Kayıt Ol

Ölüm ve Fantazya

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ölüm ve Fantazya
« : 11 Haziran 2009, 13:38:06 »
Ölüm hiç kimsenin yaşadıktan sonra geri dönüp gözlemlerini paylaşamadığı, oldukça bilinmez bir olaydır. İnsan ölünce ne hisseder, sonrasında ne olur gibi sorular yaşanmadan(yani ölünmeden) bilinemeyeceği için; birçok fantastik kurgunun temelinde doğrudan yer almıştır. Sizce ölümün fantastik kurgudaki yeri nedir?

Öldükten sonra dünya ile bağını kesememiş bir hayalet mi? Yada yeniden diriltilmiş bir zombi? Belki de asla ölmeyecek olan bir büyücü... İşte bütün bunları ve daha fazlasını bu konu altında tartışacağız. :D

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ölüm ve Fantazya
« Yanıtla #1 : 11 Haziran 2009, 18:03:48 »
Ölüm...

Kahramanlar için şerefin yolu, hırsın efendileri ve aynı zamanda köleleri olanlar için sonsuzluğa ulaşmak için bir engel ve korkaklar için ise kapının arkasından her gğn onları izleyen bir cellat.

Kahramanlar, efsanevi bir biçimde ölür fantastik eserlerde. Öyle bir ölürlerki, yaşarken sizi o kadar etkileyemezler bazen. Ona o an hayran olursunuz ve ölüm bile karizmatikleşir gözünüzde.
Bir de ölmeme yani ölümsüzlük unsuru var. Bunu da gücün en tepesinde olmak için her şeylerini feda edenelr yapar. Ölüm bir engeldir, hem de hayatlarının tüm alanına nüfus eden bir engeldir. Bunun nedeninin, öldükten sonraki bilinmezlik olduğunu düşünüyorum. Yaşarken sahip oldukları gücü, ölüm adında bir hırsıza kaybetmek istemiyorlar kendi düşüncelerinde.

Her yerde bir korkak vardır. Ama sadece korkak demek de yanlış, her sıradan insan diyelim. Herkesin içindeki ölüm korkusu tehlikeyle burun buruna geldiklerinde nükseder. Ölümün soğuk nefesini ensenizde hisserdersiniz kitaplardaki tanımıyla.
Genellersem, genelde kötü bir şey olarak tanımlanır. Ölümün soğuk nefesi, ölüm kadar soğuk... gibi tanımalra bakarsak bu böyle, ama bazı özel kişiler için yeni bir yol açar.

Başka bir şey daha eklemek gerekirse, yine dediklerindne yola çıkarak, zombilerin ölüm konusunda etkili bir gücü olduğunu düşünmüyorum. Adam ölmüştür ama cesedi hareket eder. Bu da pek bir etki ayratmıyor diğer tarafa geçme adına. Ruhu orda değil sonuç olarak. Bu biraz necromancy oldu . :=) Neyse işte anladınız :).
Hayaletler korkutucu olduğu kadar sevimlide olabilir. Yani bir kender hayaletiyse en keyifli anları yaşatırlar size. Hele de hayalet olduklarını unutup küt diye arkadaşlarının karşılarına çıktıklarında xD.
Bu tür öğelerin hepsi fantazyaya güzel unsurlar olarak eklenmiştir. Biri ölümü sıcak bir çorba gibi önünüze sunarken diğeri tepenizde sallanan bir kılıçtır.

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Ölüm ve Fantazya
« Yanıtla #2 : 11 Haziran 2009, 18:23:03 »
Yerdeniz öykülerinin ciltlerinden biri sırf bu konu üzerine kurulu. Ölümü reddetmek ve ölümün yaşamın zıttı olup olmadığı ile ilgiliydi. Ölüm ile yaşamın aslında ayrı şeyler olmadıkları ama bir bütün oldukları şeklinde son buluyordu. Ölümü kabul edemeyen yaşamışlığını da kaybeder fantastik hikayelerde. Ancak Lord Soth bunlara ilginç bir alternatif sunuyor, kendi rızası ile bir yürüyen ölü olmadı sonuçta Paladin'in gazabına uğradı (Paladin'e sorsak "kendi etti kendi buldu" diyebilir tabi) kefaletini ödedi sonunda ve huzur buldu. Demem o ki ölümsüzlük kişinin arzusu dışında hem iyi hem de kötü anlamda bahşedilebilir fantastik kurgularda.

