Kayıt Ol

Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/4

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Bölümler bu bölümlerin 4 katı uzunluğunda olacak.Ve haftada 2 bölüm yayınlanacaktır.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Mombasi'nin Kılıcı//Teaser 2
« Yanıtla #136 : 17 Mayıs 2010, 20:25:21 »
Teaser 2

Mombasi
               
-Kurtulduk!Mu?.-

? ? ? ? ? ?
             
-Artık sizin emrinizdeyiz.-

Ollosi
           
-Ben başta olacaksam sen yanda olacaksın.-


--Çoşkulu Bağrışlar!--

Mombasi
               
-Ordum ha!Tekrar.-

Ollosi
           
-Nevarp'ı alman için sana bir yardım.-

Rilebun
           
-İstediğin zaman seni destekleyeceğim.-

? ? ? ? ? ?
             
-Hepsini öldürmeliyiz.-


15 Haziranda Geri Dönüyor!

Problem yüzünden bir hafta ertelendi ama bölümler sıklaştıralacak bir şey değişmedi.


Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Oooo... Heyecan dorukta bekliyoruz :)

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Soru işaretliye dikkat bakalım kim çıkacak?

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #139 : 22 Haziran 2010, 18:45:30 »
“Ah eski günler ah!”
     Mombasi bunları söyleyerek iç çekti.Çünkü eskiden bu pozisyonda ne eğilirdi ne de ölecekmiş gibi korkardı.Çünkü ikisini birden haklamak onun için işten bile değildi.O atlıya tekrar baktı.Bir hayli yaklaşmıştı.Ölüme ilk defa bu kadar yaklaşmıştı.Ölümden korkmuyordu fakat onun için tek kolunu veren Komutan Rilebun’un o ölünce ne olacağını bilmiyordu.En azından onun için bir şeyler yapmak istiyordu ama elinden bir şey gelmiyordu.Aslında daha gençken Komutan Rilebun’la bir konuşma dili olarak seçtikleri kartal sesiyle onun kaçması için ona önceden haber verebilirdi.Peki ya kaçmaya çalışırken onun yüzünden yakalanırsa ne olacaktı?Bir anda kulağına o cırtlak kartal sesi geldi.Mombasi bunu kafasında mı kuruyordu?Bir kartal buralardan mı geçiyordu yoksa Komutan Rilebun onu uyarıyor muydu?Her ihtimale karşı en son ihtimali gerçek saydı.Aslında içinden geçende buydu.Zaten şu anda onu kurtarabilecek tek kişi Komutan Rilebun’du.İki askerde gözlerini ayırmadan Mombasi’ye,o ise atlıya bakıyordu.Atlı çok yaklaşmıştı bir kaç sonra Mombasi’nin yanında olacaktı.Mombasi ise hala Komutan Rilebun’un onun için bir şey yapmasını bekliyordu.Atlı o kadar yaklaştı ki Mombasi onun yeşil gözlü adam olmadığı anlayabiliyordu.Atlı kılıcını çekti.Ve atını bir kez daha mahmuzladı.At o kadar hızlandı ki çarpması bile Mombasi’yi bayıltabilirdi.Mombasi boynunu önüne eydi ve ölümünden önce o süvariyi yere yığmak için bir hamle düşünmeye başladı.Mombasi iyice umutsuzlaşmışken bir kartal sesi daha geldi ve hemen ardından ok sesine benzer fakat daha tok bir ses geldi.Bu altın kılıçtı.Ve onu da fırlatan Komutan Rilebun.Kılıç adamlardan birinin tam boynuna saplandı.Adamın boynundan öyle kan çıkıyordu ki 5-6 metre ötedeki süvarinin üstüne bile sıçradı.Mombasi boynuna dayalı olan kılıca bir yumruk attı ve koşup adamın boynundaki kılıcı çekti.Diğer adamın boynunu bedeninden ayırıp tam yanındaki süvarinin atının boynuna koca bir çizik attı.At yere yığıldı ve en az 1 metre sürüklendi ve adamda öyle daha demin kafasını kestiği adamın kanları sırtına fışkırırken birkaç adım attı.Ve kılıcını yerde yatan süvarinin omzuna soktu.Adam acı içinde bağırırken Mombasi eğildi ve,
