı kaçmasın) elinizde takip etmeniz gereken bir macera oluveriyor. Bu macerayı takip ederken yan maceralar size hem karakter puanı hem de iyi veya kötü şöhret kazandırıyor. Oyun o kadar büyük ve geniş bir içeriğe sahip ki (Fallout oynayanlar çoktan tahmin etmiştir bile ) gittiğiniz bazı şehirlerde günlük gazeteleri bile takip edebiliyorsunuz. Şehirler arasında yine Fallout'taki gibi yolculuk edebiliyor ve rastgele karşılaşmalar (random encounters) yaşayabiliyorsunuz. Belli bazı şehirler arasında trenle yolculuk etme şansınız bile var, öyle ki teknolojinin ön planda olduğu bu şehirlerin içinde bir noktadan diğerine metro-vari araçlarla bile ulaşmanız mümkün.

Oyun sırasında kullancağınız diğer bir menü seçeneği ise "harita". Bu da iki farklı şekilde kullanılıyor. Bir şehrin içindeyken harita kısmına girdiğinizde şehrin detaylarına, yolculuk sırasında ise Arcanum'da bulunduğunuz bölgenin detaylı kısmına erişiyorsunuz. Her ikisinde de ekibinize way-point'ler işaretleyebiliyor ve düğmeye basıp otomatik olarak bu güzergahı izlemelerini sağlayabiliyorsunuz. Tabi oyuna başladığınızda Arcanum haritası üzerinde gidebileceğiniz, daha doğrusu nerede olduğunu bildiğiniz, yerler oldukça sınırlı. Bu yerleri harita üzerinde aylarca rastgele dolanarak bulmanız mümkün, fakat size verilen yan görevler sayesinde ve ismini bildiğiniz yerleri oyundaki npc'lere sorarak da öğrenebiliyorsunuz. Öğrendiğiniz yerler de haritada işaretleniyor. Arcanum haritası üzerindeyken farenizi hareket ettirdiğinizde bazı koordinatlar göreceksiniz. Oyunda bulabileceğiniz çoğu yerin koordinatlarını yazının son sayfasında görebilirsiniz.

Bu oyunun sadece RPG sevenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum ve daha fazla da detaya girmek istemiyorum. Fakat oyunun genel değerlendirmesini yapmadan bitirmek de olmaz...

Görsel açıdan Arcanum oyun teknolojisinin biraz gerisinde kalmış gibi. Şehirler ne kadar özenle hazırlanmış olurlarsa olsunlar kırsal alan grakikleri tam tersine tekdüze. Sadece oyunun içeriğine bakacak olursanız bunlar rahatsız edici gelmeyebilir, fakat en azından karakter detayları üzerinde daha detaylı çalışılabilirdi. Zaten bu grafik eksikliği oyunun genel puanını eksilten noktaların başında geliyor. Yine de bu sayede düşük konfigürasyonlu makinalarda oynanabilmesi kolaylaşmış.

Aslında NPC'lerle ilgili, oyunun kilitlenmesiyle ilgili ve zaman zaman düşen performans gibi birkaç küçük bug olmasına karşın kolaylıkla göz ardı edilebilir.

Zengin atmosfer, defalarca yeniden oynanabilirlik ve sınırsız alternatifler ile Arcanum RPG sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir oyun, özellikle Fallout tutkunlarının. Uzun süre başından kalkamayacağınız kesin. Oyundan zevk alabilmeniz için (en azından konuyu takip edebilmek için) iyi İngilizce bilmeniz gerektiğini özellikle hatırlatmalıyım

D.N.:Fallout 3 un tanitiminda tek rakibinin Arcanum olabilecegini dile getirmistim.Onuda paylasalim eksik kalmiyalim
I'm not bad. I'm just drawn that way

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Arcanum
« Yanıtla #1 : 10 Ağustos 2009, 19:29:30 »
Çok güzel anlatmışsın, ellerine sağlık. Ne yalan söyleyeyim, bu oyunun kapağını gördüğümde burun kıvırmıştım :P. Basit bir RPG diye düşünmüştüm, ama sandığımdan fazlasıymış.

Hem büyü hem teknoloji olayı ise  artık bir gün yapılmaslıydı :). Bu oyun bunu yapmış demek.

Gazete takip olayıyla bir şok geçirdim o.O. Takdir ettim çok yaratıcı.

Half-ogre'yi daha önce görmemiştim,bu benim için yeni bir ırk oldu.

Son olarak,
"Şimdiye kadar bir RPG'de görebileceğiniz en geniş kapsamlı karakter ekranı ile karşı karşıyasınız ve anlatacaklarım da henüz bitmedi" demişsin, benim bir RPG'de gördüğüm en geniş kapsamlı karakter ekranı ise, 2006da yılın oyunu seçilen The Elder Scroll 4: Oblivion'du. Oynamadıysan şiddetle oynamanı tavsiye ederim.

