Kayıt Ol

Delinin günlüğü

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Delinin günlüğü
« : 24 Ekim 2009, 00:30:03 »
“Kırmızı bir kapı görüyorum ve siyaha boyamak istiyorum.
Renk yok artık dünyamda her şey siyah….”

Müzik kulağında yankılanırken o yorganın altından ince biçimli bir sol bacağa bakıyordu. Sevdiğinin bacağıydı. Belki de evleneceği kadın. Seviyordu onun. Onunda kendisini sevdiğini düşünüyordu. Kadın onun gibi birini neden seviyordu bilmiyordu ama, pek umurunda da değildi. Anı yaşıyordu. Ölü Ozanlar Derneğinin kitabını okumadan filmini izlemiş ve Carpe Diem’in hangi dile ait olduğunu bilmeden yaşam felsefesi olarak kabul etmişi. Oysa kadın biliyordu. Kitabı da okumuştu. Geniş bir kitaplığı vardı. Raflardan taşıyordu. Adamınsa elinde olan tek şey mizah dergilerinden oluşmuş dağlardı.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Ekranda kelimelerim
« Yanıtla #1 : 25 Ekim 2009, 19:45:42 »
Bulaşıkları yıkayıp bir kenara koyduktan sonra ellerini kurulayıp yaptığı işe baktı. Tam bir sanat eseriydi. Sanat eseriydi ama bu iğrenç görevi ona yıkan it herifler bunu bile takdir etmiyordu. İçeride bira içip Black Sabbath dinliyorlardı. Satanist domuzlar. Biraz parası olsa ayrı eve çıkıp bunları sapık ayinleriyle başbaşa bırakacaktı. Ama ailesi sürekli parasından kırıyor, ona baklava, sarma dolma gibi yemekler yollayıp bunların ona yeteceğini söylüyordu. Ama yetmiyordu. Zaten yolladıkları zeytinyağlılar eve girdiği gibi içeride ki ayılar tarafından miğdeye indiriliyordu.

Tişörtleri, pantolonları, donları, çorapları hatta kitapları bile bu pis herifler tarafından yürütülüyordu. Uzun pis saçları ve biçimsiz sakalları ile hepsi bir iblise benziyordu. Ama onun için önemli değildi bu. Okulunu bitirip gidecekti. Ama biraz para bulabilse bu evden çıkıp, okulunu rahat rahat bitirecekti. Öğrencilikten nefret ediyordu. Adeta tiksiniyordu ve bir an önce kurtulmak istiyordu.

Tam mutfak taburesine oturmuş rahatlamak üzereyken içerideki odadan bir ses geldi. "Ahmet bir bardak su getirir misin hazır oradayken?"

-Lan Can kalkıp kendin alsana mal herif beni niye uğraştırıyorsun?

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #2 : 13 Aralık 2009, 15:24:32 »
Hayatının anlamını düşünürken seneler geçiyordu. Hayatın anlamını bulmaya çalışırken, kendi hayatını yiyip bitiriyordu. Sürekli bir şeyler arıyordu. Ama bulamıyordu. Aradığı cevabın sadece öldükten sonra bulunabileceğini anlayınca, hiç düşünmeden vurdu kendini, bir miktar eroin ve bir pompalı tüfek ile.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #3 : 28 Aralık 2009, 22:55:14 »
Seneleri ellerinden kayarken o hiç bir şey yapmadan oturuyordu. Sınıfta, evde, otobüste oturuyordu. Hayat geçip gidiyordu. Sokaklarda gençler, yaşlılar, erkekler, kadınlar, satıcılar, pazarlamacılar, korsan dvd'ciler ellerinden geleni yaparken o sadece oturup rahat yaşantısını elinden geldiğince sürdürmeye çalışıyordu. Bundan başka bir hayatı hayal edemiyordu. Ona göre hayat buydu. Kendini dertsiz tasasız biri olarak görürdü. Başkalarına da böyle tanıtırdı. Az sayıda ki arkadaşlarında bu imajı bırakmayı severdi.

