Kayıt Ol

Duman

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #15 : 11 Haziran 2010, 18:40:09 »
Ups. Benim yorumumda uçmuş.

Senden korkulur.

Neden. Çok mu korkutucu gözüküyorum oradan eheh =)
#rekt

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Duman
« Yanıtla #16 : 12 Haziran 2010, 09:28:13 »
Süper olmuş. Belki biraz psikopatça ama güzel :)Terkeden sevgiliye acı ektirmenin bin bir türlü yolu vardır ama böylesini hiç düşünmemiştim. Ama düşünmemek daha iyi... Yoksa seri katil falan olurdum herhalde Smiley Ellerine sağlık...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #17 : 12 Haziran 2010, 23:01:58 »
Süper olmuş. Belki biraz psikopatça ama güzel :)Terkeden sevgiliye acı ektirmenin bin bir türlü yolu vardır ama böylesini hiç düşünmemiştim. Ama düşünmemek daha iyi... Yoksa seri katil falan olurdum herhalde Smiley Ellerine sağlık...

Düşünmemek daha iyi evet. Düşününce yazıya geçirip o düşüncelerden kurtulmak daha iyi... ^^ Şaka bir yana, gerçk birine yazılmadı ikinci bölüm. İlk bölüm öyle değil.

Teşekkürler. ^^
#rekt

Çevrimdışı Nirnaeth

  • ***
  • 848
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #18 : 12 Haziran 2010, 23:14:59 »
Beynini kemirip duranları kağıda dökmek onlardan kurtulmanın en iyi yollarından. Korkutucu evet, ama güzel. Ve bu arada, ilki ikincisinden daha güzel, sanırım onu gerçekten birini düşünerek yazmış olmandan kaynaklanıyor. gerçekten isteyerek. :)

Çevrimdışı Jean Valjean

  • **
  • 281
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #19 : 12 Haziran 2010, 23:26:58 »
Bence de tadında bırakmak gerek :)
Devamı olsa biraz boş kaçabilirdi.

Gibi yorumlar olmasaydı devam etmeyecektin değil mi? Sırf inat.  >:D

Gerçekten etkileyici, ama hayır benim böyle sadist fantezilerim yok.
He Who Dwells Beneath The Waves

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #20 : 12 Haziran 2010, 23:31:09 »
Beynini kemirip duranları kağıda dökmek onlardan kurtulmanın en iyi yollarından. Korkutucu evet, ama güzel. Ve bu arada, ilki ikincisinden daha güzel, sanırım onu gerçekten birini düşünerek yazmış olmandan kaynaklanıyor. gerçekten isteyerek. :)

Kesinlikle. O tür duygulardan daha arınmış birisi olarak sadistliğimi sadece hobi olarak kullanıyorum. euheu.

Gibi yorumlar olmasaydı devam etmeyecektin değil mi? Sırf inat.  >:D

Gerçekten etkileyici, ama hayır benim böyle sadist fantezilerim yok.

Sırf inat evet :P

Teşekkürler ^^
#rekt

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #21 : 13 Haziran 2010, 09:48:53 »
Kesinlikle. O tür duygulardan daha arınmış birisi olarak sadistliğimi sadece hobi olarak kullanıyorum. euheu.

Sırf inat evet :P

Teşekkürler ^^

Demek inat he  :hemk Neyse şunu söylemek istiyorum iyiki de inat etmişsin :D Yine yazayım aynısını da yine inat yap.

Tadında bırakmak gerek :P

Ellerine sağlık :)
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #22 : 13 Haziran 2010, 22:42:29 »
Demek inat he  :hemk Neyse şunu söylemek istiyorum iyiki de inat etmişsin :D Yine yazayım aynısını da yine inat yap.

