Kayıt Ol

Kimagure Orange Road

Çevrimdışı Akuma_Blade

  • **
  • 97
  • Rom: 5
  • "All Worms are my prey!"
    • Profili Görüntüle
Kimagure Orange Road
« : 30 Temmuz 2010, 18:18:39 »


"Natsu no miraju" - TV serisi 1. bitişi

Bölüm Sayısı : 48 bölüm , 8 OVA , 2 film

Dizayn : Akemi Takada

Orjinal Eser : Izumi Matsumoto

Yönetmen : Osamu Kobayashi, Tomomi Mochizuki, Kunihiko Yuyama

Kasuga Kyosuke babası ve iki kız kardeşi ile yaşamaktadır. Fakat saklamak zorunda oldukları bir sırları vardır: Kasuga ve kardeşleri, anne tarafından gelen ESP denilen insanüstü yeteneklere sahiptir (teleport olma, hızlı koşma, telekinezi gibi) fakat kız kardeşlerinin saklamaları gereken bu konudaki sorumsuzluğu nedeniyle üzerine kurulu düzenlerini bırakıp yeni bir şehre taşınmak zorunda kalırlar.

Okuldaki ilk gününde sonradan isminin Madoka Ayukawa olduğunu öğreneceği esrarengiz bir kızla tanışır. Fakat Madoka da göründüğü kadar kırılgan ve kibar değildir. Kyosuke'nin okulun ilk gününde son derecede sert şekilde öğreneceği gibi bir sukeban (okul kabadayısı kız)'dır ve aynı zamanda içe dönük bir kişiliği vardır. Aradan çok uzun zaman geçmeden, Kyosouke Madoka'yı bir tür abla figürü gibi gören, dışarıya karşı çok açık, yaşam sevinci dolu ve çocuksu Hikaru Hiyama ile tanışır. İşin tuhafı Hikaru ona giderek artan bir ilgi göstermektedir. Kyosuke, okul içi ve dışında sınırlı diyalogları olsa da hala kendisi için kapalı kutudan farksız Madoka ile yakınlaşabilmek ve onun arkadaşlığını gerçekten kazanmak için aynı cafe'de işe başlar. Elbette bu, kader rüzgarlarının hayatın apayrı köşelerine savurmaya çalışacağı tuhaf üçlü için acı tatlı olayların sadece başlangıcıdır.

KOR hakkında bir arkadaşımın konu hakkındaki tanıtımı:

Konu ne kadar da basit bir aşk üçgeni gibi görünsede, aslında çok daha karışık ve içinden çıkılması zor kararsızlıklarla örülü bir üçgendir.Yüzeysel olarak bakıldığında, hayatı yalanlarla örülü bir çocuğun aynı anda iki bayanı idare etmesi gibi görünüyordur. Fakat aslında ortada suç işleyen kimse yoktur. Sadece her birinin zayıf noktaları yüzünden üçgen çözüleceği yerde, aksine daha karmaşık bir hal almakta.Misal olarak; Kyosuke'nin kararsızlığını, Madoka'nın duygularını itiraf etmekte zorlandığını, Hikaru'nun ise çok kolay etkilenip aşık olan bir yapıda olduğunu gösterebiliriz.

Üçgenin çözülmemesi için nedenler sadece bunlar değil tabiki, Hikaru ve Madoka'nın beraber büyümesi ve Madoka ile Hikaru'nun dostluklarının çok sağlam olması, Kyosuke'nin kararsız kalmasındaki bir başka düşündürücü unsuru oluşturmaktadır.Başlarda Hikaru'ya soğuk davranırsa Madoka'dan aynı şekilde uzak kalacağını düşünen Kyosuke zamanla yaşadığı bu çıkmazdan kurtuluyor fakat bu seferde arkadaş olduğu ve sevgili gibi olmasa da arkadaş olarak sevdiği Hikaru'nun kalbini kırmamak için kararsız kalmaya devam ediyor.

Madoka ise Kyosuke'nin Hikaru'yu gerçekten sevdiğini sanarak biricik arkadaşı Hikaru için kendi aşkından vaz geçmeyi göze alıyor. Zaten hayatında Hikaru'dan başka kabullendiği bir ailesi olmayan Madoka için bu yaşantısını bozmak istemiyor. Fakat gün geçtikçe Kyosuke'ye olan aşkı biraz daha büyüyor. Ama öte yandan Kyosuke'nin anne tarafına bahşedilen Esper güçler yüzünden çoğu zaman zaten ailesinin başı belaya girmiş ve defalarca taşınmak zorunda kalmışlardır ve Kyosuke aslında nimetten çok bela olan bu güçlerini daha bir kontrol altında tutmaya çalışmaktadır.