Ama gerçek bu değildi. Her gece uyumadan önce içini kemiren düşünceler vardı. Ertesi gün ne yapacağını veya şu anki hayat koşullarını sağlayan etmenlerin yok olması durumunda hayatını nasıl idame ettireceğini düşünüyordu. Eli bir iş tutmazdı. Çok şeyde bilmezdi. Bir iki kitap okumuşluğu vardı ama onun dışında bir bilgi birikimi yoktu. Bu yüzden içi içini yiyordu. Korkuyordu. Bilinmeyenden korkuyordu. Dalga geçtiği çöpçülerden biri olmaktan korkuyordu.

Korkuyordu çünkü onlardan biri olmak hayat standartlarını epey aşağı çekecekti. Alıştığı yerlere gidemeyecek, alıştığı şeyleri yapamayacaktı. Üstüne üstlük böyle bir işin toplum içerisindeki statüsüne zarar vereceğini düşünüyordu. Bazen geceleri ağlıyordu.

Ağlıyordu. Çünkü korkuyordu. Korkuyordu çünkü yetersizdi. Yetersizdi çünkü yıllarda olduğunu sandığı kişi aslında değildi. O kendisiydi. Bilgisiz, yetersiz. Vasat.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #4 : 07 Ocak 2010, 23:48:28 »
Ruastasının yeni maceralarını arkadaşlarıyla konuşurken bir yandan sigarasını keyifle tüttürüyor, bir yandan da yarın gireceği sınavı düşünüyordu. Daima arkasında duran geçmişinin hayaletiyle yüzyüze gelmekten korkar şekilde yüzünü ekrana yapıştırmıştı.

Arkadaşlarından birini arayıp halini hatrını sormak istiyordu, ama gecenin ilerleyen saatlerinde bu fikirler cereyan ettiği için kimseyi tatlı uykusundan uyandırmak istemiyordu. Yan odada uyanların homurtusunu bastırmak için müziğin sesini biraz daha açarak havasını bulmaya başladı. Dolaptan bir bira almak için kalkabilse çok iyi olacaktı ama bunun için fazla tembeldi sanki kahramanımız.

Yüzsüzlük ile Ruastasının son vukuatları hakkında dedikodu yaparken sırıtıyor adeta bundan zevk alıyordu. Sonuçta insan dediğin, hep başkasının başına gelsin ister. Ona değil başkasına. Bana bir şey olmasında kazık yanımdakine girsin ister.

Ama bazı "ruh hastaları" vardır ki, hep ona olsun ister. Hep ona, hep ona. Mazoşistlik derecesinde bütün olayların onun başına gelmesini ister. İster ki, bütün konuşmalar sonunda ona bağlansın, herkes yatmadan önce onu düşünsün, her şiirde ona atıfta bulunulsun, ister ki her kız yoldan geçince ona iki baksın, erkeklerse üç kez baksın.

Ama küçük ruh hastası ne yaparsa yapsın bencilliğin saf ve kötücül labirentinde kaybolmuştur. Çünkü yaşadığımız dünya bizi ve ruh hastalarını öyle bir hale getirdi ki, adeta bizleri yabancı iki ırka çevirdi. Sanki çok farklıymışız, sanki çok zekiymişiz gibi gösterdi. Kimsede aldırış etmedi. Çünkü çoktan yozlaşmış ahlaki sistemin çarklarına uyum sağlamıştık.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #5 : 25 Şubat 2010, 20:02:26 »
Arkadaşıyla muhabbet ederken aklı başka yerdeydi. Düşünüyordu. Herşeyi ve hiçbir şeyi.

Evini düşünüyordu, yatağını düşünüyordu, bilgisayarını, okulunu ve konuştuğu arkadaşını düşünüyordu. Telefonundan son aradığı numarayı düşünüyordu, annesiydi herhalde. Senelik ev kontrolünü yapacağını belirtmek için aramıştı en son.

