Kayıt Ol

Vampirler Hakında

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Vampirler Hakında
« : 21 Ocak 2008, 15:14:16 »
Vampir Nedir?


Genel anlamıyla vampir terimi, hayatını sürdürmek için insanların kanını
emen insanımsı varlıkları tanımlamak için kullanılır.

İnsanın kanını tamamen emen bir vampir, onun ölümüne yol açabilir. Ancak,
vampir kanını içtiği kimseye kendi kanından da içirecek olursa, kurbanı da
bir vampire dönüşür. Bu, 1-2 haftalık bir transformasyon sürecidir ve
süreç sonunda kanı kullanmayı öğrenmiş olarak kendisini seçen vampirin ait
olduğu klana katılır.

Vampirleri güçleri, kanlarındadır. Bir başka vampirin kanını içen bir
vampir, onun güçlerine sahip olabilir; bu yüzden, hiçbir vampir bir
diğerine tamamen güvenemez.


Vampirler Nereden Gelmiştir?


Dünya tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William
of Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William,
ölen bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini
anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece
yaratıkları Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak
vampirlerin geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır.

Kutsal musevi metinlerinde, yaratılış şu şekilde tasvir edilir:
27 So God created man in his own image, in the image of God created he
him; male and female created he them.
28 And God blessed them and God said unto them, Be fruitful and multiply
and replenish the earth and subdue it.
(Genesis 17-28)
Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith olduğu
söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi dolayısıyla
kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede olması
gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı kayıtsız
kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek sesle
haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi toprak
yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve isyankar değil
sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir yerde lanetlenmiş ve
şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani çocukları iyi-kötü
arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür.

Adam ile Lilith'in ilk çocukları olan Caine ise, vampirlerin ilkidir. Bir
kıskançlık sonucu kendi kardeşini öldürünce, Tanrı tarafından lanetlenmiş
ve cezalandırılmıştır. Caine, sonsuza dek tekrar güneş yüzü göremeyecek ve
kana susamışlığın azabını çekecektir. Caine, taşıdığı sonsuz izle
anne-babasının topraklarından sürülür.
10 What hast thou done? The voice of thy brother's blood crith unto me
from the ground.
11 And now art thou cursed from the earth, which hath opened her mouth
to receive thy brother's blood from thy hand;
12 When thou tillest the ground, it shall not henceforth yield unto thee
her strength; a fugitive and a vagabond shalt thou be in the earth.
15 And the LORD said unto him, Therefore whosoever slayeth Caine,
vengeance shall be taken on him seven fold. And the LORD set a mark on
Caine, lest any finding him shall kill him."
Genesis 4:10-15
Vampir metinlerine göre Caine, Lilith'i bulmak üzere Kızıldeniz'e gitmiş,
Lilith de ona kanın gücünü öğretmiştir.

Caine'den, İskandinav ülkelerine ait bir efsane olan Beowulf'ta da
bahsedilir:
...Till the monster stirred, that demon, that fiend,
Grendel, who haunted the moors, the wild
Marshes, and made his home in a hell
Not hell but earth. He was spawned in that slime,
Conceived by a pair of those monsters born
Of Caine, murderous creatures banished
By God, punished forever for the crime
Of Abel's death. The Almighty drove
Those demons out, and their exile was bitter,
Shut away from men; they split
Into a thousand forms of evil-- spirits
And fiends, goblins, monsters, giants,
A brood forever opposing the Lord's
Will, and again and again defeated.
(Ll. 101-114)

...Caine had killed his only
Brother, slain his father's son
With an angry sword, God drove him off,
Outlawed him to the dry and barren desert,
And branded him with a murder's mark. And he bore
A race of fiends accursed like their father...
(Ll. 1261-1266)
Kanı kullanarak mistik güçleri nasıl uyandıracağını ve insanları kendi
cinsinden varlıklara nasıl dönüştüreceğini öğrenen Caine, en başta kendi
gibi lanetli varlıkları dünya yüzeyine yaymanın doğru olmayacağını düşünür
ve kendi kabuğuna çekilir. Ancak zaman içinde yalnızlık duygusuna yenik
düşer ve 3 kişiyi kendi gibi vampire dönüştürür. Zaman içinde 3 kişi 13
kişi olur. Bu 13 vampir, dünyanın ilk insanları arasında özgürce dolaşarak
umarsızca beslenmeye başlar. Olup bitenler karşısında çılgına dönen Caine,
daha fazla vampir yaratılmasını kesin olarak yasaklar. Tüm vampirleri
yanına alan Caine, bir şehir kurar ve bu şehirde vampirlerle insanlar
barış içinde yaşar.

Ne var ki, barış çok uzun sürmez ve Caine'in çocukları tekrar insanlarla
beslenmeye başlar. En sonunda şehir çöker; bu çöküşün sebebi kesin olarak
bilinmez, ancak yıkıma doğal afetlerin veya Caine'nin kurallarından bıkan
bir çocuğun yaptığı kara büyünün yol açtığına dair rivayetler vardır. Bu
yıkımın ardından Caine onun ilk 3 çocuğu kaybolur. Bu şekilde, tarihin en
güçlü vampirleri ortadan kalkmıştır.

Geriye kalan 13 vampir ise, kurallardan bağımsız bir hayat sürmeye başlar.
Bu 13 vampirden Antediluvians diye bahsedilir. Antediluvians'ın yarattığı
vampirler ise, her birinin özel güçlerini ve yeteneklerini (bir miktar
fireyle) miras alırlar. Bu şekilde, vampir klanları yavaş yavaş oluşmaya
başlar.
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #1 : 21 Ocak 2008, 15:14:38 »
Vampir Klanlarının Tarihi


Vampir klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan
her yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman
içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve
günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur.

Ortaçağın ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin
nüfusu tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları
kiliseye kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük
bir savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat
kat daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de
savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır.

Yaşlı vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç
vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç
vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü
kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe
üzerine darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer.

Bunun üzerine 15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir
toplantı düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla
adı verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla
birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Camarilla, 6 temel kanunu
kabul eder:
The First Tradition: The Masquerade Thou shall not reveal thy nature to
those not of the Blood. Doing so shall renounce thy claims of Blood.

The Second Tradition: The Domain Thy domain is thine own concern. All
others owe thee respect while in it. None may challenge thy word while
in thy domain.

The Third Tradition: The Progeny Thou shall sire another only with the
permission of thine elder. If thou createst another without thine
elder's leave, both thee and thy progeny shall be slain.

The Fourth Tradition: The Accounting Those thou create are thine own
childer. Until thy progeny shall be released, thou shall command them in
all things. Their sins are thine to endure.

The Fifth Tradition: Hospitality Honor one another's domain. When thou
comest to a foreign city, thou shall present thyself to the one who
ruleth there. Without the word of acceptance, thou art nothing.

The Sixth Tradition: Destruction Thou art forbidden to destroy another
of thy kind. The right of destruction belongeth only to thine elder.
Only the eldest among thee shall call the blood hunt.
Gerçek yüzlerini saklayarak insanlar arasında yaşama kararı alan
Camarilla, insanların birkaç kuşak sonrasında vampirlerin sadece efsane
olduklarına inanmalarını ummaktaydı. Camarilla'ya katılmayan vampir
klanları ise yeraltına sürülmüştür (bu klanlar, daha sonra Sabbath
adındaki bir diğer birliği oluşturacaktır).

Alınan kararlardan sonra cihad devam etmiş, ancak mücadeleler meydan
savaşı olmaktan çıkıp gece baskınlarına dönüşmüştür. Bu ölümcül cihad,
zaman değiştikçe form ve method değişikliklerine uğramış olmakla birlikte,
günümüzde hala sürmektedir.

Vampirler arasında anlatılan efsaneler, Gehenna adındaki bir geceden
bahseder. Bu gecede, Antediluvians adıyla anılan ve Caine'in ilk torunları
olan ve inanılmaz derecede büyük cüçlere sahip 13 vampir gizli
barınaklarından dışarı çıkacak ve kendilerinden daha genç olan bütün
vampirleri ortadan kaldıracaktır. Bu gece, aynı zamanda bilinen dünyanın
sonu olacaktır. Gehenna'yı durdurmaya çalışan vampirler olduğu gibi, onu
fanatik derecede destekleyen vampirler de mevcuttur.
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #2 : 21 Ocak 2008, 15:14:57 »
Vampir Birlikleri ve Klanları

Camarilla Birliği

Camarilla, Caine'in ilkelerini sürdürmeyi ve vampirleri insan
saldırılarından korumayı amaçlayan bir birliktir. İnsanlar arasında yaşar
ve belli sınırlar çerçevesinde kalarak büyük bir dikkatle beslenirler.
Camarilla, 7 klandan oluşur:
Brujah: Brujah klanı, genel olarak asi ruhlu vampirlerden oluşur.
Brujahlar, sosyal değişime kolaylıkla ayak uydururlar ve içlerinde
Camarilla birliğine ait en güçlü vampirlerden bazıları yer alır.
Birçok diğer vampir, Brujah'lardan "Punk'çı kanun kaçakları" diye
bahseder.


Gangrel: Tüm vampirler arasında, içgüdülerine ve doğalarına en
bağlı klandır. Doğa içinde yaşamayı şehirde yaşamaya tercih
ederler. Nasıl ve neden olduğu bilinmese de, Gangrel klanına
kurtlar dokunmamaktadır. Şekil değiştirme konusunda
özel yeteneklere sahip olan klanın üyeleri, yarasa veya kurda
kolayca dönüşebilirler. Klan, son zamanlarda başlarına gelen (ve
ne olduğu tam oalrak bilinemeyen) kötü bir olay yüzünden,
Camarilla'dan uzaklaşmıştır.


Malkavian: Diğer vampirlere dahi korku salan bir klandır.
Malkavian'ların hemen hepsi "deli" diye tanımlanabilecek derecede
davranış bozukluğu sergiler. Ne zaman ne yapacakları belli
olmadığı ve davranışlarının & tepkilerinin ne anlama geldiği asla
tam olarak anlaşılamadığı için diğer vampirler Malkavian'lara
dikkatle yaklaşır.


Nosferatu: Dış görünüşlerinin çirkinlikleriyle ün salmış bir
klandır. Köpek dişleri yerine ön iki dişinin uzun olmasıyla ve kel
kafalarıyla tanınırlar. Nosferatu'lar görünüşleri sebebiyle
gizlenme ihtiyacı içindedirler. Diğer vampirler, mecbur kalmadıkça
Nosferatu'larla iletişim kurmazlar.


Toreador: "Sanatçı vampirler" diye tanımlanırlar. Son derece kibar
ve naziktirler. Oldukça zeki olan Toreador klanı üyelerinin her
hareketinde tutku gizlidir.


Tremere: Büyü konusunda uzmanlaşmış olan klandır. Ritüeller ve
büyüler aracılığıyla kanın diğer vampirlerce çok az bilinen birçok
gücünü ortaya çıkarabilirler. Tremere klanının neler
yapabileceğini bilenler, onlardan uzak durmaya özen gösterir.


Ventrue: Ventrue klanı, onurlu ve kibar olmasıyla ün yapmıştır. En
eski zamanlardan beri liderlik duygularıyla hareket eden klan,
vampirlerin geleceğini şekillendirebilmek için çalışır. Eski
zamanlarda Ventrue üyeleri soylular ve prensler gibi güçlü kişiler
arasından seçilirdi. Günümüzde soylu bir servete sahip olan klan,
Camarilla'nın düzenini ve devamlılığını sağlayan anahtar güçtür.


Sabbat Birliği

Camarilla'ya isyan eden ve yeraltına sürülen vampir klanlarının
oluşturduğu birliktir. Amacı, tüm vampirleri Camarilla'nın
sınırlandırmalarından çıkarıp dünya üzerinde tamamen özgür olmalarını
sağlamaktır. Sabbat metinleri vampirlerin beslenme zincirinin en üstünde
yer aldığını, bu yüzden insanlardan saklanmak yerine onları yönetmeleri
gerektiğini söyler. Sabbat, bağımsız birçok sempatizanı olmasına karşın, 2
klandan oluşur:
Lasombra: Sabbat'ın kalbi diye nitelenen Lasombra klanı, zevk
düşkünlüğüyle tanınır. İnsanlara tamamen sırt çevirmek yerine,
onların ölümlülük ve zayıflıklarını kendi zevkleri için
kullanırlar. Ölümsüz olmanın tadını sonuna kadar yaşamayı
amaçlayan bir hayat tarzları vardır. Klan, karanlık güçler
üzerinde hakimiyet sahibidir.


Tzimisce: Sabbat'ın ruhu diye nitelenen Tzimisce klanı, vahşetiyle
tanınır. "Discipline of Vicissitude" adlı doktrinlerine bağlı
olarak, insan ve vampir bedenleri üzerinde birçok korkunç deney
yaparlar. Bünyesinde birçok büyücü barındıran klan, et ve kemik
üzerinde hakimiyet sahibidir. 13 Antediluvian arasında yer alan
yaratıcılarının yakında uyanacağına dair söylentiler vardır.


Bağımsız Klanlar

Herhangi bir gruba dahil olmayı reddeden vampirler mevcuttur. "Anarchs"
diye tanınan ve pek fazla sorun çıkartmaran bir grup genç vampir vardır.
"Inconnu" diye tanınan ve tarih öncesinden kalan bir grup vampir ise, güç
oyunlarından uzak durup kendi içlerine dönmüş ve kendilerini
potansiyellerini ortaya çıkarıp aydınlanmayı yaşamaya adamıştır.

4 klan ise, büyük cihad içerisindeki yerlerini zaman zaman değiştirirler
ve "Neutral" diye tanımlanırlar. Bu klanlar;
Assamite: Kökenleri doğu çölleri olan ölümcül Assamite klanı,
katillik hünerlerini doğru fiyatı ödeyebilen herhangi biri için
sergileyebilir.


Setite: En güvenilmez klan olma özelliğini taşır. Karanlık bir
takım güçlere sahiptirler ve Caine'in kurmuş olduğu ilk şehri
kendilerinin yıkmış olduğunu söylerler.