-Sahibin kim söylersen öldürürüm söylemezsen kan kaybede kaybede geberir gidersin!
     Komutan Rilebun kartal sesi çıkararak yanlarına geldi.Adam yerde acı çekerken korkusu gözlerinden belli oluyordu kolundan çıkan kan o kadar koyuydu ki adam kendi kanında iğreniyordu.Önce çektiği acıyı düşündü sonra arkada bırakacaklarını.Fakat onları ne olursa olsun arkada bırakacağını düşününce en azından acısını dindirmek için konuşmaya başladı,
-Onu asla bulamazsınız.Ben ona çok yakınım,hatta sağ kolu bile olabilirim.Onun sözü her yerde geçer o her yerde ayrı anılır.Asıl vatanı Dron Devletidir.Tabii ki Dianarras kralı olması hariç.Diğer yerlerde sadece sözünü geçirebilir.
     Komutan Rilebun’un gözleri korku dolmuştu,hem de hiç olmadığı kadar başlarındaki bela bütün dünyaya nüfuzlu.Devlet kralı bir adam mıydı?Eğer öyleyse bu Tigrekun devletine bir savaş ilanı anlamına gelirdi.Fakat bir şey anımsadı fakat onu Mombasi’nin de anlayacağını biliyordu.
     O ise şaşkın gözlerle bakıyordu nüfuz meselesi çok şaşırılacak bir şey değildi,şaşkınlığını yüzünden sözlerine attı,
-Dianarras mı?Krallar devletlerin başında olur.Dianarras?Devlet?Açıklayın bana bunu.
     Komutan Rilebun adamın konuşmasına fırsat vermeyip hemen söze girdi,
-Sen gittikten sonra bir adam çıktı ve bütün haramileri,serserileri,çapulcuları,yağmacıları,kiralık askerleri,katilleri,hainleri topladı ve çöle gitti orada müthiş bir hızla 3-4 şehir kurdu.
     Mombasi şaşırdı.Mombasi çok şaşırdı.Belki de onu 1 yıl kadar bir süre gereksiz yere tutmalarının sebebi buydu çünkü onlara hiç göz açtırmazdı.Bir sefere giderken ne olursa olsun onlardan en az 400 tane civarı katlederdi.Mombasi toplandı ve konuşmaya devam etti,
-Senle bir anlaşma yapalım:Sen benim gözetimimde ve benim şehrimde ailenle istediğin gibi yaşa.Dikkat et “yaşa” diyorum.Karşılığında bu herifle ilgili bildiğin her şeyi anlat.
     Adam sanki bu teklife çok sevinmiş gibi sırıttı sonra aç kurtlar gibi kafasını salladı.Mombasi gülümsedi ve “Doktorlar!” diye bağırdı.Arabadaki doktorlar hızlıca adamın yanında geldiler ve kolunda ki yarayı sardılar.Adamın yarası sarılınca Mombasi adamı sırtladı ve arabaya götürdü ve ölen sürücünün yerine geçti.Doktorlar müdahaleye ve adamın sürtünmeyle oluşmuş yaralarına da göz atarken Komutan Rilebun’da adamla konuşmaya devam ediyordu.Fakat Mombasi onları duyamayacak kadar düşünmekle meşguldü.Sadece Komutan Rilebun’un adama adını sorduğu onunda “Sufuyer” dediğini duydu.İsimi Dronca’da “Güzel yüzlü” anlamına geliyordu.Adamın yüzü de zaten bunu gösteriyordu yer yer lekeler olsa da beyaz tenli,kısa saçlı ,ince kaşlı,orta boylu,balık etli bir gençti.Böyle temiz yüzlü birinin kötü işler yapmasını hiç anlayamıyordu.
     Bir yandan konuşarak,bir yandan düşünerek yolculuklarını tamamladılar.Ramah’a giriş yaptıklarında,Mombasi etrafa bakamayacak kadar meşguldü.Komutan Rilebun’un gözlerinde ise acıma.Komutan Mombasi’yi ile bitkin bir halde görenlerin gözlerindeki korku ateşi iyice alevlenmişti.Fakat bazıları tekrar umutlanmıştı.Ne de olsa Mombasi onlar için bir efsane komutandı.Mombasi ise gözlerini açıp etrafa dahi bakamıyordu.
