Kayıt Ol

Gölge (13) - Son

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #60 : 05 Şubat 2010, 15:58:46 »
Başarılı bir şekilde ilerliyor öykü. 7 en çok hoşuma giden kısım oldu, nedeni başındaki bilgi verme bölümü. Böyle efsanelere göndermeler gördükçe hikayenin temelinin daha sağlam olduğunu düşünüyorum. Daha çok hoşuma gidiyor.


Teşekkürleeer ^^

Okurken önce Book of Nod'dan bahsetmiştim bir kaç benzer isimle daha karşılaştım. İngilizceleri yerine Türkçe isimleriyle görmek isterim tekrarlayayım.

Türkçe yapmayabilirim. Orjinal isimleri kullanmak hoş geliyor ama haklısın, tarihe göre isim değiştirmek lazım. 1400'lü yılların Roma'sında İtalyanca isme sahip olması daha mantıklı olur.

Bir de Alexander'ın farklı farklı kişilerin birleşimi olduğunu görmek istiyorum. 700 sene yaşamış birinin fikirleri ve hisleri sadee gelişim içinde değildir. Büyük bir değişim içindedir de. Tamamen farklı bir karakter bile olabilir kimi yerlerde. Ama tabi WoD vampirleri genel anlamda çok ukalalar :P


Aslında Alexander'ın çok büyük bir değişimi yoktu hikayeme göre. Sudan çıkmış balık gibi bir durumu var en başlarda sadece, sonradan gelişiyordu. Ölümsüz olmadan önceki zamanları hakkında bir kaç şey yazarsam, zaten dünya görüşü iyice oluşmuş birinin ölümsüzleştikten sonra nasıl değişmediğini görürsünüz. Çünkü Alex'in hayatı, dünyayı güzel görmesini engelliyordu hep. O nedenle karamsar ve sert biri olmaya küçük yaştan başlamıştı. Zaten hikayede özellikle dinlerin baskılarına olan nefretini ufak ufak anlatmıştım.. Çok fark ettirememiş olabilirim çünkü en başlar hakkında pek bölüm yazmadım. En kısa zamanda onuda anlatırım o halde.

Çok merak ediyorum kıyamet mi kopacak, umarım kıyamet kopar :P

Ahahaha. Görüciiiz =P
#rekt

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #61 : 05 Şubat 2010, 23:05:20 »
Baal Adramelech,

Elimde olmayan bazı sebeplerden ötürü geç okuduğum için öncelikle özür dilerim.

Harika bir bölüm olmuş gerçekten... Vampir hikayesi asla okumayacağımı devamlı söylerim çevreme ama bu çok başka... İlk kez içinde vampir olan bir hikayeyi hatta tamamen vampirlerden kurulu, onların efsanesini anlatan bir hikayeye bu derece ısındım sanırım.

Kayıp Ruh'a katıldığım bir nokta ise -bu tek bir noktaya katıldığım anlamına gelmiyor- hikayenizin engin bir dünyanın yansıması gibi göründüğü... Eğer bir roman yazmaya kalkarsanız bu hikayenizi rahatlıkla yan hikayeler, karakterin içine seyahatler, ortamlardan etkilenişler gibi ögeleri de daha çok kullanıp işleyerek o hale getirebilirsiniz bence.

Elinize sağlık. Yeni bölümleri bekliyorum. Umarım çabuk bitmez hikaye. :)
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #62 : 05 Şubat 2010, 23:24:54 »
Baal Adramelech,

Elimde olmayan bazı sebeplerden ötürü geç okuduğum için öncelikle özür dilerim.

Harika bir bölüm olmuş gerçekten... Vampir hikayesi asla okumayacağımı devamlı söylerim çevreme ama bu çok başka... İlk kez içinde vampir olan bir hikayeyi hatta tamamen vampirlerden kurulu, onların efsanesini anlatan bir hikayeye bu derece ısındım sanırım.