Giovanni: Saygı duyulan ve güvenilen bir klandır. Kökleri Rönesans
öncesi tüccar prenslere dayanır. Hala Venice bölgesinde yaşar ve
sırlarını çok iyi saklarlar.


Ravnos: Kara mizahın vampirler arasındaki temsilcileri diye
nitelendirilirler. Kökenleri çingenelere ve hırsızlara dayanır.
Bir süre önce 13 Antediluvian arasında yer alan yaratıcıları
uyanmış (veya uyandırılmış) ve kan ihtiyacı içinde birçok Ravnos'u
kanlarını içerek ortadan kaldırmıştır. Geriye kalanlar
Camarilla'ya katılmayı düşünmektedir; Camarilla, Gangrel'in yerini
alabilmeleri açısından olaya sıcak bakmaktadır.
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #3 : 21 Ocak 2008, 15:15:17 »
Vampirlerin Hiyerarşik Yapısı


Vampirler, hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu
konuda kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur.
Prince
Vampirlerin yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her
bölüm, bir prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı
vampirler tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme
"Domain" adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken
yakalanan bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir.

Domain prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden
seçilir. Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine
dahi rastlanmıştır.

Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam yetkiye sahiptir. Av
sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak olduğu nötr alanlar
ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden vampirleri kendi
bölgesinde avlayabilir.

Prince hakimiyet alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir.
Mesela; Paris'in, Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır.
Bir prince söz konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş
olduğundan, bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir.

Primogen
Her "Domain"de, prince'e yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen
grubu vardır. Bu grup, çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir
meclistir. Bir Domain'de prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız
prince'lerin Primogen'i tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.

Elder
300 yıldan daha uzun süredir yaşayan vampirlere verilen addır. Bir
elder, yaşadığı süre zarfında birçok güç kazanmıştır ve son derece
ölümcül ve tehlikelidir.

Ancillae
Elder'ların bir alt sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan
vampirlerdir; ancak büyük başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu
sıfat verilebilir. Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar.
Kendi aralarında güç savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki
savaşlardan çok daha zayıftır.

Neonate
Vampir ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa
süredir yaşayan vampirlerdir.

--------------------------------------------------------------------------------


Vampirlerin Zayıf Yönleri

Son derece güçlü varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır.
Jenerasyonlar boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da
artış görülmüştür.
Gün Işığı: Caine'den beri süren lanet sebebiyle, vampirler gün ışığına
çıkamaz.

Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir vampir ölür. (Güneş ışığı, çok daha
çabuk olmakla birlikte, vampirler üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.)

Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan vampirler,
sarımsaktan nefret ederler.

Gümüş: ********lar gibi, vampirler de gümüş madenine karşı alerjileri
vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi yarattığı
söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu amaç için
tercih edilebilir.

Kazık: Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son
derece tehlikeli olabilir.

Haç: Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada
önemli olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin
inancıdır.

Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler üzerinde ateş etkisi yarattığı
söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda da önemli olan şey duayı okuyan
ve suyu kullanan kişinin inancıdır.

Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş varlıkların kanını içemezler.
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #4 : 21 Ocak 2008, 15:15:37 »
Bir Vampir Nasıl Bulunur

Vampir klanları şehirlerde son derece organize bir şekilde yaşadıklarından bulunmaları oldukça zordur. Ancak, daha küçük bölgelerdeki vampirleri
tespit etmenin bazı yolları vardır.

Civarda bir vampir olduğunun temel işaretleri vardır:
Civar halkın gece saldırılarından, veya gece saldırıları içeren
kabuslardan şikayet etmesi
Boyunlarında veya ana damarlar civarında ısırık izi bulunan insan veya
cesetler

Küçük bölgelerde saklanacak fazla yer olmadığından, vampirler gündüzleri
mezarlarda saklanmayı tercih ederler. Hangi mezarın vampir içerdiğini
tespit etmek için yaygın olarak uygulanan yöntem, bembeyaz tüylere sahip
bakire bir kısrağı mezarlıkta dolaştırmaktır. Kısrağın önünde durduğu ve
ilerlemeyi reddettiği mezar, muhtemelen bir vampir içeriyordur.

Bulunan mezarın gerçekten bir vampire ait olduğunun belirgin işaretleri
vardır:
Bir mezar civarında bulunan delikler
Cesedin tamamen açık gözlere sahip olması

Cesedin hiç bozulmamış olması

Mezar ve tabutta bulunan taze kan

Cesedin gayet sağlıklı görünmesi ve taze kana sahip olması

--------------------------------------------------------------------------------


Kayıtlara Geçmiş Bazı Vampirler

Blow Çobanı: Bir zamanlar Blow kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen bir nedenden ötürü ölür ve gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra, geceleri ortaya çıkmaya ve önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve
saldırdığı herkes 8 gün içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca,
halk çobanın mezarını açar ve kalbine bir kazık saplayarak tekrar
kapatırlar. O gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar
ortaya çıkar - elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok
korkmuş olan halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe verir.

Arnold Paul: 1700 yılında Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir
asker olan Arnold Paul, Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve
askerliği boyunca biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un
üzerinden asla atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca
merak eden karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği
sırasında uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir
vampirle mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar
takip edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için
söylentilerden öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini,
kanından içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder.
Bu itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman
yükünün tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay
sonra köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye
başlar. Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden
ölürler. Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir.
Arnold'un mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının
kenarlarında taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine
bir kazık saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni
yakılır. Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen
kişilerin bedenlerine de uygulanır.
Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı bölgede gece saldırıları
tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi saldırıya uğrar. Yetkililer
tarafından ifadeler doğrultusunda açılan bir takım mezarlarda vampirlere
rastlanır. Bu yeni vampirler de yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura
kavuşur. Bu olay hakkında aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin
de bulunduğu tanıkların verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala
saklanmaktadır.

Peter Plogoyowitz: Kisolova adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan
Peter Plogoyowitz, ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında
yürürken görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat
içinde ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere
başvuran kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni
alır ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu
gören halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını
hayret ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki
kabus biter.

she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #5 : 21 Ocak 2008, 15:15:56 »
Çeşitli Kültürlerde Vampiric Varlıklar

Asasabonsam (Batı Afrika) Demir dişlere ve insan görüntüsüne sahip
varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak için kanca şeklindeki
ayaklarını kullanır.

Aswang (?) Gündüz insan, gece vampir olan çok güzel bir kız olarak
tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri
ve içi boş dilini kurbanının boğazına saplayarak içer.

Asema (Güney Afrika) Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık,
geceleri mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır.

Baobban Sith (İskoçya) Kız, karga veya kuzgun kılığına girebilen kötü
perilerdir. Erkeklerin aklını başından alıp kanlarını içerler.

Bas (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir varlıktır.
Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman insan kanıyla da
beslendiği söylenir.

Brahmaparusha (Hindistan) Kafasını çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan
içtiği kurukafa ile tasvir edilir.

Chiang Shih (Çin) Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı
içen ölülerdir.

Cihuateteo (Aztec) Geceleri çocuklara saldıran, bembeyaz bir tene sahip
kadın görüntüsündeki varlık.

Dearg-Du (İrlanda) Hakkında çok az şey bilinen bu varlıkları durdurmanın
yolu, mezarlarının üzerini çok ağır taşlarla kapatmaktır.

Ekiminu (Assyrian) Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez
olabilirler ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri
söylenir.

Kappa (?) Yeşil-sarı bir tene sahip yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki
varlık. Su kenarlarında, suya yaklaşan canlıları içeri çekip tüm
kanlarını anüslerinden içmek suretiyle beslenir.

Kathakano (Crete)

Lamia (Yunanistan) Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst
tarafı insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını
yer ve kanını içer.

Lamiai (Libya) Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı
zamanda, genç erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da
girebilir.

Langsuyar (Malezya) Ağaçlarda yaşayan ve çocukların kanını emen bir
varlık.

Lidérc (Macaristan) İnsan, hayvan veya ışık görüntüsünde olabilen bir
varlık.
Loogaroo (Haiti) Şeytana götürdüğü kan karşılığında büyü gücüne sahip
olan yaşlı kadın formundaki varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda
dolaşabilme yeteneğine de sahiptir.

Nosferatu (Slav)

Mulo (Gypsy)

Nora (Macaristan) Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen
ölüler.

Obur (Bulgaristan) Yüksek sesler çıkaran ve eşyaları yerinden
oynatabilen kan içici bir varlık.

Pelesit (Malezya) Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık.

Penanggalan (?) Kafasını elinde taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve
annelerinin kanını emen kadın.

Pisachas (Hindistan) Et yiyen öfkeli varlıklar.

Polong (Malezya) 3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar.
Cadıdan alınan günlük kan karşılığında hizmet ederler.

Pontianak (Malezya) Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk.

Rakshasa (Hindistan) Mezarlıkta yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak
tasvir edilirler. Yarı insan - yarı hayvan olarak tasvir edilirler.

Redcaps (İskoçya) Eski şatoları ve evleri ele geçiren ruh. Ele geçirdiği
yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya çalıştığı
söylenir.

Strigoi (Romanya)

Succubus (dişi)/ Incubus(erkek) (Avrupa) Kurbanıyla cinsel ilişkiye
girerek, ilişki sırasında salgıladığı cinsel enerjiyle beslenen varlık.
Evlere davetsiz olarak girer ve başka kişilerin görüntüsüne bürünebilir.
Kurbanlarıyla genelde birden fazla kez ilişkiye girerler. Succubus'un
kurbanı, bu olayı bir rüya olarak deneyimler.

Sukuyan (Trinidad) Geceleri bedenini bırakarak mavi bir ışık topu olarak
gezinir. Yakalandığı takdirde bir hayvana dönüştüğü söylenir.

Tenatz (Montenegro) Ölmüş insanların bedenlerini ele geçirip kontrol
altına alan ruhlardır. Geceleri gezinip, uyuyanların kanlarını içer.
Mezarlara girip çıkmak için farelere dönüşebildikleri söylenir.

Tlahuelpuchi (Aztec) Hayvanlara dönüşebilen, ve kurbanlarının kanını
içen kadın görüntüsündeki varlıktır. Genellikle hindi, köpek ve kediye
dönüştüğü söylenir.

Upierczi (Polonya, Rusya) Dillerinin altındaki iğneyle kurbanlarından
geceleri kan emen vampir. Sadece yakılarak yok edilebilir; ve
yakıldığında bedeni yok olmak yerine bir sürü küçük sürüngen ve
kemirgene dönüşecek olan parçalara ayrılır. Yakma işleminden sonra
ortaya çıkan bu hayvanlardan herhangi biri kaçarsa, Upierczi'nin de
serbest kalacağı ve intikam için geri geleceği söylenir.

Ustrel (Bulgaristan) Cumartesi günü doğup, baptizm işleminden önce ölen
çocuklardır. Gömülmelerinin 9. gününde mezarından çıkıp civardaki
koyunlara ve diğer hayvanlara saldırdıkları ve kanlarını içtikleri
söylenir.

Vetala (Hindistan) Betail olarak da bilinen bu varlık, ölmüş insanların
bedenlerini kontrol altına alan bir varlıktır.

Vrykolakas (Yunanistan) Geceleri insanlara saldıran varlık; diğer
kültürlerde Lampir (Boşnak), Vurvulak (Albanian), Upirina Vukodlak
(Sırbistan) olarak da bilinir.

Yara-ma-yha-who (Avusturalya) 1-1,5 metre boylarında kırmızı, dişsiz,
kısa boylu, büyük kafalı ve el-ayak parmakları ahtapot görüntüsünde olan
insanımsı varlık. Ağaçlardan insanlar üzerine atlayıp el ve ayak
parmaklarıyla kanlarını içtikleri söylenir.

Yatu-Dhana (Hindistan) Raksha'ların artıklarıyla geçinen varlıklardır.
she's back!!

Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #6 : 12 Mart 2008, 20:35:07 »
ayrıca
Vampir Lisanı
VAMPİR LİSANI - LATİNCE

Role-Play Cümleleri
“ Zafer bizim olucakdir, yaratıcının gücü sizinle olsun”

• Victoria du belum nostrum, potestas creare avec tu

“Ölümü benim elimdendir, kanı da çok lezzetli”

• Mori du mon manus, sangius dulcis

“Kont için savaşır, kont için kazanırız”

• Belum nam duco, nam duco victoria

“Istirate çekiliceğim ben arkadaşım”

• Comitis moi vado torpor

“Güç için savaşırız, güç kanda yatar, kan için savaşırız”

• Belum nam potestas, potestas incendo sangius, belum nam sangius

“Kardeşimin düşmanı benim düşmanımdır”

• Atrox du frater, atrox du moi

“Karanlığın gücü yanında olsun kardeş”

• Potestas calligiato vado aveca tu

“Ocllo karanlık efendilerin diyarıdır”

• Ocllo est domus du dominus calligiato

“Ventrue/Tzimisce/Nosferatu/Setite(vs)'e can vericeksin, teslim ol ölümlü!”

• Affero tu vita a Ventrue/Tzimisce/Nosferatu/Setite(vs), tribuo iletalis

“Büyülerini vampirler icin kulan, o karanlık büyüleri”

• Supernuspotestas nam kindred, nam kindred supernuspotestas calligiato

Tören Sözleri

Vampir yapılırken:

“Senin bedeninde artık ölümlü kanı yokdur, artık vampir kanındansın. Yaratıcının gücü hep yanında olsun, vampirin gücü yanında olsun. Bir süre güçsüz olucaksın, ancak karşılığında çok büyük güçler ediniceksin, ölümsüzlüğün gücü, vampir gücü”

• Tu corpus non sangius iletalis, iam sangius kindred. Potestas creare aveca tu, potestas kindred aveca tu. Aliquot tempus aetre non potestas, quod aveca potestas letalis, potestas kindred

Lord yapılırken:

“Yaratıcıya çok hizmet verdin karanlığın efendisi. Yaratıcının kanı, kanımdan, sana veriyorum. Tekrar iç onu, tekrar. Karanlığın lord'u. Yaratıcının gücü, vampirin gücü büyülerinden eksik olmasın.”

