Muhafızlar koşarken arkadan bakmaktan başka hiçbir şey yapamayacak durumda olan Mombasi’ye doğru tek koluyla sürünüyordu Lord Rilebun.Lord Rilebun gözleriyle Mombasi’ye “arabaya git” gibi bir hareket yaparken muhafızlardan biri yeşil gözlü adama kavuşmuştu.Muhafız kılıcını olanca gücüyle havaya kaldırdığında yeşil gözlü adam onun bacağını çoktan kesmiş bir ayağıyla da diğer ayağına sert bir tekme atıp onu yere düşürdükten sonra kılıcını yüzünün ortasına geçirmişti.Bundan dolayı fışkıran kan 2-3 metre ötedeki arkadan gelen muhafıza kadar ulaşmış bir yandan da yeşil gözlü adamın kılıcını ve giysilerini tamamen kana bulamıştı.Bunları gören Mombasi çevik bir şekilde ayağa dikilip biraz arkasından takip eden Lord Rilebun’a doğru ilerledi ve onun tek kolundan onu yakalarken bir yandan da yeşil gözlü adam ve diğer muhafızın kavgasını izliyordu.Mombasi çok şaşırmıştı çünkü yeşil gözlü adamın yüz ifadesinden hiç zorlanmadığını fark etmişti.Daha sonra dalmış bir şekilde arkasını döner ve dönmesiyle beraber Lord Rilebun’un arabadan ona,
-Hadi çabuk ol bin hemen.dediğini duyar.
Daha sonra kafasını bir kez silkerek gerçek dünyaya dönmesinin ardından tükenmiş olsa da bütün gücünü toplayıp arabaya doğru koşarken bulur kendisini.O henüz yolu yarılamışken arkasından bir acı çığlığı duydu fakat bakmaya zamanı dahi olmadan bir yandan sessiz sessiz ağlayan Lord Rilebun tek eliyle onu tutar çekeleyerek arabaya götürdü.Kendilerini arabaya attıkları gibi kalkan arabanın camından muhafıza ne olduğuna görmeye fırsat bulur ki bu da onu kusturacak gibi olur çünkü yeşil gözlü adam onu öldürdükten sonra yüzüne çocukça bir gülümseme takınarak,kılıcının ucuyla bağırsaklarını yavaş yavaş çıkarıyordu.Mombasi dalmış o görüntüyü düşünüyorken Lord Rilebun’un yapmacık bir gülümseme sesiyle konuşmasını,
-Lord’unuzu hemen tedavi edin,der ve ağlama sesini bir az daha arttırır.
Mombasi,ilk önce Lord Rilebun’un kendisini kastettiğini zannetse de hekimler Mombasi’ye yönelir.Bunu fark eden Mombasi yerine oturamaya dahi tenezzül etmeden sert bir sesle,
-Ben iyiyim siz asıl Lordunuzu tedavi edin,diyerek onları tersledi.
Uzun süre yol almalarına rağmen hala sessizlik bozulmayınca yapmacık bir şaşkın tavır takınarak Mombasi sordu,
-Rilebun o adamı niçin öldürdün,dedi.
-Bu iğrenç herif hem Aydavsun’ları hem Tigrekun’ları hem de Mutsudan’ın emriyle Niwhlethin’i beraber işletiyordu.
-Nerden biliyorsun?
-Bizzat tanık oldum ama beni Mutsudan yoluyla tehdit etti.Sürekli beni hain ilan ettirebileceğini söylüyordu.Bende ses çıkaramadım.
-Ne zaman öğrendin?
-1 yıl filan oldu sanırım.
-Niçin bana söylemedin,bunlara değer miydi?
-(Ağlamasını arttırarak)Söyleyemedim özür dilerim,dedi.
Onun gittikçe üzüldüğünün gören Mombasi yeni bir konu açmak için,
-Bu yeşil gözlü adam kimdi?Tanıyor musun?
-Bilmiyorum ama büyük ihtimalle Aydavsun’ların bir komutanıdır,derken Lord Rilebun irkildi.
Bu adamdan bahsedilmesi ona kolunu anımsatıyor o ise kolunu düşünmek dahi istemiyordu.Oysa nasıl olup da bu kadar soğuk kanlı olduğunu kendisini bile anlayamıyordu.Mombasi dostunun titrediğini görünce.Sustu ve gerisi yaslanarak yeniden sürdüğü bu sefanın tadını çıkarmaya başladı.Henüz yeni arkasına dayanmıştı ki at arabasına saplanan bir ok sesi duydu.Daha sonra ise at arabasının sürücü bir ok yiyerek arabadan düştüğünü gördü.Mombasi ilk önce Rilebun’a baktı yüzünde hiç korkudan iz yoktu yalnızca Mombasi’ye şaşkın şaşkın bakıyordu.Mombasi’nin korktuğu başına gelmişti o adam yine hainliğini yaparak tuzak kurmuştu.Mombasi,
-Rilebun,koru kendini,dedi.Rilebun buna hiç tepki vermemişti.Mombasi at arabasının sürücü yerine geçmek için yeltendiği anda at arabası ani bir şekilde durdu.Ne olduğunu anlamaya çalışırken ufak aralıktan,at arabasının önünde birilerinin olduğunu gördü.Daha sonra Rilebun’un verdiği kına koyduğu kılıcını çekti ve çıkış yerine kullandıkları aralıktan dışarı atladı.