Vay canına O_O İyi bir şey yapmışım o zaman. Vampirlere ısınmak iyidir, vampirler bi tanedir =P

Kayıp Ruh'a katıldığım bir nokta ise -bu tek bir noktaya katıldığım anlamına gelmiyor- hikayenizin engin bir dünyanın yansıması gibi göründüğü... Eğer bir roman yazmaya kalkarsanız bu hikayenizi rahatlıkla yan hikayeler, karakterin içine seyahatler, ortamlardan etkilenişler gibi ögeleri de daha çok kullanıp işleyerek o hale getirebilirsiniz bence.

Elinize sağlık. Yeni bölümleri bekliyorum. Umarım çabuk bitmez hikaye. :)

"Ben bunu anlatıyorum ama, bu değil aslında. Daha fazlası var.." hissini vermeyi hep isterim. Başarabildiğime mutlu oldum  =) Bilemiyorum ne yapacağım ancak... Belkide bir kaç yan hikaye yazarım kısa kısa. Madem isteniliyor =)

Bitmeez! =)
#rekt

Çevrimdışı Dúrgonath

  • ***
  • 680
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #63 : 07 Şubat 2010, 17:51:33 »
Devam et desem yeter heralde?

Çevrimdışı Lunacy

  • ***
  • 435
  • Rom: 8
  • ₪₪
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #64 : 08 Şubat 2010, 15:42:53 »
Güzel gidiyor güzel.. Bekliyoruz devamını sabrsızlıkla.

Frp yi de unutmayınız sayın Adramelech!! :p
₪ Hail to the Thief ₪

Çevrimdışı Roselyn

  • **
  • 73
  • Rom: 0
  • Blood Witch Queen
    • Profili Görüntüle
    • Düş
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #65 : 08 Şubat 2010, 18:25:47 »
msn'den yaptım daha önceden yorumlarımı ama buraya da yazmadan edemeyeceğim;

Gidiş gelişler, karakterin düşündükleri ve ufak detaylar hikayeyi ilginç kılıyor. Hepsini birden okumak daha keyifliydi, böyle dizinin yeni bölümünü bekler gibi beklemek can sıkıcı =) devamını merakla bekliyoruz! =D

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #66 : 09 Şubat 2010, 17:13:48 »
Bu pazar devam ettirebileceğim ancak... Bu bölüm çoğunlukla Modern Zamanlar ağırlıklı olacak gibi.. 13. bölüme kadarda bir daha Modern Zamanlara nadiren geçeceğim, geçmişi tamamlamak niyetindeyim. Çünkü son iki bölüm (13-14) sadece modern zamanlarda geçen kesintisiz bölümler olacak ve hikaye bitecek... Ardından tavsiye edildiği gibi yazım sırası ve kronolojik sırayı içeren bir pdf haline getireceğim =)

@Dúrgonath; Az kaldı az =)

@DemorieL; O yaza kadar zor gibi. Ama unutmadım aklımda. Zaten frp bu hikayeyle aynı şehirde ve aynı zamanlarda geçiyor.. Yani oyunun geleceği hakkında bilgiye sahip olabilirsin + frp'deki karakterleri hikayede göreceksiniz =) Bazılarını gördünüz bile, haberiniz yok.

@Roselyn; Evet orası biraz sıkıcı oluyor biliyorum.. Ama yapabileceğim bir şey yok. Eğer ilham gelseydi geçen pazar yazmıştım da... Beğenmeyip sildim hepsini yazdıklarımın. =) Bu pazar yazacağım söz. Bir hafta boyunca biraz İncil biraz Lovecraft okuyup delice hayaller kurdum. Hikayeye yansıyacaktır diye umuyorum...
#rekt

Çevrimdışı Roselyn

  • **
  • 73
  • Rom: 0
  • Blood Witch Queen
    • Profili Görüntüle
    • Düş
Ynt: Gölge (8)
« Yanıtla #67 : 09 Şubat 2010, 19:14:06 »
Sen yaz, ben okuyayım, bana da ilham gelsin =) az kaldı pazara oh ^^

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
9
« Yanıtla #68 : 12 Şubat 2010, 21:45:23 »
Modern Zamanlar

"Alexander?" dedi ince bir ses. Bulundukları rutubetli odada yankılanıyordu.