• Servus creare, calligiato dominus. Sangius du creare, nam tu, boire tut. Dominus du calligiato, creare potestas nam tu, kindred potestas nam tu

Yaradılış Destanı

Tibi aetre aeger,modere cervix sangius.Ablocare Caine's potentas posse.Tibi aetra Lamia.

Perque Remembera Caine(Yaradılış):
In Nomeni Caine diye başlar...

Caine Rursusque perperit fratrem euius Abel fuit autem Abel pastor ovium et Caine Agricola.

Caine Doğar:

Factum est autem post multos dies ut offeret Caine de fructibus terrae munera Dominus.

İlk kan dökülür ve Tanrı reddedilir.Sonunda Caine dünyaya hükmetmeye başlar:

Ad Caine vero et ad munera illuis non respexit irastus Que est Caine.


Ve bundan böyle Caine ve oğulları Kanla kurulan kardeşliği yaşatırlar.Kanla hükmederler dünyaya ve ölümlülere.O kan ki savaştır,o savaş ki yaşamdır...

Alıntıdır.

İlk Vampir Hakkında Rivayetler
Baloya hoşgeldin çocuk, maskeli balomuza; Sonsuz gecede yapılan ve binlerce yıldır süre gelen, maskesini düşürenin öldüğü acımasız, bir o kadar da gizemli olan balomuza. Eminim şu an kendini garip hissediyorsundur. Haklısın, yeniden doğuşun olağan bir yan etkisi, nefes almadığını fark ettin mi? Artık ihtiyacın olmayacak. Biz gecenin çocuklarıyız, Yukardaki tarafından lanetlenmiş, Lilith tarafından kutsanmış.. Artık sen bir Kindred'sin. Buna alışman biraz uzun sürecek. Sıcak kanını içerken öldürdüğün insanın ölü gözlerine bakmak belki suçluluk duymana yol açacak, ama seni temin ederim, sonsuz hayatımızın her gecesinde, kalan insanlığımızın son parçalarına da veda ediyoruz, ta ki soğuk katiller olana dek.. Bu karanlık dünyada sana anlatacağım çok sey var, ama istersen en başından başlıyalım, tarihin ilk zamanlarından..

Tarihin ilk zamanlarında, Adem ve Havva evlendi ve 3 tane oğulları oldu. Caine, Abel ve Seth. İlk doğan Caine, bitkileri yetiştirdi. Onları suladı ve büyüttü, hayat verdi. İkinci doğan Abel hayvanlara baktı. Onlari besledi ve büyüttü.
Bir gün Adem iki oğluna şöyle dedi. ''Caine, Abel, [Yukardaki] için bir kurban vermelisiniz. Öyle bir kurban ki hayatta en çok sevdiğiniz şeylerden biri olacak.. Caine, [Yukardaki] için en tatlı meyvalarını, en olgun bitkilerini getirdi. Abel, [Yukardaki] için en genç, en güçlü hayvanını kurban etti.
İki kardeş de kurbanlarını Adem'in Altar'ına koydular ve ateşe verdiler. Duman onları yavaşça yukarı doğru götürdü. Abel'in kurbanı tatlı bir koku yaydı ve kabul edildi. Caine'in ki ise kabul edilmedi ve Caine sert bir sekilde azarlandı.
İlk doğan ağlamaya başladı, gece gündüz [Yukardaki]'ne dua etti.
Adem kurban vaktinin yeniden geldiğini söyledi. Abel yine en güçlü ve genç hayvanlarından birini öldürdü. Caine ise eli boş geldi, çünkü kurbanının istenmeyeceğini biliyordu.
Abel şöyle dedi; ''Caine, neden bir kurban getirmedin?''. İlk doğan gözleri yaşlı bir şekilde kardeşinin kalbine mızrak saplayarak onu kurban etti.. Hayatta en çok sevdiği şeyi..!
[Yukardaki] onu cennetten attı, ve Nod denilen bir yere sürgün etti.
Caine karanlıkta yanlız kalmıştı. Açtı, üşüyordu ve ağlıyordu.. Karanlığın içinden tatlı bir ses geldi. Siyahlar içinde bir kadın Caine'e doğru yaklaştı.

''Hikaye'ni biliyorum, Nod'lu Caine. Açsın, bende yemek var. Üşüyorsun, bende kıyafet var. Üzgünsün, bende rahatlık var''
''Benim gibi lanetli birini niye rahatlatasın? Neden giydiresin? Neden besleyesin?''
''Ben senin babanın ilk karısıyım. [Yukardaki]'ne karşı geldim ve özgürlüğü karanlıklarda buldum. Ben Lilith'im. Bir zamanlar bende üşüyordum. Benim için sıcaklık yoktu. Bir zamanlar bende açtım, benim için yemek yoktu. Bir zamanlar bende üzgündüm, benim için rahatlık yoktu.''
Lilith, Caine'i ağırladı ve onu besledi, rahatlattı. Caine onun evinde bir süre kaldı, ve birgün ona sordu:
''Sadece karanlıktan, bu evi nasıl yaptın? Nasıl kıyafetler yarattın? Nasıl yiyeceklerini yetiştirdin?''
Lilith gülümsedi ve cevap verdi: ''Ben uyandım. Bu sayede istedigim gücü yaratıyorum''
''Beni de uyandır Lilith, benim de güce ihtiyacım var. Bende kendi evimi, giysilerimi, yiyeceklerimi yaratmalıyım.''
''Uyanmanın sana ne yapacağını bilmiyorum. Sen baban tarafından lanetlendin. Ölebilirsin, sonsuza kadar değişebilirsin.''
''Güç olmayan bir yaşamın ne önemi var? Sen olmadan ben ölürüm, ama senin kölen olarak yaşayamam.''
Lilith Caine'i seviyordu. Bunun olmasını istemese de Caine'in istediğini yapti ve Caine'i "uyandırdı". Bileğinden gelen kanı bir kaba koydu ve Caine'e içirdi. Caine Abyss'e düştü, o kadar uzun süre düştü ki bu ona sonsuzluk gibi geldi. Gözlerini açtığında karanlık bir yerdeydi.

Karanlığın içinde Caine parlak bir ışık gördü. Gecede parlayan ateş, Michael, Kutsal Ateş'in koruyucusu ona gelmişti, ve şöyle dedi. ''Adem ve Havva'nın oğlu, suçun büyük ama babamın bağışlayıcılığı da çok büyük. O seni affetti.''
'' Caine cevap verdi; ''[Yukardaki]'nin acımasıyla değil ancak kendi vicdanımla gurur içinde yaşayabilirim.'' ve reddetti.
Ve Michael ona ilk lanetini verdi: ''Bu diyarlarda gezdiğin sürece, sen ve senin çocukların ateşten korkacak. Ateşim sizin derinizi yakacak ve sizi mahvedecek.''

O gecenin sabahında, ufuktan Raphael göründü. Güneşin koruyucusu. Caine'e şöyle dedi ''Adem'in oğlu, Havva'nın oğlu, kardeşin Abel cennetten senin günahlarını affetti. Tanrının bağışlamasını kabul etmeyecek misin?''
Caine cevap verdi; ''Abel'in bağışlaması bir şey ifade etmez. Ancak ben kendimi affedebilirsem gerçekten affolmuş sayılırım'' ve reddetti.
Ve Raphael ona ikinci lanetini verdi: ''Bu diyarda gezdiğin sürece sen ve senin çocukların gün doğuşundan korkacak. Güneşin ışınları sizi ateş gibi yakacak. Şimdi git ve karanlık bir yere saklan, güneşin gazabını hissetmemek için.''
Caine kaçtı ve karanlık bir mağaraya saklandı ve orada uyudu. Uyandığında ölüm meleği Uriel onu kanatlarının arasında tutuyordu. Caine'e şöyle dedi: ''Adem'in oglu, Havva'nın oglu, Tanrı senin bütün günahlarını bagışladı, kabul et ve bütün lanetlerinden kurtul.''
Caine cevap verdi; ''Tanrının bağışlamasıyla değil, kendi bağışlamamla yaşayacağım. Ben benim. Yaptıklarımı yaptım. Bu asla değişmeyecek''

Ve Tanrının kendisi, Uriel'in ağzından Caine'e son lanetini verdi. ''Sen ve senin çocukların, bu diyarda gezdiği sürece karanlığa tutunacaklar. Sadece kan içecekler. Sadece kül yiyecekler. Ölümde olacakları gibi olacaklar, ama ölmeyecekler ve hep yaşayacaklar. Son günlere kadar dokunduğunuz her şey yok olacak.''
Bu lanetle Caine acı bir çığlık attı. Gözlerinden kan geldi. Bu gelen kanı bir kabın içine doldurdu ve içti. Kafasını kaldırdığında Gabriel karşısında duruyordu, ve ona şöyle dedi: ''Adem'in oglu, Havva'nın oglu. Babamın bağışlayıcılığı bildiğinden çok daha büyük. Şimdi bile Affedilmeye bir yol açıldı. Bu yola [Golconda] diyeceksin. Çocuklarına ondan bahset, çünkü sadece bu yolla yeniden ışıkta yürüyebileceksiniz.''
İste ilk Vampir' in oluş hikayesi ve Vampirlerin lanetlerini nasıl aldığı.

Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #7 : 12 Mart 2008, 20:35:25 »
Vampirism İle İlgili İhtiyaç Duyacağınız Medikal Terimler..

Haematodipsia : Kana cinsel susamışlık.

Hedonism : Hazza fazla düşkünlük.

Hemat(o) : Anlamı kan olan önektir; hem,hemo veya haemat(o) olarak da kullanılır.

Hematemesis : Kan kusma.

Hematidrosis : Kanlı ter dökmek.

Hematophageous : Kanla geçinmek.

Hematoporphyria : "Porphyria"ya bakınız.

Hematospermia : Menide kan.

Hemeralopia : Gün körlüğü, parlak ışıkta iyi görememe.

Hemogeneic : Kan üretimi ile ilgili.

Hemotherapy : Hastalıkta kan kullanımı.

Lust murder : Cinsel aktiviteden sonra öldürmek.

Necro : Anlamı ölüm olan önektir.

Necrocytosis : Hücre bozulması ve ölümü. ("Çürüme" hakkındaki medikal terim)

Necrogenous : Ölüden irin çıkarmak.

Necrolysis : Çürüyen dokuyu ayırma.

Necromania : "Necrophilia"ya bakınız.

Necrophagous : Ölü etinden beslenme.

Necrophagy : Cesedin sakat bölümlerinin yenmesi

Necrophilia : 1- Cesetlere karşı cinsel çekim. 2- Ölü bedenlerle cinsel ilişki.

Necrophobia : Ölüm ya da ölü bedenlere karşı duyulan korku.

Necropsy : Ölümden sonra bedenler üzerinde yapılan çalışmalar; otopsi.

Necrostuprum : Ceset hırsızlığı.

Porphyria : Porfirin metabolizmasındaki rahatsızlık sonucunda porfirin miktarında ve oluşumunda artış veya hastalığın belirtilerini gösteren karakteristik bir genetik hastalıktır.
__________________

Vampirlerin Özellikleri...
1.Daha duyarlı duyu organları

- Karanlıkta Görebilme

- Daha gelişmiş renk tayfı

- Hassas Duyum

- Geliştirilmiş koku alma duyusu

2.Gelişmiş fiziksel güç

3.Geliştirilmiş hareket-çabukluk

4.Kısa mesafede biçim değiştirmeden yüksek süratte uçuş kabiliyeti

5.Yaraları çok hızlı iyileştirme, İnsan hastalıklarına karşı direnç

6.İnsanlar ve daha zayıf vampirler üzerinde hipnotik kontrol.

7.Diğer varlıkları karizmaları ile kontrol etme.

8.Ekstra Duyarlı Ten ve olaylara karşı önsezi

9.Yarasa şekline dönüşebilme

10.Toprakta eriyerek kaybolma.

11.Sise dönüşerek kaybolma

12.Yarasa,köpek,kurt gibi hayvanları kontrol etme yetisi

13.Duvara tırmanma kabiliyeti

Lord Caine İçin [Yeni Dünya]
Binyıllarca Caine bu topraklar üzerinde adım attığı sonsuz gecede yürümeyi sürdürmüş . Dünyanın dört bir yanını gezmiş . Arkasında gittiği her yere ölümü taşımış . Inanılmaz gücü sayesinde bazı yerlerde ona tapınmışlar , bazı yerlerde iblis olarak isimlendirilmiş . O da insanların arasından tamamıyle çekilmiş

Insanlık Tarihi birkaç Çağ geçirip yerleşik düzene geçmeye başladığı zamanlarda Caine geri dönmüş . Inanılmaz yalnızlığını giderebilmek için kendine arkadaş , yaver aramaya başlamış . Yaptığı uzun geziler sonunda kendi lanetini geçireceği üç insan bulmuş ve onları da vampire çevirmiş . Bu 2.nesil vampirlerin adı Güzel Zillah , Bilge Enoch ve Güçlü Irad imiş .

Caine ve 3 çocuğu insanlığın arasında gezmeye başlamış ve Ilkşehri (First City) kurmuşlar . Orada insanlar onlara tanrı olarak tapınmış ve rahat çağlar geçirmişler . O zamanlarda 2.nesildeki 3 çocuk da kendi çocuklarını yapmışlar . 3. vampir neslinin nüfusu 13 ‘müş : Malkav , Saulot , Cappadocius , Absimiliard , Arikel , Lasombra , Ventrue , Ennoia , Haqim , Brujah , Set , Ravnos ve Tzimisce
Caine buna izin vermiş ama lanetin daha fazla yayılmasını istememiş ve daha fazla vampir yaratılmasını yasaklamış .

