Kayıt Ol

Denge // Bölüm X (Son Bölüm)

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Denge // Bölüm V
« Yanıtla #90 : 01 Temmuz 2010, 19:04:34 »
İlk bölümden itibaren tek solukta okudum yazını. Kesinlikle harika manyak bölümler ardı ardına sıralanmıştı Malkavian. Mükemmel bölümler vardı fakat son bölümde ne olduğunu pek çözemedim daha... Bu şapşal ama deneyimli kılıçlar ne istediler acaba..?

 Sorulara yanıt bulacağımız bir bölümle karşımızda olmanı istiyorum, umarım şifacılar filan etraftadır... (Gerçi sonucu ölüm olacak bi dövüşte sağlık ekibi ne geziyorsa ? )

  Tek kelimeyle V bölüm birden (IV) harikaydı... Sana ne desem bilemiyorum, evet Kaos Döngüsü'nü açık ara farkla yeniyor :D

 Harika bir öykü, ellerine sağlık =)
May the force, be with you.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #91 : 10 Temmuz 2010, 22:33:26 »
DENGE
V.Bölüm Sonu
Geçmiş ve Gelecek


Furian kucağında ölen arkadaşını nazikçe yere bırakmaya çalıştı. Elleri, varlığını şimdiye kadar hiç bilmediği bir yerinden gelen acı spazmları ile titriyordu.. Xen’i hep en büyük rakibi olarak görmüştü ve çocukluğundan beri onunla dövüşmek için bin bir türlü bahaneler üretmişti. Okuldaki savunmasız çocuklara yaptığı zorbalıkları bile sırf Xen onları korumaya çalışırken biraz olsun kaliteli bir dövüş bulabilmek adına yapıyordu. Rakibi, arkadaşı, şimdiye kadar ona denk dövüşebilen tek kişi; arenanın parlak taşlarla döşenmiş zemininde hareketsiz yatıyordu.

‘Beni eline al’ dedi kılıcı aniden. 'Yukarı kaldır! Hemen!' diye uyardı onu kılıç. Furian biraz da refleksif bir şekilde denileni yaptı ve kılıcı başına hedeflenmiş olan bir başka bir silahla buluştu, fakat Furian bir rüyada gibiydi ve arkadaşının canlı olmadığı bu rüyadan hemen uyanmak istiyordu.

‘Kendine gel!’ diye bir uyarı geldi kılıcından ve Furian bu güçlü önermeye karşılık vererek kendisine doğru gelen ikinci kılıcı da savuşturdu. Kafasını sağa sola silkeleyerek kendine gelmeye çalıştı. Gözündeki yaşların oluşturduğu lanet olası bulanıklıktan dolayı görüşü sınırlıydı. Seyirciler, konsey üyeleri hepsi hareketsiz, oldukları yerde kalakalmışlardı. Furian kafasını kaldırıp baktığında kendine saldıran üç drow gördü.

‘Neden? Neden bu haksız saldırıyı izliyorlar? Neden kimse bu işe karışmıyor?’ diye düşünürken kılıcı hemen cevabı verdi. ‘Drowlar zamanı geçici olarak durdurmak için büyü yaptılar.’

‘Ne?!’ diye haykırdı Furian ve bu bir anlık şaşkınlığı ona topuklarını yerden kesen bir tekme olarak geri ödendi. Kara elflerle dövüşüyordu hem de üçü ile birden ve bir de baş belası gnome vardı.

‘Sorularını sonraya sakla Furian önümüzde bir dövüş var ve düşmanların, arkadaşının bedenini istiyor’ makul cevaplarla Furian' ın dağılan dikkatini toplamasına yardımcı olmaya çalışan kılıç.

İşte bu kadarı fazlaydı. Hiçbir şey anlamıyordu. Bu kara elfler neden arkadaşının ölü bedenini istesindi ki? Kafa yormayı bıraktı. Yeni kaybettiği arkadaşına duyduğu bağlılık sandığından da derindi.

Hayal meyal gördüğü görüntüler arasında çok ilginç şeyler vardı aslında. Arenada ilk dövüşü yapan savaş boyalı gnome koca bir gülümseme ve bir haykırış ile savaşa katılmıştı. Furian ne tarafa ait olduğunu kestiremiyordu bir türlü. Bazen drowlardan gelen saldırıları bazen de onun saldırılarını karşılıyordu. Fazla savaş beyin hücrelerini öldürmüş olmalıydı.