"Söyle Elizabeth." diye cevap verdi adam. Masanın üstünde, bir kaç eski kağıdı kurcalıyor gibi gözüküyordu. Yüksek, tahta masanın üzerine pek çok kitap ve parşömen yayılmıştı. pek çoğu Elizabeth'in bilmediği dillerde yazılara sahipti.

"Evi içindeki Elder'ler ile havaya uçurduğun söyleniyor..." dedi Elizabeth merakla ve korkuyla. "Bunu gerçekten yaptın mı?"

Alexander elindeki kağıdı yavaşça bıraktı ve sandalyeyi geriye itip ayağa kalktı. Kadına doğru ağır adımlarla yürümeye başladı. "Zaten bir kez ölmüşlerdi, ikincisi sorun olmamıştır onlar için."

Elizabeth'in yüz ifadesi bir anda değişti. "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Yasaları çiğniyorsun! Alexander sinir bozucu kehanetlerini bir kenara bırak da gerçeğe dön artık!" Bağırması bittiğinde elini kaldırdı ve yumruk atmak üzere gerdi.

Alexander bir an sinirlendi ve Elizabeth'i duvara kadar itip, boğazından tuttu ve kaldırdı. "Bana bak fahişe." dedi Alexander, ancak Elizabeth siyah gözlerini kaçırıyordu. "Bana bak dedim!" boğazını daha sertçe sıkmaya başladı. "Hayatta kalmamız lazım, o günü görmen lazım. Hepsi ölecekti, güvenme ve inanma bana ancak beni takip etmek zorundasın ne olursa olsun. Seni olduğun şey yapan adamı da öldürdüm evet, ancak şu anda hiç birinin önemi yok. istersen  dışarı çıkabilirsin, ancak keşke çıkmasaydım diye yalvarmaya başlayacaksın. Ve çıkarsan burayı bir daha bulamazsın. Seçimini yap."

Alexander kadını bıraktı ve iki adım geri gitti. Masanın üzerindeki saatine baktı. "Paketi almam gerekiyor. Kararını geldiğimde vermiş ol." dedi ruhsuzca ve silindirik odadaki tek kapıdan dışarıya çıktı.


***

1654

"Yeni bir çağ yakındır. Cennetin Krallığı gelecek ve hepimizin hayatlarını sonsuz mutluluğa eriştirecektir. Dinleyin ey kafirler! Dinleyin ve Tanrı'yı kabul edin!"

Rahiplerin kilisenin içinden taşan sesleri uzak sokaklardan bile duyuluyordu. Dinin yavaş yavaş etkinliğini kaybettiğini onlarda farkındaydılar ve tersine çevirmek için uğraşıyorlardı. Alexander bunları duydukça gülüyordu, Papalık... Rahipler Tanrı'nın yolunda onlara yol göstermesi için Şeytanları görevlendiriyorlardı. Oldukça ironik ve güzeldi.

İki görevlinin yanından bir binaya girdi Alexadner. Yakın zamanda yağmış yağmur yüzünden gri taşları iyice siyahlaşmıştı. Binanın içinde gotik mimariyle süslenmiş büyük bir koridordan geçti. Her iki taraftaki kapıları aldırmaksızın en sondaki kapıya ilerledi ve tahta kapıyı tıklatıp açtı.

Masanın diğer tarafında bir rahip, giysisiyle duruyor ve elindeki kalemi mürekkebe batırıp bir şeyler yazıyordu. Alexander önüne doğru bir kaç adım attığında, o da kalemi yana bıraktı ve arkasına yaslandı. Bir süre sessizlik oldu. Ardından adam konuşmaya başladı.