Çağlar geçmiş ve sonra bir anda bütün dünya sular altında kalmış . Nuh’un tufanı First City ‘i yutmuş . Çok zorlu yıllar geçiren vampir nesli tufan geçince tekrar insan arasına katılmış . Ancak 3. nesil 13 çocuk iyice artan güçleriyle artık babalarının yanında kalmak istemiyormuş . Bu yüzden büyük bir anlaşmazlık çıkmış . Caine iki tarafa da savaş yapmamalarını söylemiş ama 2. ve 3. nesil ayrılmış ve Büyük Savaş başlamış . (The Great War)

Kısa bir süre sonra 3. nesil’den 13 çocuk , babalarını (Enoch , Zillah ve Irad) yoketmişler ve Dünyanın Efendileri olduklarını ilan etmişler.Içlerinden bazıları Caine ‘i aramaya çalışmış ve söylenlere göre biri bulmuş . Ancak Caine bu kez kıyamet gününe kadar olmak üzere onları terkettiğini söyleyip kayıplara karışmış ( yaklaşık M.Ö. 3000 )

3.nesil vampirler o zaman için devasa büyüklükte bir şehir kurmuşlar ve buna Ikincişehir demişler (Second City) . Orada 13 yarı-tanrı da ayrı saraylarını yaptırtmışlar ve insanlar onlara tapınmaya başlamış. Bu vampirler inanılmaz güçlere sahip olmalarına rağmen babalarının yanında birer silik gölgeden farksızmışlar . Her yeni nesilde Caine’in kanı biraz daha etkisini yitirerek saflığını kaybediyormuş.



Bir planı vardı Caine’in kendinden sonra 4 nesil boyunca vampir klanları kurulmuştu hepsinin kendine has uzmanlıkları vardı.Caine var olan tüm klanları birbirine düşman etti.Aralarında hayatta kalmayı başaranlara sonsuz hayatı bahşedecekti.Savaş uzun yıllarca sürdü ve Caine’in ortaya çıkma zamanı gelmişti.

3 klan seçti kendine:

Nosferatu – Gizli Olanın Klanı (Absimiliard)

Tzimisce – Biçimdeğiştirenin Klanı (Tzimisce)

Lasombra – Gecenin Klanı (Lasombra)

Bu 3 klan içinde savaş sonrasında hayatta kalmayı başaranların sayısı sandığından azdı.Fakat önemli olan sayı değildi.Bu 3 kanı ve kendi kanını bir araya getirerek tamamen kusursuz bir klan oluşturmaktı amacı.Ve Caine amacına ulaştığında insanlar ve diğer tüm canlılar gerçek kralın kim olduğunu anlıyacaklardı.

Caine her zaman en kusursuz olandı.Fakat dünya değişiyor savaş yöntemleri farklılaşıyordu.Tek başına yeni dünyaya ayak uyduramazdı.Bu yüzden karma bir klan,yeni dünyaya hükmedebilecek bir klan oluşturmaya karar verdi.
İnsanları hipnoz ederek onları ve teknolojisini kendi için kullanıyordu.Yeni klan kusursuz olmalıydı güneşten korkan değil güneşin onlardan korkacağı bir klan olacaktı bu. Nosferatu,Tzimisce,Lasombra klanlarından sağ kalan 18 kişi üzerinde yaptığı deneyler kusursuz işlemekteydi.

Kimisinin vücuduna çeşitli silahlar yerleştirerek tam bir ölüm makinası haline getirdi.

Kimisine Psişik güçler bahşetti.Bu sayede düşünce gücüyle maddeye,kişiye etki edebiliryor,yok edebiliyorlardı.

İçlerinden Psişik güçleri olanlar en üst seviyede olanlardı ne zırh nede silah kullanma ihtiyacı duyuyorlardı.
Caine hep bir yerlerde izlemekteydi.Amacı sırf insanlara hükmetmek olsaydı kendide yapabilirdi fakat dünyada 2 ırk vardı.

İnsanlar ve Kurtadamlar

Deneyleri son aşamasına gelmişti artık Caine her şey bittiğinde yine köşesine çekilecek

Fakat artık sessiz kalmayacaktı.Dünyaya salacağı bu elçiler onun için çalışcaklardı,sadece O’na.Ve yeni klan yeryüzü çıktığında herkes kaçacak delik arayacaktı.

Kurtadamlar: en büyük alternatifleri gün ışığının onlara zarar vermiyordu.Onlar gelişime gerek duymadılar.Caine’den 3.Nesilin çöküşünden beri haber yoktu.Artık savaşa gerek duymuyorlardı sadece vücutlarının ihtiyacı olan besini karşılamak için insan avına çıkıyorlardı.3.nesilden sonra sayılarını korumayı başardılar.Normal zamanlarda görünüş olarak insandan farkları yoktu bu da onlar için bir avantajdı zaten.

Yeni bir ırk doğmuştu Caine'in ellerinde.Yeni güçlere sahiplerdi yeni dünyaya ayak uydurabilmek için değişim şarttı.

Fakat özlerini hiç kaybetmediler savaşları hep kan için oldu,hep zafer için,Lord Caine için!

Artık zamanı gelmişti.Caine’in ordusu her şeyiyle hazırdı.Ne güneş ışığı,ne dolunay zamanı ortaya çıkan kendine kurtadam diyen varlıklar onları durdurabilecekti.Dünya büyük bir kaosun içine girecek herkes görecek hükümdarı tanıyacak.Ve klan daha da büyüyecek yetenekleri gelişecek ve en önemlisi gelişen nesilin damarlarında Caine’in kanı,yeteneği,bilgeliği her zaman olacak.Kurtadamlara yıllardır süren bu savaş aslında şimdi başlamıştı.Ve sen yabancı bu yazıyı okuduğunda gücümüzün sonsuzluğu senide cezbetmiş olmalı fark edebiliyorum.

Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #8 : 12 Mart 2008, 20:35:42 »
vampirlik porfirya denen 1 hastalık mı???
Vampirlik mistik yönünden uzaklaştığında bilimin buna bi tanı getirmesi mümkün.
California Devlet Üniversitesi araştırmacılarından kimya profesörü Wayne Tikkanen’in yaptığı araştırmaya göre vampirliğin asıl sebebinin Porfiria hastalığı olduğu tespit edilmiştir. 1700’lü yıllarda hastalık hakkında bilgisi olmayan Avrupa'nın bu hastalığa yakalanları vampir olarak niteleyerek lanetlemekteydiler. Bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu nedenle karadığını açıklayan Tikkanen “Hastada anormal kıllanma görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok acı çeker. Sonunda çıldırır” diyerek hastalığı açıklamıştır. Bu hastaların derilerinin hassaslığı nedeniyle sadece geceleri çıkabildikleri tedavi amacıylada hayvan kanı içtiklerini belirten Tikkanen “Hikayelerde vampirlerin neden gece dışarı çıkıp kan içtiklerinin yanıtı işte bu” diye konuya açıklık getirmiştir.
Vampirler, Porfiria ve Çarpıtmaktan Kendimizi Alamadığımız Bilimsel Bilgiler
Bu yazıya “Vampir inanışının ortaya çıkış sebebi, aslında porfiria ismi verilen ender bir hastalıktı.” diye başlansa oldukça ilgi çekerdi sanırım. Üstelik bu cümleyi destekleyecek, pek çok veri de mevcutsa.. Hatta bir önceki gün koskoca bir Amerikalı profesör tam da şu cümleleri kullanmışsa:
“Porfiria hastalarında görülen hemoglobin eksikliğine bağlı kansızlık, eski çağlarda bazı hastaların kan içmelerine sebep oluyordu. Porfiria aynı zamanda hastaların dış görünüşlerine de etki ediyordu: derinin çok soluk renkli görünmesi, ışığa duyarlılık, hastalık sebebiyle floresan özellikte bazı maddelerin dişlerde birikmesi ve diş etlerinde aşırı çekilmeler... Sanırım vampirlerin nereden geldiğini çözdünüz bile.”
Evet harika bir konu bu. Efsanelerin ardında yatan bilimsel gerçekler.. Bununla birlikte biraz araştırınca çok ilginç bir tabloyla karşılaştım.
Vampir mitine sebep olan şeyin aslında bir hastalık olması pek çok yerde ilgi çekici bilimsel bir gerçek olarak insanlara sunulmuş (bizzat biyokimya profesörü bile yaptı bunu). Hem de kan içmelere, soluk benizlere, sivri dişlere bir bir açıklama getirilerek. Fakat biyolojiden biraz anlayan bir insan olarak okuduklarımda tutarsızlıklar olduğunu farkettim.
Vampirlerle porfiria hastalığı arasındaki bağı ortaya ilk olarak 1985 yılında biyokimyacı David Dolphin atmış. Bakalım Dolphin'in çarpıtmaktan kendisini alamadığı bilimsel bilgiler ile gerçekler arasında nasıl bir fark var?
Dolphin'in ortaya attıkları şöyle:
1) Porfiria hastaları gün ışığına aşırı duyarlı oldukları için, güneş ışığına en küçük bir maruz kalma bile vücutlarında ciddi şekil bozukluklarına yol açabiliyor. Bu bozukluklar arasında yüz derisinde çatlamalar, burnun ya da parmakların düşmesi, dudakların aşırı gerginleşmesi ve diş etlerinin çekilmesi sonucu dişlerin aşırı sivri görünmesi gibi durumlar var.
2) Ağır porfiria hastaları güneş ışığından korunmak için, aynı Dracula gibi, sadece geceleri dışarı çıkıyorlardı.
3) Günümüzde porfiria, kanda eksik olan maddelerin hastalara enjekte edilmesiyle tedavi edilebiliyor. Fakat yüzyıllar önce insanlar kendilerini tedavi etmek için kan içiyorlardı.
4) Sarımsak, porfiria semptomlarının ağırlaşmasına sebep olan kimyasal maddeler içeriyor. Bu yüzden porfiria hastaları -aynı vampirler gibi- sarımsaktan sakınıyorlar.
İlginç değil mi?
Fakat ne yazık ki gerçekler başka:
1) Öncelikle porfirianın pek çok farklı çeşidi var. Bunlardan sadece, en ender rastlanılan konjenital eritropoietik porfiria ciddi vücut bozukluklarına sebep oluyor. Bir kaynakta, şimdiye kadar rapor edilmiş böyle 200 vaka olduğu belirtilmiş. Bu sayının vampir mitlerine yol açmaktan çok uzak olduğu aşikar. Durum ne olursa olsun, 18. yüzyılda vampir olduğu iddiasıyla cesedi mezarından çıkarılan kişilerin hiç biri, tabi ki ölü olmaları dışında, tipik olarak bir görüntü bozukluğuna sahip değildiler.
2) Vampirlerin güneş ışığını sevmedikleri fikrini ilk ortaya atanların roman yazarları olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü 18 ve 19. yüzyıllar sırasında Avrupa'da vampirlere gündüzleri rastlandığına ilişkin söylentiler var. Ayrıca her ne kadar Bram Stoker'in Dracula'sı ölü gibi(!) bembeyaz bir deriye sahip olsa da, Balkanlar'da al yanaklı tasvir edilen vampirlere rastlıyoruz.
3) Yukarıdaki iki şık belki tartışmaya ve yoruma açık olabilir ama Dolphin'in en çok açık verdiği nokta işte burası. Vücudumuz, sindirim sistemimize giren her türlü besini genellikle en küçük yapı taşına parçayıp daha sonra bu yapı taşlarından kendi karmaşık moleküllerini yapar. Porfiria hastalarının kanında eksik olan karmaşık molekülün, kan içerek vücuda kazandırılmasına imkan yok çünkü kanda bulunan her molekül midede ve bağırsaklarda sindiriliyor. Zaten dikkat edilirse ortaya atılan iddia, günümüzde porfirianın, hastalara kanda eksik olan maddenin doğrudan "enjekte edilmesiyle" tedavi edildiği bilgisini içerdiği için bir bakıma kendi kendini çürütüyor.
4) Son olarak sarımsakta porfiriaya kötü gelen bir maddenin varlığı şimdiye kadar ispatlanmış değil.
Dr. Dolphin, öykünün çekiciliğinden ya da böyle bir açıklamayı ortaya atmanın ona sağlayacağı popülarite düşüncesinden kendisini almamış olacak ki, göz göre göre yalan söylemiş.
Daha kötüsü özellikle üçüncü iddiayı çürütmek için gerekenlerin lise biyolojisi kitaplarında yazıyor olması. Bununla birlikte vampir mitine porfiria hastalarının sebep olduğu öyküsüne en güvenilir web siteleri bile, iddiaları yeterince sorgulamadan yer vermişler. Gerçi biyokimya profesörlerinin bile kendilerine bu konuda hakim olamadığını düşünürsek, ortada suçlayacak pek kimse kalmıyor gibi.
Sonuç olarak vampirlere gönül rahatlığıyla inanmaya -en azından şimdilik- devam edebiliriz.

Fritz Haarmann (1879-1925)
Fritz Haarmann, 1879 yılında Almanya'da doğmuştur. Kendisi zamanın modern vampiri olarak düşünülür. Küçüklüğünü babasının korkusuyla yaşayan Fritz Haarmann, genç bir adamken kısa bir süre için orduya katıldı. Fazla zaman geçmeden çocuk tacizi nedeniyle hüküm giymesi nedeniyle İsviçre'ye kaçtı. Sokaklarda hayatını geçiriyordu ve sokak hayvanlarını öldürmek en büyük eğlencesi haline gelmişti. I. Dünya Savaşı'ndan sonra polis ekiplerine katıldı ve casusluk yaptı.

Haarman homoseksüeldi. Sokakta gördüğü genç erkekleri evine davet edip iliskiye girdikten sonra öldürüyordu. 1919 yılında yasal olmayan seks yapmasından dolayı dokuz ay cezaevinde yattı. Süresi dolup çıktığında Hans Grans ile tanıştı. Hans Grans, Haarmann'ın hem sevgilisi, hem de "cinayet partneri" olmuştu. 1920'lerde işlediği cinayetler korkunç hal aldı. Artık kurbanların boyunlarını ısırıp kanlarını içiyordu.

1924 yılında polis Haarmann'ın cinayet artıklarına rastlamaya başladı. Çocukları kaybolan bir kaç aile de polise ifade verdikten sonra, artık Haarmann'ın bu işle ilgisi olduğunu anlamışlardı. Haarmann tutuklandıktan sonra evini araştıran polis yirmiyi aşkın insan cesedi artıklarıyla karşılaştılar. Bunların üzerine Haarmann suçunu itiraf ederek Hans Grans'ı da ele verdi.

