Kayıt Ol

Delik Gökyüzü

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Delik Gökyüzü
« : 25 Ocak 2010, 19:41:23 »
Fantastik mi değil mi bilemediğimden buraya koydum.15-20 dakikada yazdığım kafayı yemiş bir adamın hikayesi ya da başka bir şeyi onu da bilemedim.



"Susamak..."

“Pembe karların üzerine mor karlar yağıyordu. Etrafını aydınlatması için dikilmiş,ama sönük ışığyla sadece dibine ışık verdiği için içine kapanmış bir lambaydı o. Çocuk birkaç adım ötesinde dikiliyor,yanına yaklaşmaya çekiniyordu.
Sonra gökyüzünden kızıl ışıklar patladı, lamba özgürlüğüne kavuştu.”


Dar sokaktan geçen itfaiye aracının siren sesiyle kendine geldi. Kafasındaki görüntülerin,imgelerin geçmişine ait olduğunu düşünüyordu,ama bunu bilmiyordu. Islanmış mukavvalarla kapatılmış ve üzerine tahtalar çakılmış kırık camlı pencereden içeri kış güneşi süzülüyordu. Güneşin odada aydınlattığı yerlerde toz bulutları kalkmıştı sanki. Işığa yaklaşan soğuktan kurtulacak ama dünyanın ne kadar umutsuz bir yer haline geldiğini unutacaktı.
Bunu bilmiyordu ama öyle hissediyordu.

Susadığını hissetti ama kıpırdamadan yatmaya devam etti. İçinde tahtakurularının gezdiği tahta döşemelerin üzerinde yatıyordu. Odada yatağa benzer bir şey yoktu, sadece köşede bir sandalye duruyordu.
Görüntülere daldı.

“Gri gökyüzünden yağmur damlaları boşalıyordu. Gökyüzü delinmişti ve şimdi içindekiler aşağıdaki insanları ıslatıyordu. Gökyüzünü her zaman delecek bir şeyler bulunurdu. Bu sefer oyuncak uçağı delmişti gökyüzünü. Kırmızı büyük bir makineydi. İnsanlar gürültüsüyle titrerdi. Gölgesi şehri kaplardı. Oyuncak uçağı korkunç bir canavardı,hepsini yok etmek isterdi.
Gökyüzü delikti ve yağmur boşalıyordu.”

Çöpü nasırlaşmış elleriyle karıştıran bir sefil elini soğuk sert bir şeye değdirdi. Kırmızı küçük oyuncak bir uçaktı bu. Sefil,umursamadan bu sefer yaşlı elleri ıslak bir ekmeğe değene dek karıştırmaya devam etti.
...
Kapıyı çalıyordu, kapıyı itekliyor, itekliyordu tanıdık kısa saçlı kız. Açmasını istiyordu kapıyı. Yarattığı boyuttan çıkmasını istiyordu  kız. Onu hiçbir zaman sevmediğini,ama bunun ona hiçbir şey kaybettirmediğini yineliyordu. Kibarlık ettiğini söylüyordu kız .Açmasını istiyordu kız.

“Kibarlık ve lütfa gerek yok” dedi adam kelimeleri titreyerek.
“Lütfen aç şu kapıyı” diyordu kız.
Yaradılışından kaynaklanan acıma duygusunu bastıramıyordu kız.
Onu sevmiyordu kız.
“Gerçekliğe aç değilim” diye bağırdı adam kelimelerini daha iyi toparlayarak. “Hadi çabuk ol git buradan. Sanatına dön,yalanlarını fırçalarına dökerek gerçeği anlat onlara. Ben gerçekliğe aç değilim. Sen yeryüzünün kraliçesisin.”

Kapıya yumruklarını vurmayı kesti kız.

Bir süre ne kapının dışından ne içeriden ses gelmedi. Sokağın başında sakat, açlıktan kaburga kemikleri ortaya çıkmış köpek bir yandan uluyor, bir yandan topallayarak koşmaya çalışıyordu.