"Lancea Sanctum üyeleri sana teşekkür ediyor Alexander. Ve inanıyoruz ki bu yaptığının karşılığını iyi bir şekilde alacaksın. Şimdi Papalığa geri dön ve Innocent'in yanında bir sene daha kalacaksın. Ardından bu mektubu aç ve içindekileri yerine getir." Daha demin bir şeyler yazdığı kağıdı katladı ve bir zarfın içine yerleştirdi. Mühür akıtıp yüzüğünü mührün üstüne bastı. "Zamanı geldiğinde kimseyi bekleme, kendin ayrıl. Bunu hak ettin Alexander, umarım başarılı olursun."


***

1369

Gemi yavaş yavaş Nil Nehrinden ilerliyor ve Kahire'ye iyice yaklaşıyordu. Yaptıkları yolculuk yüzünden büyük tehlike altında olsalar da, bunu yapmalıydılar. Gospel'in buradaki bağlantıları onlara yardım edecekti diye umuyorlardı. Gospel'in anlattığına Taş Yazıt buradaki arkadaşları sayesinde, altmış sene önce büyük bir gizlilikle getirilmişti.

Gospel kendi hayatından nadiren bahsetse de, Alexander pek çok şeyi biliyordu. Hayatını gerçek olduğunu söylediği bir kehanetin arkasından koşarak geçirmişti. Alexander o kadar emin olmasa da, onu yalnız bırakacak değildi. Çünkü soylarının üyeleri bu kadar azken, yalnızlık pek iyi bir seçenek değildi.

"Bilgeler gerçek bilgelikleri unuttular, köleler efendi oldular." dedi Gospel Kahire'ye bakarak. "Eski firavunlar, rahipler... Hepsinin sahip olduğu bilginin yüzde birine bile sahip değiliz Alexander. Ancak ümidim var. Onu bulacağız."

Alexander şehre baktı. Nil boyunca uzanıyor gibiydi, kandil ve mumların ışıkları mistik bir hava katıyordu tamamına. Kokusu farklıydı bu şehrin ama. Ölüm kokuyordu, eskilik kokuyordu. Eski ve yıpranmış parşömenler gibiydi. "Umarım buluruz." dedi sadece. "Daha önce gelmiş miydin?"

"Evet. Dostlarımın adreslerini gayet iyi hatırlıyorum ve Abdul AlHazred'e gideceğiz. Eski bilgelikleri unutmamış birisi varsa, odur." dedi fısıldayarak.

Gemi yavaş yavaş kıyıya yaklaştı ve derme çatma bir iskelenin yanında durdu. İki üç kişi indi ve hepsinin arkasından Alexander ile Gospel indi.

Uzun pelerinleri içindeki silahların görünmediğine sevindiler çünkü şehirliler bu yabancılara güzel bakmıyorlardı. Tabi gece gece gelen beyaz ve siyah giyinmiş kişilere iyi bakmaları beklenemezdi büyük ihtimalle. Ancak devam ettiler yürümeye.

Geniş, meşalelerle aydınlatılmış uzun bir sokağa girdiler ve en ortadan yürümeye başladılar. Her halinden anlaşılıyordu ki, burası önemli bir yerdi ve kıvrılarak Kahire'nin bu tarafındaki her yere gidiyordu. Bir süre yürüdüler ve İslami tarzdaki binaları geçip çok daha eski bir kısmına geldiler şehrin. Havadaki kokudan, tekrardan Nil'e yaklaşmakta olduklarını anladılar.

Sahaf'ı gördüklerinde Gospel durdu. "Buradan sağa." dedi kısık sesle ve dar, karanlık bir sokağa girdiler. Sokak çıkmaz bir sokaktı ancak sonunda bir duvar değil, bir kapı vardı. Gospel kapıya bir kaç kez vurdu. Bir süre gergin bir sessizlik olsa da, adım sesleri duyuldu ve kapı açıldı.