     At arabası bir kapının önüne geldi ve iki tane tam zırhlı adam arabayı durdurdu ve,
-Buradan sonrasına gidemezsiniz,dedi.
     Mombasi ne olduğunu anlamamıştı,Komutan Rilebun’a baktı o da konuşmaya başladı,
-Asker,ben Komutan Rilebun bu da Başkomutan Mombasi tanımıyorsan tanıştırayım.
     Askerin gözleri korku sardı.”Ya beni askerlikten atarlarsa?” diye düşünmeye başladı ve,
-Buyurun efendim geçin,ben henüz yeni olduğum için tanıyamadım.Lütfen beni affedin.Yalnız at arabasını almıyoruz.Bu kralımız için dahi böyle.
     Mombasi öylece başını salladı,Rilebun’a baktı ve gel işareti yaptı.Komutan Rilebun kafasıyla önce adamı,sonra kolunu gösterdi.Mombasi onun hastaneye gideceğini anlamıştı.Kılıç değiş-tokuşu yaptılar ve Mombasi kapıdan sakince geçti.Sanki burası farklı bir dünyaydı.Daha deminki yerle burası arasında müthiş bir yer vardı.Burası daha temiz,düzenli ve güzeldi.Ortadaki havuzun etrafından dolaşıp ağaçlı bir yoldan geçtikten sonra Tigrekun’un en güzel yeri,Kral Rajasna’nın evi.Kapının önünde kanatlı kasklar takmış,dev zırhlı,sadece gözleri görünen,müthiş bir heybete sahip –İki buçuk metre gibi bir uzunluk ki büyük ihtimalle hareket etmemeleri için ayakları yere değmiyordu- yedi adet asker dev ve muhkem kapının önünde bir insan boyutundaki baltaları ile bekliyorlardı.Bu askerler genelde cezalı yada başarılı askerlerden seçilirdi.Mombasi her iki türlüde bunu yapmıştı.Fakat ne olursa olsun ölmeleri ve oldukları yerden zorla geçmek imkansıza yakındı.Yere çiVili olduklarından asla düşmüyorlardı da.Bir de onların dışında 2 tane tam zırhlı asker vardı.Ellerinde mızrakları ve mızrak gibi bakışlarıyla Mombasi’ye bakıyorlardı.Mombasi kapıya yaklaştı ve,
-Asker beni derhal Kral Rajasna’nın yanına götür,dedi.
     Askerin bakışları iyice hiddetlendi.Fakat boyun eğdi ve dev kapıyı açıp diğer askerle beraber dev salona girdiler.Salon bembeyazdı.Siyah olan kimsenin oturmadığı kocaman tahttı.Mombasi kimsenin oturmamasını anlamasa da belki de birazdan gelir düşüncesiyle.Yanındaki iki muhafızla beraber bekliyordu.Bembeyaz merdivenlerden ayak sesleri gelmeye başlamıştı.Mombasi gözlerini merdivenlere dikmişti ki aşağıya Mutsudan indi.Daha merdivenlerdeyken,
-Abim biraz rahatsız bu yüzden seninle ben görüşeceğim,dedi.
Hemen ardından muhafızlara kafasıyla Mombasi’yi işaret etti.Askerler kollarına girdiler.Hareket edemiyordu.Mutsudan Mombasi’nin yanına geldi ve Mombasi’nin kınından kılıcını çekti.Çektiği anda yüzüne bir hayal kırıklığı yayıldı,
-Altın kılıç nerede?Eski “dostum”.
     Mombasi gülümsedi.Mutsudan çok sinirlenmişti,
-Gidin dışarıda öldürün,buralar bir sokak adamının kanıyla pislenemeyecek kadar değerli.
     Mombasi bu sözüne aldırış etmedi ve tekrar gülümsedi.Anca kendisinin duyabileceği bir ses,
-Yeni bir başlangıç,yine bir bitiş,dedi.