Bu Esper güçlerini bilmeden Hikaru'nun gözlerinin önünde denemesi ise zaten çok kolay etkilenen Hikaru'yu sırılsıklam Kyosuke'ye aşık ediyor. Hikaru aslında Kyosuke'nin hiçbir zaman gün yüzüne çıkmak istemeyen bir versiyonuna aşık oluyor.Finalde her seyreden böyle bir sahnenin hayalini kuruyor, Madoka ile Kyosuke'nin birleşmesini istiyor. Fakat bahsi geçen üçgen onları pek rahat bırakacak gibi gözükmüyor...


Kişisel yorum:

Kimagure Orange Road ülkemizde de yayınlanmıştır (Gerçi sadece ilk 19 bölümünden olan ilk sezonu verilmiş olsa bunun 1991-1992 gibi Japonya ile son derece yakın bir tarihte verilmiş olması ilginçtir) Manga olarak 80'lerin başında çıkmış seri 48 TV bölümü, 8 OVA ve 2 filmden oluşuyor. OVA'lar TV serisinin son 10 bölümünden önceki boşlukta geçerken 1. film son TV bölümünden sonra, 2. film ise önceki filmden yıllar sonra geçmekte.

KOR'un tipik okul romantik komedilerinden farkı, -üzerine basa basa vurgulamam lazım bunu- naifliği, alçakgönüllülüğü, samimiyeti olarak özetlenebilir. Düşüneceğinizin aksine hikaye büyük ölçüde iki kişinin birbiri arasındaki görünmez engelleri ve yanlış anlaşılmaları geride bırakıp birbirlerini olmak istedikleri gibi değil oldukları gibi kabullenmeleri çabası üzerine bir seri. Bunun yanısıra sorumluluk, bireysel cesaret, zamanın geri getirilmezliğinden doğan melankoli, olgunlaşma süreci ve bundan doğan acı gibi birçok güzel temayı emsali kolay bulunamaz şekilde işliyor.

KOR'un 48 bölüm + film boyunca son 10 yılda sayıları giderek artan H Game uyarlamaları yada harem serilerinin %1'i kadar seyirciyi yan yollara sapmaya, aşkı ortaokul tuvaletlerinin sohbet mevzularına indirgememesi, aksine seri boyunca üçgeni oluşturan insanların kendi kırılganlıklarına odaklanması ve üçlü arasındaki ilişkiyi cinsel bir sömürü metası haline getirmemesi yönünden takdirimi kazandı. Aksine, KOR sadece bir zamanlar yaşanmış olana ve değiştirilemeyenlerin verdiği acıya adanmış bir anlatı. Ülkemizde TV'de yayınlandığında tamamı yayınlanmadığından hep içimde ukde kalmıştı. 2000/2001 gibi topu topu 2-3 CD tutan RM versiyonlarını elime geçtiğindeyse inanın, dünyalar benim oldu. O yıl boyunca tanıdığım tanımadığım yüzlerce insana seri + filmlerini yolladım, bu seriyi herkesin "yaşamasını" istedim. Başarılı oldum mu tartışılır. Zira Kimagure Orange Road şu an bile -maalesef- sadece belli bir yaşın üstündeki insanların haberdar olduğu bir seri. Seri yıllar sonra elime geçtiğinde sonuna dek ilerlerken en az en az 3-4 günde 1 bölüm gidebildiğimi farkettim. Öyle bir seri ki bu asla bitmesini istemiyorsunuz. Ve sonlara yaklaştıkça içinizdeki o buruk sevinç ve umut, o unutulmaz final ile daha dün gerçekten sizin yaşadığınız bir acı gibi, yediğiniz bir yumruk gibi en derinden hissettikleriniz arasına yerleşiyor. O şok duygusu yüzünden bile, bir zamanlar sindire sindire izlediğim bu seriyi 2. bir kez daha izlemeye ve aynı şeyleri daha da çok buruk şekilde hissetmeye hala cesaret edemiyorum.

Fazla uzatmak istemiyorum: Kimagure Orange Road bir devrin kapanışı ve -maalesef!- bir devrin açılışı niteliğinde bir örnek. Bugüne kadar bu cümleyi binlerce kez duyduğunuza eminim, "BU ANİMEYİ MUTLAKA İZLEYİN" diyerek yanlış anlaşılmak istemiyorum ama gerçekten bu herkesin izlemesi, izletmesi gereken bir örnek. Kaybolan değerlere, ve yüreğinizin en derinlerinde yaşanan, fakat asla söylenemeyen çelişkilere adanmış bir tür ağıt aslında...