Bardağını yavaşça havaya kaldırarak arkadaşına doğru uzattı, oda aynı şekilde karşılık verdi ve iki bardak havada bir çlink sesi ile buluştu. Yere dökülen ve arkasından ağıt yakılan kayda değer miktar biraya biraz baktıktan sonra yavaşça bardağından büyükçe bir yudum aldı ve gülümsedi. Her şey iyi olacak dedi kendine.  Annem geliyor değil mi? Ev temizlenir, kıyafetler yıkanır, ütülenir, yemek yapılır. Tek yapmam gereken bu hafta eve gitmemek...

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #6 : 13 Mart 2010, 22:01:15 »
Otobüste kulağında bangır bangır müzik eşliğinde yolu seyrediyordu. Kadıköy'den eve gelmek onun için daima bir işkenceydi. Kalabalık otobüs, kalabalık yol, kalabalık duraklar. Dahada önemlisi kalabalık zihinler. Sadece insanların yüzlerine bakarak bile herkesin bir sıkıntısı olduğunu anlayabiliyordu. Hayat şartları ve sistem insanları öyle bir noktaya gelmişti ki, insanlar en basit ihtiyaçlarını bile bir lüks olarak görmeye başlamıştı.

Kendini farklı kılan ne bilmiyordu ama farklı hissediyordu. Sanki yüz kişilik otobüste ki yüzelli kişiden farklı olarak, dünyevi sıkıntılarından uzaklaşmıştı ve Nirvana'ya ulaşmıştı. Orada kendi tanrılarıyla beraber zar atıyordu adeta. Evet belki basit bir öğrenciydi. İyi bir öğrenci bile değildi, ama biliyordu. Onu farklı kılan bir şey vardı. Belkide onun yaşındakilerin hepsi farklı olduklarını toplumun onları anlamadıklarını söylerdi. Ama o farklıydı. toplum onu anlıyordu anlamasına ama, yanlış anlıyordu çoğu zaman. Bu yüzdende soyutlamıştı kendini neredeyse. Kendi kafasında yaşıyordu adeta. Ne zaman kendini başkasına açsa, ufak bir yorum yapsa, grup içerisindeki hödüklerden biri onu yanlış anlıyor ve olmadığı bir şeyle suçluyordu. Suçladıkları şeyin anlamını bile bilmiyorlardı çoğu zaman. Bazende iyi şeyleri hakaret olarak kullanıyorlardı. Sevdiği şeyler oluyordu çoğunlukla. Asıl o kırıyordu onu ama ufak bir gülümsemeyle geçiştiriyordu. "Hayat..." diyordu kendi kendine. "Adamı öldürür."


Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #7 : 21 Mart 2010, 20:34:55 »
Dikkatlice etrafına bakınıyordu. Çevresinde ki her kişiyi ve objeyi dikkatlice inceliyordu. Kişilerin karakteristik özelliklerini belirlemeye çalışıyor, onları adeta fişliyordu. Ve bunu yirmisekiz yıldır her dakika yapıyordu.

Bir nesne veya bir kişi hiç bir zaman sadece bir nesne veya bir kişi olmamıştı onun için. Her zaman neden yapıldığını veya kim olduğunu öğrenmeye çalışırdı. Asıl eğlenceli olan ise yalan söylemeleriydi. Bu yüzden insanları incelemeyi seviyordu. Yalan söylediklerini anlıyor, gerçeği bulduğunda ise cümleleri  arasında ki ufak bir ima ile yüzlerine vuruyordu. Tabi çoğu bu ufak imayı anlamayıp ot gibi yaşamaya devam ediyorlardı.

Ama bazıları anlıyordu. Foyalarını ortaya çıkarttığını biliyorlardı. Başkalarına da söyleyeceğini düşünüyorlardı ama yanılıyorlardı tabii. Bildikleri ona aitti başkasına değil. Sadece ona.

