Kayıt Ol

Felsefe kulübü

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #30 : 28 Ocak 2011, 12:27:55 »
Psikoloji Dersi
Derin ve kökten düşünmeyen bireyler ders hakkında soru soramazlar.
Özettir ayrıntılı bilgiye gerek yok.
Hastalıklı Bireyler
Sadistik Gücü hazza değil acıya yönelten
Mazoşistik Kendi acısından haz alan
Antisosyal.. Empati yetersizliği olan
Şizofren Aklının gerçeklik algısı bozuk
PasifAgresif Direkt agresif olamayan
...
 
Doğal bir birey için Ders:
UYUM - SUPEREGO / EGO
Düşünsel-Duygusal yapıyı içerir.
Düşünceler kavramların birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşur. Kavramlar bazen sol bazen sağ belleğe yerleşir. Gerçek algısıyla bütünlük içinde olmayan kavramlar mantık tarafından reddedilir.
Uyum koşulları, kavramları, var olanı algılayıp adapte olmaktır. Akıl ve algı ortamdaki olumlu ve olumsuz varlıkları(varlık kelimesi var olan her şeyi kapsar) bilmeye, yargılamaya, tepki vermeye yarar.
1.Akıl güç görmek içindir. Karar güç kazanmak içindir. Güç ise sana ait güzellikleri korumak içindir.
3.Akıl sosyal yapı içindir. Karar empati kurmak içindir. Empati toplum olmak içindir.
Bilinç : Mantık, Tercihler ve Zeka
Bilinçaltı : Sınırlar, bilgiler, kurallar, geçmiş, aile, toplum, ahlak, din ve kültür
GÜÇ - ID dürtüsel tatmindir. arzu, öfke vs
 Kendi düzenini sağlamaktır. Hakim olmaktır. Etki edebilmektir. P=W/T W=f.d
HAZ - ID duygusal tatmindir. nefret, sevgi vs
 Güzelliktir. Güç veren nesnedir.

dürtü: üreme, yaşam, baskın olmak vs
duygu: haz, acı, sevgi, nefret, korku, isteklilik vs
düşünce: bütünlük kusursuzluk isteği vs

ek bilgi için: maslow gereksinim hiyerarşisi

Felsefenin mantıklı nedenlere dayanması gerekiyor. Melankoli istiyorsanız karanlık şiirimi okuyunuz.
''düşünce: bütünlük kusursuzluk isteği vs''
Mantıklı düşünme= olayları ayırt etme= merak= bilgi= Güç!
Ah bide şu sözü çok kullanamak istiyordum. İçimde kalmasın...
''Knowladge is power!''
Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe

Çevrimdışı Maleficum

  • **
  • 193
  • Rom: 11
  • I have the wisdom to see the dark as a light...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #31 : 28 Ocak 2011, 12:34:14 »
Hoşmuş bana katılan birini görmek. Aynı zamanda dediğine katılıyorum bilgi insana hem güç verir hem güzel olanı görebilme yetisi.
...weak pleasures, lost feelings, faded dreams, doubtful hopes...

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #32 : 28 Ocak 2011, 14:32:22 »
Psikoloji Dersi
Derin ve kökten düşünmeyen bireyler ders hakkında soru soramazlar.
Özettir ayrıntılı bilgiye gerek yok.
Hastalıklı Bireyler
Sadistik Gücü hazza değil acıya yönelten
Mazoşistik Kendi acısından haz alan
Antisosyal.. Empati yetersizliği olan
Şizofren Aklının gerçeklik algısı bozuk
PasifAgresif- Direkt agresif olamayan
...
 