Çıplaklığa, kendi içinizde de böyle şeyler yaşamak istediğiniz için hayran olacanız bir harem içeriğine, karşı cinsi adeta mal yerine koyan "ucuzluğa" bu animede maalesef rastlamayacaksınız. Gördükleriniz ise sadece gerçek aşkı ve acıyı hissedebilenlerin hissettikleri ile aynı şey olacak.

Bir başka foruma uzun yıllar önce yazdığım başka bir yorum için:

Kişisel görüşümü belirtiyorum : Kimagure Orange Road (KOR) , her yönüyle Anime alanında devrimsel değişikliklerin uygulayıcısı olan , buna karşın üzerinden geçen yaklaşık 20 yılı aşkın zamana rağmen kazandığı başarıya ve ulaştığı anlatı düzeyine hiçbir Anime'nin ulaşamadığı (ve de bundan sonrakilerin de ulaşamayacağı) bir eserdir.Yapıldığı zamanın koşulları içinde değerlendirirseniz KOR'un sahip olduğu değer daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum.Kendi dönemine eş birçok popüler yapıma rağmen bu denli uzun zamana kafa tutması ise kolay kolay açıklanabilecek bir fenomen değildir.Son dönemlerin Anime'leri popülerlik adına her geçen gün daha da artan miktarlarda anlatım gücünden ve derinlikten ödün verirken , KOR'un bu anlamda bir Anime değil de gerçekten söyleyecek şeyleri olan bir "ilk gençlik-yetişkinlik arası dönem anlatısı" olarak değeri daha iyi ortaya çıkar.

KOR'un izleyici kitlesinin söz konusu yıllar boyunca tek kelimeyle çığ gibi büyümesi , fakat bunu yaparken hiç de "alçakgönüllülük" kokmayan yollara giren yapımlar veya popüler olmak adına (nedense) "aşırı sevimli" olmaya çalışan yapımların aksine hiçbir sansasyonel metoda başvurmamış olması oldukça ilginçtir ve aynı zamanda KOR'un anlatım gücününün derinliğni kanıtlar.Çok az Anime/Manga serisine nail olan "yapıldığı döneme ayna olma" özelliği KOR'un en ön planda geelen özelliğidir kanımca... KOR'u şimdi yada 10 yıl sonra izleyecek izleyici aynı beğeni düzeyini paylaşabilir , benzer tadlar alabilir ; fakat izleyen kişi kadar bu tadın oluşturduğu yorumlar da o sayıda farklılaşacaktır.

KOR'u Anime kalıpları arasından kurtarıp ciddi sinematografi derslerine konu ettirebilecek denli radikal bir çok öğe sayabilirsiniz : Bunlar hikayedeki kesişim noktalarının çokluğu , geri göndermelerdeki derinlik , görüntü yönetmenliğindeki ve müzik seçimindeki inanılmaz uyum ve tam mükemmeliyet ve son olarak da karakterlerin orjinalitesi ve evrenselliği olarak özetlenebilir. (Hakeza "Butterfly Effect" filmindeki kelebek etkisi yorumu , "Groundhog Day" ve "Daybreak" yapımlarındaki aynı günün zaman çizgisinin sonsuza dek tekrar yaşanabilmesi teoremi ve LOST dizisindeki bazı sahnelerde flashback yapılmaksızın 15-20 bölüm gerideki birkaç saniyelik bir olaya gönderme yapan şaşırtıcı diyaloglar Kimagure Orange Road'un aslında yıllar önce yapmış olduğu şeylerdir) Literatürde "Twist&Turn" denilen hikayedeki kavşak noktalarının çokluğu izleyiciyi ilk birkaç bölümde seri herşeyiyle bitene dek peşini bırakmayan bir merak olgusu oluştururken , geri göndermelerdeki (Flashback'ler) derinlik ise tüm hikayenin bağlandığı olay/karakter ağının sağlamlığını kanıtlar.Kitap yada tez konusu olabilecek derecede kapsamlı bir konu olan KOR'un görüntü yönetmenliğindeki yada müzik seçimindeki benzersiz mükemmelliği hiç kayda almasak bile bir noktada durup şu noktayı boydan boya düşünmeden geçmememiz gerekiyor : Karakterlerin gerçekliği ve evrenselliği...