24 cinayetten suçlanmış olsa bile, sayının 50 kadar olduğu düşünülmekte. İnsan eti yemekte dahil aklınıza gelebilecek herşeyi yapmıştı. Bir zamanlar kasap olarak çalıştığından dolayı bazı müşterilere haberleri olmadan insan eti sattığını da itiraf etti. 15 Nisan 1925'de mahkemesinden sonra Fritz Haarmann'ın kafası kesilerek öldürülmesine karar verildi. Beyni incelenmek üzere Gottingen Üniversitesi'ne gönderilmiştir
Vampir Marşı
V ampirler geldi alana
A ğladı kurtçuklar korkuyla
M ızıldamak yok bu savaşta
P arladı dişlerimiz coşkuyla
İ nledi kurtcuklar acıyla
R ica ettiler ne olur fazla ısırma....
L afını sakın ey kurtcuk bizlerden,
E rdemimizdir bizleri büyük kılan,
Resm-ederiz her gece dünyayı yeniden..

A cımayız kurtcuklara içerken kanlarını,
C ezalandırırız başkaldıranları,
I ssız gecelerde bekleriz avlarımızı,
M ahveder üstün gücümüz kurtcukları,
A ğlatırız mahsun gece yaratıklarını,
Z irvedir her zaman yerimiz,çünkü biz vampirleriz.......

Vampirlerin Tarihi
Evvel zaman içinde...

Tanrı , Adem’i cennetinden kovduktan uzun süre sonra Adem ve Havva ‘nın iki erkek çocuğu olmuş . Bunlardan büyük olanın adı Caine (Caine the First Born ,ilkdoğan) , küçüğünün adıysa Abel imiş .

Eski Dünya ‘da adları şimdilerde çoktan unutulmuş canlılarla birlikte mutluca yaşarlarmış . Ancak bu uzun sürmemiş . Bir cinnet anında Caine kardeşi Abel ‘i öldürmüş ve ilk kan akıtan , ilk katil (“ first murderer”) olmuş . Babasının hışmından korkarak evinden kaçmış . Ama Tanrı’nın hışmından kaçamamış .


Tanrı , Caine ‘i lanetlemiş . Onu sonsuza dek güneş ışığından yoksun yalnız bir Geceye mahkum etmiş . İçerisinde sürekli yükselecek olan bir açlıkla karartmış onun kaderini ; kendi türünün kanını içmekle lanetlemiş onu , varlığını sürdürebilmek için . Ve ilk vampir olarak Caine dünyanın üzerinde gezinmeye başlamış .


Binyıllarca Caine bu topraklar üzerinde adım attığı sonsuz gecede yürümeyi sürdürmüş . Dünyanın dört bir yanını gezmiş . Arkasında gittiği her yere ölümü taşımış . Inanılmaz gücü sayesinde bazı yerlerde ona tapınmışlar , bazı yerlerde iblis olarak isimlendirilmiş . O da insanların arasından tamamıyle çekilmiş


Insanlık Tarihi birkaç Çağ geçirip yerleşik düzene geçmeye başladığı zamanlarda Caine geri dönmüş . Inanılmaz yalnızlığını giderebilmek için kendine arkadaş , yaver aramaya başlamış . Yaptığı uzun geziler sonunda kendi lanetini geçireceği üç insan bulmuş ve onları da vampire çevirmiş . Bu 2.nesil vampirlerin adı Güzel Zillah , Bilge Enoch ve Güçlü Irad imiş .
Caine ve 3 çocuğu insanlığın arasında gezmeye başlamış ve Ilkşehri (First City) kurmuşlar . Orada insanlar onlara tanrı olarak tapınmış ve rahat çağlar geçirmişler . O zamanlarda 2.nesildeki 3 çocuk da kendi çocuklarını yapmışlar . 3. vampir neslinin nüfusu 13 ‘müş : Malkav , Saulot , Cappadocius , Absimiliard , Arikel , Lasombra , Ventrue , Ennoia , Haqim , Brujah , Set , Ravnos ve Tzimisce

Caine buna izin vermiş ama lanetin daha fazla yayılmasını istememiş ve daha fazla vampir yaratılmasını yasaklamış .
Çağlar geçmiş ve sonra bir anda bütün dünya sular altında kalmış . Nuh’un tufanı First City ‘i yutmuş . Çok zorlu yıllar geçiren vampir nesli tufan geçince tekrar insan arasına katılmış . Ancak 3. nesil 13 çocuk iyice artan güçleriyle artık babalarının yanında kalmak istemiyormuş . Bu yüzden büyük bir anlaşmazlık çıkmış . Caine iki tarafa da savaş yapmamalarını söylemiş ama 2. ve 3. nesil ayrılmış ve Büyük Savaş başlamış . (The Great War)
Kısa bir süre sonra 3. nesil’den 13 çocuk , babalarını (Enoch , Zillah ve Irad) yoketmişler ve Dünyanın Efendileri olduklarını ilan etmişler.Içlerinden bazıları Caine ‘i aramaya çalışmış ve söylenlere göre biri bulmuş . Ancak Caine bu kez kıyamet gününe kadar olmak üzere onları terkettiğini söyleyip kayıplara karışmış ( yaklaşık M.Ö. 3000 )
3.nesil vampirler o zaman için devasa büyüklükte bir şehir kurmuşlar ve buna Ikincişehir demişler (Second City) . Orada 13 yarı-tanrı da ayrı saraylarını yaptırtmışlar ve insanlar onlara tapınmaya başlamış . Burada çoğu kendi çocuklarını yapmışlar ve 4.vampir nesli oluşmuş . Bu vampirler inanılmaz güçlere sahip olmalarına rağmen babalarının yanında birer silik gölgden farksızmışlar . Her yeni nesilde Caine’in kanı biraz daha etkisini yitirerek saflığını kaybediyormuş.
Bu şehirde 3.nesilden her vampir kendi hayat felsefesinin ve güçlerinin belirlediği birer clan kurmuş . ( Bunlar günümüzdeki Vampire Clan’lar oluyor .) Klanların isimleri ve kurucuları şöyle :

Ventrue – Kraliyet Klanı (Ventrue)
Gangrel – Hayvanın Klanı (Ennoia)
Malkavian – Ay’ın Klanı (Malkav)
Nosferatu – Gizli Olanın Klanı (Absimiliard)
Ravnos – Gezenin Klanı (Ravnos)
Toreador – Gülün Klanı (Arikel)
Lasombra – Gecenin Klanı (Lasombra)
Tzimisce – Biçimdeğiştirenin Klanı (Tzimisce)
Setites – Yılanın Klanı (Set)
Cappadocian – Ölümün Klanı (Cappadocius)
Saulot – Iyileştirenin Klanı (Saulot)
Assamite – Av’ın Klanı (Haqim)
Brujah – Öğrenmiş Klan (Brujah)

Burada uzun süre bir arada yaşadıktan sonra aralarındaki çekişmeler uzlaşılamaz bir hal almış ve şehirdeki insanlar da bu isimsiz savaştan bıkmışlar ve onlara olan saygılarını yitirmişler . O zaman klan kurucuları ( ya da Antediluvian’lar yani tufandan sağ kurtulanlar ) son kez bir araya gelip ayrılmışlar . Herbiri bilinen dünyanın bir tarafına gidip orada kendi hakimiyetini ilan etmiş . Örneğin Set , Mısır’a giderek orada bir Tanrı olarak Seth ya da Sutekh adını alarak yaşamaya başlamış ; Cappadocius Iç Anadolu’da çocuklarıyla beraber Kapadokya’ya gelerek buraya yerleşmiş ve buraya isim vermiş ; Haqim , bugunkü Iran’ın olduğu yerde fetedilmesi imkansız gözüken Alamut Kalesine yerleşmiş ; diğer Antediluvian’lar da çeşitli mekanlarda varlıklarını sürdürmüşler .
Bundan sonra her yeni nesil bir sonraki nesilden vampir yaratarak vampirlik lanetini günümüze kadar taşımış . Antediluvian’ların ayrılmasından günümüze kadar geçen yaklaşık 5000 yılda bazı klanlar yokedilmiş , bazı Antediluvian’lar çocukları tarafından öldürülmek suretiyle Klan sahipliğini kaybetmiş , bazıları uzun uykuya (Torpor) girerek kendilerini dünyadan ve çocuklarının aç gözlü bakışlarından korumuş , yeni bazı klanlar kurulmuş ve Vampir Sosyetesi sayısız büyük olay geçirmiştir . Günümüzde 13.nesil vampirler bile olduğu biliniyor ve bunlar insanlara göre daha güçlü olmalarına rağmen gece gezip kan içen güçlü ,zeki ve/veya güzel insanlar gibi oldukları söylenebilir . Bunun dışında 14. hatta 15. nesil vampirler bile görülmüş ama bunlar çocuk yapamadıkları gibi gündüz de gezdikleri ve bir vampirden çok hastalıklı bir insan görünümünde oldukları söyleniyor ve onlara Thin Blood (Incekanlı) deniyor .

Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #9 : 12 Mart 2008, 20:37:50 »


PRIMOGEN

Her "Domain"de, Prince'e yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de Primogen grubu vardır. Bu grup, çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir meclistir. Bir Domain'de Prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız Prince'lerin Primogen'i tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.

ELDER

300 yıldan daha uzun süredir yaşayan vampirlere verilen addır. Bir Elder, yaşadığı süre zarfında birçok güç kazanmıştır ve son derece ölümcül ve tehlikelidir.

ANCILLAE

Elder'ların bir alt sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan vampirlerdir; ancak büyük başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu sıfat verilebilir. Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar. Kendi aralarında güç savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki savaşlardan çok daha zayıftır.

NEONATE

Vampir ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa süredir yaşayan vampirlerdir.

Vampire's
Vampir Nedir ?

Genel anlamıyla vampir terimi, hayatını sürdürmek için insanların kanını emen insanımsı varlıkları tanımlamak için kullanılır.İnsanın kanını tamamen emen bir vampir, onun ölümüne yol açabilir. Ancak, vampir kanını içtiği kimseye kendi kanından da içirecek olursa, kurbanı da bir vampire dönüşür. Bu, 1-2 haftalık bir transformasyon sürecidir ve süreç sonunda kanı kullanmayı öğrenmiş olarak kendisini seçen vampirin ait olduğu klana katılır.Vampirleri güçleri, kanlarındadır. Bir başka vampirin kanını içen bir vampir, onun güçlerine sahip olabilir; bu yüzden, hiçbir vampir bir diğerine tamamen güvenemez.

Vampirler Nereden Gelmiştir ?
Dünya tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William of Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William, ölen bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece yaratıkları Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak vampirlerin geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır.
Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith olduğu söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi dolayısıyla kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede olması gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı kayıtsız kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek sesle haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi toprak yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve isyankar değil sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir yerde lanetlenmiş ve şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani çocukları iyi-kötü arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür.
Adam ile Lilith'in ilk çocukları olan Caine ise, vampirlerin ilkidir. Bir kıskançlık sonucu kendi kardeşini öldürünce, Tanrı tarafından lanetlenmiş ve cezalandırılmıştır. Caine, sonsuza dek tekrar güneş yüzü göremeyecek ve kana susamışlığın azabını çekecektir. Caine, taşıdığı sonsuz izle anne-babasının topraklarından sürülür. Vampir metinlerine göre Caine, Lilith'i bulmak üzere Kızıldeniz'e gitmiş, Lilith de ona kanın gücünü öğretmiştir.
Caine'den, İskandinav ülkelerine ait bir efsane olan Beowulf'ta da bahsedilir:
Kanı kullanarak mistik güçleri nasıl uyandıracağını ve insanları kendi cinsinden varlıklara nasıl dönüştüreceğini öğrenen Caine, en başta kendi gibi lanetli varlıkları dünya yüzeyine yaymanın doğru olmayacağını düşünür ve kendi kabuğuna çekilir. Ancak zaman içinde yalnızlık duygusuna yenik düşer ve 3 kişiyi kendi gibi vampire dönüştürür. Zaman içinde 3 kişi 13 kişi olur. Bu 13 vampir, dünyanın ilk insanları arasında özgürce dolaşarak umarsızca beslenmeye başlar. Olup bitenler karşısında çılgına dönen Caine, daha fazla vampir yaratılmasını kesin olarak yasaklar. Tüm vampirleri yanına alan Caine, bir şehir kurar ve bu şehirde vampirlerle insanlar barış içinde yaşar.
Ne var ki, barış çok uzun sürmez ve Caine'in çocukları tekrar insanlarla beslenmeye başlar. En sonunda şehir çöker; bu çöküşün sebebi kesin olarak bilinmez, ancak yıkıma doğal afetlerin veya Caine'nin kurallarından bıkan bir çocuğun yaptığı kara büyünün yol açtığına dair rivayetler vardır. Bu yıkımın ardından Caine onun ilk 3 çocuğu kaybolur. Bu şekilde, tarihin en güçlü vampirleri ortadan kalkmıştır.

Geriye kalan 13 vampir ise, kurallardan bağımsız bir hayat sürmeye başlar. Bu 13 vampirden Antediluvians diye bahsedilir. Antediluvians'ın yarattığı vampirler ise, her birinin özel güçlerini ve yeteneklerini (bir miktar fireyle) miras alırlar. Bu şekilde, vampir klanları yavaş yavaş oluşmaya başlar.