Doğal bir birey için Ders:
UYUM - SUPEREGO / EGO
Düşünsel-Duygusal yapıyı içerir.
Düşünceler kavramların birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşur. Kavramlar bazen sol bazen sağ belleğe yerleşir. Gerçek algısıyla bütünlük içinde olmayan kavramlar mantık tarafından reddedilir.
Uyum koşulları, kavramları, var olanı algılayıp adapte olmaktır. Akıl ve algı ortamdaki olumlu ve olumsuz varlıkları(varlık kelimesi var olan her şeyi kapsar) bilmeye, yargılamaya, tepki vermeye yarar.
1.Akıl güç görmek içindir. Karar güç kazanmak içindir. Güç ise sana ait güzellikleri korumak içindir.
2.Akıl haz görmek içindir. Karar haza ulaşmak içindir. Haz ise güzelliğin ta kendisidir.
3.Akıl sosyal yapı içindir. Karar empati kurmak içindir. Empati toplum olmak içindir.
Bilinç : Mantık, Tercihler ve Zeka
Bilinçaltı : Sınırlar, bilgiler, kurallar, geçmiş, aile, toplum, ahlak, din ve kültür
GÜÇ - ID dürtüsel tatmindir. arzu, öfke vs
 Kendi düzenini sağlamaktır. Hakim olmaktır. Etki edebilmektir. P=W/T W=f.d
HAZ - ID duygusal tatmindir. nefret, sevgi vs
 Güzelliktir. Güç veren nesnedir.

dürtü: üreme, yaşam, baskın olmak vs
duygu: haz, acı, sevgi, nefret, korku, isteklilik vs
düşünce: bütünlük kusursuzluk isteği vs

ek bilgi için: maslow gereksinim hiyerarşisi

Felsefenin mantıklı nedenlere dayanması gerekiyor. Melankoli istiyorsanız karanlık şiirimi okuyunuz.

   İlk kez kurallara uygun bir yazı görmek beni sevindirdi, çünkü ilk kez uzunca anlatılmış.

  *Konuyu ilgilendirmeyen maddeleri mevşa ediyorum. dürtü, derin ve kökten düşünemeyen bireyler gibi konular başka zaman tartışılır...

  1- Sadist, hazzı acıya yöneltir. Bu doğru bir terimdir, ama bunun tersini iddia eden de yok zaten.
  Tek sorun, benim söylediğim acı, kendini doğrayarak bundan zevk almak türünden bir şey değildir. Hazzı acıya dönüştürmek 2 türlüdür. sen sadist kısmını ele almışsın.
   Dünyada her birey, manevi olarak acı çekmeye mahkum yaşarlar. Kimileri öyle derin acılar yaşar ki, hayatlarındaki diğer her şeyde acı algılamaya başlarlar. Buda psikolojik bir olaydır ve buna sadizm adı verilmez. Acı çekme isteği yoktur. Acı, bireyin kontrolünde olmadan gelişir. Fuzuli, güzel şiir yazmak için acı çekmek istemiştir, ancak kendisini hiç bir zaman kesmemiştir. Onun gibi edebiyatımızın çok ünlü şairlerinden birisine sadist demek yanlış olur.
  "acı ve haz gibi bir seçenek verilse, acıyı tercih ederdim" diyor Mevlana. "çünkü, haz acıdan daha acı vericidir."
   Peki neden haz acıdan daha çok acı verir? Bunu bir örnek ile açıklayayım size. Öncelikle, Biri ile yaşadığınız güzel duygular varsa, onu kaybettiğiniz zaman acı çok büyüktür. Tanrı size verdiği her hazzın acısını daha büyük bir acı ile çıkarır. Eğer kişiyi tanımamış olsaydınız, haz yaşamazdınız, ama acı da duymazdınız. Sadistlik bunun neresinde?

  2- Mazoşistik - Her kes mazoşisttir.

  3- Antisosyal - empati yetersizliği olan
   Yani??? Ben farklı bir şey mi dedim. empatiyi yapamayan adam antisosyaldır. Ee ben bunun tersi bir şey mi söyledim?,

  4- Şizofren - Akıl yerine güç ve hazzı seçenler şizofren olabilirler. Haz duymaya o kadar gereksinim duyarlar ki, Aniden gelen bir acıya dayanma gücünü bulamazlar, ve haz duymayı hayal etmeye başlarlar. Şizofren olamam, çünkü acıya alışalı uzun zaman oldu... Artık o kadar etkilemiyor beni..

  (agresiflik - dostum konu ile alakası ne? kim tersini söyledi ki?)

  5- Düşünceler kavramların birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşur. Kavramlar bazen sol bazen sağ belleğe yerleşir. Gerçek algısıyla bütünlük içinde olmayan kavramlar mantık tarafından reddedilir.

