Konu: Dante

[Canina]

Solace'da Son Yuva Hanında siyah biranı yudumluyorsun. Sırf meraktan ikinci kez geldiğin bu kasaba seni epey şaşkınlığa uğrattı, özellikle söylentilerin doğru olduğunu, Son Yuva Hanı'nın yere indiğini görünce. Hanın öbür köşesinde birayı kovalarca içen yüksek sesle gülüp, küfreden neredeyse iki metre boyunda dev gibi bir adam durmakta. Garsonlar sürekli adamın önüne bira ve kızarmış patates getirseler de adam doymak bilmiyordu.

Hanın güzel sahibesi Tika masana geldi ve "Başka bir şey ister misiniz?" diye sordu.

[Malkavian]

'Belki şu sıska, çirkin bacaklarını gözümün önünden çekersin Kızıl!' siyah sakalımı sıvazlayarak homurdanıyorum.

 'Ha bu arada şu ilerideki fazla besili insana ne getiriyorsan bana da aynından getir!' asık yüzüm köpüklü biranın düşüncesi ile aydınlanıyor.

[Canina]

Tika ilk lafına şahane bir gülücük attıysa da besili insan lafını duyunca gülümsemesi silindi. İfadesiz bir yüz ile mutfağa girip bir sürahi bira ile tepeleme patates dolu bir tabak getirdi. Afiyet olsun diye mirildandiktan sonra hala yemekte olan iri adama bir bakış attı ve gizlice mutfağa girdi.

[Malkavian]

Ellerimle patatesleri ağzıma tıkıştırıyorum ve patateslerin sıcaklığından yanan ağzımı sık sık bira ile ıslatıyorum. Patatesler bitince kupayı tamamen kafama dikmeden önce iri adama bir göz kırpıyorum.

'Damak tadın oldukça iyiymiş ufaklık.'

Kafaya diktiğim biranın soğuk esintisi boğazımdan aşağı doğru süzülürken etrafa ufak bakışlar atıyorum. İnsanları ve onların tepkilerini inceliyorum.

(Konu dışı: Hangi zamandayız? )

[Canina]

(Mızrak Savaşından sonra. Yani İlkbahar Şafağı Ejderhaları ile İkizlerin Zamanı arasında)


İri adamdan anlayamadığın homurtular geliyor. Adam yemeğe devam ediyor.

İri adamdan uzakta hanın diğer köşesinde 3 kırmızı cübbeli oturmuş şarap içip çok kısık sesle sohbet ediyorlar. Her zaman ki gibi büyücülere özel o esrarengiz havayı etraflarına yaymaktanda geri kalmıyorlar.

Şöminenin yakınında bir masa da ise bir grup yerel halktan dört kişi günün yorgunluğu bira ile atıyor.

Tam sen etrafı incelerken orta yaşlı biri giriyor içeri. Normal insan boylarında siyah saçlı ve çift el bir kılıcı var. İri adamın yanına gidip bir şeyler söylüyor ve iri adam cevap veriyor. "Tamam birazdan geleceğim." sesinden bir şeyden hoşnut olmadığını anlıyorsun.

[Malkavian]

Maşrapayı indirip sakalımdaki bira ve patates kalıntılarını elimin tersi ile siliyorum ve yüksek sesle geğiriyorum. 'İçmeyi çok seviyorum ama insanın hemen de tuavaletini getitiyor bu meret' diyorum göbeğimin altında duran kemerimi üste doğru çekiştirerek. Yanıma koyduğum baltayı omzuma atıp para kesemden ücrete biraz bahşiş ekleyerek çıkarıyorum.

'Hey sıska bacak! Yakala!' parayı yakalayabileceği kadar kolayca fırlatıp arkamı dönüyorum ve homurdanma ile karışık 'Patateslerin bir harika!' diyorum.

(İrice adama tanıdık biri mi Mızrak kahramanlarından mesela? )

[Canina]

(Belli olmaz ^^)

İrice adam sonunda masadan kalkıyor ve kapıya doğru seyirtiyor. Hafif sarhoş olduğu gözünden kaçmıyor. Tikanın arkasından endişeli bir şekilde baktığını görüyorsun.

[Malkavian]

Tika'ya dönüp irice adamı işaret ediyorum. 'Bu adamı sanki gözüm bir yerlerden ısırıyor gibi...' diyorum ve sakalımı sıvazlayarak cevap gelmesini beklemeden iri adamın yanından yürümeye başlıyorum.

'Sen de mi o şapşal büyücülerin iğrenç kokularından rahatsız oldun evlat?' yine cevap beklemeden devam ediyorum belli ki adam bunalımda az da olsa konuyu değiştirmeye çalışıyorum. 'Sonuçta onlar büyücü anlarsın ya. İmkansız şeyleri başarabiliyorlar. Şu büyülü otlarından çıkan pis kokuya neden çare bulamıyorlar ki?'

Gözlerimi kısıp,suratımı buruşturuyorum ve şüpheci bir tavır takınıyorum 'Ama eminim o kıvrak sıska beyinleri ile planladıkları entrikaların kokusunu bastıramazlar! Pöh... Reorx alsın hepsini!'

[Canina]

İri adam sana bakıyor. "Hepsi değil cüce efendi." diyor. "Benim Raist'im öyle değil." diyor ve dışarıya doğru yürümeye devam ediyor.