     Düşünceler beynini kemirip bitirmişti.Artık yürümeye bile takati kalmamıştı.Bu yüzden muhafızlar onu sürükleyerek götürüyordu.Sonuna kadar açık kapıdan dışarı çıktılar.Mombasi zaten artık yaşamıyordu.Bu dünyanın ona ihtiyacı yok gibi düşünüyordu.Muhafızlardan biri onu öldürmek için kolun bıraktığında o da kendisini yere bıraktı.Muhafız kılıcını çekip acımasız gözlerle ona bakarken bir ok o gözüne saplandı.Ardından bir diğeri de diğer muhafızın çenesini biçerek boynuna girdi.Ok boynuna giren muhafız birkaç kez hırıltısı bir nefes almaya çalışırken diğerinden kan bile çıkmıyordu.İri cüsseli adamlardan biri baltasını Mombasi için kaldırdığında görünen tek yeri olan gözüne bir darbe aldı.Bir kişi elindeki iki kılıçla beraber,çatıdan aşağı üç kişiyi yere seren oklar gibi atlayıp Mombasi’nin yanındaki iki iri cüsselini görünen tek yerlerine kılıçlarını soktu.Ve aynı anda geri kalan altısı da aynı kaderi paylaştı.Mombasi bu mükemmel atıcılık karşısında hayran kalmıştı.Geriye kalan  muhafızlardan biri adama baltasını indirmek için davrandıysa da kollukla göğüs zırhı arasında kalan o küçücük yere kılıcı yedi.Kan basıncı fazla yüksek olmalıydı ki kılıcı bile geri fırlattı.Diğer adamlar ise bir yandan ağlayıp bir yandan yalvarıyorlardı.Adam elindeki kılıcı Mombasi’ye verdi,yerdekini ise kendisi için aldı.Mombasi salona,Mutsudan’a baktı,çoktan gitmişti.Adam ise kapıdan kendilerine doğru gelen muhafızlara baktı ve Mombasi’yi çekeleyerek gitmeleri gerektiğini söyledi.Hemen çatıya koştular.Adam bir kedi gibi tırmanırken.Mombasi aşağı kalmış köpek gibi aşağıya fırlatılan iple yukarı çekildi.Muhafızlar ise anca bakakaldı.Adamlar çatılara daha önce koyulmuş keresteler ve benzeri köprü yerine kullanılabilecek şeylerle olay yerinde uzaklaştılar.Buradakiler toplamda  4 kişiydi.Belki daha fazlası da olabilirdi.
     Hiç konuşmadan 17-18 çatı gelmişlerdi.Bir yerde oturdular ve hepsi birlikte maskelerini çıkardılar.Mombasi gördüğü yüzler karşısında şok oldu,
-Sleman!Sen…sen yaşıyorsun.
     Sleman hafifçe gülümsedi ve,
-Arkadaşlar kendinizi tanıtın,dedi.
     Sırayla başladılar.İlk önce grubun tek kadını başladı,
-Tamfa Malemzeg,eskiden sarayda hizmetçiydim ama orası ahlaksızlaşmaya başladı ve kötü olaylar yaşadım artık “intikam vakti.”
-Emtah “Yukuggonrub” Lamnes.Beni tanıyorsun seni bir zamanlar öldürmeye çalışmıştım hatta daha er iken seni çok uğraştırmıştım.Dronca’da “büyük gören” anlamına gelen Yukuggonrub adıyla anılırım.Bir keresinde saraydan bir suikast için teklif aldım –tabii ki Mutsudan’dan-  çok para veriyorlardı.Amacım Sleman’dı beni yakaladı ve oluşumundan söz etti.Artık “intikam vakti.”
     Mombasi oluşum sözünü başka şeyler için kullanırdı.Sleman’a döndü ve sordu,
-Ne oluşumu Sleman?
-Efendim gelirken anladınız mı bilmiyorum ama çevrenize bir bakın şehrin içinde öyle surlar var mıydı buraya en son geldiğiniz de?Peki askersiz sokak olur muydu?Halk bu kadar fakir miydi?İçecek suya muhtaç mıydılar?Giyecek giysiye peki? Komutanlar,yada üst düzeyliler şehri kendi haline bırakırlar mıydı?Senden sonra çok şey değişti efendim,bizde bu değişimi değiştirmek için “İntikam Vakti”nin geldiğine inanıyoruz.
     Mombasi bu sözlerle etrafına baktı gerçekten anlattığı kadar vardı.