"Isha kimphu!" diye bağırdı kapıyı açan uzun sakallı adam. Sonra gözlüklerinin üstünden Gospel'e baktı. "Ah! Sen miydin. Sizler nasıl diyorsunuz... Ritüel. Ritüel'i böldün. Ancak olsun, içeri geçin. Ritüeli tamamlayıp hemen geleceğim." dedi ve hızlı adımlarla uzaklaştı kapıyı açık bırakıp.

Gospel kapıyı sonuna kadar açtı ve içeri girdi. yerde büyük bir halı vardı ve odada hiç mum olmamasına rağmen her şey net görülebiliyordu. Sağdaki boncuklar asılmış kapının sineklikleri sallanıyordu. Adam buradan girmişti büyük ihtimalle. Gospel diğer kapıya yöneldi ve büyük bir salona girdi.

Dışarıdan garip, usulca bir müzik geliyordu. Geceyi kesen bir ses başladı ardından. Ezan söyleniyordu.

Bir kaç dakika sonra Abdul geldi. Gospel onu selamlamak için ayağa kalktı ancak Abdul onu kollarından tutup gözlerinin içine bakmakla yetindi. "Gospel? Her zamankinden?" dedi gözlerini ayırmadan.

"Evet." dedi ve hafifçe gülümsedi.

Tam odadan çıkmak üzere hamle yapıyordu ki, Alexander'ı fark etti. "Ah ve sen o olmalısın. Beklenen'i arayan. Lütfen bu sabah dinlenin. Yarın size anlatacağım hikayeler, umarım bekledikleriniz olacak." dedi fısıldayarak. Arkasını döndü ve odadan çıktı.

"O da bizden mi?" diye sordu Alexander.

"O mu? Hayır. O bir insan bile değil." dedi Gospel gizemli bir şekilde. "Onun hakkında bir şey söylemek bana düşmez. Ancak emin ol güvenilirdir, yalan söyleyemeyecek kadar... Korkusuz."
#rekt

Çevrimdışı

  • **
  • 139
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (9)
« Yanıtla #69 : 14 Şubat 2010, 00:04:24 »
İslamı da bir yerlerden hikayeye katmanı beğendim. Ben vampir mitini bilmediğimi tekrar ederek, hikayenin bu kısmını ana hikayeyle nasıl bağlayacağını çok merak ediyorum. İnsan bile olmayan Abdul'un olayı nedir yani? =)

Hikaye karmaşıklığını sürdürüyor. Kronolojik yazılınca bu mükemmel kurgu en baştan okunup daha iyi anlaşılmış olacak tarafımdan :D

Devamını bekliyoruz

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (9)
« Yanıtla #70 : 14 Şubat 2010, 00:11:07 »
Karmaşık olsun iyidir. :P Benimde zihnimde bütünleşmedi daha. 13. bölüme dek Gospel ile Alexander'ın 4 olayını anlatacağım.. Düz ilerleyecek, geçmişe geleceğe uğramayı planlamıyorum. =) Bol bol göndermeler ve mitler içerecek önümüzdeki bölümler...

Deli Arap Şair Abdul Alhazred! Lovecraft'ın mitoslarında en sık geçen Necronomicon kitabının yazarı =) Gönderme yapmasam olmazdı. tıkla.

Devamını bu yada yarın gece yazacağım. =) Okuduğun için teşekkürler.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
10
« Yanıtla #71 : 14 Şubat 2010, 18:56:07 »
1369

O gece ve sabah orada kaldı Alexander ile Gospel. Ev sahibinin onlara getirdiği kanı içip, sonraki adımları hakkında konuşuyorlardı. Roma'dan kaçıp Kahire'ye gelmek iyi bir başlangıçtı ancak sonraki adımları biraz daha karmaşıktı. Bedevilerden yardım alıp, Arap Yarımadasını geçmeyi planlıyorlardı. Perslerin eski ve gizemli diyarına girip Ölümsüzler diye bilinen tarikatın üyeleri ile karşılaşmaktı asıl amaçları.