Gerçekten emeline ulaşmak isteyen bir karakter eğer tüm bencilliğinden ve öz benliğinden vaz geçebilirse, taktığı bir fikrin/düşüncenin maskesi olduğunda ölse dahi onu bir başkası giyeceğinden gerçek ölümsüzlüğe ulaşmış olur her defasında (animelerde de durum böyle  ;D) Gerçekten orijinal bir ölümsüz/yürüyen ölü/yarı ölü vs tipi bir yeni hikaye çıkarmak oldukça zor. Kurcalaması ve hakkında yazıp çizmesi eğlenceli bir fenomen.

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ölüm ve Fantazya
« Yanıtla #3 : 12 Haziran 2009, 02:39:59 »
Ölüm ve fantazya. Aslında aralarında çok temel, derin ilişkiler var. Ölümden sonrasının ne olduğu belkide fantazyanın en uç oluşumlarını meydana getirmiştir.

Çevrimdışı Deadman107

  • **
  • 347
  • Rom: 3
  • ---AmOrTeNtİa---
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ölüm ve Fantazya
« Yanıtla #4 : 06 Haziran 2010, 22:14:29 »
Ölüm bana göre fantazyada kilit bir rol oynuyor.Özellikle eserde epiklikte ağır basıyorsa.

Mesela bir karakter vardır. Şereflidir , kahramandır, gözü pektir.Ölüm onun için sadece ruhunu dinlendirecek bir araçtır.Genelde iyi karakterler için ölüm bu işe yarar.Bundan dolayı okuduğumuz eserlerin çoğunda bazı karakterlerin ruhları arkadaşlarına yardımcı olmak için geri dönerler.Örneğin
Spoiler: Göster
Harry nin Dumbledore ile tren garında görüşmesi.


Kötü karakterler için Ölüm bir ızdıraptır.Ölmekten korkarlar.Ölüm onlar için herşeyin sonu demektir.Ölümün ismini duymak bile onlara acı verir.Ölmemek için ellerinden gelen herşeyi yaparlar. Fakat gel gör ki en kötü ölüm onları bulur.

Evet , kısacası ölüm fantazyanın önemli bir yardımcısıdır.
Güneş doğacak, açacak çiçek...

Çevrimdışı Kharas

  • **
  • 53
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ölüm ve Fantazya
« Yanıtla #5 : 02 Aralık 2010, 20:59:46 »
Bazı eserlerde bildik şekillerde anlatılır ölüm. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Ama fantastikte önemli bir yeri olduğunu katılıyorum. Bu yazının ilk mesajında belirtilen zombi kavramı var mesela. O başlı başına bir eseri oluşturuyor. Ama bir deÖlüm'e farklı açılardan bakanlar var ki, onlara değinmemek çok büyük ayıp olur.

Ölüm'ün en iyi işlendiği eser benim için Yerdeniz'dir. Ölüm'ü bir duvarla nasıl tanımlarsınız? Ama Ursula LeGuin bunu başarmış. Spoiler'a girer mi bilemedim şimdi. Neyse işi tehlikeye atmayalım, okumayanları da düşünelim.

Spoiler: Göster
Hayatın kıyısından atlanan bir duvar ve diğer tarafında ölmüş insanlar. Tozlu bir kasabada gezinen hissiz, ruhsuz ruhlar(nasıl bir cümle o?). Ölüm'ün soğukluğunu çok güzel bir biçimde ifade ederken bir yandan da okuyanı umutsuzluğa itiyor. "Ya gerçekten ölmek böyle bir şeyse", demeden edememiştim. Yaşanmışlıkların uzağında, bir duvarla hayatla ayrılan ölüm...


Evet, bir duvarla ölüm öyle güzel anlatılıyor ki yazarın hayalgücüne hayran kalıyorsunuz. Ah, şimdi fark ettimki Nihbrin hemen hemen aynı şeyleri söylemiş.

Bunun dışında Ejderhamızrağı'nda da değiniliyordu bu konuya. Ama daha bildik bir biçimde. Ölenler, tanrıların karşısına geçip hesap veriyordu. Bu ahiret denilen şeye çok benziyor aslında.
Spoiler: Göster
Hatta Chemos'un ölenleri son bir kez kandırma çabası ne akdar da şeytana benziyor


Ölmek fantazyada çok önemli bir unsurdur. Bütün efsanevi karakterler ölmüştür mesela. Ölmek kahramnlıkta atılan bir adım, tarihe geçmenin kesin yoludur. İyi veya kötü olmak önemli değil, sonuçta ölümle adları sanki kalın harflerle yazılıyor tarihe. Daha belirginleşiyor. Okurken kendini adadığı yolda ölen iyi veya kötü karakterlere saygı duymuyor muyuz? Bu yüzden kötüler için de bir adı güçlendirme yoludur diyorum.