Dip Not:
Ben bu hikayeyi yazmaktan vazgeçmiştim.Sinirli anıma gelip bunu çok sert söylediğim için diana'dan özür diliyorum.
Beni bu hikayeyi yazmaya baştan ikna eden berre'ye teşekkür ediyorum.

Gelecek bölüm 10 Temmuz'da.


Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #140 : 23 Haziran 2010, 15:15:38 »
Yeniden yazmış olamana gerçekten çok sevindim kusad. Laf aramızda yazacağını biliyordum :)
Güzel bir bölüm olmuş. Tarafsız bir şekilde söylüyorum; yazdığınız ilk bölümlerle karşılaştırılınca gerçekten büyük bir ilerleme kaydettiniz. Bunun için seni de diana'yı da tebrik ederim. 10 Temmuz da yeni bölümü bekliyorum haberi olsun :)

Not:

"Adamın boynundan öyle kan çıkıyordu ki 5-6 metre ötedeki süvarinin üstüne bile sıçradı."

Kusad, sence de git gide daha da sadistleşmiyor musun?

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #141 : 23 Haziran 2010, 18:11:55 »
Bence de ama nedense içimden böyle geldi aslında yazarken bile çok vahşice olduğunu anlamıştım.Ama olsun böyle daha güzel,kavgalar daha hoş oluyor.

Çevrimdışı diana

  • ***
  • 513
  • Rom: 16
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #142 : 24 Haziran 2010, 19:09:57 »
Bende bu yeni ve güzel bölüm için kusadı tebrik ediyorum.Gerçekten güzel bir bölüm olmuş.Ve diğerlerine göre daha uzun.Ve yazdığın için çok sağol kusad.Mombasiyi bırakmadığın için...

NOT:Berreciğim beni tebrik etmene hiç gerek yok.Bu bölüm sırf kusada ait.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #143 : 24 Haziran 2010, 20:15:25 »
Abimi TDK görmüyor biz onu bu sene Türkçe dersimizde gördük.Benimde ordan aklımda kaldığı için öyle yazdım.Çekelemek yerine ne yazacağımı inan bende tam karar veremiyordum.
Örnek çok güzel oldu sevdim hatta kullanabilirim.Bu bölüm daha güzeldi çünkü ben bu bölümü öylesine yazdım,yayınlamayı düşünmüyordum.Daha içten oldu ama artık hep böyle yazacağımın garantisini veriyorum.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #144 : 28 Haziran 2010, 09:39:54 »
Duyuru:
Hikaye tekrar tekrar gözden geçirilip baştan yazılmıştır.Ve bazı yerler düzeltilmiştir.Gelecek bölümlerde bocalamamak için lütfen Ollosi'yle ilgili olan bölümü hafızanızdan silin ve yerine şunları yazın;

     Mombasi sevgilisi Ollosi’ye baktı.Ollosi aslında Aydavsun prensesiydi fakat kimsenin haberi olmasın diye Mombasi’nin koruması altında şehrin ve ülkenin en ücra yerlerinden birinde fakir bir hayat sürüyordu.Mombasi onu koca bir ordudan kaçarken bulmuş ve hikayesini dinleyerek onu korumasına almıştı.Açık tenli fakat esmer saçlara sahip olan bu kızın gözleri yeşildi.Hep gözlerinin içi gülerdi.Ailesinden ayrıydı hatta onlardan kaçıyordu fakat hala mutluydu.Çünkü elbet Mombasi’nin yardımıyla hak ettiği yer olan tahtı ele geçirecekti.