Garip ev sahibi onlara bolca kan bırakmış ve ardından ortadan kaybolmuştu. Güneş batmaya başlayana kadar da ortalıkta gözükmedi. Ancak bir anda kapının önünde belirdiğinde, Alexander adamın sessizliğini fark etti. Kendi soyunun keskin kulakları adamın kalp atışlarını duyamıyordu.. Bu bir insan değildi.

"Umarım kanı beğenmişsinizdir." dedi Abdül. "Bir kaç saat sonra evden gitmeniz lazım. O nedenle sorularınızı sorun. Cevaplayabileceklerimi cevaplarım ama ağzıma almak istemeyeceğim şeyler olacak. Söyleyemem dediğimde, susun."

Adam Alexander'ın gözlerine baktı derin derin. "Evet, senin cevaplarının bir kısmı bende var, Alexander." dedi, "İçindeki boşluğu kapatacak her şeye razısın biliyorum. Bütün sizin lanetli soyunuzun üyelerinden daha büyük bir boşluk var içinde ancak söyleyemem bunun nedenini. Çünkü sözler uzaklaştırılmış senden. Zamanı geldiğinde öğreneceksin emin ol."

Gospel'in önüne oturdu ve cüppesinin içinden bir küp çıkardı. Küpün üst kapağının bütün köşelerine bir kez vurduktan sonra tutup hızlıca kaldırdı. Masanın üzerinde, küpün içinden düşmüş olması gereken üç tane taş bulunuyordu. Adam bir süre inceledi onları.

"Gospel... Kendini hazırlamalısın." dedi Alexander'ı baş parmağıyla göstererek devam etti, "Ve onuda elbette. Yediyi arıyorsunuz ancak asla bulamazsınız biliyorsunuz. Babil'den sürülenler zamanından beri kayıp hepsi." küçük bir sessizlik oldu. "Binlerce yıl önce, insanlar ve tanrılar birbirlerine çok daha yakındılar. Şu dönemde, Sümerlilerin Anu diye isimlendirdiği tanrının zamanı yaşanıyor. Dünya'nın büyük kısmı onun peşinden gidiyor. Ancak uzun zaman önce böyle değildi. O zamanlar Enki vardı. O zamanlar onun zamanıydı ve Babil Anu tarafından yok edilene dek o hüküm sürdü. Sizin soyunuzun başlangıcı için bir şey diyemem ancak ne Enki'nin karanlığında ne de Anu'nun ışığında doğdunuz."

Önündeki kil çanaktan yeşilimsi bir sıvı içti ve gökyüzüne baktı. Kafasını hafifçe sallayıp devam etti.

"İşte o alacakaranlık zamanından önce, Enki'nin en yükseldiği dönemlerden birinde yapıldı Babil Kulesi. Siz Enki'yi Şeytan ismiyle bilirsiniz veya Lucifer. Diğer Tanrıların bile yardımı vardı o işte, Kadath'daki diyarlarından gelmişti pek çoğu. Ancak sonunda Anu'nun -sizin bildiğiniz adıyla Yahova veya Allah- dönemi başladı. İnsanlar bir dönemden diğerine geçerken ayrılık yaşadılar. İsa'nın dediği doğruydu; 'Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben baba ile oğlun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim.'*" derin bir nefes aldı sonra gökyüzüne bir daha baktı. Dolunay yükseliyordu ve az zamanı kalmıştı. "Önceki nesil Enki'nin öğretileriyle büyümüştü, yeni nesil ise Anu'nunkiler ile. Bu karmaşaya yol açtı ve savaşlar çıktı. Sonunda eski nesiller yaşlandı ve dünya üzerinden göçtüler teker teker. Yeni nesil böylelikle galip çıktı. Anu, Enki'nin zamanı gelmesin diye onun bütün takipçilerini ve kanıtlarını yer yüzünden silmeye çalıştı. Böylelikle Babil Kulesi ilk yıktığı şey oldu. Enki'nin zamanı asla gelmesin diye Anu'nun yaptığı bir şeydi belki de. Belki Enki aynı şeyi Anu'nun zamanı bittiğinde yapacak. Sebebi ne olursa olsun, Diğer Tanrılar korktular ve Anu'nun onlara dair şeyleri yok etmesinden korktular. Böylelikle Kadath'a döndüler ve bir daha evlerinden ayrılmadılar."