‘İstediğiniz şeyi ben hayatta oldukça alamayacaksınız.’ dedi boğuk bir sesle arkadaşının ölümüne az önce şahit olmuş Furian. Drowlar sadece sırıtmakla yetindiler ve saldırılarına devam ettiler. Gözünde biriken yaşlar ve boğazında oluşan bir yumru ile sadece reflekslerini kullanarak karşıladığı kılıçlardan birinin arkasından diğeri gelip koluna bir çizik atınca Furian bir anda kendine geldi. Vücuduna bir anda hücum eden acı, hırs, kin ve adrenalini birleştirdi ve arkadaşının tıpkı son dövüşünde yaptığı gibi bir çığlık attı. Rakipleri bu gür bağırış karşısında durakladılar. Hatta savaşı bırakıp kulaklarını tıkamak zorunda kaldılar. Furian’ ın kin ve nefret dolu haykırışı istediğinden güçlü çıkmıştı. Hava ırkından olan atalarına ait yazıtlardaki hikayeleri daha önce de dinlemişti Furian. Ama bunların deli saçması olduğunu düşünmüştü hep. Damarlarında dolaşan ve her hareketini hissettikleri havayı bilmeden de olsa bir silah gibi kullanmıştı. İstemsizce oluşturduğu güçlü ses dalgası rakiplerine çarptığı anda duraksayan üç kara elfe inanılmaz bir güç, atiklik ve hırs ile saldırdı. Belki de hayatında ilk defa dövüşürken yüzünde bir gülümseme oluşmadı Furian’ ın. Gnome şimdi hazırlıksız olan kara elflerden birine sağladığı kısa kılıçlarını bir tekme ile cansız bedenden çıkarmakla meşgulken Furian adına yakışır bir şekilde kılıçları ile dans edercesine büyük bir hızla savaşa katıldı. Savaş çılgınlığı içinde birçok yara almış ve birçok yara açmıştı rakiplerine ama rakipleri güçlüydü ve gnome tamamen apayrı bir konuydu. Kolunda ve belinde bulunan çizikleri o açmıştı. Kara elflerin üzerindeki yaralardan bazıları da onun eseriydi. Her kan akışında hevesle gülümsüyor ve kenara çekilip tekrar savaşa dahil oluyordu.

Furian savaşın adrenali içinde unuttuğu fakat şimdi dövüş uzadıkça sızlayan belindeki yaraya elini götürdü ve eline gelen soğuk esintinin miktarından hemen anladı ki yarası derindi. Onu ölüme götürüyordu. Umursamadı arkadaşı ile aynı arenada onu korumak için ölecekse bu şerefli bir ölüm olurdu. Hava ırkının herhangi bir üyesinin isteyebileceği en onurlu ölümlerden biri olacaktı. Ölümün yanıbaşında onu beklediğini düşününce birden zihni tamamen açıldı Furian’ın. Bu daha önce hiç ulaşamadığı bir konsantrasyon seviyesiydi. Gözlerini kapattı ve gülümsemesine engel olamadan uzun kılıcını etrafında döndürmeye başladı. Drowlar akıllıca davranıp onu iki yanından sıkıştırmaya başlamıştı. Gnome ise şimdilik savaşın dışında kalmayı tercih eder gibiydi. Furian kılıcını döndürdüğü sırada kendi de etrafında dönüp kılıcın devinimini arttırmaya başladı. Vücuduna bir titreme yayıldı. Ölüm sandığından da kısa zamanda onu bulacaktı anlaşılan. Bir rahatlama ve serinlik hissi içinde hızla dönerek rakiplerine yaklaşmaya devam etti. Ölümü yaklaşmış hatta onu kucaklamış olmalıydı. Şimdiye kadar duyduğu en hüzünlü şarkı kulaklarına çalınırken Furian dönmeye devam etti. Kılıcı elinde şiddetle titrerken hatırladığı son şey kulaklarındaki o melodiydi.