  Aheste aheste söylediğimi kabul etmişsin burada resmen! "mantık tarafından reddedilme" olayını güç, haz ve uyumu seçen kimse yapamaz. ben ne dedim iyi hatırla :

 
  Oysa kimileri Gücü, varoluşlarından zeka ile, uyumu empati ile, haz'ı acı ile değişir, mantığı ve yalnızlığı seçerler. Bunda sapık bir taraf yok. Yalnızlık onlar için çığlıktır, ama kimse duymaz. 'susuyorum, belki giderler' diyor Mevlana. Sen sustukça güç, uyum ve haz üzerine hayatını kuranlar bir bir gideceklerdir...

  "mantığı ve yalnızlığı seçerler" kısmı her şeyi anlatıyor.

 6- Uyum koşulları, kavramları, var olanı algılayıp adapte olmaktır. Akıl ve algı ortamdaki olumlu ve olumsuz varlıkları(varlık kelimesi var olan her şeyi kapsar) bilmeye, yargılamaya, tepki vermeye yarar.
   Yine aynı görüşteyiz. tabi bilmeyi, yargılamayı ve tepki vermeyi zekanın yaptığını fark ettiğini sanıyorum.

 7-
1.Akıl güç görmek içindir. Karar güç kazanmak içindir. Güç ise sana ait güzellikleri korumak içindir.
2.Akıl haz görmek içindir. Karar haza ulaşmak içindir. Haz ise güzelliğin ta kendisidir.
3.Akıl sosyal yapı içindir. Karar empati kurmak içindir. Empati toplum olmak içindir.

  Akılı seçen üçünü de yapıyor demek ki. Akıl yerine gücü ve hazzı seçenler için, üçüncü seçenek olan "empati"yi kurmak mümkün olmaz.

* Geriye kalan verdiğin bilgilerde bir sorun göremedim ben. Bir kaç bilgi vermişsin, hoç olmuş. Ben dürtü, duygu, ya da düşüncenin farklı bir şey olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum.

 Sonuç olarak Maslow gereksinim hiyerarşisi, mantıklı bir hiyerarşi ama, bence hayli farklı yorumlamışsın.

Edit: Sozcukleriniz karşınızdakilere değil, söylenenlere yönelsin lütfen.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Maleficum

  • **
  • 193
  • Rom: 11
  • I have the wisdom to see the dark as a light...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #33 : 28 Ocak 2011, 17:17:47 »
Sadece muhalefet olmak için psikoloji bilgimi yalanlamakla uğraşmışsın. Gerçeği görmeye çalış haklı olmaya değil!
...weak pleasures, lost feelings, faded dreams, doubtful hopes...

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #34 : 28 Ocak 2011, 17:42:17 »
Sadece muhalefet olmak için psikoloji bilgimi yalanlamakla uğraşmışsın. Gerçeği görmeye çalış haklı olmaya değil!
Düşüncelerimi dile getirmişsiniz. Her kelimesine katılıyorum...
Neden gerçekleri kabullenmek istemez insanlar?
Ve her konuda illa bir şey söylemek kendini haklı çıkarmaya uğraşırlar?
Bunun tek nedeni egolarını tatmin etmektir.
Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #35 : 28 Ocak 2011, 18:28:34 »
Sadece muhalefet olmak için psikoloji bilgimi yalanlamakla uğraşmışsın. Gerçeği görmeye çalış haklı olmaya değil!

  Psikoloji bilgileri doğru, bunu beyan ettim zaten. Sadece onları yanlış yorumlamışsın. Bende bir felsefe öğrencisi olarak bunu farklı açıdan doğruladım. Bilgiler doğu, sırf haklı olmak için onları farklı yorumlamak yanlış. Bu hiyerarşiyi bir de siz internetten araştırınız. Bunun bir felsefe klübü olması lazımdı. İlk başta dediğim gibi amacımız tartışmak, birbirimize fikirleri kabul ettirmeye çalışmak ve felsefe yapmak. Şu ana kadar da bu oldukça güzel işliyordu bence. ama siz olayı gerçekten büyütmüş, ve sırf tartışıyoruz diye (ki klüpteki amaç da buydu) iğnelemeye başlamışsınız. Görüşlerinizi kabul ettirmeye çalışırken saygısızlık yapıp, bunu "Sana söylüyorum dostum ! haklı benim! kabul et artık!" türünden inatlaşmaya girmeniz çok yanlış. Herkes düşünce serbestliğine sahiptir ve ben de senin düşüncene saygı duyarak buna katılmadığımı beyan edip kendi görüşümü savunuyorum. Felsefe bir savunma sanatıdır. Saldırı sanatı değil! Olayı kişisel boyuta taşımışsınız. Kimsenin Egosunu tatmin etmeye çalıştığı yok. Sırf victoria tarzımı sevmedin diye benim düşündüğümün tersini düşünenlere hak vermek zorunda değilsin...