KOR'un (bence) tüm zamanların en iyi zamanların en iyi görüntü ve müzik yönetmenliği yapılmış yapımlarından olması gibi en orjinal ve en doğal karakterelere sahip oluşu da tesadüf olamaz diye düşünüyorum.İlk gençlik ve yetişkinliğe geçiş gibi insanın duygusal anlamda en sancılı dönemlerinin bu karakterler aracılığı ile başarıyla anlatımı , karakter tasarımındaki başarının doğrudan sonucudur.Gözlemlerdeki başarıyı farketmek için o dönemleri yaşamış olanların şöyle bir hatırlamaya çalışması yeterli...Tamam ; hiçbirimiz Kyosuke gibi psikometri güçlerine sahip olmadık peki onun düştüğü "Kimagure" (Türkçeye "Hercai" olarak çevirebiliriz) düşünceleri , boğuştuğu ruh gelgitlerini hiç yaşamadığımızı söyleyebilir miyiz? Tabii ki hayır.Bu bağlamda verdiğim örnekleri hikayede yeralan 2. ve 3. plan karakterler için de türetebilirsiniz.Ulaşacağınız sonuç , hikayede çok az karakterin "figüran" düzeyince tasarlandığı , buna bağlı olarak finale ulaştığımızda anlayacağımız üzere her karakterin bir Puzzle parçasıymışçasına hikayedeki yerlerini bütünlemesi olacaktır.

KOR'un yapıldığı günden bugüne dek hayran notları bakımından ilk 5'te olmamasına karşın sahip olduğu kemikleşmiş ve sadık izleyici kitlesi (ki 20 yıl sonra bile serinin DVD seti bazı Batı Avrupa ülkelerinde hala ilgi görebiliyor) , diğer taraftan bu kadar büyük çaplı ve farklı kültürlere bölünmüş bir kitlenin ortak paydasının KOR olması birşeylerin işareti olsa gerek diye düşünüyorum.Bu ortak payda -sanırım benim her zaman hissettiğim ve de hissedeceğim gibi- birçok kişinin mutlu olduğunu düşündüğü o tek zaman diliminde zamanın donup kalmış olması düşü , o eski güzel günlere geri dönme isteği , kaçıp gitmiş o duyguları yaşamış olma isteği gibi şeyler olsa gerek diye düşünüyorum.KOR , bu tüm düşleri "o günleri yaşamış olanlar için" 25 dakikalığına da olsa gerçekleştiren bir "Altın Yaz Efsanesi" rüyasına dair ağıttır aslında...

Bu arada... Anime Gen Tr'nin kapanışından beri 5 yıla yakın zaman oldu sanırım ama sırf KOR için buranın önemi benim için çok ayrı : Bu yüzden buradaki eski dostlarımdan birinin KOR hakkındaki eski Topic'de yaptığı yorumunu fikir , konuyu tam 12'den vurduğu için yer vermek istedim :


"KOR'un bu kadar tutulmasının ve bu derece sevilmesinin nedeni çok ayrı bir kültürün içerisinde yer alsa da az çok pek çoğumuzun hayatında yaşadışı bir şeyleri bize çağrıştırması ve çoğumuz için geçip gitmiş bir şeylerin anılarını canlandırması kanımca.

KORda yer alan karakterlerin hepsi az çok hayatımızda bir şekilde yer alan insanlar gibi geliyor bana.

Örneğin Hatta & Komatsu; içinzden kaçınız benim lise veya ortaokul hayatımda bu ikisi kadar sapık ve kız düşkünü arkadaşlarım olmadı diyebilir. Ya da hanginizin hiç Yuusaku kadar obsesif bir tanıdığı olmamıştır. Mutlaka Kyosuke ya da Hikaru ya da Madoka'dan örnek vermeye de gerek yok diye düşünüyorum. Hayatınızda hiç Kazuya kadar illet bir velet tanımadığınızı söyleyemezsiniz bence.

Ama bunların ötesinde KOR biraz da tüm bu anıların mutlu bir şekilde sonuçlandığı bir hayal gibi görünüyor sanırım gözümüze. Değerli şeylerin hiçbir zaman sona ermediği bir dünya olduğu için seviyoruz anlatılan hikayeyi. Kendimizden bir şeyler bulmanın ötesinde belki de geride kalan bir şeylere ilişkin bir tutku galiba..."


Sevdiğiniz tür ne olursa olsun, iyi seyirler.

Bonus:

"Ano sora wo dakishimete" - 1. film fragmanı