Tadında bırakmak gerek :P

Ellerine sağlık :)

Teşekkürler ^^ 'Hangi hikayeye yazsam bunu?' diye düşünmem sonucunda ekledim bu hikayeye, bu bölümü. Yoksa Duman'a yazacağım diye oturmadım hani.
#rekt

Çevrimdışı Shinigami

  • **
  • 166
  • Rom: 2
  • There is nothing about me
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #23 : 14 Haziran 2010, 01:09:34 »
İnadına yazmak hmm, nitekim ters insan psikolojisi işe yarıyormuş. =P

2. bölüme gelecek olursak, duygularını tasvirlerinle güzel harmanlamışsın ve bunu sunuş şeklin etkileyici. Fakat ilk bölümü gerçekten birini düşünerek yazdığından ötürü daha etkileyici buldum ikincisine nazaran. Eline sağlık Adramelech. :)

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #24 : 14 Haziran 2010, 01:10:52 »
İnadına yazmak hmm, nitekim ters insan psikolojisi işe yarıyormuş. =P

2. bölüme gelecek olursak, duygularını tasvirlerinle güzel harmanlamışsın ve bunu sunuş şeklin etkileyici. Fakat ilk bölümü gerçekten birini düşünerek yazdığından ötürü daha etkileyici buldum ikincisine nazaran. Eline sağlık Adramelech. :)

Birinci bölümler çoğu zaman daha iyidir zaten. ben de daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Teşekkürler ^^
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Duman (3)
« Yanıtla #25 : 25 Şubat 2011, 21:17:24 »
Uzun saçlarını hafifçe geri atıp yüzünü aşağı doğru eğdi. Dudağındaki sigaranın hafifçe, yavaşça kaydığını fark ediyordu adam, bu yüzden biraz daha sıktı, en azından ceplerindeki ellerini, çakmağı bulma çalışmasından başarılı bir şekilde döndürene kadar düşmemesini diliyordu; bu onun son sigarasıydı.

Evet, hikayenin başını okuyan her insanın tahmin edebileceği gibi bir kadın vardı. Kadın onu yaralıyordu, adam neredeyse bundan zevk alıyor gibiydi. Hikayeyi arkadaşlarına okuduğunda, onların da ilk tepkisi bu olmuştu. Onun cevabı ise, içtiği ot yüzünden artık pek bir şey hissedemeyen beyninde hala süzülen bir kaç kelimeydi.

"Her zaman bir kadın vardır."

Uzun süredir yazdığı bir hikaye, artık roman olacak kalınlığa geldiğinde de böyle demişti o. Oturduğu gri renkteki garip koltukta bunu oldukça uzun süre düşünmüştü. Evinde bolca eşya vardı adamın ve bu koltuk belki de en önemlilerindendi. Hikayenin başladığı ve büyük ihtimalle o ihtişamlı son kelimeyi yazacağı koltuktu.

Elini sigarasını almak için yüzüne götürdüğünde, sakallarının çıkmaya başladığını fark etti. Bir de onları kesmekle uğraşacaktı şimdi. Bu yaşta, ilk defa sakalları çıkıyordu. Zaten pek normal değildi vücudundaki kıllar; ilk beyaz saçını ortaokulda koparmıştı.

O koltukta, saatlerce boş boş oturduğunu hatırlıyordu adam. Acı çekmeden öncesini hatırlıyordu. Kızların onunla neden çıkmadığını düşündüğünü hatırlıyordu ortaokuldayken. Şimdi hatırladı, okuldaki herkes İngilizce ödevinde çiçekli böcekli bir hikaye yazarken, o kanlı bitmiş ve elbette oldukça beceriksiz bir korku hikayesi yazmıştı. Altıncı sınıf mıydı neydi bu, sanırım o zaman karar vermişti ne olmak istediğine.

