Kayıt Ol

Hızır'ın Çırağı -11-

Çevrimdışı Alorka Greenleaf

  • ***
  • 603
  • Rom: 6
  • End of the Ergenism
    • Profili Görüntüle
    • f
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #15 : 14 Ağustos 2010, 20:34:23 »
Olay değl, cümle bozuk. Ya da bana öyle geliyor. Ama bozuk ya. :) Cümleyi tamamen vereyim;
"Sonra bir şeyler fısıldadı, hızlıca valizim kendiliğinden toplandı ve pat diye kapanıp seri hareketlerle kilitlendi." Hikaye Hakim Bakış Açısı- 3. Tekl Şahıs taradından anlatılıyor. O yüzden şey ettm. :)

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #16 : 14 Ağustos 2010, 22:46:24 »
Vay be, yorumları görmek harika gerçekten, umarım beğenirsiniz Jean, elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışacağım.  Frodo, haklısın kardeşim orayı bir düzenlerim şimdi. Teşekkürler yorumlarınız için, okuyucu bulmak güzel gerçekten okuyanların yorum yazması beni çok mutlu ediyor. =)

Okuyup yorumladığınız için teşekkürler...
May the force, be with you.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #17 : 15 Ağustos 2010, 02:37:53 »
Hikayen oldukça özgün isimlerle süzlenmiş ve gayet iyi gidiyor. Okuyunca keyif aldım ve devamını da tabiki görmek niyetindeyim. ellerine sağlık güzel yazılmış bir hikayeye dönüşüyor git gide. Bölümler de uzamış hafiften iyi olmuş.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #18 : 15 Ağustos 2010, 11:35:14 »
Lisef neler olduğunu anlayamamıştı ve aklına gelen ilk soruyu sordu. “Nereye?” Hızır ve çırakları, ruhlar alemi gibi alemler ya da diğer anlamı ile boyutlar arası geçişler yapabildiği için Leonan bu soruya hep aynı cevabı verir ve ardından koca bir kahkaha atardı. “Alemlere akmaya! Hehehe…”

Bu paragraf böyle olursa daha iyi olur ;) Buradaki espri çok hoşuma gitti bu arada :) Yayınlamadan önce kendine ufak bir ara ver. Yarım sat mesela... Ondan sonra hikayeyi normal bir hızda baştan aşağı oku, hatalarını en aza indirirsin. Hikayen çok güzel ilerliyor, ellerine sağlık. Devamını beklemekteyim.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #19 : 15 Ağustos 2010, 15:02:01 »
Malkavian, teşekkür ederim yorumun için, bölümler bundan sonra hep uzun olacak.

Mit, o paragraf ayynen dediğin şekilde düzenlendi ve çok hoş durdu bence, anlatırken bazen nasıl anlatacağını bilemiyor insan tekrar okusan bile değiştiremiyorsun bazen. Senin yazdığın paragraf, içimden geçeni olduğu gibi anlatmış valla ne diyeyim sağolasın.

Daha seri yazmaya çalışıyorum bölümleri, sizin gibi iki değerli yazardan yorumlar almak çok güzel, teşekkür ederim.
May the force, be with you.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #20 : 15 Ağustos 2010, 15:23:18 »
Oldukça güzel bir hikaye olmuş bu. Daha önce okumuştum bölümleri ama biraz kısa olduğu için yorum yapmaktan çekinmiştim.

İlk bölümü okuduğumda biraz kafa karıştırıcı gelmişti fakat diğerlerinde böyle bir durum yok. Akıcılık güzel, Leonan'ın tavırları çok hoşuma gitti diyebilirim. 'Büyük İskender' olaya farklı bir hava katmış ayrıca, biraz daha uzun bölümlerle bu şekilde giderse harika devam edecek gibi.

Takip ederiz değil mi bunu? Ederiz ederiz.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #21 : 15 Ağustos 2010, 15:39:58 »
Evet, ilk bölümü bir çok kişi -ben de dahil- anlatımdan dolayı kafa karıştırıcı bulmuştu, diğer iki bölümde düzeltmeye çalıştım bunu ne kadar başardım bilemiyorum ama...