İnsanları incelemek dışında, bariz olarak onların hayatıyla ilgilenmiyordu. Dedikodu yapmazdı. En sevmediği ve sıkıcı bulduğu işlerden biriydi hatta bu. O kendisine yetiyordu. İnsanlar hakkında öğrendiklerini ve varsayımlarını kendi için kullanıyordu. Çokda işine yaramıyordu, yani tabii ki bundan para kazanmıyordu, ama çoğu zaman analiz ettiği insanları bir daha görmüyordu. Yitip gidiyorlardı şehrin gereksiz kalabalığı arasında. Kimi zaman bir otobüste görüyordu onları, kimi zamansa kadıköyün kasvetli sokaklarında.

“İnsanları seviyorum” derdi bir iki bardak içtikten sonra. “Düşüncelerini seviyorum onların. Kendimi o kadar sevmiyorum aslında, ama diğerleri çok farklı” derdi. Herkes onun içkiyi fazla kaçırdığını düşünürdü ama belkide aralarında en mantıklı konuşan o olurdu hep.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #8 : 05 Nisan 2010, 20:33:44 »
Ellerinin arasında ki suya baktı. Gözlerini kapatarak suyu yüzüne çarptı ve uykunun etkilerinin biraz olsun vücudundan gittiğini hissetti. Bundan tamamen kurtulmak için tek ihtiyacı bir bardak kahve ve otobüs durağına giden kısa bir yürüyüştü. Gideceği yere vardığında zihni berrak ve durgun olacaktı.

Her sabah ki ritüeliydi bu. Hiç aksatmadan yapardı. Farkında olmadan yapardı. Hani bazı sabahlar olur bir bakarsınız çoktan giyinip kahvaltı masasına oturmuşsunuzdur ya. İşte o son dört yıldır hayatını böyle yaşıyordu. Farkında olmadan. Akıntıda sürüklenerek. Bir arabanın veya saksının ona çarpmasını bekleyerek. O zamana kadar sürüklenecekti.

Bunu isteyerek yapmıyordu tabii. Bu bir hastalık mı onuda bilmiyordu. Tam olarak doğru mu onuda bilmiyordu. Sadece kendini boşlukta hissettiğinden emindi çünkü tek yapabildiği aslında var olmayan "şu an" içerisinde yaşamaktı.

Evet yoktu "şu an". Ama var diyordu. Diretiyordu. Elimde olan tek şey bu diyordu. Anlık tepkiler ve reflekslerle yaşıyorum diyordu. Eğer herkes gibi geçmişine ağlayıp, geleceğe umutla baksaydı ne olurdu hali? Basit biri olur çıkardı. Bir eylemi gerçekleştirmekten aciz ve mutsuz.

Şimdi de mutsuzdu gerçi.  Ama bazı anlar vardı, dünyada tek sevdiği kişinin yanında olduğu anlar, o zaman gerçekten mutlu oluyordu işte. Saf mutluluktu o anda ki. O an ki aslında var olmayan.

Her şeye rağmen vardı. Evet vardı. Var olmaya da devam edecekti. Bir serseri kurşun veya bir halk otobüsü onun anlığını bitirene kadar. İşte o zaman bir "şu an" var olacaktı onun için. Gözlerini son kez kapadığında, zaman duracaktı ve o an onunla kalacaktı. Eğer ki varsa gökyüzü krallığı...

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #9 : 13 Nisan 2010, 00:21:29 »
Yavaşça nefes alıp veriyordu. Göğsünün her inip kalkışında bir ayin havası vardı sanki. Bu onun tapınma şekliydi belkide.