İşin garibi, o bunları düşünürken, 'o kadın' hala karşısında, elleri bağlı bir şekilde duruyordu. Adam, onu böyle bir hale sokabileceğini hiç düşünmemişti. Daima kendini iyi bir insan olarak görmüştü. Ancak bir kaç aydır anlıyordu kimliğini, içindeki nefreti, korkuyu. Korkunun ne kadar tehlikeli olduğunu, bir yılanı bir köşeye sıkıştırdığınızda öğrenirsiniz nasıl olsa.

Şehre bakmıyordu adam uzun zamandır. Şehrin görüntüsünden nefret ediyordu. Gotik mimarinin karanlığı, karanlık bir gölün o iğrenç balçığımsı iniş kalkışları, kuşların anlamsız ciyaklamaları. Bunların hepsi ona inanılmaz boş geliyordu uzun zamandır. Çok uzun zamandır.

O hala yaşadığını kanıtlamaya çalışırcasına sevmeyi denemişti. Hikayedeki ezik karakter değildi, sevdiği herkesi elde edebilecek kadar iyiydi. Ancak tabi, kitabı okurken fark ettiği bir şey vardı.

Gördüğü şey, görmenin mantığı, hisler, sadece evrenin bir anomalisi sonucunda oluşan garip titreşimlerin sonucuydu. Hiç bir şey gerçekten romantikleştirilecek kadar duygusal değildi. Her şey, aslında birer elektron atlaması ve fotonların parçacıklara çarpıp sekmesinden ibaretti. Gerçek olmadığı gibi, yaşamın kendisi oldukça abartılan bir olguydu.

Kişinin kendini özelleştirmesi, aslında yapacağı en gerizekalıca hareketti. Evrenin asla-bitmez kaosunun yarattığı bir kaç anomalinin çakışmasıydı. 'Yaşam' 'Organik' denilen her şey, 'İnorganik'den farksızdı aslında. Bir fizik profesörünün, diğer bütün bilim alanlarında az çok bilgi sahibi olduğunu bilecek kadar güçlü elektrik akımlarına sahipti beyninde. Ve mütevazılığın kendini başkalarına göstermekten utanmak gibi saçma bir davranış olacağını bilecek kadar objektifti.

Bu yüzden denemeye başladı.

Tanrıyı yendi. Hayat ateşini buldu. Pandora'nın Kutusunu açtı. Ruhlarla konuştu.

Adam öldüğünde 27 yaşındaydı. Arkasında büyük bir servet ve bitmemiş bir kaç roman bıraktı. Duygular hakkında bir miktar makalesi ve La Psychologie Humaine adlı bir roman da bunların yanındaydı. Profesör'ün öldüğüne öğrencilerinin de pek üzüldüğü söylenemezdi.

Arkasında bıraktığı en garip şey ise, ellerinden tavana bağlanmış bir insan kuklasıydı. Önce polisler bunu bir fantezi aleti sansalar da, pek doğru olmadığı ortaya çıktı. Evin herhangi yerinde bunun bir eşit fantezi olduğuna dair başka bir kanıt bulunamadı. Kesik ve kırık izlerinden, adamın sadece bundan sinirini çıkardığını anladılar.

Böylelikle, adam, 27 yaşında, ağzına soktuğu namludan çıkan tek kurşun ile ölmüş bir şekilde evinde bulundu. Cenazesinde bir kaç ortaokul arkadaşı hariç kimse yoktu.

Huzur içinde yat.
Daima hatırlanacaksın,
A. S'arrus
#rekt

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #26 : 25 Şubat 2011, 21:28:15 »
Sana kısa yorum yapmak istiyorum ben. Bağımsız ama başlığa uymuş diyeceğim sadece.

Çatlaksın sen.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı deanna

  • **
  • 324
  • Rom: 9
  • ***
    • Profili Görüntüle
Ynt: Duman
« Yanıtla #27 : 26 Şubat 2011, 10:07:49 »
Aslında ilk ikisini okuduktan sonra bu hiç tatmin edici değil yani böyle beklemiyor insan. Gerçi ne bekleyebilirdik ki? Neyse, ilginç olmuş.

.