Evlilik yok silin onu.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #145 : 28 Haziran 2010, 10:16:36 »
Şu anda bölüm bir hayli uzadı ve daha bu bölüme hoş bir son bulamadım uzuyor bakalım nereye gidecek? :D

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/1
« Yanıtla #146 : 06 Temmuz 2010, 14:52:59 »
Bencede.Arkadaşlar ayrıca 3/4. bölümün yarısına geldik yani bölümlerde herhangi bir gecikme olmayacak söylenen tarihlerde hemen yayınlanacaktır.

Çevrimdışı diana

  • ***
  • 513
  • Rom: 16
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/2
« Yanıtla #147 : 07 Temmuz 2010, 11:56:13 »
 Mombasi gözlerini kıstı ve kendini tanıtmayana döndü bunun üzerine o da konuşmaya başladı,
-Rahnub Lamnes.Emtah’ın ağabeyiyim.Eskiden askerdim.Anne-babamızı askerler öldürdü bende bir yandan Emtah’ı korurken diğer yandan intikam alıyorum.Çünkü gerçekten “intikam vakti” geldi.
     Mombasi baktığında çok yetenekli 4 insan görüyordu.Hepsinin de savaşmak için bir nedeni vardı-aynı kendisi gibi.Ayağa kalktı ve tutup Sleman’ı kaldırdı.Başka bir çatıya geçip,
-Sleman,askerlerim –yani yaşayanlar- nerede?
     Sleman’ın gözleri doldu.Ağlamaklı bir sesle konuştu,
-Yandılar efendim.Ben sizi aslında öldü sanıyordum.İşte siz “öldükten” sonra –Daacih dahil- bütün cesetleri topladılar ve yaktılar.Tabii kan suyu sayesinde ölü görünenlerde hepsi direnmeye çalıştı ama direnenleri öldürmeden,canlı canlı yaktılar ben ise anca izleyebildim.
     Sleman hüngür hüngür ağlamaya başladı.Mombasi’nin gözleri doldu ama o sert ve sinirli bakışları yeniden belirmişti.Burnundan soluyarak zar zor konuştu,
-İntikam alınacak!Çünkü intikam vakti.Bir yerden 4 tane at bulun daha sonra köy köy,şehir şehir.Benim adımı,gerekçelerinizi yani insanları ne ikna edecekse söyleyin.Önce bu düzeni yıkacağız sonra intikamımızı alacağız.Gerekirse surdaki askerin bile aklını çelmeye çalışın.
     Sleman’ın bakışları sertleşti,gözyaşı durdu.Hiddetli bir sesle bağırdı,
-Emredersiniz Komutan Mombasi Reksec!
     Bu bağırışla diğerleri de şevklendi.Sleman gitti ve ne yapacaklarını “askerlerine” anlattı.Daha sonra Mombasi’ye döndü ve,
-Efendim haftaya bugün bu çatıda buluşalım,dedi.
     Mombasi,Sleman’a “Önce bu düzeni yıkacağız.” demişti.Ama o ne Mutsudan’a ne Rajasna’ya ne de Tigrekun’a zarar verebilirdi.Bu yüzden fikrini değiştirse de Sleman ve diğerlerinin çoktan gittiğini gördü.İçinden “Neyse” diye geçirdi.Aynı eski günlerdeki gibi askerleri önünde ip gibi dizilince bunları söyler gitmek isteyene 10-15 altın verir gönderirdi.
     Daha sonra hemen toparlandı ve uğradığı ihaneti,çektiği acıları,yapılan işkenceleri,gördüğü vahşeti,yaşadığı utancı bir köşeye atıp ona emanet olan Ollosi’nin yanına gitmek için çatıdan indi.Aranan biri olmasına rağmen şehirde bir tane bile muhafız yoktu.Zaten olsa onlara dokunamayacak kadar yorgundu.Şu anda nasıl o kadar şey yaptığına kendi bile şaşıyordu.