Gözlerini tavana dikmiş, ellerini kafasının altında birleştirerek kendine yastık yapmıştı. Nefes alıp veriyordu sadece. Gözleri bile hareket etmiyordu. Bir yere sabitlenmişti. Beyaz tavanda ki ufak bir sinek kalıntısına. İki yaz önce bir uykusuzla ezilmiş zavallı bir sinek. Lekelenen uykusuza daha çok üzülmüştü. Biriktiriyordu onları. Değerliydi onun için.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #10 : 16 Nisan 2010, 22:58:50 »
Hayatın anlamını aramaya devam ediyordu küçük. Küçüktü. Öyle görüyordu kendini. İçine kapanmıştı. Kimseyle konuşmaz, kendi işiyle uğraşırdı. Gezerdi. Kimi zaman bir hobo gibi trenlerin yük vagonlarında, çoğu zaman ise çevreyolunda bir yabancının arabasında.

Kitap okumazdı. Gerçek bilginin sadece diğer insanlardan geleceğini söylerdi bazen. Şiir yazardı ara sıra. Üşenirdi hikaye yazmaya. Uğraşamazdı. Üşengeçti.

Hayat fazla uzundu ona göre. Her sabah kalkar, babadan kalma silahına tek mermisini takar ve elinde beklerdi. Horozu arkaya bile çekerdi bazen. Bir keresinde tetiği bile çekmişti ama zil zurna sarhoş olduğundan kendini öldürmeyi bile becerememişti. Kurşun yanağından çıkmıştı. Ağzında pis bir tat ile kalakalmıştı ucuz otel odasında.

Otelde değil ya aslında. Ne olduğunu herkes biliyorda kimseye söylemiyor. Hayatı böyle yerlerde geçiyordu. Gittiği her yerin yerel barlarından birinde pis bir moruk ile bir kadeh içtikten sonra şehrin en ucuz otelini bulup bir oda tutuyordu. Lükse ihtiyacı yoktu. Vasat onun için yeterliydi. Onu öldürmeyen her şey iyiydi. Evet ölmek isteyen biri için garip.

Yollar benim derdi bazen. Karşısındakini dinlemekten sıkıldığında çok konuşkan bir insan olur. Özellikle bir iki kadeh yuvarlamışsa. Konuşur konuşur sonra hiç bir şey olmamış gibi kalkar giderdi ucuz otel odasına. Kırış kırış bir kağıt parçası çıkarır devrik cümleli boktan şiirler yazardı.

Yazmayı da sevmiyordu aslında ama seneler sonra "Bu şiiri bilmem nerenin sidik kokulu otellerinde yazdım" demeyi seviyordu. Yapamıyordu gerçi. Şişenin dibini görünce sızıp kaldığından kaybederdi kağıtları. Aylık ucuz dergilere yolladıkları duruyordu gerçi. Bir iki şiiri yayınlanmıştı. Deli gibi sevinmişti. Olmayan parasıyla herkese birer içki ısmarlamış, ödemeyince fena bir dayak yemişti.

Pis moruk. Onu bilirdi. Başkasını tanımazdı. İlah derdi. Bir gün o olacağım derdi. Pis bir moruk. Şarap bir defterden şiir okuyan bir bunak. Alkolizmin etkisinde bir beyin. Tanrı kadar yaratıcı, ıslak fare kadar tiksindirici.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #11 : 02 Mayıs 2010, 01:03:12 »
Neden kimse onunla değildi? Neden tek başına savaşıyordu? Yolda onunla gelenlere ne olmuştu? Beraber hayatını paylaştığı kişilere ne olmuştu? Nerede kaybetmişti onları? Yoksa onlar mı onu kaybetmişti?

Bir tek savaşan oydu. Ama yorulmuştu artık. Bunun umutsuz bir dava olduğunu biliyordu. Ne söylerse söylesin, suya yazı yazmak gibi ertesi gün uyanıldığında unutuluyordu söyledikleri. Boşa uğraştığını düşünmeye başlamıştı. Görevinin hayatına patlayacağını fark eden Frodo gibi cayma düşünceleri yerleşmişti kafasına.