“Sen sevilebilirsin,daha fazla delirme” dedi kız.
İçeriden ses gelmedi ve kız gitti.



Daldı.
Güçlü ve azimli adımları vardı yeni dünyanın. Topraktaki tutku,denizdeki öfkeyle ilerliyordu yeni dünya. Konuşuyordu. Sarsılıyordu. Telleri yırtmaya çalışıyordu. Tellerle kapatılmıştı dünya. Sonra susmaya karar verdi.
Ve politikacıların konuşması böyle başladı.

Gözlerini açtı. İçeriye gün ışığı sızmıyordu artık. Güneş kaybolmuştu. Bilmiyordu.
Bir makinenin sürekli gürültüsü kalbini boğuyordu. Makine ölümcül bir şarkı söylüyordu,aşkla dolu insanlar hastalıklı bir şarkı söylüyordu. Gerçekçiler nakaratsız bir şarkıyı mırıldanıyor,ahlaklılar aynı sözleri tekrarlayıp duruyordu.

Odanın ucunda yeşil bir yol vardı. Kaçtı.

Karanlıkta boşlukta yüzüyorlardı. Yıldızlar gözüne takılıyor,sonra hepsi utanarak kaçışıyorlardı.

Kırmızıya doğru gitti..

Biliyorsun ki dedi kız. Bunu biliyordu ama düşünmek istemiyordu.

Kahverengiye doğru koştu.

Kurtulamıyordu. Bunların hepsinden çıkmak istiyordu ama uyanmak istemiyordu.

Kemiklerinin sızısıyla uyandı. Saçları gözlerini kapatıyordu ama odada görebileceği pek bir şey yoktu. Oda karanlıktı.

Çok susamıştı ama odada su yoktu. Çıkmak istemiyordu. Burada kalmak istemiyordu ama burası en güvenlisiydi. Su istemiyordu ama susamıştı.

Kaçmak istedi ama renkler kapanmıştı.

Git ve bilmiyormuş gibi yap diyordu içinden bir ses. Hak verdi çünkü zaten bilmiyordu.
Düşünüyordu ama bilmiyordu.
Artık dönmenin vakti gelmişti. Bir elini duvara yaslayarak ayağa kalktı. Bir bara gidecekti.
Susamıştı ve bir bara gidecekti.
Gri kapıya doğru ilerledi. Lüzumsuz hareketler yapmayacaktı,belki eğlenebilirdi. Hayatın bir parçası değil miydi bu? Eğlenirlerdi,herkes eğlenirdi.
Kahkaha seslerini anımsamaya çalıştı ama hiçbiri içten gelmedi. Paslanmış,çürümüş kahkahalardı zihninde kalanlar.
Kapıyı açtı. Kar yağıyordu ver hava soğuktu. Yerler buz kesmişti ve kar yağıyordu. Basamakları inmeye başladı. Üçüncü adımı bir yere dokunmadı. Her adımının bulması gerektiği bir yer olduğunu biliyordu bu yüzden bunu mantıksız buldu. Adımı basamağa değecekti.
Gökyüzü bulutsuzdu ama hiç yıldız yoktu.
Yaşadığı kente hiçbir zaman kar yağmamıştı.

Ertesi gün insanlar işe gitmek için sıcak evlerinden çıktılar. Bağıraşarak,nefret ederek,severek evlerinden çıktılar.
Ve eski bir binanın önünde merdivenlere yığılmış kıvırcık saçlı bir adam buldular. Yüzündeki ifade belirsizdi. Gözleri kapalıymış ama sanki gözlerini dikmiş onlara bakıyordu. İnsanlar bunu “garip” diye düşündüler. Zihinlerinde aradıkları kelime buydu. Adamın kayıp düşerek mi yoksa sarhoş olup donarak mı öldüğünü bilemediler. Ama bunlardan biri olduğunu düşünüyorlardı.
Sokaktan bir siren sesi daha duyuldu ve adam sokakta bir daha anımsanmadı.