     Yolda insanların haline bakarak Sleman’ın dediklerini daha iyi idrak ediyordu.Herkes sefil bir haldeydi.Birde Ollosi’yi düşündü,ama o yeterince zengindi evinin altında Mombasi ve Rilebun’un ortak 45.500 altınlık serveti yatıyordu.”Ama o iyi kalpli kadın bütün köydeki herkese yardım etmiştir.” dedi kendi kendine.Doğru olanda o idi ama şu anda askerleri için en az 15.000 altın harcayacaktı.O çevresine,çevresindekiler de –üzerindeki kanlardan dolayı- ona bakarak Ollosi’nin olduğu köye vardı.Köyün en doğusundaki kerpiçten evin gayet sağlam görünen kapısına iki kere hızlı bir kere de sertçe vurdu.Bu onların şifresiydi.Bir tek Rilebun,Mombasi ve tabii ki Ollosi biliyordu.Ollosi güleç bir yüzle kapıyı açtı ve Mombasi’nin boynuna sarıldı.Mombasi’nin esir olduğundan haberi yoktu,sadece seferinin uzun olduğunu düşünüyordu.Mombasi’nin yüzünü görünce çok heyecanlanmıştı.Onu ziyaret eden uzun zamandır Rilebun oluyordu.Ollosi biraz geri çekildi ve Mombasi’ye baktı.Saçı sakalı birbirine karışmış,yüzünün her yeri moruklar içinde,giysilerinin tamamı kan içindeydi.Yüzünü ekşitti ve,
-Yenildin mi? dedi.
    Mombasi gözlerini kapattı ve kafasını umutsuzca salladı.Ollosi yinede gülümsemeye çalıştı ve kafasıyla “İçeri geç.” anlamında bir işaret yaptı.Mombasi geçti ve hemen odasındaki yatağa atladı.
     Bir hafta sadece yemekler için uyandı.Giysilerini değiştirdi,tıraş oldu,temizlendi.Artık diğer insanlar gibi görünüyordu.Yakışıklılığı ortaya çıkmıştı.Ama hala Ollosi’ye neler yaşadığını anlatmamıştı.Ve neler olduğunu da sadece kendisiyle birlikte gelmesini söyledi.Ollosi yanına alabildiği kadar para -25 bin altın- ve bir şeyler aldı.Mombasi şu anlık askerlerini düşündüğü için ne aldığını umursamadı.Sadece yürüdü gözü kapalı gibiydi çevresini hiç umursamıyordu.
     Buluşacakları yere gittiğinde orada sadece 2 kişi olduğunu gördü.Mombasi bir hayli meraklanmıştı.Ollosi’ye eliyle “burada bekle” manasında bir hareket yaptı.Hemen yukarı tırmandı ve orada sadece Sleman ve Emtah olduğunu gördü.Sleman hiçbir konuşmaya fırsat vermeden,
-Efendim,260 asker toplayabildik.İçlerinde silahlı,zırhlı,hatta kıdemli olanları bile var.Ama şehre giremediğimiz için sizi şehrin biraz dışarısında bekliyorlar,dedi.
     Mombasi etkilenmiş bir şekilde Sleman’a baktı.Daha sonra kapıya baktı.Şehirde asker olan tek yer orasıydı üstelik çok iyi korunuyordu.Sleman’a dönüp,
-Buradan kavga etmeden çıkamayız.O da çok tehlikeli olur.
     Sleman gülümsedi ve hemen aşağıda onları bekleyen kervanı gösterdi.Mombasi anlamıştı,hemen aşağıya indiler ve Emtah,Sleman,Mombasi ve Ollosi kervandaki arabalardan birinin içine girdi ve kimsenin ruhu duymadan,sakince şehirden çıktılar.
     Arabanın içinde uzun zaman gittikten sonra araba aniden durdu.Sırayla aşağı indiler.Mombasi arabadan atladığı anda karşısında büyük bir ordu gördü.Hepsinin gözlerinde kin vardı.Kimi yırtık giysilerle kimi ağır zırhlarla buraya gelmişti.Kiminin yalın kılıcı,kiminin baltası yada kalkanı vardı.Ama hepsi savaşmaya hazırdı.Ama Mombasi değildi.Mombasi,kendi milletine bir zamanlar kendileri için çalışan askerlere karşı savaşmak istemiyordu bunun için konuşmaya hazırlandı ve birkaç kez öksürerek sesini ayarladıktan sonra,