Takipçi kazanmak güzel, beğendiyseniz ne mutlu. =)

May the force, be with you.

Çevrimdışı johnconstantine

  • **
  • 167
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Her Şeyi Gören Faesla
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #22 : 16 Ağustos 2010, 11:27:23 »
Höh, sağlam bu yahu. İsimler! İsimler çok orjinaller. :D Tebrik ederim. Bence biraz daha tasvirlere yer vermelisin. Onun dışında gerçekten güzel yani.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı 4
« Yanıtla #23 : 17 Ağustos 2010, 16:04:54 »
                                                           

   Duvardaki büyük saat sabah altıyı gösterdiğinde çanlar altı kez çaldı ve saatin üstündeki ufak kapaktan yeşil bir ışık parçacığı adeta süzülerek çıktı, havada gezinerek süzülmeye devam etti ve  ardından Lisef’in burnunun tam üzerinde durdu. Ufak bir saniye bekledikten sonra adeta bir hapşırık sesi çıkartarak patladı ve içinden yedi-sekiz tane daha yeşil ışık parçacığı çıktı.

    Yeni çıkan parçacıklar da patladılar ve her biri ilk seferde olduğu gibi patlaya patlaya çoğalmaya devam ederken  Lisef gözlerini ufak ufak aralamaya başladı. Yeşil parçacıklar artık o kadar çoğalmışlardı ki odanın her yeri yemyeşil olmak üzereyken Lisef birden tam olarak doğruldu, şaşkın gözlerini odada gezdirdi ve “Neler oluyor haa?” diyebildi. Havadaki onlarca yeşil parçacık dönüp birbirilerine baktı, sonra küçük bir bebeğin hıçkırığına benzeyen bir sesle hepsi birden ‘patt’ diye sönerek ortadan kayboldu.



  Artık uyanmış olan Lisef, olağanüstü olaylara hala alışamamıştı. Kalktı, banyoya gitti yüzünü yıkadı ve aynaya bakarken kendiyle tartışmaya başladı. Farklı, çok farklı bir alemdeydi. Yalnız Hızır’ın çıraklarının bulunabildiği 4.5.* boyuttaydı. Boyut 4.5 Hızır’dan aşağı, insanlardan yukarı bir boyuttaydı. Sihirli saatler, sözgeçler, ilginç ilginç insanlarla düşüp kalkıyordu adeta. Ne olduğunu hiç bilmiyordu. Sadece Hızır ile görüşmeye gelmişti. “Hızır ile görüşüp hemen eve dönmeliyim.” diye düşünürken Leonan’ın kendi gibi yeşil Sözgeç’i geldi. “Efendim sizi kahvaltıya bekliyor… Efendim sizi kahvaltı…” derken Lisef daha önce Leonan’dan gördüğü şekilde eliyle git işareti yaptı ve Sözgeç geldiği gibi geri gitti.

  Elinde havluyla gayet rahat  tavırlarla yüzünü kurulayarak geldi yemek masasına. Leonan gayet sakin ve seri hareketlerle kahvaltısını ederken Lisef’in geldiğini görünce mendiliyle ağzını sildi ve “Otur Lisef, otur, iyi beslenmelisin, bu gün okul için alışverişe Efsuncular Caddesi’ne gidiyoruz. Çok yorulacaksın çok!” dedi.

   Lisef alık alık baktı  Leonan’ın suratına, “Ne okulu yahu? Benim Hızır ile görüşmem lazım!” dedi biraz da sinirli bir şekilde. Leonan da ciddileşti ve “Bildiğini sanıyordum Lisef, Buçuk Alem’e bunun için geldin, Efsun, Tılsım, Vefk, İlm-i Ledün alanlarında uzmanlaşmak üzere eğitime geldin. Ben Hızır’ın Çırağı Leonan, özel servis gibi düşünebilirsin beni, teslimatı alır, istenilen şekilde hazırlar, istenilen yere götürürüm. Seninle neden özel olarak ilgilenildi bilmiyorum fakat bak işte…” Gömleğinin cebinden bir kağıt çıkardı ve Lisef’e gösterdi. “İşte burada,”

 Leonan, lütfen Bay Lisef Aracan ile benim için yakından ilgilenip, en yakın zamanda kaleye getirilmesi için yardımcı olunuz.   
                                                                                                                                       Hızır

 Lisef, şimdi anlıyordu. “Peki… Yani yanlış anlama geri dönmek istediğimden değil ama, o iğrenç Yetimhane’ye bu durumu nasıl açıklayacağız?”