-----0-----

Belki de herkes arenada önemli olayların olacağının bilincindeydi dostlarım. Fakat tanrılar sanki bütün büyük olayları tek güne sıkıştırmak için acele ediyordu o gün. Xen kendisi için çok önemli olan kılıç üstadlığı sınavına girmiş ve başarısız olmuştu. Kim bilir belki de başka şeyler kazanmıştı o gün. Çocukluğundan kalan silik ama unutmadığı bir anı mesela… Bedeni cansız bir şekilde kanlı arena taşlarının üzerinde dururken en yakın arkadaşı ve rakibi Furian ise hava ırkı tarihinde ilk defa kılıç fırtınasına dönüşmüştü. Evet yanlış duymadınız. Kılıç fırtınası. O kadar büyük bir konsantrasyon ve bilinçle hareket etmişti ki vücudunda zaten var olan çeviklik özellikleri birden kat be kat artmıştı. Karşılaştığı zavallı drowlar daha önce hayatlarında hiç bir kılıç fırtınası  görmemişlerdi ve ona yaklaştıkları anda vücutlarının muhtelif yerleri parçalanarak korkunç bir şekilde can verdiler. Unutmadan belirtmeliyim. Bu işin içinde başka birisi daha vardı tabi ki. Kendisine verilen tüm emirlere karşı gelerek Furian’a yardım eden o hüzünlü kız.
Soru soran seslerinizi duyar gibiyim. Peki ya ne yaptığı anlaşılmayan deli gnoma ne oldu der gibisiniz. Eh bunu da başka bir kitabımda anlatırım size dostlarım.

Yazan Mithalos. Efsaneler Tarihi kitabından alıntıdır.


Düzenleme mit

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Denge // Bölüm V
« Yanıtla #92 : 10 Temmuz 2010, 22:55:06 »
Uzun zamandır Denge ile ilgili yorum yapmadığımı farkettim. Genel bir fikir beyanı yapmamı gerektirecek kadar uzun süre sessiz kaldım gibi geldi. Yazara karşı sorumluluk hissim kabardı belki de. Ben tatlıyı önce yemeyi severim ki acının tadı daha çok öne çıksın;
Ara geçiş bölümü denilebilecek bir bölüm yok, bu güzel bir şey. Kurguyu okuyucuya aktarmakta aksaklık yaşamadığını ve musluğun suyunu gerekli gördüğün düzende açıp kapattığını düşünüyorum. Her kısım kendi başına ayakta durabiliyor ve herhangi bir okuyucu ilk bölümleri okumadan rastgele bir bölümü açıp okuyabilir. Bütün olarak bakıldığında elbette daha derli toplu. Her bölüm en az bir akılda kalıcı sahne içeriyor. Sanki donup kalmış o anların üzerlerine sarmal merdivenli birer kule inşa ederek şık bir şato resmi oluşturuyor gibisin.
Ancak, bazı terimler tam hikayeyi okurken donup kalmama sebep oluyorlar. Plastik mızrak, tornado vs. Büyük olasılıkla tek kusuru nihbrin okuru için onlar. Başkaları onlardan rahatsız olmayabilirler. Ben de sert ve sıkı demek yerine rijit kelimesini kullanmıştım bir ara ama sonra daha objektif baktığımda bana da rahatsız edici geldi (Fırtınaya saygılar)

Böyle devam et ^^ Ayrıca Mit yine kusursuz bir iş çıkartıyor.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #93 : 10 Temmuz 2010, 23:05:42 »

Ancak, bazı terimler tam hikayeyi okurken donup kalmama sebep oluyorlar. Plastik mızrak, tornado vs. Büyük olasılıkla tek kusuru nihbrin okuru için onlar. Başkaları onlardan rahatsız olmayabilirler. Ben de sert ve sıkı demek yerine rijit kelimesini kullanmıştım bir ara ama sonra daha objektif baktığımda bana da rahatsız edici geldi (Fırtınaya saygılar)

Böyle devam et ^^ Ayrıca Mit yine kusursuz bir iş çıkartıyor.