Çevrimdışı Asfaloth

  • **
  • 161
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Arcanum
« Yanıtla #2 : 10 Ağustos 2009, 20:04:26 »
Çok güzel anlatmışsın, ellerine sağlık.

Son olarak,
"Şimdiye kadar bir RPG'de görebileceğiniz en geniş kapsamlı karakter ekranı ile karşı karşıyasınız ve anlatacaklarım da henüz bitmedi" demişsin, benim bir RPG'de gördüğüm en geniş kapsamlı karakter ekranı ise, 2006da yılın oyunu seçilen The Elder Scroll 4: Oblivion'du. Oynamadıysan şiddetle oynamanı tavsiye ederim.
Simdi oncelikle tesekkur ederim sonrada The Elder Scroll 4:Oblivion ''Tod Howard" in elinden cikma bi eser ve bundan iyi bisiler beklememek kesinlikle haksizlik olurdu.Ancak bu oyundaki karakter gelistirme ekraniyla ilgili beni en cok etkileyen ozellik asagida anlattiklaimdan fazlasi su anda.Oyunla ilgili biseyin farkindayim ki siz kuvvetli ozelliklerinize gore oynamiyosunuz.Özellikleriniz sizin strateji ve isteklerinize gore kuvvetleniyor.Bu yuzden bence Oblivion dahi bunu yetisemez:)
I'm not bad. I'm just drawn that way

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Arcanum
« Yanıtla #3 : 11 Ağustos 2009, 17:39:41 »
Üzülerek söylemeliyim ki Arcanum ben de büyük hayal kırıklığı yaratmış bir oyun oldu. Büyü&Teknoloji gibi parlak fikirlere sahip olsa da, çok geniş kapsamlı karakter geliştirme özellikleri olsa da hala tanımlayamadığım bir şeyler eksik kalmış oyunda. Bir türlü ısınamadım, sevemedim. Belki de sürekli karşılaşılan buglardan ve oyunun devamlı çökmesinden olabilir bu. Ya da "Fallaout'un yapımcıları" ibaresi ile artan beklentilerimin fazlalığından da olabilir. Sonuç olarak Arcanum beklediğim kadar iyi çıkmadı. Yine de türü seviyorsanız bir göz atabilirsiniz. Kim bilir? Belki de benim göremediğim cevheri siz bulabilirsiniz. Herkese iyi oyunlar...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı LordKunduz

  • **
  • 82
  • Rom: -2
  • Bazen bende kara kule mi bulmak istiyorum!
    • Profili Görüntüle
    • Facebook adresi
Ynt: Arcanum
« Yanıtla #4 : 22 Ekim 2011, 19:21:45 »
Aslında oyun müthiş. Günümüz oyunları senaryodan çok grafiğe önem veriyorlar ve bu yüzden oyunları sırf görselliği için alıp bir veya iki günde bitirip bir kenara atıyoruz. Ama Arcanum öyle değil. Arcanum oyununda oyuna ana görevle başladıktan sonra şehir şehir gezerken yeni insanlarla karşılaşıp onların görevlerini yapıyoruz ordan başka göreve ordan başka göreve... Genel olarak her görevde başka senaryo. Ayrıca oyunun sonu da bizim iyi veya kötü olmamız ile değişik şekillerde bitebiliyor. Ya karanlık tarafa katılıarak ya da karanlık tarafı yenerek. Oyun gerçekten gelmiş geçmiş en serbest oyun. Oyunu hile yapıp güçlenerek sırf ana görevleri yaparak ilerleyerek 2 günde bitirebileceğimiz gibi tüm görevleri yapmaya çalışarak oyunu aylarca uzatmakta mümkün. Oyun kendisini değişik karakterleri keşfedilmemiş yeni mağaraları, mekanları, karakterleri ve görevleri ile kendisine yeniden çekiyor ve oyuncu merakından oyunu defalarca kez yeniden bitiriyor. Bir keresinde oyunu oynarken zevk olsun diye karakterimi sonuna kadar güçlendirip şehirdeki herkesi kendime düşman ettim, şehrin insanlarını öldürdüm dükkanlarını soydum... (Oyunda bir eşya almak için para biriktirmeye gerek yok. Ya adamın anahtarını çalıp uyurken sinsice eşyayı araklayabiliyorsunuz ya da en kestirme yoldan adamı öldürüp sandığını kırıpta alabiliyorsunuz) Peki ne oldu oyunun aşırı serbestliğini kanıtladım ve koca oyunda yalnız kaldım :D Neyse yani oyun 2 boyutlu olmasına ve grafikleri çok kötü olmasına rağmen defalarca oynanabilir türden :D
TO LIVE IS TO DIE