Vampir Klanlarının Tarihi;
Vampir klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan her yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur.
Ortaçağın ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin nüfusu tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları kiliseye kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük bir savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat kat daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır.
Yaşlı vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe üzerine darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer.
Bunun üzerine 15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir toplantı düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla adı verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Camarilla, 6 temel kanunu kabul eder..
Gerçek yüzlerini saklayarak insanlar arasında yaşama kararı alan Camarilla, insanların birkaç kuşak sonrasında vampirlerin sadece efsane olduklarına inanmalarını ummaktaydı. Camarilla'ya katılmayan vampir klanları ise yeraltına sürülmüştür (bu klanlar, daha sonra Sabbath adındaki bir diğer birliği oluşturacaktır).Alınan kararlardan sonra cihad devam etmiş, ancak mücadeleler meydan savaşı olmaktan çıkıp gece baskınlarına dönüşmüştür. Bu ölümcül cihad, zaman değiştikçe form ve method değişikliklerine uğramış olmakla birlikte, günümüzde hala sürmektedir.Vampirler arasında anlatılan efsaneler, Gehenna adındaki bir geceden bahseder. Bu gecede, Antediluvians adıyla anılan ve Caine'in ilk torunları olan ve inanılmaz derecede büyük cüçlere sahip 13 vampir gizli barınaklarından dışarı çıkacak ve kendilerinden daha genç olan bütün vampirleri ortadan kaldıracaktır. Bu gece, aynı zamanda bilinen dünyanın sonu olacaktır. Gehenna'yı durdurmaya çalışan vampirler olduğu gibi, onu fanatik derecede destekleyen vampirler de mevcuttur.Vampir Birlikleri ve Klanları Camarilla Birliği
Camarilla, Caine'in ilkelerini sürdürmeyi ve vampirleri insan saldırılarından korumayı amaçlayan bir birliktir. İnsanlar arasında yaşar ve belli sınırlar çerçevesinde kalarak büyük bir dikkatle beslenirler. Camarilla, 7 klandan oluşur:
Brujah: Brujah klanı, genel olarak asi ruhlu vampirlerden oluşur. Brujahlar, sosyal değişime kolaylıkla ayak uydururlar ve içlerinde Camarilla birliğine ait en güçlü vampirlerden bazıları yer alır. Birçok diğer vampir, Brujah'lardan "Punk'çı kanun kaçakları" diye bahseder.
Gangrel;Tüm vampirler arasında, içgüdülerine ve doğalarına en bağlı klandır. Doğa içinde yaşamayı şehirde yaşamaya tercih ederler. Nasıl ve neden olduğu bilinmese de, Gangrel klanına kurtadamlar ve kurtlar dokunmamaktadır. Şekil değiştirme konusunda özel yeteneklere sahip olan klanın üyeleri, yarasa veya kurda kolayca dönüşebilirler. Klan, son zamanlarda başlarına gelen (ve ne olduğu tam oalrak bilinemeyen) kötü bir olay yüzünden, Camarilla'dan uzaklaşmıştır.
Malkavian: Diğer vampirlere dahi korku salan bir klandır. Malkavian'ların hemen hepsi "deli" diye tanımlanabilecek derecede davranış bozukluğu sergiler. Ne zaman ne yapacakları belli olmadığı ve davranışlarının & tepkilerinin ne anlama geldiği asla tam olarak anlaşılamadığı için diğer vampirler Malkavian'lara dikkatle yaklaşır.
Nosferatu: Dış görünüşlerinin çirkinlikleriyle ün salmış bir klandır. Köpek dişleri yerine ön iki dişinin uzun olmasıyla ve kel kafalarıyla tanınırlar. Nosferatu'lar görünüşleri sebebiyle gizlenme ihtiyacı içindedirler. Diğer vampirler, mecbur kalmadıkça Nosferatu'larla iletişim kurmazlar.
Toreador:"Sanatçı vampirler" diye tanımlanırlar. Son derece kibar ve naziktirler. Oldukça zeki olan Toreador klanı üyelerinin her hareketinde tutku gizlidir.
Tremere: Büyü konusunda uzmanlaşmış olan klandır. Ritüeller ve büyüler aracılığıyla kanın diğer vampirlerce çok az bilinen birçok gücünü ortaya çıkarabilirler. Tremere klanının neler yapabileceğini bilenler, onlardan uzak durmaya özen gösterir.
Ventrue: Ventrue klanı, onurlu ve kibar olmasıyla ün yapmıştır. En eski zamanlardan beri liderlik duygularıyla hareket eden klan, vampirlerin geleceğini şekillendirebilmek için çalışır. Eski zamanlarda Ventrue üyeleri soylular ve prensler gibi güçlü kişiler arasından seçilirdi. Günümüzde soylu bir servete sahip olan klan, Camarilla'nın düzenini ve devamlılığını sağlayan anahtar güçtür.
Sabbat Birliği ; Camarilla'ya isyan eden ve yeraltına sürülen vampir klanlarının oluşturduğu birliktir. Amacı, tüm vampirleri Camarilla'nın sınırlandırmalarından çıkarıp dünya üzerinde tamamen özgür olmalarını sağlamaktır. Sabbat metinleri vampirlerin beslenme zincirinin en üstünde yer aldığını, bu yüzden insanlardan saklanmak yerine onları yönetmeleri gerektiğini söyler. Sabbat, bağımsız birçok sempatizanı olmasına karşın, 2 klandan oluşur:
* Sabbat'ın kalbi diye nitelenen Lasombra klanı, zevk düşkünlüğüyle tanınır. İnsanlara tamamen sırt çevirmek yerine, onların ölümlülük ve zayıflıklarını kendi zevkleri için kullanırlar. Ölümsüz olmanın tadını sonuna kadar yaşamayı amaçlayan bir hayat tarzları vardır. Klan, karanlık güçler üzerinde hakimiyet sahibidir.
* Sabbat'ın ruhu diye nitelenen Tzimisce klanı, vahşetiyle tanınır. "Discipline of Vicissitude" adlı doktrinlerine bağlı olarak, insan ve vampir bedenleri üzerinde birçok korkunç deney yaparlar. Bünyesinde birçok büyücü barındıran klan, et ve kemik üzerinde hakimiyet sahibidir. 13 Antediluvian arasında yer alan yaratıcılarının yakında uyanacağına dair söylentiler vardır.
Bağımsız Klanlar
Herhangi bir gruba dahil olmayı reddeden vampirler mevcuttur. "Anarchs" diye tanınan ve pek fazla sorun çıkartmaran bir grup genç vampir vardır. "Inconnu" diye tanınan ve tarih öncesinden kalan bir grup vampir ise, güç oyunlarından uzak durup kendi içlerine dönmüş ve kendilerini potansiyellerini ortaya çıkarıp aydınlanmayı yaşamaya adamıştır


Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #10 : 12 Mart 2008, 20:38:01 »
ayrıca
4 klan ise, büyük cihad içerisindeki yerlerini zaman zaman değiştirirler ve "Neutral" diye tanımlanırlar. Bu klanlar;
Assamite; Kökenleri doğu çölleri olan ölümcül Assamite klanı, katillik hünerlerini doğru fiyatı ödeyebilen herhangi biri için sergileyebilir.
Setite;En güvenilmez klan olma özelliğini taşır. Karanlık bir takım güçlere sahiptirler ve Caine'in kurmuş olduğu ilk şehri kendilerinin yıkmış olduğunu söylerler.
Giovanni: Saygı duyulan ve güvenilen bir klandır. Kökleri Rönesans öncesi tüccar prenslere dayanır. Hala Venice bölgesinde yaşar ve sırlarını çok iyi saklarlar.
Ravnos: Kara mizahın vampirler arasındaki temsilcileri diye nitelendirilirler. Kökenleri çingenelere ve hırsızlara dayanır. Bir süre önce 13 Antediluvian arasında yer alan yaratıcıları uyanmış (veya uyandırılmış) ve kan ihtiyacı içinde birçok Ravnos'u kanlarını içerek ortadan kaldırmıştır. Geriye kalanlar Camarilla'ya katılmayı düşünmektedir; Camarilla, Gangrel'in yerini alabilmeleri açısından olaya sıcak bakmaktadır.
Vampirlerin Hiyerarşik Yapısı ; Vampirler, hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu konuda kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur.
Vampirlerin yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her bölüm, bir prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı vampirler tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme "Domain" adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken yakalanan bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir.

Domain prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden seçilir. Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine dahi rastlanmıştır.

Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam yetkiye sahiptir. Av sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak olduğu nötr alanlar ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden vampirleri kendi bölgesinde avlayabilir

Prince hakimiyet alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir. Mesela; Paris'in, Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır. Bir prince söz konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş olduğundan, bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir.

Primogen; Her "Domain"de, prince'e yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen grubu vardır. Bu grup, çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir meclistir. Bir Domain'de prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız prince'lerin Primogen'i tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.

Elder; 300 yıldan daha uzun süredir yaşayan vampirlere verilen addır. Bir elder, yaşadığı süre zarfında birçok güç kazanmıştır ve son derece ölümcül ve tehlikelidir.

Ancillae; Elder'ların bir alt sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan vampirlerdir; ancak büyük başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu sıfat verilebilir. Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar. Kendi aralarında güç savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki savaşlardan çok daha zayıftır.

Neonate; Vampir ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa süredir yaşayan vampirlerdir.

Vampirlerin Zayıf Yönleri; Son derece güçlü varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır. Jenerasyonlar boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da artış görülmüştür.
Gün Işığı: Caine'den beri süren lanet sebebiyle, vampirler gün ışığına çıkamaz.

Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir vampir ölür.(Güneş ışığı, çok daha çabuk olmakla birlikte, vampirler üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.)
Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan vampirler, sarımsaktan nefret ederler

Gümüş: Kurtadamlar gibi, vampirler de gümüş madenine karşı alerjileri vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi yarattığı söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu amaç için tercih edilebilir.

Kazık:Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son derece tehlikeli olabilir.
Haç: Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada önemli olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin inancıdır

Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler üzerinde ateş etkisi yarattığı söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda da önemli olan şey duayı okuyan ve suyu kullanan kişinin inancıdır.
Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş varlıkların kanını içemezler.


Bir Vampir Nasıl Bulunur; Vampir klanları şehirlerde son derece organize bir şekilde yaşadıklarından bulunmaları oldukça zordur. Ancak, daha küçük bölgelerdeki vampirleri tespit etmenin bazı yolları vardır.
Civarda bir vampir olduğunun temel işaretleri vardır:
Civar halkın gece saldırılarından, veya gece saldırıları içeren kabuslardan şikayet etmesi Boyunlarında veya ana damarlar civarında ısırık izi bulunan insan veya cesetler
Küçük bölgelerde saklanacak fazla yer olmadığından, vampirler gündüzleri mezarlarda saklanmayı tercih ederler. Hangi mezarın vampir içerdiğini tespit etmek için yaygın olarak uygulanan yöntem, bembeyaz tüylere sahip bakire bir kısrağı mezarlıkta dolaştırmaktır. Kısrağın önünde durduğu ve ilerlemeyi reddettiği mezar, muhtemelen bir vampir içeriyordur.
Bulunan mezarın gerçekten bir vampire ait olduğunun belirgin işaretleri vardır:
Bir mezar civarında bulunan delikler,
Cesedin hiç bozulmamış olması,
Mezar ve tabutta bulunan taze kan,
Cesedin gayet sağlıklı görünmesi ve taze kana sahip olması,
Kayıtlara Geçmiş Bazı Vampirler; Bir zamanlar Blow kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen bir nedenden ötürü ölür ve gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra, geceleri ortaya çıkmaya ve önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve saldırdığı herkes 8 gün içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca, halk çobanın mezarını açar ve kalbine bir kazık saplayarak tekrar kapatırlar. O gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar ortaya çıkar - elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok korkmuş olan halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe verir.
Arnold Paul: 1700 yılında Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir asker olan Arnold Paul, Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve askerliği boyunca biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un üzerinden asla atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca merak eden karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği sırasında uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir vampirle mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar takip edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için söylentilerden öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini, kanından içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder.
Bu itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman yükünün tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay sonra köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye başlar. Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden ölürler. Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir. Arnold'un mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının kenarlarında taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine bir kazık saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni yakılır. Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen kişilerin bedenlerine de uygulanır.
Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı bölgede gece saldırıları tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi saldırıya uğrar. Yetkililer tarafından ifadeler doğrultusunda açılan bir takım mezarlarda vampirlere rastlanır. Bu yeni vampirler de yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura kavuşur. Bu olay hakkında aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin de bulunduğu tanıkların verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala saklanmaktadır.

Peter Plogoyowitz: Kisolova adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan Peter Plogoyowitz, ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında yürürken görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat içinde ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere başvuran kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni alır ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu gören halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını hayret ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki kabus biter.
Çeşitli Kültürlerde Vampiric Varlıklar; (Batı Afrika) Demir dişlere ve insan görüntüsüne sahip varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak için kanca şeklindeki ayaklarını kullanır.
Aswang; (?) Gündüz insan, gece vampir olan çok güzel bir kız olarak tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri ve içi boş dilini kurbanının boğazına saplayarak içer.
Asema; (Güney Afrika) Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık, geceleri mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır.
Baobban Sith;(İskoçya) Kız, karga veya kuzgun kılığına girebilen kötü perilerdir. Erkeklerin aklını başından alıp kanlarını içerler.
Bas; (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir varlıktır. Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman insan kanıyla da beslendiği söylenir.
Brahmaparusha; (Hindistan) Kafasını çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan içtiği kurukafa ile tasvir edilir.
Chiang Shih; (Çin) Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı içen ölülerdir.
Cihuateteo; (Aztec) Geceleri çocuklara saldıran, bembeyaz bir tene sahip kadın görüntüsündeki varlık.
Dearg-Du; (İrlanda) Hakkında çok az şey bilinen bu varlıkları durdurmanın yolu, mezarlarının üzerini çok ağır taşlarla kapatmaktır
Ekiminu; (Assyrian) Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez olabilirler ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri söylenir.
Kappa; (?) Yeşil-sarı bir tene sahip yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki varlık. Su kenarlarında, suya yaklaşan canlıları içeri çekip tüm kanlarını anüslerinden içmek suretiyle beslenir.

