Kayıt Ol

Gohor: Kıyametten Sonra - Aşkın Güngör

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Gohor: Kıyametten Sonra - Aşkın Güngör
« : 21 Temmuz 2010, 11:03:39 »
Gohor’un adını ilk kez bir dostum aracılığı ile duymuştum. Yazdığım hikâyelerden birini Gohor’da geçen bir bölüme benzetmiş, kitabı okuyup okumadığımı sormuştu. Okumamıştım. İnternetten biraz araştırma yapınca Google sağ olsun (reklamları izlediniz) istediğim bilgiye ve çok daha fazlasına kolaylıkla ulaşmıştım. Fakat beni ilginç bir sürpriz bekliyordu çünkü kitabın yazarı eski bir dost, Aşkın Güngör’dü.

Aşkın Güngör ile yüz yüze görüşmüşlüğümüz, hatta şu son birkaç ayı da saymazsak konuşmuşluğumuz dahi yoktur. Ama birine “dost” diye hitap edebilmeniz için ille de tanışmış olmanıza gerek yoktur. Hele ki bu kişi hayatını, görüşlerini, sevinç ve hüzünlerini size kalemi ile anlatan bir yazar ise… Bu bir roman yazarı, bir dergi yazarı hatta bir şair bile olabilir. Ya da bir blog yazarı… Ne demek istediğimi anladınız sanırım.

Aşkın Güngör’le ilk tanışmam uzun yıllar önce yayınlanan “Punisher / İnfazcı” isimli çizgi-roman sayesinde olmuştu. Çizgi-romanın son sayfalarında bir mektup köşesi vardı ve Aşkın Güngör adında oldukça neşeli, kıpır kıpır bir genç cevaplıyordu soruları. Yaveri Pisişır ile mektupları yanıtlarken çılgın kahkahalar atıyor, zamanın korku sembolü Freddy Kruger’ı okurlarının üzerine salmaktan hiç çekinmiyordu. Bunu yaparken o kadar başarılıydı ki normalde sıkıcı olması gereken köşeyi oldukça hareketli bir yer haline getirmişti. Öyle ki çizgi-roman okumadan mektup köşesine geçer olmuştu insanlar. İşte o Aşkın Güngör yerinde durmamış, kendini geliştirmiş ve başarılı bir yazar olmuştu.

Bu kitabı almaya çok heves etsem de bazı maddi sıkıntılardan dolayı bu hevesim hep kursağımda kaldı. Ta ki hayalleri gerçekleştirmekte üstüne olmayan Vildan Hanım adında başka bir dostum bana kitabın imzalı bir kopyasını yollayana dek (Kendisine buradan sonsuz teşekkürler).

Yazarın birçok kitabı olmasına rağmen bunların arasında en meşhuru Gohor. Kapağında bilim-kurgu yazıyor olsa da kitabı sadece bu türe dâhil etmeye gönlüm elvermiyor. Çünkü kitabın içinde bilim-kurgu dışında o kadar çok şey var ki. Hayata, sevgiye, dostluğa, anneye ve insanlığa dair… Bakın ne demiş Nur İçözü?

“Gohor, yalnızca serüvenlerle dolu bir kurgu bilim romanı değil. Çevreyi, yaşamı, bilimi ve dünüyle bugünüyle insanı sorgulayan bir yapıt.”


Gerçekten de öyle… O yüzden Gohor’a sadece bir bilim-kurgu değil, bilim-kurgu sosuna batırılmış edebi bir roman demek istiyorum. Gohor’da 16 yaşlarında bir grup arkadaşın maceradan maceraya atılmasını, bu süreç içinde olgunlaşmasını roman kahramanının gözünden izliyoruz. Türkçe isimlerin kırpılıp yapıştırılması ile oluşturulan isimleriyle, dostluğa, fedakârlığa ve insanlığa dair çıkarımlarıyla oldukça okunası bir kitap Gohor. Bazen kitabın aşırı yavaşladığı kısımlar ya da Gohor’un duygusallığı fazla kaçırdığını düşünmediğim zamanlar olmadı değil ama o yaşlarda bir çocuk başka nasıl davranabilirdi ki?

Sonuç olarak Gohor kesinlikle herkesin okuması gereken bir yapıt. Hiç durmayan bir aksiyon umuduyla kitabı alırsanız hayal kırıklığına uğramanız olası. Fakat okurken size bir şeyler katan, düşündüren, hayatı sorgulatan bunu yaparken de eğlendiren bir şeyler arıyorsanız Gohor tam size göre demektir. Sonuçta ülkemizden her gün bu kadar kaliteli bir roman, edebi dili bu kadar iyi kullanabilen bir yazar çıkmıyor.

Kaleminize sağlık Aşkın Bey…
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.