Haklısın hemde çok haklısın. Sen de hikaye yazıyorsun belki beni anlarsın. Bazen yazarken ingilizce anlamları kelimelerin tam kafama yatıyor diyorum ki şöyle güzel bir Türkçe karşılık bulayım şuna. Çünkü bazen güzel terimler yeni keşifleri direk ingilizce isimlerle yapıyorum. Ama takılıyorsun kalıyorsun ikili anlamlar yüzünden türkçecedeki. Blade Storm desem süper durur belkide ama orda Furian ın döndüğünü ve hortum şeklinde geldiğini vurgulamam gerek türkçe. Kılıç Hortumu/ Kılıç Tornadosu ve Kılıç Fırtınası (ki en düzgünü bu olsa da kafamdaki tanımı yansıtmıyor)  Böylecek takılıp kalıyorum ve eeeh diyorum tornado olsun.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #94 : 10 Temmuz 2010, 23:47:54 »
Çok güzel bir bölüm çok güzel bir anlatım. Tek problem şu ki, ben bu bölümde kafamdaki sorulara cevap bulurum diye düşünüyordum. Aile pikniği cart curt vardı inan kalabalığı görünce aklıma o dövüş arenası geldi... Malkavian ne zaman yazar acaba sorularıyla geçirdim bütün günümü.

  Şimdi yazmışsın çok da güzel bir bölüm fakat bir soru hafiften yanıtlanmış bir kaç soru birden açılmış... Umarım bir dahaki bölüme tüm sorularımıza olmasa da bir kısmına cevap buluruz...

 İsim konusuna gelince, kafandakini bilmem de, Fırtınası hoş dururmuş bence... =)

Eline, yüreğine sağlık...
May the force, be with you.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #95 : 11 Temmuz 2010, 00:28:46 »
Oldukça dramatik bir bölüm daha gelmiş. Nihbrin'in yorumuna çoğunlukla 'katılmakla' birlikte, olayların akışını da çok güzel verdiğinizi söylemeliyim. Şöyle bir baktığımda bu bölümde eleştirilecek bir yer bulamıyorum bile, çizgisi giderek yükselen bir çalışma gerçekten. Fazla klasik olacak ve fazla tekrar ediyorum sanırım ama; mükemmel.
Ayrıca hala en beğendiğim öykü olma özelliğini korumakta. Devamlılığı bu kadar güzel sağlamanız harika doğrusu.

Başka bir kitaptan kastımızın başka bir hikaye değil de başka bir bölüm olduğunu umuyorum bu arada.  :)
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #96 : 12 Temmuz 2010, 12:49:16 »
Olayları anlatımın ve yaşattığın macera her bölümde okuyucuyu içine çekmeye devam ediyor. İnsan heves ve heyecanla bir sonraki bölümü beklemeden edemiyor. Anlatımdaki ufak tefek hatalar... hata demeyeyim de kelime seçimlerindeki bazı şeyler okurken şöyle bir duraklamaya ve tam olarak ne demek istediğini anlamaya çalışmaya sebep oluyor. Bu senin de bahsettiğin "kafandaki doğru kelimeyi kaleme dökememenden" kaynaklanıyor sanırım.

Ayrıca Mit yine kusursuz bir iş çıkartıyor.

Bu bölümdeki katkım tamamen sıfır, tüm başarı Malkavian'a ait.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #97 : 12 Temmuz 2010, 15:09:02 »
Yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim ayrı ayrı.

@Antiseptik, Nihbrin :  Evet hikayedeki isimleri fırtınası olarak değiştirdim.
@Koyubeyaz : Çok teşekkür ediyorum evet farklı kitaptan kastım başka bir bölümün altına düşülecek Mithalos imzalı ufak notlar :)
@Mit: Yorumun ve hikayeyi takip etmekteki azmine teşekkür ediyorum. Hatalarıma gelince editörüm ve fahri editörüm biraz yoğunlar sanırım ne dersin ? :)

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #98 : 12 Temmuz 2010, 16:28:18 »
Yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim ayrı ayrı.

@Antiseptik, Nihbrin :  Evet hikayedeki isimleri fırtınası olarak değiştirdim.
@Koyubeyaz : Çok teşekkür ediyorum evet farklı kitaptan kastım başka bir bölümün altına düşülecek Mithalos imzalı ufak notlar :)
@Mit: Yorumun ve hikayeyi takip etmekteki azmine teşekkür ediyorum. Hatalarıma gelince editörüm ve fahri editörüm biraz yoğunlar sanırım ne dersin ? :)

Teşekkürler, bu arada, kim bu Mithalos ?
May the force, be with you.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #99 : 12 Temmuz 2010, 17:31:19 »
Teşekkürler, bu arada, kim bu Mithalos ?