“Merak etme, senin başka bir yetimhaneye aktarıldığın konusunda bir mektup ellerine ulaştı bile. Sen şimdi kahvaltını et, hazırlan ve alışveriş için gerekli parayı yanına al, paran var öyle değil mi?”

“Ee.. Evet Leonan, param var.”dedi ve gözüne kestirdiği bir dilim karpuzu mideye indirdi Lisef.


***                        ***                            ***                                ***                    ***


     Cebinde parası, üzerinde ise Dünya kıyafetleriyle Efsuncular Caddesi yolundaydı Lisef.. Aslında gitmek için Gezdir’i de kullanabilirdi ama Leonan’ın yolda anlatacakları vardı. “Hızır ve İlyas…” dedi Leonan. “ İskender ile birlikte iki denizin birleştiği yerde, Ab-ı Hayat’ı aramaya çıktılar. Yolculuk çok zorluydu ve çok çetin geçiyordu, iki denizin birleştiği yere, yani Meracel Bahreyn’e giden yolculukta yedi iklimi geçmek zorundaydılar, Buzullarla, karlarla insanı adeta bıçak gibi kesen soğuklarla, ardından yağmur ormanlarıyla, ardından çöllerle, ardından denizlerle mücadele ettiler. Lakin İskender bu yolculuğa dayanamadı, ne dedi, ne konuştu bilinmez ama onlardan ayrıldı. Hızır ve İlyas yılmadan devam ettiler ve sonunda Meracel Bahreyn’e ulaştıklarında Yaratıcı onlara Gizli İlimler’i öğretti ve onlar Ab-ı Hayat içti fakat İskender içmedi.”

Lisef’e döndü, Lisef “Yanii... Öyle sanıyordunuz değil mi?” dedi.

Leonan, “Hayır, içmedi, içine düştü!”

“Fakat! Bu nasıl olur?”

“Biz de bilmiyoruz Lisef, neyse, Hızır Karada, İlyas ise denizde sıkışan insanlara, imdat isteyenlere yardımcı olmayı kendilerine borç bildiler.”



  “Ayrıca Hızır, 3 çırak yetiştirdi. Ben Leonan yeşil, Olillian kırmızı ve Kamar mavi rengi temsil eder. Her birimizin gizli, kendimize has görevlerimiz vardır. Hızır, çıraklarının da hocalık yaptığı bir okul kurdu, İlyas da aynı şekilde. Denizin ortasında bir okulu vardır.”





“ Neyse konumuza gelelim, sen bu benim hocalık yaptığım okula kaydoluyorsun, okul müdürümüz de bildiğin üzere Hızır’ın kendisi. Okul Caber Kalesi’nde, tabii ki bu boyuttaki haliyle. Kalenin sadece dış surları senin Dünyandakilerle aynı, etrafı, içi tamamiyle farklı dizayn edilmiş. Umarım, bilmen gereken şeyleri kabataslak da olsa anlamışsındır, şimdi, okul için hazırlık yapmalı ve satın alınacak bazı şeyleri almalıyız, tamam mı?”



Lisef her şeyi anlamıştı ve çok ciddi görünüyordu. “Tamam.”



*Dörtbuçuğuncu diye okunuyor.

Edit : En sondaki kale resmi kaldırıldı, çok saçma duruyordu.
May the force, be with you.