Eskiden ne güzeldi her şey. Kan emen, parıltılı ibneler gelmeden önce.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #12 : 02 Mayıs 2010, 22:15:28 »
Bir kır düğünü. Askısız gelinliği ile duruyor gelin orada. Oturma sıralarının oluşturduğu kırmızı halılı koridorun ortasında. Eli karnında. Bütün gövdesine dağılmış kırmızı lekenin çıktığı yere bastırıyor. Gözleriyle etrafa bakıyor, diğerlerini arıyor. Konuklarını, ailesini, "evet" diyemediği kocasını arıyor. Yok...

Sanki o büyük patlamayla birlikte hepsi yok olmuş gibi. Koltukları devirerek ve birbirlerini ezerek belki. Pastada ziyan olacak ne yazık.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #13 : 04 Mayıs 2010, 23:50:01 »
Suya bakıyorum. Su. Temiz. Saf değil belki ama arındırıcı en azından. Su. Çamurlanmış bir zihnin kurtarıcısı su. İçtiğin sıcak kahveyi soğutmak için kullandığın kurtarıcı su. Kurtarıcı.
Etrafım dolu. Ama üstüm boş. Saatlerce oturabilirim kulağımda basit bir tıngırtı ve elimde sigaramla. Aklımda birkaç kişinin resmi ile duvara bakabilirim bütün gün. İhtiyacım yok kimseye. Ben böyle iyiyim. Aşık olduklarıma bile ihtiyacım yok. Söylememde onlara. Biliyorlar zaten. Onlar dediğime bakma bir tane vardır her zaman.

 Ben onların hayalimde sevdim zaten. Çekip çıkaramazlar beni bu düşüncelerden. Başka biri olurum o zaman. Eğer ki masamda bira şişeleri yoksa ben değilimdir. Birkaçının içerisinde sigara külü yoksa ben zaten nefes almıyorumdur.

Karamsarım. Şu sıralar özellikle. Okuduğum pis heriften olsa gerek. İntihara meyilli zihnimi daha da bulandırıyor pis şarapçı. Okudukça okuyorum. Pısırık birde herif var gülüyorum okudukça. Kötü olduğundan değil. Kara bir mizah var yazdıklarında. Bir cümlesi bir kitaba bedel gibi. Bir sayfası ile bir destan sanki.

Bu yazdığım belki dördüncü yazı. Sildiğimde olacak belki birazdan. Silmek istemiyorum. Yazılarımı sildim demek istemiyorum. Çünkü biliyorum ertesi gün kendime “Neden” diye soracağım. Cevap bulamayacağım. Sonra düşecek jeton. Tangır tungur. Utanıyorum belki de yazdıklarımdan. Büyük hevesle başkalarına gösterdikten sonra utanıyorum. Onlar okurken utanıyorum. Aşağılık kompleksi başlıyor. Ya olmazsa demiyorum. Olmamıştı zaten diyorum. Bakalım nesi kötüymüş…

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #14 : 05 Haziran 2010, 18:01:54 »
Kafasında çok şey vardı. Meşguldü sürekli. Bir işi yoktu belki. Ama düşünmekle meşguldü. Kötü bir dönemindeydi kendi hayatının. Çok fazla şey olmuştu. Çok fazla şeyde olacaktı. Olacak olanların onun vereceği tepkiye bağlıydı. Bu yüzden düşünüyordu sürekli. Ne yapacağını düşünüyordu. Ne yapmış olması gerektiğini de düşünüyordu bazen. “Yanlış yaptım mı acaba?” korkusu sarıyordu bazen. Böyle olmamıştı daha önce. Otuzbeş senelik hayatında bir kere bile keşke başka bir şey yapsaydım dememişti. Hep arkasında olmuştu yaptıklarının.  Mutluydu da seçimlerinden. Seçimleri onu bu ana getirmişti. Ve mutluydu bu andan. Bu an onun hayatıydı