Yaşayan her şey ölür. Bence fantazyadaki karakterleri güçlendiren ve zihinlerimize kazıyan bir neden de ölmeleri. Tıpkı gerçek insanlar gibi doğup, büyüyüp ölüyorlar. Onları seviyoruz, bağlanıyoruz, nefret ediyoruz, kin kusuyoruz, her kitapta onları görmek istiyoruz ama bir gün aramızdan ayrılıyorlar. Çok da gerekli görüyorum bu durumu. Yazarın karakterinin okuyucuda uyandırdığı etkiyi ve gerçekliğinin mühürü gibidir benim için. Sevilen karakterler ölür, yazara sövülür, ama fark ettirmeden yazar o karakterlerin kalbinizdeki yerini daha bir sağlamlaştırır.

Sanırım pek çok açıdan ölüme değindim. Hatta biraz konu dışına bile taşmış olabilir. Eğer öylyse affola. Konuyu bulanı da tebrik ediyorum. Burada yazanların düşüncelerini keyifle okudum. Üzerinde tartışılması çok güzel ve kolay akla gelmeyecek bir türdün bir konu.

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ölüm ve Fantazya
« Yanıtla #6 : 02 Aralık 2010, 21:56:41 »
Ölüm genel olarak fantastik kurgu yazarlarının kullandığı, esaslı bir silah, bir motivasyon aracı aslında. Karakterler yaratılırken temelinde bu durumun yattığını düşünüyorum hatta. Şimdi burada ikiye ayırıyorum mesajı;

1) İyi karakterler. İyi bir amaca yönelik davranan, dünya barışını amaç edinmiş ya da kısa dönemde dünyayı/yaşadığı bölgeyi/ülkesini tehlikeye sokan bir kötülüğü engelleye çalışan karakterin en kilit anı genelde ölüm anı olur. Yani bu tarz karakterler ölümü seve seve kucaklarlar ve biz okuyucuların gözüne sokulan şey bu karakterlerin ölüm şekli/ölüm nedenidir. Ne uğruna ve nasıl ölüyorlar, karakterlerin - ve yazarın - bize vermek istediği şey budur.

Spoiler: Göster
Sturm, Jiraiya, Dumbledore bu konuda verilebilecek örneklerden.


2) Kötü karakterler. Sahip oldukları kötücül duyguların ve onları buna iten olguların temelinde ölüm yatar. Bir ölüm sonrası duyulan öfke, bir ölümün beraberinde getirdiği intikam hissi ve en sık karşılaşılanı, ölüm korkusu/ölümsüzlük arayışı okurken/izlerken zevk aldığımız çoğu kötü karakterin yaratımında temeli oluşturur. Bu karakterlerin bizi etkileyen yönleri, ölümü aldatmaya çalışırken ya da kötücül hislerini tatmin ederken yaptıkları, gözlerini kırpmadan yapabildikleridir. Ve yine iyi karakterler gibi, kötü karakterlerin ölümü de oldukça sükseli olur; çünkü genel olarak kurgudaki kötücül havayı sonlandıracak, iyi karakterlerin nihai amacı budur; kötünün ortadan kaldırılması.

Spoiler: Göster
Voldemort, Orochimaru, Pein aklıma gelen örneklerden.


Bir de şu var; iyilik ve kötülük arasında gidip gelen karakterlerin ölüm karşısındaki tutumları. Özünde kötücül bir yapıya sahip olması gereken bir karakter eğer iyi ise, beklenenin aksine ölümü arzuladığını görürüz. Spoiler alarmı!

Spoiler: Göster
Bir vampir olmasına rağmen bundan tiksinen ve karanlığı bir nebze olsun azaltabilmek için seve seve kendini ölüme atan Jander, tüm seri boyunca iyi ya da kötü olarak nitelendirilemeyecek Raistlin'in yaşadıkları, Itachi'nin asıl amacı ve bu uğurda yaptıkları, Irkına ters bir şekilde iyilik timsali davranışlar sergileyen Drizzt'in sık sık ölümü düşlemesi bu konuya örnek olarak verilebilir.


Kısacası ölüm, fantazyanın vazgeçilmez içeriğidir. Yaşam, nasıl ölüm demekse fantastik dünya yaratılırken de ölüm es geçilmez, tersine yaşam kadar yer bulur kendisine.
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.