DENGE
Bölüm VI
Büyü Okulu
Yaklaşık yirmi kişilik bir gruptu. Bedenleri, üzerlerine giydikleri büyücü cüppelerine küçük geliyordu ama yine de tehlikeli bir gruba benziyordu. Ellerindeki kitaplar ve kemerlerine taktıkları keselerden baharatımsı kokular yayılıyordu. Her hallerinden bir çeşit büyücü oldukları belli oluyordu. En önde gruba liderlik eden Cordi’nin, elinde taşımakta zorlandığı bir kitap vardı ve bir yandan cüppesini çekiştirmekle meşguldü . Grup yolda tozlar çıkartan ilerlemesini durdurdu ve devasa kulenin önünde aniden durdu. Cordi bir adım öne çıktı ve kulenin kapısının hemen önünde bekleyen karartılmış metalden zırhlar içindeki, uzun boylu, geniş omuzlu kadına seslendi.
‘Geçmemize izin ver ya da tutsağımız ol!’
Bunu söylemesi ile birlikte gruptan hevesli birkaç çığlık duyuldu. Zırhlı kadın kılıcı ile reverans yaptı ve yukarıya doğru çıkan kulenin sarmal merdivenlerinde gruba eşlik etti. Kulenin en tepesine geldiklerinde yirmi kişilik grup o kadar yorulmuştu ki artık sağa sola tehdit saçacak takatleri kalmamıştı. Koca zırhlarına rağmen, yılların vermiş olduğu eğitim ile hala atik ve hızlı bir şekilde merdivenleri çıkan Tyren hariç herkes oflayıp puflamakla meşguldü. Sonunda kapıya ulaştıklarında kadın kapıyı saygı ile çaldı ve giriş izni verilmesini bekledikten sonra içeri girdi.
‘Hoş geldin Tyren. Bu şerefi neye borçluyum?’ dedi çalışma masasının üzeri parşömenlerle dolup taşan Mithalos. Kısa kesilmiş saçlarının yanlarında hafif kırçıllar vardı ve yüzündeki o sıcacık gülümseme ile Tyren’ e baktı. Gözündeki altın işlemeli gözlükleri çıkartıp gözlerini kısarak şövalyenin arkasından oflaya puflaya merdivenleri çıkan gruba takıldı gözleri.
Kadın ellerini iki yana açarak teslim olurcasına ‘Onları buraya getirmezsem beni tutsak alacaklarını söylediler efendim. Başka çarem yoktu yirmisi ile başa çıkamazdım’ dedi ve göz kırptı.
‘Gelin bakalım ufaklıklar.’ dedi Mithalos en içten sesi ile. Her zaman ilk sınıf öğrencilerine tarih dersi anlatmaya bayılırdı. Zaten büyücülerin çoğu sadece ilk yıllarında tarihe önem verirlerdi. Büyü sanatını öğrenme hırsı diğer her şeyin önüne geçene kadar bütün çocuklara tarihin bir kısmını anlatmak için bu büyücülük okuluna gelmişti Mithalos. Böyle ünlü birini ağırlamanın onlar için büyük onur olduğunu düşünen yöneticilerin ona verdiği kulede tarihi yazmaya devam ediyordu.
‘Biz ufaklık değiliz.’ Dedi Cordi sekiz yaşına yeni girmişti ve sesi oldukça ince çıkıyordu. Biraz içerlemişti. ‘Biz artık büyücü olduk Mithalos’
Tyren bir kahkaha patlattı ve daha sonra özür dilercesine Mithalos’a bakarak çıkmak için izin istedi. Mithalos da iki gözünü kırparak ona çıkması için izin verdiğinde kapıyı arkasından kapatarak görev yerine dönmeye koyuldu kadın. Kapının arkasından duyulan kahkahaların giderek uzaklaşması ile sert görünümleri yumuşayan çocuklar cüppelerini çekiştirerek yerlere oturdular ve Mithalos’a beklenti içinde bakmaya başladılar.
‘Bize tarih anlatır mısın Mithalos lütfen… Bize Xen’in hikayelerinden anlat…’ dedi yalvarırcasına Cordi. Diğer çocukların sesi de odada yankılanmaya başladı ‘Lütfen… Lütfen… Lütfen…’
Mithalos ellerini kaldırdı ve şefkatle gülümsedi. ‘Eh pekala çocuklar bugün kayda değer bir olay olmadı zaten. Sanırım vaktimin bir kısmını size tarih anlatmakla geçirebilirim.’
Mithalos sözünü bitirir bitirmez bir ‘Oleyyyy’ sesi yükseldi çocuklardan. Elindeki gözlükleri masaya bırakan Mithalos şöminenin yanına rahat bir koltuk çekti ve oturdu.
‘Pekala çocuklar. Şimdi anlatacaklarımı çok iyi dinleyin ve sakın unutmayın. Xen daha doğmadan…’ Dedi Mithalos ve çocuklardan bir itiraz sesi yükseldi. ‘Biliyorum, Xen hakkında hikayelere bayılıyorsunuz ama bu anlatacaklarım zaten Xen ile ilgili. Doğmamış olsa bile…’ İtirazlar azalmıştı ve bütün çocukların zaten pürdikkat onu dinlediğini görünce gülümsemesine engel olamadı.
---0---
Ejderhaların görkemli ve güçlü, şövalyelerin onurlu ve inatçı, kötülüğün saldırgan ve sinsi olduğu bir çağda geçiyor öykümüz çocuklar. İşte böyle bir zamanda tarihin en büyük, en görkemli ve en talihsiz savaşı olan Kaos Savaşı patlak vermişti…