Bir yerden sonra zihnindekileri tırnakla ayırmayı kestim,gerçekle hayali ayırt edemiyore falanfalan...

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Delik Gökyüzü
« Yanıtla #1 : 25 Ocak 2010, 20:13:02 »
pleasant^^,

Öncelikle, sizin yazmış olduğunuz bir yazıyı sanırım ilk defa okuyorum. Umarım yeni hikayeleri de görebiliriz. :)

Hikayenizin on beş - yirmi dakikada çıktığını söylemişsiniz ve bu şekliyle bana iki kez okumayı başardınız.

Bu, şöyle ki, biraz zaman, mekan ve kişilerin pek belirli olmamasından da kaynaklanıyor olabilir, benim beynimin okuduğum şu zaman için kapalı olmasından da belki...

Adamın zihnindekileri tırnakla ayırıp da okuyucuya sunarsanız ve tanrısal anlatım yaparken bu anlatımın özelliklerinden uzaklaşmaya başlarsanız olay örgüsü de kafa karıştırıcı olmaya başlamış olabilir. Sonuçta 'kafayı yemiş bir adam' diye tabir ettiğiniz kişinin düşüncelerini olduğu gibi bize aktarmanız bizi de aynı duruma düşürebilir, öyle değil mi?

Hikayenizden tam olarak çıkarmayı başardığım şey -sizin de dip not düştüğünüz gibi- gerçekle hayali ayırt edemiyor olması karakterin...

Benim zihnim şu an kapalı da olabilir, diğer arkadaşlardan gelecek yorumlarla bunu teyit edebiliriz tabi. :)

Emeğinize sağlık diyorum...
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Delik Gökyüzü
« Yanıtla #2 : 25 Ocak 2010, 20:52:46 »
Daha önceki yazılarından bu yana epey bir gelişme olduğu ortada. Tüm öykü bir şarkı sözü gibi, hikayesi olan bir şarkının sözleri gibi ve muhtemelen böyle bir iki ufak şey var öykünün içinde. Ve yine muhtemelen bu sebeple biraz kapalı anlaşılmaz kalmış hikaye. Ama eski yazılarından daha iyi olduğunu söyleyebilirim :)
try again fail again fail better

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Delik Gökyüzü
« Yanıtla #3 : 25 Ocak 2010, 21:09:13 »
pleasant^^,

İmgeler konusuna değinmeden geçmek olmaz... Kırmızı oyuncak uçak ve gökyüzünün delinmesi... Bunlar farklı bir kasvet içermekte bence... Bunu güzel başarmışsınız gerçekten.

Ufak bir öneri... Tırnak (") işaretini bir çizgi romanda konuşma baloncuğu çizmek gibi düşünürseniz ve düşünceler içinse düşünce baloncuğu çizer gibi (') işaretini kullanırsanız karakterin konuşmalarını ve düşüncelerini ayırmanız çok daha rahat olur diye düşünüyorum.

Bir de... Önceki birkaç yazınızı okuyup tekrar bu yazınızı okudum. Gerçekten güzel bir gelişme var ortada bence.

Elinize sağlık... :)
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Delik Gökyüzü
« Yanıtla #4 : 27 Ocak 2010, 19:07:30 »
Teşekkür ederiiim.Ben de emin olamamıştım,konuşmalar düşüncelerle karışacak falan.Tavsiyen için sağol  :) (ne çılgın bir ifadedir bu ya  :D )

Şu sıralar bütün yazılarım şarkı sözlerine benzemeye başladı;hadi hayırlısı belki ilerde söz yazarı,müzisyen falan olurum :P  :D

Uzun süredir yeni bir hikaye yazmıyordum,sağolun okuduğunuz için ve yorumlar için  :)

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.