"Ya Yedi?" diye sordu Gospel. "Yedi'nin bütün bu iş ile alakası ne?"

"Enki giderken sizin soyunuzdan altı kişi seçti, yedi değil. Altı atanız Babil Kulesi'nin derinliklerine girdiler yıkıldıktan sonra ve orada Enki'nin labirentlere girdiler. Enki dünya üzerinden çekilmek üzereydi, zamanı gelince uyanması üzere eski bilgeliklerinin bir kısmını saklamıştı Anu'dan. Son bir kez gözüktü giysileri içinde altı atanıza, onları sonsuz bir uykuya yatırırken, yedinci hazır olduğunda uyanacaklarını söyledi. Bir efsaneye göre o altı üye altı Klan'ın kurucularıdır. Daeva, Gangrel, Julii, Mekhet, Nosferatu, Ventrue -Julii'yi bilmiyor olabilirsiniz çünkü hepsi Roma zamanından sonra öldürüldü. Klan kurucuları böylelikle uyudular, onları yaratanın kanına sahip vampiri beklemek üzere. O öyle bir kişi olacaktı ki, tüm disiplinlere, tüm soyların her gücüne vakıf olacaktı. Enki'nin bizim bildiğimiz Dünya'ya dönüşü sırasında ortaya çıkacaktı bu yedinci. İncil'de ve Kur'an'da Mesih Karşıtı olarak bilinen kişinin efsanesine bağlanıyor bu. Anu'nun seçilmişiyle Enki'nin seçilmişi.

Anu, Enki, Diğer Tanrılar... Hepsi sadece bu dünyaya yetebilecek tanrılar. Ancak bu dünyanın üzerinde onların bile fark edemediği gözler var. Anu, Gökyüzüne giden kapının tanrısıdır ancak uzayın bilinmeyen derinliklerinde, bilinmeyen boyutların hepsinin kapısı, anahtarı ve gardiyanı olan bir Tanrı gezer. Enki, karanlığın ve Abyss'in temsilcisidir ancak Abyss'in önünde diz çöktüğü bir Tanrı gezer yıldızların arasında. Bu dünyayı ayakta tutan sütunlar ayağaımızın altında duruyor ve bizden çok büyük sırları saklıyorlar. Ben Babil Kulesini göremedim bu gözlerle ancak Adsız Kent'e gittim Arap Çölünde. Sizi temin ederim, Vampirler, Kurtadamlar, Demonlar... Bunlar bu Dünya'daki en karanlık şeyler değil. "

"Diğer Tanrılar neden karışmıyorlar bu işe?" dedi Alexander "Diğerleri neden onları durdurup almıyorlar ellerine kontrolü?"