Lamia; (Yunanistan) Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst tarafı insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını yer ve kanını içer.
Lamiai; (Libya) Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı zamanda, genç erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da girebilir


Langsuyar; (Malezya) Ağaçlarda yaşayan ve çocukların kanını emen bir varlık.
Lidérc; (Macaristan) İnsan, hayvan veya ışık görüntüsünde olabilen bir varlık.
Loogaroo; (Haiti) Şeytana götürdüğü kan karşılığında büyü gücüne sahip olan yaşlı kadın formundaki varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda dolaşabilme yeteneğine de sahiptir.
Nora; (Macaristan) Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen ölüler.
Obur; (Bulgaristan) Yüksek sesler çıkaran ve eşyaları yerinden oynatabilen kan içici bir varlık...
Pelesit< (Malezya) Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık.
Penanggalan; (?) Kafasını elinde taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve annelerinin kanını emen kadın
Pisachas; (Hindistan) Et yiyen öfkeli varlıklar.
Polong; (Malezya) 3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar. Cadıdan alınan günlük kan karşılığında hizmet ederler.
Pontianak; (Malezya) Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk.
Rakshasa; (Hindistan) Mezarlıkta yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak tasvir edilirler. Yarı insan - yarı hayvan olarak tasvir edilirler.
Redcaps; (İskoçya) Eski şatoları ve evleri ele geçiren ruh. Ele geçirdiği yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya çalıştığı söylenir.
Succubus (dişi)/ Incubus(erkek); (Avrupa) Kurbanıyla cinsel ilişkiye girerek, ilişki sırasında salgıladığı cinsel enerjiyle beslenen varlık. Evlere davetsiz olarak girer ve başka kişilerin görüntüsüne bürünebilir. Kurbanlarıyla genelde birden fazla kez ilişkiye girerler. Succubus'un kurbanı, bu olayı bir rüya olarak deneyimler.
Sukuyan; (Trinidad) Geceleri bedenini bırakarak mavi bir ışık topu olarak gezinir. Yakalandığı takdirde bir hayvana dönüştüğü söylenir.
Tenatz; (Montenegro) Ölmüş insanların bedenlerini ele geçirip kontrol altına alan ruhlardır. Geceleri gezinip, uyuyanların kanlarını içer. Mezarlara girip çıkmak için farelere dönüşebildikleri söylenir.
Tlahuelpuchi; (Aztec) Hayvanlara dönüşebilen, ve kurbanlarının kanını içen kadın görüntüsündeki varlıktır. Genellikle hindi, köpek ve kediye dönüştüğü söylenir.
Upierczi; (Polonya, Rusya) Dillerinin altındaki iğneyle kurbanlarından geceleri kan emen vampir. Sadece yakılarak yok edilebilir; ve yakıldığında bedeni yok olmak yerine bir sürü küçük sürüngen ve kemirgene dönüşecek olan parçalara ayrılır. Yakma işleminden sonra ortaya çıkan bu hayvanlardan herhangi biri kaçarsa, Upierczi'nin de serbest kalacağı ve intikam için geri geleceği söylenir.
Ustrel;(Bulgaristan) Cumartesi günü doğup, baptizm işleminden önce ölen çocuklardır. Gömülmelerinin 9. gününde mezarından çıkıp civardaki koyunlara ve diğer hayvanlara saldırdıkları ve kanlarını içtikleri söylenir.
Vetala; (Hindistan) Betail olarak da bilinen bu varlık, ölmüş insanların bedenlerini kontrol altına alan bir varlıktır.
Vrykolakas;(Yunanistan) Geceleri insanlara saldıran varlık; diğer kültürlerde Lampir (Boşnak), Vurvulak (Albanian), Upirina Vukodlak (Sırbistan) olarak da bilinir.
Yara-ma-yha-who; (Avusturalya) 1-1,5 metre boylarında kırmızı, dişsiz, kısa boylu, büyük kafalı ve el-ayak parmakları ahtapot görüntüsünde olan insanımsı varlık. Ağaçlardan insanlar üzerine atlayıp el ve ayak parmaklarıyla kanlarını içtikleri söylenir.
Yatu-Dhana (Hindistan) Raksha'ların artıklarıyla geçinen varlıklardır..

Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #11 : 12 Mart 2008, 20:46:48 »
Vlad Tepes Dracula

Bram Stoken anıtsal eserinin yanı sıra,19.yy.'da vampirler hakkında yazılmış başka eserlerde vardır.1819 yılında Dr. John Polidori "Vampyre"'indeki kahraman/suçlu vampir Lord Ruthven karakterini ünlü şair Lord Byron'un etkisi altında kalarak yaratmıştır. Polidori, temelinde Lord Byron'dan aldığı önerilerle bir vampirin ürkütücü hikayesini ortaya çıkarttı. Bazı insanlar bu hikayeyi aslında Lord Byron'un yazdığını düşünseler de, durum böyle değildir. Hikayenin yazarı Polidori'dir. Mary Shelley'in yazdığı "Frankenstein"adlı eseri ise,o dönemin rekabet halindeki aynı tür vampir hikayelerinin dışında yer almaktadır.

Daha sonra 1872'de Stoker'ın İrlandalı bi yurttaşı olan Joseph Sheridan Le Fanu tarafından "Carmilla" yazılmıştır. Bu eserin Stoker'ın çalışmasını etkilediğine şüphe yoktur.Yine de La Fanu'nun eserindeki vampir dişiydi. Biraz daha geriye bakacak olursak 1847'de yazılmış "Varney The Vampyre" adındaki esere rastlarız. Döneminde popüler bir korku hikayesi olmasına rağmen,kalitesi tartışılır.

Yazılmış bütün hikayeler arasında Bram Stoker'ın "Drakula"sı en iyi vampir hikayesidir. Bir yüzyıldan daha fazla zaman sonra bugün bile 1897'de yarattığı Drakula en çok bilinen vampir imajıdır. Yine de aslında 2 Drakula vardı. Biri Stoker'ın uydurma yaratığı,diğeri ise gerçekte yaşamış olandı. Gerçek olan Vlad Tepeş, kazıklı Vlad ya da şeytan anlamına gelen Drakul olarak biliniyordu. Aynı zamanda O'na "Drakul'un oğlu"anlamına gelen Drakula da deniliyordu.

Vlad Drakula 15.yy'da yaşamış gerçek bir Romanya prensiydi. Ordusunu Türklere karşı kışkırtmakla ünlüydü. Romanya'da bugün bile O'na bir kahraman gözüyle bakılmaktadır.(Örneğin Romanya ordusu, modern bir saldırı helikopterine AHO1-RO Drakula ismini vererek O'nu onurlandırmışlardır.) Kahraman olmasının yanı sıra Vlad bir seri katil ve en favori öldürme şekli kazığa geçirmek olan canavar ruhlu bir adamdı.Bu bir çeşit çarmıha germe işlemiydi,ama kurban çarmıha asılmak yerine uzun,sivri bir sırıkla alttan kazığa geçiriliyordu. Diğer bir şekilde söyleyecek olursak kazık vücudu dikey bir şakilde geçerdi. Daha sonra bu bir orman dolusu vücut,onları seyretmekten ve kulak tırmalayıcı seslerini dinlemekten zevk alan Vlad Drakula için sergilenirdi. İddiaya göre Vlad bir keresinde 20.000 Türkü bu şekilde öldürüp düşmanlarını korkutup uzak tutmak için kazığa geçirilmiş tüm bedenleri bostan korkulukları gibi sıra sıra dizmişti. Vlad caniliğini sadece kurbanlarını kazığa geçirmekle sınırlandırmıyor aynı zamanda onları pişirip doğramaktan da zevk alıyordu.

Vlad Drakula gerçek bir vampir olmadığı gibi yine de modern vampir hakkında en inanılabilir tanıma sahipti. Vlad Drakula yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini batırıp içerdi.Bu söylenti 1463'te bulunan en kurallara uygun ve dürüstçe hazılanmış belgelerden biri olan "The Story of a Bloodthirsty Madman called Dracula of Wallachia"ile uygunluk göstermektedir. Yani Vlad'ın insan kanı içmekten gerçekten zevk alıyor olması oldukça mümkündü.

Bilinen film versiyonlardaki kötü karakterden çok daha çirkindi. ---1922'de yapılan Alman filmi Nosferatu'da Stoker'ın tam olarak istediği gibi betimlenmiş olduğu söylense bile--- Şunu hatırlatmak gerekir ki;efsaneye uygun olarak vampirler esasen çirkin,kokulu,çürümeyen cesetlerdi. Stoker ve 1922 filmi Nosferatu,modern,nazik ve kibar versiyonlarından çok farklı olarak grotesk bir vampir geleneğini izlemişlerdir.

Paranormal dünyada, vampirlerin geceleri dolaşması ve gündüzleri de mezarlarında kalması, astral projeksiyon fenomenlerinden biri olabilir. Bunu a fiziksel bedenden ayrılan ruhun astral uçuşa geçmesi ve üç boyutlu maddesel dünyadan ayrılması olarak açıklayabiliriz. Astral beden fiziksel bedenden ayrılarak –inançlara göre- beden dışı tecrübelerle seyahat eder. Eski dini inançlarda yoğun olarak bahsi geçen bu tecrübe vampirlerin kan ararken kullandıkları bir yöntem olarak algılanmaktadır.

 Arnold Paole (1700-1727) Karanlik Kont

Arnold Paole 18. yüzyılın en ünlü vampiri olarak düşünülür. İngiltere ve Fransa'da vampirlere olan ilgi ve araştırmaların kaynağı oldu. Arnold Paole'nin hikayesi yoğun vampir ataklarının olduğu Avrupa'da geçiyor..

Paole Sırbistan'da doğdu. Genç yaşlarında Türk-Sırbistan ordusunda görev aldı ve 1727'de geri döndü. Çiftçilik yapmaya başladı ve kendisi gibi çiftçi bir kadınla evlendi. Onu tanıyanlar her zaman için çok iyi niyetli ve yardımsever olduğunu, ama savaştan sonra davranışlarında bozukluklar gördüklerini söylerlerdi.

Daha sonraları Paole karısına psikolojik bozukluğunun nedeninin savaşta bir vampir tarafından saldırıya uğraması olduğunu itiraf etti. Isırıldıktan sonra vampiri yuvasına kadar takip edip, öldürmüştü. Vampiri öldürdükten sonra,


Pole yuvadaki kirden yedi ve yaralarını iyileştireceğini düşünerek öldürdüğü vampirin kanında banyo yaptı. Bunları karısına anlattıktan bir hafta sonra Paole zamansız bir kaza ile öldürüldü. Öldükten sonra adet olarak ceseti yakıldı.

Paole'nin ölümünden üç hafta sonra, dört kişi kendisini hiç ölmemiş gibi gördüklerine yemin ettiler. Ve bu dört kişi ansızın öldürüldüler. Bunun sonucunda bütün kasabada panik dalgaları dolaşmaya başladı. Kasabanın şerifleri sonunda Paole'nin gerçekten vampir olup olmadığını araştırmaya karar verdiler. Paole'nin yuvasına girdiklerinde onu hiç ölmemiş gibi buldular. Tabutu kan içindeydi ve derisi ile tırnakları düşmüş, yerine yenileri gelmişti. Paole'nin gerçekten de bir vampir olduğunu gördüklerinde hemen bir tahta kazığı kalbine sapladılar. Vampir, acı bir çığlıkla kanayarak yere yıkıldı.

Yapılan araştırmalar Paole'nin gerçekten vampir olduğunu kanıtladı, ve bundan sonra cesedi yakıldı. Hikayenin burada bitmesi gerekiyordu, ama bitmedi. Paole'yi gördüklerini söyleyen dört kişi de aynı onun gibi vampir olarak görünmeye başladılar ve aynı işlem onlara da uygulandı.

1731 yılında, 17 kişi aynı nedenden dolayı öldüler. Otopsi yapan doktorlar bu konuda çok çaresiz kaldılar ve bu vampir sorunu 1700'lerin sonuna kadar çözülemeyerek bu şekilde devam etti.


 Elizabeth Bathory (1560-1614) Kan Kontesi

Elizabeth Bathory 1560 yılında Macaristan'da, Vlad (Dracula) öldükten 100 sene sonra doğdu. Ailesi yaşadıkları yerin en köklü, saygın ve zengin topluluğuydu. Ama buna rağmen, çok tuhaf yönleri vardı. Elizabeth Bathory'nin amcalarnıdan biri "Şeytanın elçisi" olarak bilinirken, diğer aile üyeleri ya aklını kaçırmış, ya da psikopatlardı.

Elizabeth Bathory 15 yaşına geldiğinde 25 yaşındaki Kont Ferencz Nadasdy ile evlenerek Csejthe kalesine yerleşti. Kont Ferencz Nadasdy çok cesur ve başarılı bir savaşçıydı, çoğunluğu Türk'lere karşı olan savaşlardaki cesaretinden dolayı "Macaristan'ın Kara Kahramanı" ünvanını aldı.

25 yıllık evlilikleri boyunca Kont Ferencz Nadasdy'in savaşlara olan tutkusu bitmediğinden dolayı Elizabeth sürekli yanlız başına kalıyor, hayatı iyice sıkıcı hale geliyordu.

Aynada kendi güzelliğini saatlerce seyretmekten başka eğlence için kendine genç sevgililer buldu, hatta biriyle kaçmaya bile kalkıştı. Daha sonra kendi ayaklarıyla döndü ve kocası onu affetti. Bu olaydan sonra Elizabeth tabi ki boş durmadı ve biseksüel olan teyzesi Klara Bathory ile görüşmeye başladı.

Büyük şatosunda Dorothea Szentes, bir diğer adıyla Dorka isimli yaşlı bir hizmetçi vardı. Gerçekten cadı olan Dorka, Elizabeth'e kara büyü ve cadılığı öğretti, şeytani eğilimşeri için onu zorladı. Bununla beraber alttaki mahzende Elizabeth hizmetçilerinin yaptıkları küçük hatalardan dolayı cezalandırmaya başladı. Yaşlı hemşiresi Iloona Joo, hizmetçisi Johannes Ujvary ve genç bir kız olan Anna Darvula'nın da yardımıyla işkencelerini sürdürdü.

Kurbanlarını çırılçıplak soydurup ön tarafını kamçılatıyordu. Arka taraftan daha çok acı vermesinin yanı sıra, hoşuna giden şey kurbanın o sırada acı çeken yüzünü seyretmesiydi. Bir başka şeyse, kurbanlarına en çok hassas yerlerine, tırnak altları gibi , iğne batırmayı sevmesiydi.

1600 yılında kocasının ölümüyle beraber Elizabeth terör estirmeye başladı. İlk olarak nefret ettiği koca tarafından akrabalarını göndertti. Farkettiği korkunç gerçek ise, Elizabeth artık 40 yaşına gelmişti ve artık güzelliğini kaybetmekle karşı karşıyaydı. Kozmetik ürünleri gözlerinin altındaki halkaları örtmeye bir derece yetiyordu.

