Kayıt Ol

Ragnarok

Çevrimdışı Methanopyrus

  • *
  • 45
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ragnarok
« : 08 Mayıs 2010, 21:17:48 »
Uyan… Uyan...
 Tek duyabildiği zihninde sürekli tekrarlayan ‘uyan’ sesiydi. İçinde bulunduğu boşlukta yapabileceği yegâne hareketi yaptı, nasıl düşünebildiğini bile bilmiyordu. Sese odaklandı, odaklandı, odaklandı kendine asırlardır sürüyormuşçasına gelen bir bekleyişten sonra zihninde 40 yaşlarında, yüzü yaşına büyük bir tezat oluştururmuşçasına 100 yaşında bir adamın izlerini taşıyan uzun boylu bir adam canlandı. Çıkık elmacık kemikleri,sert bakan buz mavisi gözleriyle birleşince gizemli yabancıya korkunç bir hava katıyordu.Giydiği giysinin kukuletası yüzünden saçları gözükmüyordu ama gri tonlarında olduğu belliydi.
 Yüzünde bir gülümseme belirdi.Dudakları kıpırdamadı ama ne dediğini net bir şekilde duydu. ‘Yanılmadığımı biliyordum.’ Ellerini ona doğru uzattı. Kafasında anlayamadığı dilde birkaç sözcük duydu, ‘Kızıl ışığı takip et. Beni bulacaksın’ dedi ve ortadan kayboldu.
 Birkaç saniye sonra boğazında büyük bir acıyla gözlerini açtı. Büyük bir mağarada olduğunu fark etti. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Burayı, nasıl geldiğini, kim olduğunu, hiçbirini… Yavaşça yattığı yerden ayağa kalkıp etrafına göz gezdirdi. Bir yerlerden su sesi geliyordu. Bulunduğu oda 3farklı yere açılan bir mağaracıktı. Nereden geldiği belli olmayan loş bir ışıkla aydınlanıyordu. Mağara zemininde irili ufaklı kayalar vardı. Suyun olduğu tarafa gitmeye başladı. Açıkmış ve susamıştı. İlerlemeye başladı. Üstündeki paçavra ancak avret yerini saklamaya yetiyordu. Mağaranın inanılmaz derecede sıcak olduğunu fark etti.
 Kendi bu düşüncelere dalmışken çıplak ayaklarına bir şey takıldı. Bunun bir taş olmadığını fark etti. Korkuyla ayaklarının altındaki şeye doğru eğildi. Kendine doğru çevirdiğinde bunun bir insan olduğunu, en azından bir zamanlar insan olduğunu fark etti. Ceset çürümüş ve adamın derisi hastalıklı bir gri rengi almıştı. İğrenerek cesedi bir kenara itti ve koşmaya başladı. Gördüğü ceset onu derinden etkilemişti çünkü mağaranın ışığında kendi derisinin de aynı hastalıklı gri renginde olduğunu biliyordu. Çıplak ayaklarına birçok taş parçası batmıştı ama bunu önemsemiyordu koşarken daha birçok cesede takıldı. En sonunda su sesinin olduğu yere varmıştı.
 Girdiği oda diğerlerinin aynısıydı. Sadece tavandan sızan kızıl renkli sıvı dışında… Bunun kan olduğunu anlaması için yakına gitmesine gerek yoktu. İğrenerek kanın aktığı yerdeki birikintiye doğru yaklaştı. Mağaranın loş ışığında kandan yansıyan kızıl ışık soldaki yola doğru düşüyordu. Hemen gizemli adamın söylediklerini hatırladı ‘Kızıl ışığı takip et. Beni bulacaksın’. Kesin bir kararlılıkla soldaki yola doğru yürüdü. Girdiği odalarda onlarca insanın çürümüş cesedi ile karşılaştı. Koşarak hep soldaki odaya saparak yol aldı. Çürümüş cesetlere bakmıyordu hatta neredeyse körlemesine koşuyordu ama her odaya girdiğinde çürüme kokusu daha ağırlaşıyordu.
 Koşmaktan bitap düştüğü sırada girdiği odadaki koku dayanılmazdı. Sanki cesetler yeni gibiydi. Bayılacak gibi oldu. Ellerine baktı. Gri diye mırıldandı ani bir adrenalin patlamasıyla yeniden koşmaya başladı. Bu kadar yaklaşmıştı cevaplara ihtiyacı vardı ve burada bırakamazdı. Koşmaya devam etti. En sonunda kokuyu bile duymaz olmuştu. Son girdiği oda diğerlerinin aksine temizdi. İnanılmaz bir şekilde acıkmış ve susamıştı sınırındaydı. Odanın sonundaki kızıl ışığı gördü ve daha bir şevkle koşmaya başladı. Mağaradan dışarıya adımını attı…
 Geceydi, dolunay vardı. Gizemli adamın dışarıda bir kayada oturduğunu gördü. Ona bakıyordu. ‘Seni daha geç bekliyordum’ dedi. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Ona soracak o kadar çok sorusu vardı ki. Kimim ben? Sen kimsin? Daha da önemlisi burası neresi? Diye bağırdı sesi çok sinirli çıkmıştı. Adamın yüzünde alaycı bir ifade belirdi. ‘Hüküm Günü, Armageddon, Ragnarok… ‘Herkes farklı bir isimle anar’ Bu isimler kahramanımız için hiçbir şey ifade etmiyordu. İfadesizde adama bakmaya başladı.
 Gizemli yabancı anlamadığı görünce yüzüne bir ciddiyet takındı. Kahramanımızın yanında belirdi. Elini omzuna koydu. Donuk buz mavisi gözler karşısındakini neredeyse hapsetmişti. En korkusuz insanları bile etkileyebilecek o soğuk, bütün duygulardan arınmış ses tonuyla tek bir sözcük söyledi;
‘Kıyamet…’

Edebiyat hocamız isteyince böyle birşey karaladım okul dergisi için.Bazı sözcükler komik gelebilir.Bir de armageddon dan başka birşey bulamadım yoksa alakasız durduğunu biliyorum :D
Order Of The Black Robes
Dinsiz bilim topal,bilimsiz din kördür.

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ragnarok
« Yanıtla #1 : 08 Mayıs 2010, 21:20:49 »
Fena değil ama eleştiri yapmak istiyorum.

Keşke yazınızda biraz paragraf başı falan koysaydınız. Okuması gerçekten zor ve göz korkutucu. Çünkü harf kalabalığı oluyor. Yani biraz gözümüzü dinlendirebilmeliyiz. Onun dışında fena değil.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Methanopyrus

  • *
  • 45
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ragnarok
« Yanıtla #2 : 08 Mayıs 2010, 21:27:25 »
haklısın.hocaya verdiğim kopya tek sayfa olsun istemişti bende paragraf yapmadım öylece koydum buraya.
teşekkürler
Order Of The Black Robes
Dinsiz bilim topal,bilimsiz din kördür.