“Tatatam, gösteri başlıyor!” dedi insan maskeli fare.
“Bugün her birimiz, erm, insan kılığındayız. Yok. Ben oyuncuyum, sizler izleyicisiniz. Ben bir fareyim, sizler insansınız. Hepimiz maskeler giydik. Ben insan maskesi giymiş bir fareyim! Ben fare maskesi takmış bir insanım. Ya da en basiti ben sizin bir yansımanızım. Eheh. Ne kadar güzel değil mi?”
Salonun tüm şaşkın bakışları arasında, iki ayağı üstünde duran tüylü ve gri yaratık, eğilerek selam verdi. Ve perdeler açıldı. İki süslü kadın boyunlarına geçirilmiş ipliklerle tavandan asılı duruyorlardı. Yerde takım elbiseli birkaç adam yatmakta, sahnenin üstünden paralar yağmaktaydı. Bir adam, ellerinden kanlar akarken, karanlık sahnenin en arkasında üzerine vuran spotları selamlarcasına nefes alıyordu.
“İşte bu adam! Evet, işte bu adam bir insan!” dedi insan maskeli fare. Salon gerçeklik ve oyun arasındaki farkı anlama noktasına gelmemişti. Herkes birbirine soru soran gözlerle bakıyor oyunun içeriğini bilen birilerini arıyordu. Gelin başı yapılmış sarı saçlar, boyna sıkıca bağlanmış kravatlar, özenle taranmış saçlar, değiştirilmiş yüzler, makyajlanmış yüzler. Şimdi bu şaşkınlık ifadesi içinde hepsinin bir anlamı vardı. Hepsi oyunun bir parçasıydı.
“Bazen, maskelerin düşmesi için birkaç manyağın ortaya çıkması gerekir. Bir fare tıkırdar. Bir kedi miyavlar. Kedi! Lanet olsun kedilerden nefret ederim!” Tiksinir gibi el hareketleriyle bir şeyler uzaklaştırdı büyük fare. “Bugün burada birkaç polis var. Hepinizi öldürmem pek mümkün değil. Cinayeti sevmiyorum. Cinayet! Bu bir cinayet mi? Bu bir kurtuluş! Sıkıntılı yaşamlarınızdan kurtarıyorum sizleri! Aha çığlıklar kulağımda ve bunlar benim kurtuluşum, Ahah!”
İnsanlar çoktan ayağa kalkmış dışarı çıkmak için koşturuyorlardı. Ancak polisler kapıları kapatmış. Kimseyi dışarı çıkarmıyordu. Hepsi koca birer fare maskesi takıyordu.
“Sessizlik sessizlik. Bir oyun sergiliyoruz burada! Sanata da mı saygınız yok!” Fare sahnede gidip gelmeye başlamıştı. “Sen de kimsin!?” sesleri yükseliyordu.
“Kimim ben? Kimim ben? Söyledim ya. Ben sizim. Sizden farkım ne? Ben de maske takıyorum. Ben de insan değil miyim! Ben de sahnede bir oyuncuyum. A, özür dilerim. Ben sahnedeyim ve sahnede olduğumu söylüyorum.”
“Sen bir katilsin!”
“Hayır! Nerden çıkardın! Kimi öldürmüşüm. Neyse neyse. Gelin ve beni öldürün. Nabız atışlarım yükseliyor. Bir süre sonra nabız atışlarıma bağlı bir bomba burayı havaya uçuracak. Bir an önce durdurmalısınız onları!”
Makyajlar akmış, saçlar bozulmuş, kravatlar indirilmişti.
Fare bir çığlık attı. Herkes üzerine gelmeye başlamıştı. Fare gülüyor onları çağırıyordu. Geriledi ve geriledi. Sonra beline sardığı kuşağından bir kumanda çıkardı.
“Hoşçakalın. Şimdilik bu kadar kabus yeter. Karabasanlar gerçekten kötü şeyler.”
Fare yok oldu.
Gösteri bitti.