Csejthe Satosu

Ve birgün genç bir hizmetçi kız Elizabeth'in saçını tararken yanlışlıkla çekti. O kızgınlıkla Kontes hizmetçi kızın yüzünü o kadar hızlı tokatladı ki, burnundan fışkıran kan kendi ellerine bulaştı. Farketti ki, elleri 10 sene öncesine dönmüşçesine gencecik ve yumuşaktı. Hemen Johannes Ujvary ve Dorka'ya kızı soymalarını söyledi. Zavallı hizmetçiyi kollarından tutarak damarlarını kestiler. Kanlarını küvete koydular ve kontes içine girerek banyo yaptı. Emindi artık; güzelliğin sırrını bulmuştu, kan yaşam demekti.

Bundan sonraki 10 yıl boyunca Elizabeth'in sadık yardımcıları ona şatonun hizmetçisi olacakları vaadiyle bir sürü genç kız getirdiler. Şatoya getirilen kızlar sakat bırakılıp öldürülüyor bu sayede Elizabeth kan banyosunu yapabiliyordu. Bazen, genç kurbanların içgüzelliklerini kazanmak için kanlarını bile içiyordu. Amafark etti ki, basit köylü kızlarının kanının güzelliğinde etkisi kısa sürüyordu. Bunun üzerine kendi gibi asil, kraliyet kızlarını seçmeye başladı.

Sorunsa Elizabeth'in artık çok umursamaz ve dikkatsiz davranışlarıydı. Onlarca genç kızın kayıp olması üzerine kasabalı dedikodulara başlamıştı bile. Sonunda Cstejthe şatosu hakkındaki kötü söylentiler Macaristan kralına kadar ulaştı. Kral Elizabeth'in öz kuzeni Kont Cuyorgy Thurzo'yu şatoya sefer düzenlemesi için görevlendirdi.

1600 yılında Csejthe şatosuna giren askerler dehşete düştüler. Kanı son damlasına kadar akmış ölü bir kız şatonun girişinde yatıyor, başka biriyse her yerine halkalar geçirilmiş olarak canlı duruyordu. Şatonun altındaki zindanda bazıları işkence edilmiş kızlar bekletiliyordu. Burda 50 kızın cesetini buldular.

1611 yılında mahkemesi yapıldı ve 650 kadar kurban ceseti şatoda bulundu. Elizabeth'in dört yardımcısı ölüme mahkum edildi. Kendisi ise kraliyet üyelerinden olduğu için hayatının sonuna kadar hapis cezasına çarptırıldı.

Kendi kalesinin üst katını betonlarla çevirip yemek vermek için küçük bir boşluk bıraktılar. Elizabeth hayatının geri kalan kısmını bu küçük yerde geçirmek zorundaydı. 1614 yılında, hapisanesindeki 4. senesinde Elizabeth'in yemeğinin hiç dokunulmamış olduğun gördüler. İçeri baktıklarında cansız bedeni ile karşılaştılar. Kan kontesi 54 yaşında ölmüştü.


alıntıdır

Çevrimdışı fake*

  • **
  • 354
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #12 : 12 Mart 2008, 20:49:26 »
ritz Haarmann (1879-1925) Hanover Vampiri

ritz Haarmann, 1879 yılında Almanya'da doğmuştur. Kendisi zamanın modern vampiri olarak düşünülür. Küçüklüğünü babasının korkusuyla yaşayan Fritz Haarmann, genç bir adamken kısa bir süre için orduya katıldı. Fazla zaman geçmeden çocuk tacizi nedeniyle hüküm giymesi nedeniyle İsviçre'ye kaçtı. Sokaklarda hayatını geçiriyordu ve sokak hayvanlarını öldürmek en büyük eğlencesi haline gelmişti. I. Dünya Savaşı'ndan sonra polis ekiplerine katıldı ve casusluk yaptı.

Haarman homoseksüeldi. Sokakta gördüğü genç erkekleri evine davet edip iliskiye girdikten sonra öldürüyordu. 1919 yılında yasal olmayan seks yapmasından dolayı dokuz ay cezaevinde yattı. Süresi dolup çıktığında Hans Grans ile tanıştı. Hans Grans, Haarmann'ın hem sevgilisi, hem de "cinayet partneri" olmuştu.

1920'lerde işlediği cinayetler korkunç hal aldı. Artık kurbanların boyunlarını ısırıp kanlarını içiyordu.

1924 yılında polis Haarmann'ın cinayet artıklarına rastlamaya başladı. Çocukları kaybolan bir kaç aile de polise ifade verdikten sonra, artık Haarmann'ın bu işle ilgisi olduğunu anlamışlardı. Haarmann tutuklandıktan sonra evini araştıran polis yirmiyi aşkın insan cesedi artıklarıyla karşılaştılar. Bunların üzerine Haarmann suçunu itiraf ederek Hans Grans'ı da ele verdi.

24 cinayetten suçlanmış olsa bile, sayının 50 kadar olduğu düşünülmekte. İnsan eti yemekte dahil aklınıza gelebilecek herşeyi yapmıştı. Bir zamanlar kasap olarak çalıştığından dolayı bazı müşterilere haberleri olmadan insan eti sattığını da itiraf etti. 15 Nisan 1925'de mahkemesinden sonra Fritz Haarmann'ın kafası kesilerek öldürülmesine karar verildi. Beyni incelenmek üzere Gottingen Üniversitesi'ne gönderilmiştir.
John George Haigh (****-1949) Banyosu Vampiri
Yarım yüz yıl once, İlgilterelerin gazateleri manşetlerini yazdılar "Vampir!". "Asit Banyosu Vampiri'' nin, yani İngiltere'nin gelmiş geçmiş en ünlü seri katilinin mahkemesi başlamak üzereydi.

John George Haigh İngiltere'de doğup büyüdü. Ailesi çok dini insanlardı. Bu yüzden daha küçük yaşta kilisilere üye oldu.

Haigh bütün hayatı boyunca hergün gördüğü bir rüyanın esiri oldu. Rüyasında haçların oluşturduğu bir orman görüyordü.Bu haçlar dallarından kan damlayan ağaçlara dönüşüyorlardı. Bir adam belirip elinde tuttuğu kaba damlayan kanları biriktiriyordu. Daha sonra bu kabı tatması icin Haigh'e uzatıyordu ama o her seferinde daha içemeden uykusundan uyanıyordu.

Daha sonra polise ifade verdiği gibi, Haigh'in yaşamak için kana ihtiyaç duyduğunu düşünmesi bu rüya yüzündendi.

Ergenlik yılları işlediği düzembazlık, kalpazanlık gibi suçlardan dolayı onun için tam bir işkence olmuştu. Bir çok kez hapse girdi. Ama asıl estirdiği terör, orta yaşlara geldiğinde tam da 2.Dünya Savaşı'nın bittiği dönemlerdeydi.

1944 yılında Haigh çalışmalarına yer olarak London'da bir bodrum katı kiraladı. İlk kurbanını 9 Eylul 1944 yılında öldürdü. Taze vücüdun kanını sadece bir kabı dolduracak kadar akıtıp içti. Bedeni yoketmek için Haigh kurbanı küvete koyarak üzerine asit döktü, artıklar çamura dönüştükten sonraysa bodrumdaki kanalizasyon çukuruna döktü.

Bundan sonraki cinayetleri aynı şekildeydi. Kurbanlarını öldürüp kanlarını içiyor, vücüdun üzerine asit dökerek artıkları yokediyordu. Sonunda Haigh'in asit'e olan merakı komşularının dikkatini çekti.

Kurbanlardan birinin ailesi polise haber verdikten sonra Haigh'i tutuklamak pek de zor olmadı. Kendisine gelince zaten herşeyi hemen itiraf etmişti.

Sadece 15 dakika süren mahkemesinin ardından suçlu ilan edilerek, 10 Ağustos 1949 yılında ölüm cezası verildi.

Peter Kurten "Düsseldorf Vampiri" (1883-1931)
26 Mayıs 1883'de Almanya’nın Mülheim kentinde 13 çocuklu bir ailede doğan ve daha 5 yaşında iken iki arkadaşını katleden Peter Kurten’in , 10 yaşındayken bir arkadaşını Rhine nehrinde boğduğu da söylenir. Peter Kurten , "Düsseldorf Vampiri" olarak da bilinir.

Peter Kurten küçüklüğünde babasının hareketlerini taklit ederdi ve babası kızına tecavüz ederken yakalandığı zaman , o da aynı şeyi tekrarlamaya çalışmıştı. Babasının hareketlerini kafasına işleyerek büyüyen katil , babası hapishanedeyken onun yerine kiracı olarak gelen bir köpek yakalama görevlisinden köpeklere mastürbasyon yapmayı ve onlara işkence çektirmeyi öğrenmişti. Kanın tadına ilk kez 9 yaşında bakmıştı. O yaşta kuğuların kafalarını kesip , kanını içerdi. Bu öğrendikleri onun küçüklüğündeki vahşet tecrübeleri olmuştu.

Cinayet kariyerine başlamadan önce bir fabrikada sendikacı olarak çalışan , sık sık kiliseye giden Peter Kurten evliydi ve çok hoşgörülü bir karısı vardı.Yaptıklarını itiraf edene kadar her şeyi karısından uzun süre gizli tutmuştu.

İlk kurbanı (5 yaşında öldürdüğü iki arkadaşı dışında) 1913 yılında öldürdüğü 8 yaşındaki Christine Klein adında bir kızdı. Kız birçok yerinden bıçaklanmıştı ve tecavüze de uğramıştı. Bunun dışında kız bölüm bölüm yakılmıştı. Bu cinayetle birlikte Peter Kurten'in seri cinayetleri başlamış oldu. Aşağıda Peter Kurten'in öldürdüğü ve kimliği belirlenmiş kişileri görebiliriz:

-Christine Klein (8) ; Cinsel tacize uğrayıp , daha sonra boğazı kesildi.

-Rudolf Scheer (45) ; Birahaneden evine dönerken kafasından ve boynundan ardarda bıçaklanarak öldürüldü. (13 Şubat 1929)

-Rosa Ohliger (8) ; Katil tarafından bir çitin arkasına çekilerek 13 kere bıçaklandı. Daha sonra olay yerine dönen katil, cesedi yaktı. (9 Mart 1929)

-Luise Lenzen (13) & Gertrud Hamacher (5) ; Luise Lenzen boğularak ve birçok yerinden bıçaklanarak , Gertrud Hamacher ise boğazı kesilerek bir çayırda öldürüldü. (24 Ağustos 1929)

-Maria Hahn (20) ; Ren nehri kıyılarında 20 kez bıçaklanarak öldürüldü ve cesedi aynı yılın kışında bulundu.(1929 sonları)

-Ida Reuter (31) ; Dusseldorf'un dışında kafasına inen baltayla hayata gözlerini yuman ve öldürülmeden önce tecavüze uğrayan hizmetçi kız. (Eylül 1929)

-Gertrud Alberman (5) ; Katil tarafından boğularak ve 36 kere makas saplanarak öldürüldü. (7 Kasım 1929)

-Maria Budlies / Budlick ; Peter Kurten'in son vakası. Peter Kurten tarafından kaçmasına izin verildi.

Peter Kurten , 1. Dünya Savaşının tamamını hapiste geçirdi. 1921’de tahliye edildi ve 1925’te bir hayat kadınıyla evlenerek Düsseldorf’un merkezinde bir apartmana taşındı. 1929’da detektifler , bir seri katilin sokaklarda gezdiğini anlamışlardı. İşlenen 46 suçun aynı kişi tarafından işlendiğine kanaat getirmişlerdi. Ebeveynler çocuklarını sokağa çıkarmamaya başlamış , bir süre sonra halkın büyük bir bölümü korkusundan evlerinden ayrılmamaya başlamışlardı.

1930’da Maria Budlies adında bir kadına tecavüz etmiş ve kaçmasına izin vermişti. Maria , bundan asla polise bahsetmedi , ama Köln’deki bir arkadaşına yolladığı mektupta olayları anlattı. Mektup asla Maria’nın arkadaşına ulaşmadı , ama bir gün postanede mektup açılınca polisler Maria’ya ulaştı. Maria , Peter Kurten’in evini polislere bildirdi. Peter Kurten bu olaydan sonra yakalandı, artık sona yaklaşmıştı. Kimse onun neden bu son kurbanı olan kadını bıraktığını bilmiyordu.

Cinayetlerinde genellikle bir makas veya bıçak yardımıyla kurbanlarının boğazlarını kesiyor , kafataslarını parçalıyor ve kanlarını emiyordu.

Aslında tüm kurbanlarını kadınlardan seçmiyordu ve bu da onun bu işi her zaman kendi cinsel doyumluluğu için yapmadığını gösteriyordu.

Masum görünüşü altında vahşilik yatan Peter Kurten'in ismi , kriminoloji tarihindeki yerini "bir psikiyatrist tarafından sorgulanan ilk seri katil" olarak almıştır.

2 Temmuz 1931'de , ölüme mahkum edilen Peter Kurten , Klingelputz hapishanesinde giyotinle idam edildi. Son arzusu kendi kafası kesilirkenki kan sesini duymaktı...

"Pişman değilim.Yaptığım bütün işler beni utandırsa da,size anlatmalıyım. Geriye dönüp baktığımda bütün detaylar hiç de kötü , can sıkıcı değildi.Tersine bundan hoşlanıyordum.” - (Peter Kurten’in kendisini sorgulayan psikiyatriste söylediği sözler…)

alıntı

Çevrimdışı brave_prens_1988

  • **
  • 380
  • Rom: 2
  • dürüstlük yoksa arkadaslıgında anlamı yoktur
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #13 : 13 Mart 2008, 00:06:26 »
güsel bir  yazı  ama   vlad dracula  orada yazdıgı gibi  kana ekmek falan batırmıyor.  onlar sadece  uydurmalar.   ayrıca burada yazmıyor ama  vlad  dracula  fatih sultan mehmed in  çocukluk arkadaşı
8.kitaba  başladık  bilipte okumayan, okuyupta yorum yapmayan bizden değildirr :D


z anka yoldaşlıgı   FRED WEASLEY
ölüm yiyen    REGULUS  BLACK

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vampirler Hakında
« Yanıtla #14 : 13 Mart 2008, 10:22:28 »
ibadeath vampirlerle ilgili tüm yazılarını buraya koy lütfen tekrar tekrar birleştirmek zorunda kalmıyım ;)

İyi Eğlenceler | Sevgiler ~ Ms. VampireLLa
she's back!!