Mithalos benim fahri editörlüğümü yapan, hikayelerimi düzenleyen, meslektaşım 'mit' isimli saygıdeğer kullanıcımıza gönderme yaparak hikayeme kattığım renkli bir karakter. Kendisi hafiften Ejderha Mızrağında yaşlanmadan tarihi kaydeden tarihçiyi andırıyor. (En azından ben öyle düşünmek istiyorum.) Hem mit e de tam uyuyor :)

Not: mit düzenlemen için çok teşekkür ederim. Hikayemi editledim ve bence şu an çok daha okunur oldu.

Çevrimdışı brisingr

  • ***
  • 655
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm V Sonu
« Yanıtla #100 : 13 Temmuz 2010, 22:32:06 »
Kaç günden beri bu bölümü okumamışım, şimdi daha erken okumadığıma pişman oldum. Hikayen hep ileri düzeyde ilerliyor. Aksiyon tam tadında, aynı zamanda bölümlerin hüzün yüklü. Bu bölümde olan "Kılıç Fırtınası" bence isim olarak çok güzel uymuş. Böyle orijinal fikirler daha bekliyorum Denge boyunca. ;) Aynı zamanda diğer hikayelerin de de. ;)

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm VI
« Yanıtla #101 : 20 Temmuz 2010, 11:25:56 »
DENGE
Bölüm VI
Büyü Okulu


Yaklaşık yirmi kişilik bir gruptu. Bedenleri, üzerlerine giydikleri büyücü cüppelerine küçük geliyordu ama yine de tehlikeli bir gruba benziyordu. Ellerindeki kitaplar ve kemerlerine taktıkları keselerden baharatımsı kokular yayılıyordu. Her hallerinden bir çeşit büyücü oldukları belli oluyordu. En önde gruba liderlik eden Cordi’nin, elinde taşımakta zorlandığı bir kitap vardı ve bir yandan cüppesini çekiştirmekle meşguldü . Grup yolda tozlar çıkartan ilerlemesini durdurdu ve devasa kulenin önünde aniden durdu. Cordi bir adım öne çıktı ve kulenin kapısının hemen önünde bekleyen karartılmış metalden zırhlar içindeki, uzun boylu, geniş omuzlu kadına seslendi.

‘Geçmemize izin ver ya da tutsağımız ol!’

Bunu söylemesi ile birlikte gruptan hevesli birkaç çığlık duyuldu. Zırhlı kadın kılıcı ile reverans yaptı ve yukarıya doğru çıkan kulenin sarmal merdivenlerinde gruba eşlik etti. Kulenin en tepesine geldiklerinde yirmi kişilik grup o kadar yorulmuştu ki artık sağa sola tehdit saçacak takatleri kalmamıştı. Koca zırhlarına rağmen, yılların vermiş olduğu eğitim ile hala atik ve hızlı bir şekilde merdivenleri çıkan Tyren hariç herkes oflayıp puflamakla meşguldü. Sonunda kapıya ulaştıklarında kadın kapıyı saygı ile çaldı ve giriş izni verilmesini bekledikten sonra içeri girdi.

‘Hoş geldin Tyren. Bu şerefi neye borçluyum?’ dedi çalışma masasının üzeri parşömenlerle dolup taşan Mithalos. Kısa kesilmiş saçlarının yanlarında hafif kırçıllar vardı ve yüzündeki o sıcacık gülümseme ile Tyren’ e baktı. Gözündeki altın işlemeli gözlükleri çıkartıp gözlerini kısarak şövalyenin arkasından oflaya puflaya merdivenleri çıkan gruba takıldı gözleri.

Kadın ellerini iki yana açarak teslim olurcasına ‘Onları buraya getirmezsem beni tutsak alacaklarını söylediler efendim. Başka çarem yoktu yirmisi ile başa çıkamazdım’ dedi ve göz kırptı.

‘Gelin bakalım ufaklıklar.’ dedi Mithalos en içten sesi ile. Her zaman ilk sınıf öğrencilerine tarih dersi anlatmaya bayılırdı. Zaten büyücülerin çoğu sadece ilk yıllarında tarihe önem verirlerdi. Büyü sanatını öğrenme hırsı diğer her şeyin önüne geçene kadar bütün çocuklara tarihin bir kısmını anlatmak için bu büyücülük okuluna gelmişti Mithalos. Böyle ünlü birini ağırlamanın onlar için büyük onur olduğunu düşünen yöneticilerin ona verdiği kulede tarihi yazmaya devam ediyordu.