"Zamanında dediğin oldu, tüm Tanrıların yaşadığı ve insanların özgürce istediğine taptıkları zamanlar. Ancak o zamanlardan önce bu dünyada bazı kararlar verilmesi gerekti. Gökyüzünden Yüce Eskiler ve Mi-go ve adları unutulmuş bazı ırklar geldi. Diğer Tanrılar korktular ve saklanmak zorunda kaldılar. İnanın bana, tanrıların pek çoğu böyle bir zamanda kaçtı işte. Enki ve Anu ise anlaşma yaptılar ve uzun yıllar boyunca o ırkların Dünya'dan sürülmesine uğraştılar gizlice. Diğer Tanrıların gücü, gün geçtikçe azaldı elbette. Anu ve Enki gizlice hareket ettiler ve her bir parçasını ezberledikleri bu Dünyayı değiştirdiler. İklimler değişti, topraklar deniz oldu ve bazı denizlerde toprak. Irklar dünyaya ayak uyduramadılar ancak o zamanlar daha yeni doğmuş olan insan ırkı hayatta kaldı. Anu ve Enki ise bunu hallettikten sonra dönem dönem yönettiler dünyayı, anlaşmalarında olduğu gibi."

"Bu anlattıkların kabul edilemez. Bu bir küfür." dedi Alexander kafasını sallayıp hızlıca. Hayatı boyunca eğitimini aldığı şeylere bu kadar ters düşen bilgilere karşı duruyordu. İçinde bir öfkenin kabardığını hissetti, nereden geldiğini bilmediği bir kızgınlık. Gospel ise bir heykel gibi oturmuş, çatık kaşları ile dinliyordu dikkatlice.

"Elbette edilemez." dedi sakin bir şekilde. "Şimdi gidin, çünkü dolunay yükseldi ve yapmam gereken işler var. Yolculuğunuzu yapın ancak aradığınız şey sizi bulmadan, siz onu bulamazsınız. Çünkü onu saklayan sadece taşlar ve zincirler değil. Elveda." dedi Abdül ve sanki kaçırmaması gereken bir görüşmeyi kaçıracakmış gibi hızlıca odadan çıktı, tahta merdivenlerden aşağıya doğru indi ve aşağıdan bir kapının kapanma sesi geldi. Alexander ise duyduklarını kafasında oturtmaya çalışıyordu.

Ayağa kalktı ve Gospel'in arkasından söylediği şeyleri duymaksızın pencereye doğru yürüdü. Dolunay gökyüzünün en tepesinde duruyor ve onunla alay ediyordu. Yıldızları izledi, ışıkları bir sönen bir yanan şeyleri izledi. Orada çok daha fazlası olduğunu görebiliyordu şimdi. Sadece karanlık yoktu, Abdül Alhazred'in dediği doğruydu, bu Dünya sadece görünenden ibaret değildi.

Ezan sesi, rüzgarın yarattığı uğursuz uğultuyu böldü.


Spoiler: Göster
*Matta (10:34)
#rekt

Çevrimdışı Roselyn

  • **
  • 73
  • Rom: 0
  • Blood Witch Queen
    • Profili Görüntüle
    • Düş
Ynt: Gölge (10)
« Yanıtla #72 : 14 Şubat 2010, 22:01:55 »
Mitolojiyi böyle bağlama olayına bayıldım ben =)
Yakın zamanda Sümer mitolojisi okumuşluğum var, o yüzden tadı ayrı bir güzeldi diyim ^^
Devamını bekliyoruz merakla. Ama cidden, tamamlanınca bir kere de kronolojik sırayla okumak gerekecek.

Çevrimdışı Dúrgonath

  • ***
  • 680
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (10)
« Yanıtla #73 : 15 Şubat 2010, 21:30:39 »
Lovecraft, İncil, Kıyamet Senaryoları.

Hepsinin bu kadar uyumlu bir şekilde bir araya getirilebileceğini sanmazdım.

Ama belki de hepsinin kaynağı aynıdır, sen de farklı bir şey yapmıyorsundur.

Yine de, hayran olmaktan kendimi alamıyorum.

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gölge (10)
« Yanıtla #74 : 17 Şubat 2010, 13:51:50 »
Baal Adramelech,

İyice olgunlaşırmışsınız! Bu bölümü çok beğendim diyebilirim. Birçok şeyin bağlantısı açısından ve tabi yarattığınız hava açısından bir de... :)

Elinize sağlık!
Let the Dragon ride again on the winds of time.