-Askerlerim!Ben biliyorum ki siz,kendinize yapılan zulümün intikamını almak istiyorsunuz,kendi milletinizden olanlarla savaşmak istiyorsunuz.Ama ben bir zamanlar bana hizmet eden askerleri öldürmeyi kendime,Komutan Mombasi Reksec’e,yakıştıramam.Ben şimdi kendimin ve benimle birlikte toprağa düşen bu vatanın binlerce askerinin intikamını almak istiyorum.Şimdi isterseniz benimle birlikte soydaşlarınızın,kardeşlerinizin,sizi korumak için ölenlerin intikamını almak isteyenler birkaç adım geri çıksın geri kalanlarda yanıma gelsinler onlara 15’er altın verip evine göndereceğim.
     Ses tonu o kadar etkileyiciydi ki sadece 6-7 asker parasını almak için ileri çıktı zaten hepsi de zırhsız yalın kılıç askerlerdi.Mombasi hepsi için torbalara elini daldırıp para çekiyordu.Mombasi konuşmaya devam etti,
-Arkasında birini bırakan,eğer o olmazsa arkasında bırakanlara bir şey olabilecekler varsa onlara 25’er altın verip evine göndereceğim.
     15-16 kadar asker ileri çıktı bu sefer hepsi genç askerlerdi.Birisi ise tam tekmildi.Parayı alma sırası ona gelince üstündeki zırhları ve silahlarını yere bırakıp oradan ayrıldı.Onu gören,gitmek isteyenler onu örnek alıp savaş için getirdikleri her şeyi oraya bırakıp gittiler.Bu davranış Mombasi’yi duygulandırdı ve ayrıca aklına yeni bir yöntem getirdi.Daha sonra konuşmasına devam etti,
-Askerlerim!Bu onurlu davranış hepinizi duygulandırdı,çok iyi biliyorum.Fakat sizden bir şey istemek istiyorum.Bunun için sizi zorlayamam eğer istemezseniz size 10 altın verebilirim.Şimdi asıl konuya geleyim.Sizin aranızda çok kaliteli silah ve zırhlara sahip ama kılıç kullanmayı dahi bilmeyenler var.Ben sizden kılıç ve zırhlarınızı istiyorum.Böylece iyi savaşçıya iyi kılıçlar vererek onu daha iyi bir hal almasını sağlayabiliriz.Tabii ki sizi zorlamıyorum.
     Bu fikri herkes sevmişti hepsi teker teker gelip kılıç ve zırhlarını oraya bıraktılar.Bu sayede sayım yapma ve hepsine 30’ar altın verme fırsatı bulan Mombasi’nin ordusunda tam 254 asker vardı.Mombasi bunun yeterli olmadığını biliyordu ama bir başlangıç için mükemmeldi.
     Mombasi ve Sleman’ın adamları zırhları ve kılıçları saydılar.Tam 231 kılıç,39 balta,228 tane kalkan ve 191 tanede zırh vardı.
     Sleman’ın askerleri birkaç hafta boyunca bütün adamları silahlar konusunda tek tek deneyip,en iyi hangi silahı kullandıklarını,ne kadar iyi kullandıklarını,zırh hak edip,etmediklerini dahi not aldılar.Mombasi,Sleman ve adamlarına 10.000 altın ve bir liste verdi.Listede;
29 adet kılıç=>Satılacak.
12 adet balta=>Alınacak.
40 adet kalkan=>Satılacak.
63 adet zırh=>Alınacak.
Yazıyordu.Mombasi parayı dengeli harcamak için fazlalıkları satıyordu.Sleman içinden “Komutan Mombasi,kraliyet ordusu kuruyor.” diye geçirdi.




Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/2
« Yanıtla #148 : 07 Temmuz 2010, 17:18:35 »
Güzel bir bölüm ama okuması zor oldu. Keşke şu noktama işaretlerinden sonra boşluk bıraksaydınız ya.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/2
« Yanıtla #149 : 09 Temmuz 2010, 11:35:01 »
Ben o ayrı yazılmasının mantığını anlamamakla beraber bunu bir yorum saymıyorum ve yenisini istiyorum.Değiştirme kardını daha koparmadım.TYB'ne giderim.