‘Biz ufaklık değiliz.’ Dedi Cordi sekiz yaşına yeni girmişti ve sesi oldukça ince çıkıyordu. Biraz içerlemişti. ‘Biz artık büyücü olduk Mithalos’

Tyren bir kahkaha patlattı ve daha sonra özür dilercesine Mithalos’a bakarak çıkmak için izin istedi. Mithalos da iki gözünü kırparak ona çıkması için izin verdiğinde kapıyı arkasından kapatarak görev yerine dönmeye koyuldu kadın. Kapının arkasından duyulan kahkahaların giderek uzaklaşması ile sert görünümleri yumuşayan çocuklar cüppelerini çekiştirerek yerlere oturdular ve Mithalos’a beklenti içinde bakmaya başladılar.

‘Bize tarih anlatır mısın Mithalos lütfen… Bize Xen’in hikayelerinden anlat…’ dedi yalvarırcasına Cordi. Diğer çocukların sesi de odada yankılanmaya başladı ‘Lütfen… Lütfen… Lütfen…’

Mithalos ellerini kaldırdı ve şefkatle gülümsedi. ‘Eh pekala çocuklar bugün kayda değer bir olay olmadı zaten. Sanırım vaktimin bir kısmını size tarih anlatmakla geçirebilirim.’

Mithalos sözünü bitirir bitirmez bir ‘Oleyyyy’ sesi yükseldi çocuklardan. Elindeki gözlükleri masaya bırakan Mithalos şöminenin yanına rahat bir koltuk çekti ve oturdu.

‘Pekala çocuklar. Şimdi anlatacaklarımı çok iyi dinleyin ve sakın unutmayın. Xen daha doğmadan…’ Dedi Mithalos ve çocuklardan bir itiraz sesi yükseldi. ‘Biliyorum, Xen hakkında hikayelere bayılıyorsunuz ama bu anlatacaklarım zaten Xen ile ilgili. Doğmamış olsa bile…’ İtirazlar azalmıştı ve bütün çocukların zaten pürdikkat onu dinlediğini görünce gülümsemesine engel olamadı.
---0---

Ejderhaların görkemli ve güçlü, şövalyelerin onurlu ve inatçı, kötülüğün saldırgan ve sinsi olduğu bir çağda geçiyor öykümüz çocuklar. İşte böyle bir zamanda tarihin en büyük, en görkemli ve en talihsiz savaşı olan Kaos Savaşı patlak vermişti…





Çevrimdışı brisingr

  • ***
  • 655
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm VI
« Yanıtla #102 : 20 Temmuz 2010, 12:07:17 »
Geçiş bölümü olmuş sanırım bu, güzel akıcı bir bölüm olmuş. Ayrıca Mithalos'u da bir karakter olarak görmek güzeldi. Kaos Savaşı anlatılacak sanırım ilerideki bölümlerde. :hmm Devamını bekliyorum ;)

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Denge // Bölüm VI
« Yanıtla #103 : 20 Temmuz 2010, 16:17:56 »
Her bölümde hikayenin çemberi biraz daha genişliyor ama şu ana kadar hiçbir kopukluk yok. Takdir etmemek elde değil. Geçiş bölümü gibi duruyor, diğer bölümü bekleyeceğim kapsamlı bir yorum için. Okumaya devam ettiğimizi bil diye yazıyorum bu yorumu da.  :P

Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Denge // Bölüm VI
« Yanıtla #104 : 20 Temmuz 2010, 23:02:27 »
Gün boyu giremiyorum, akşam gelince yeni bölüm görmek harikaydı. Çok güzel bir yeni bölüm olmuş, Mithalos'u tanımak harika. Büyü okulu filan çok hoşuma gitti, olaya yeni karakterler bağlandıkça sürdürmek daha keyifli oluyordur sanırım. Bitirmek zor olabilir ve bittiği zaman da bittiğine üzüleceğimiz bir son olacak. Doyulmaz bir hikaye gerçekten ellerine sağlık Malkavian. Senden iki isteğim var, cümle yapılarını biraz düzeltiyorsun. Lütfen daha fazla dikkat et, anlatımın çok hoş fakat arada bir "tık" edince insan yoruluyor. İkinci olarak da; lütfen daha hızlı yaz bölümleri, beklemek zor oluyor. =)

Ellerine sağlık, yüreğine sağlık. Olay mükemmel gidiyor...
May the force, be with you.