Kayıt Ol

Aurora Borealis

Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Aurora Borealis
« : 28 Mayıs 2010, 17:55:45 »
 
Aurora Borealis


Yaşlı adam dondurucu havada, karların arasına uzanmış, umutsuz bir şekilde yardımın gelmesini bekliyordu.Gece bastırıyor, buz gibi ayaz etini dağlıyordu.Bacağındaki kırığın acısı çoktan uyuşmuş, yerini rahatsız edici bir karıncalanmaya bırakmıştı.
Adam usulca sokulan, yumuşak dokunuşlarla vücudunu ele geçirmeye çalışan soğuk ölümden artık korkmuyordu.Yaşayacağı kadar yaşamış, görmek isteyeceğinden çok daha fazla şey görüp geçirmişti.Bu defteri burada kapatması gerekecekse bundan iyisi can sağlığıydı.

Gök kubbe, birden bire lacivertimsi bir renge bürünmüş, Kutup Yıldızı başta olmak üzere bütün gök yüzü ahalisi sanki en parlak elbiselerini giyip onun ölümünü izlemeye gelmişti.Adam artık kollarını hissedemediğini fak etti.Kalbinin artık atmadığını ne zaman hissedeceğiyle ilgili aklında dolaşan soruyu fazla düşünmemeye çalışıyordu.

Rüzgar yerdeki karları havalandırıyor, sanki yeniden lapa lapa kar yağıyormuş gibi bir izlenim yaratıyordu.Adam neredeyse tamamen uyuşmuştu.Ciğerlerinde dolaşan hava bile donmuştu sanki.Titreme nöbetleri geride kalmış, hafifçe uykusu gelmişti.Bir de hava soğuk olmasa keyfine diyecek olmazdı hani.

Buz kırılıp da, bu üzeri açık deliğe düştüğünden beri ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu fakat artık canı sıkılmaya başlamıştı.Uzaktan uzağa kurtların ulumaları duyuluyordu.Adam, kurtların gelip kendisini canlı canlı parçalamasındansa bu şekilde ölmeyi tercih etmiş olacak ki yavaş yavaş gözlerini kapadı.Rüzgarın buz parçalarına çarpıp çıkardığı tiz sesleri, kutup hayvanlarının yuvalarına kavuşabilme telaşı içinde çıkardıkları küçük patırtıları dinledi bir süre.Sonrasında yine sıkıldı.

Bir yandan da huysuzca düşünceler geçiyordu beyninden.Ölmek bu kadar mı zordu yahu?Eğer Azrail Bey randevusuna geç kalırsa, kendi kendine giderdi gideceği yere valla!
Adam yeniden gözlerini açtı.Buz çölünde yalnızlığın keyfini çıkarmaya karar verdi.Bakışlarını yıldızlarla dolu gök yüzüne çevirdiğinde evrenin ona sunduğu küçük bir armağanla karşılaştı.Bir Aurora Borealis.

Eski bir efsanenin sözcükleri beynine doluştu.Eğer bir Aurora senin için doğarsa, ondan bir dilek hakkın olur.

Bu fikir yaşlı adama biraz saçma gelmişti. Hem bu durumda ne dileyebilirdi iki? Kurtulmayı mı? Hayır, bu kesinlikle doğru seçenek bu değildi.Şu anda, burada, bu kadar fevkalade, sessiz ve yumuşak bir ölüme terk edilmişken neden hayat denen o yağlanmamış, paslı çarkı yeniden döndürebilmek için geri dönmek istesindi ki.Bu şekilde ölmek çok daha kolaydı.

Adam biraz düşündü.Ta ki aklına uygun bir seçenek gelene kadar.Sonunda beynini buz tutmamış bir tarafı, iki nöronunu
bir araya getirip, jetonu ortalayabilmişti.Kolayca ölmeyi dileyecekti.Burada öylece kurtlar tarafından canlı canlı parçalanmayı bekleyeceğine, hemen, gök yüzünü seyrederken, rahatça ölmeyi dileyebilirdi.

Artık umut saatindeki kum tanecikleri de tükenmişti.Biliyordu ki bu saatten sonra kimse kendisini aramaya gelmezdi.Daha önce de buzullarda avlanırken kaybolan adamlar olmuştu. Birkaç kişi arama ekibi oluşturup yakın buz sahalarını tararlar, eğer kaybolanları bulamazlarsa geri dönerlerdi.Biraz ağlayıp, yas tutarlar, sonra gündelik yaşamlarına geri dönerlerdi.Ta ki yeniden biri kaybolana kadar.Bu bir kısır döngüydü.

Kendisi gibi yaşlı, vadesi dolmuş, pek sevilmeyen, çatlak bir adamı aramaya çıkmak için bir ekip oluşturmalarını düşünmek bile saçmalıktı.Onun kayboluşu diğer insanların kayboluşundan daha az acı verecekti muhakkak ki.

Adam kararını vermiş, kendini hazırlamıştı.Bin yılda bir görünen bu mucizeye yeniden baktı.Aurora mavi- yeşil ışıltılar içinde gökte süzülüyordu.Adam dilek hakkını en basit dileklerden biri için kullandı.Ölmek için.
Yaşlı adam kendisine mi öyle gelmişti bilmiyordu ama sanki bir anlık da olsa Aurora altın parıltılar saçmıştı.Gözlerini açıp kapayıncaya dek bu parıltılar yok olmuştu.
Belki de bu uyuşmuş beyninin ona oynadığı son bir sefil oyundu ancak bunu düşünmeye fazla vakti olmadı.İçine sonsuz bir huzur doldu, vücudu gevşedi. Soğuğu hissedemez oldu.Gözleri, gök yüzündeki yıldızların parlak ve donuk ışıklarını yansıtırken kalbinin artık atmadığını hissetti.

Not=Aslında Temmuz ayı seçkisine göndermek istediğim bir hikayeydi bu.Ancak hem çok kısa bulduğum hem de gözüm yemediği için göndermedim.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Nirnaeth

  • ***
  • 848
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aurora Borealis
« Yanıtla #1 : 28 Mayıs 2010, 18:29:29 »
Böyle zamansız mekansız öyküleri seviyorum. Güzel anlatmışsın, fena değil, geliştirirsen çok daha güzel olur :)

Çevrimdışı Ropinie Hystria

  • **
  • 171
  • Rom: 10
  • Aut viam inveniam aut faciam
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aurora Borealis
« Yanıtla #2 : 28 Mayıs 2010, 19:08:38 »
Okuduğum ilk metnin sanırım ve şunu söyleyebilirim, artık kurgu iskelesine yazdıklarını takip edecek biri daha var :)


Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aurora Borealis
« Yanıtla #3 : 28 Mayıs 2010, 20:09:27 »
Okuduğum ilk metnin sanırım ve şunu söyleyebilirim, artık kurgu iskelesine yazdıklarını takip edecek biri daha var :)

Teşekkürler.Fakat bu aralar fazla yazabileceğimi sanmıyorum.Beğenmenize sevindim.:)
Böyle zamansız mekansız öyküleri seviyorum. Güzel anlatmışsın, fena değil, geliştirirsen çok daha güzel olur :)

Zaman ve mekan belirtmeyi ben de sevmem.Kısaca sınır koymayı. Böylece hayal gücüne daha açık oluyor. Yorum için teşekkürler :)
Spoiler: Göster