Çevrimdışı Jean Valjean

  • **
  • 281
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #24 : 17 Ağustos 2010, 23:35:29 »
Uzun görünmesi için resimleri bol tuttun değil mi? :P

Şaka bir yana; olayların alternatif tarih gibi gelişmesi konunun çekiciliğini arttırıyor. Gerçi Leonan, Olilian ve Kamar'ı duymamıştım ama neyse. Bir de şu ilk resim ikinci paragraf için yapılmış adeta. Akıcı olması da güzelleştiriyor yazıyı. Olması gerektiği gibi, gayet iyi.
He Who Dwells Beneath The Waves

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #25 : 17 Ağustos 2010, 23:46:09 »
Uzun görünmesi için resimleri bol tuttun değil mi? :P

Şaka bir yana; olayların alternatif tarih gibi gelişmesi konunun çekiciliğini arttırıyor. Gerçi Leonan, Olilian ve Kamar'ı duymamıştım ama neyse. Bir de şu ilk resim ikinci paragraf için yapılmış adeta. Akıcı olması da güzelleştiriyor yazıyı. Olması gerektiği gibi, gayet iyi.

elfwood.com diye bi siteye rastladım, fantastik çalışmalar filan var bu resimler hep ordan. Resimsiz de word ile iki sf tutuyor yahu, uzun olsun diye yapmadım vallahi.

Leonan, Olillian ve Kamar benim uydurmam zaten, umarım hoş olur devamı da, yorum almak güzel kaç saat geçmiş olsa da :P

Teşekkürler.
May the force, be with you.

Çevrimdışı Alorka Greenleaf

  • ***
  • 603
  • Rom: 6
  • End of the Ergenism
    • Profili Görüntüle
    • f
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #26 : 18 Ağustos 2010, 00:00:18 »
Tek kelimeyle; Harika. İki kelimeyle; Muhteşem ötesi. Üç kelimeyle; Gerçekten şahane çalışma. Dört... Neyse... Bir şişe Rom. Helalinden. :)
Devamını bekliyorum.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #27 : 18 Ağustos 2010, 00:39:52 »
Eheh :D Teşekkürler Frodo içtim gitti kardeşim. =)
May the force, be with you.

Çevrimdışı

  • *
  • 32
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #28 : 18 Ağustos 2010, 11:48:44 »
Hikayen gerçekten çok güzel :) Keşke bana baştan beri burdan okutsaydın burda resimler falan da varmış  :D
Ben şu İskender'e çok taktım galiba :D ama nasıl düşebilirki Ab-ı Hayatın içine :D birde şu 3 çırak  tam yerinde olmuş :) kırmızı, mavi ve yeşil neden bu renkleri seçtin farklı renklerde seçebilirdin :D bu renklerin bir anlamı mı var yoksa öyle rast gele mi seçtin?? :)  daha öncede söylediğim gibi o kitabı bulursam bende okumak isytiyorum :D

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #29 : 18 Ağustos 2010, 12:54:04 »
Hmmm... Bu bölüm hakkında kararsız kaldım. Görseller güzel olmakla birlikte tek bir bölümde üç resim olması çok da iyi durmamış gibi geldi bana. Elbette karar ve seçim tamamen yazara ait. Ama Jean Valjean'ın da dediği gibi yazının uzun görünmesi için yapılmış ufak bir hile gibi görünüyor. :) Öyle yaptığını ima etmiyorum elbette... Malkavian / denge'nin on bölümüne bak mesela. Orada da birden fazla resim var ama resimler arasındaki metin o kadar uzun ki yazıyı uzatmak için değil de metine ferahlık vermek, göz yorgunluğunu gidermek için konulmuş gibiler. Öyle de olması gerekir.

Hızır, İlyas ve İskender ile ilgili açıklamaların olduğu kısım çok iyi durmuş. Aynı şekilde başlangıçtaki çalar saatte çok hoşuma gitti. Fakat işin içine okulun girmesi hikayenin bir Harry Potter esinlenmesine dönmesine sebep oldu gözümün önünde. Neden dersen Efsuncular caddesi ister istemez Gideon Yolu'nu, Caber kalesi ise Hogwarts'ı anımsattı. İşin içine bir de farklı para birimleri soksan tam olacaktı :) Dilerim hikaye o yönde ilerlemez.

Tabi bunlar sadece ufak tefek göndermeler de olabilir. Ben bu tarz şeyleri çok kullanırım mesela. Hep farklı ve sevdiğim hikayelere göndermeler yaparım hikayelerimde.

Çok konuştum, tıp...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.