 Neyse Mevlana'nın dediği gibi susuyorum belki giderler...

  Bana bile olayı kişisel boyuta taşıttınız ya... Ne desem bilemiyorum. Bir klüp kurup saygı çerçevesinde, huzurla bu sevdiğim felsefe sanatını yapayım diyorum, bırakmıyorsunuz... Bir gün de sakin geçsin. Girip güzelce tartışalım ve bitsin. Nedir bu Türklerdeki "ben haklı olmak zorundayım" tavrı. Son yazdığımdan sonra yukardaki alıntı koyduğum yazı yerine görüşlerini yazmaya devam etseydin daha hoş olmaz mıydı? Sonra bende onları tekrar çürütürdüm ve siz tekrar yazardınız. Bu şekilde hoş bir tartışma olmaz mıydı ?
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Maleficum

  • **
  • 193
  • Rom: 11
  • I have the wisdom to see the dark as a light...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #36 : 29 Ocak 2011, 14:18:43 »
Şu saçma biten tartışma için özür dilerim. Amacım yalnızlığı tercih eden, düşünen ve yargılayan insanları eleştirmek değildi. Ben basit, yüzeysel insanları anlatmak istedim. "Doğal insan" dediğim şey buydu. Bizim gibiler sıradışıdır dostum ;)

"yazmaya devam etseydin daha hoş olmaz mıydı? Sonra bende onları tekrar çürütürdüm ve siz tekrar yazardınız. Bu şekilde hoş bir tartışma olmaz mıydı ?"
Kısmına cevabım doğru olma ihtimalini gözden geçirmediğindir. Felsefenin amacı doğrulara ulaşmaktır tartışmak değil.

Felsefe sadece felsefedir.
...weak pleasures, lost feelings, faded dreams, doubtful hopes...

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #37 : 29 Ocak 2011, 15:05:47 »
Şu saçma biten tartışma için özür dilerim. Amacım yalnızlığı tercih eden, düşünen ve yargılayan insanları eleştirmek değildi. Ben basit, yüzeysel insanları anlatmak istedim. "Doğal insan" dediğim şey buydu. Bizim gibiler sıradışıdır dostum ;)

"yazmaya devam etseydin daha hoş olmaz mıydı? Sonra bende onları tekrar çürütürdüm ve siz tekrar yazardınız. Bu şekilde hoş bir tartışma olmaz mıydı ?"
Kısmına cevabım doğru olma ihtimalini gözden geçirmediğindir. Felsefenin amacı doğrulara ulaşmaktır tartışmak değil.

Felsefe sadece felsefedir.

  Bu konunun tatlıya bağlandığına inanarak, yeni konumuzu sunmaktayım. Bu yeni konu tartışmanın kişisel boyuta ulaşmayacağı bir konu :

  İnsan davranışları, psikolojide söylendiği üzere; %25 genetik, %75 çevreseldir. Ancak son zamanlarda genetik mühendislerinin söylediğine göre, insan davranışları %50 genetik, %50 çevresel olmaktadır. Bu konu ile ilgili düşünceniz nelerdir?
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #38 : 10 Mart 2011, 13:14:17 »
   Neden böyle bir şey düşündün ? :D O kadar korkulacak bir konu değildi.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #39 : 10 Mart 2011, 18:53:31 »
   Yok canım, sizin hayatınız bu. Ne eleştirmesi. Görüş senin görüşün, saygı duyuyorum.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Vega

  • ****
  • 1023
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #40 : 10 Mart 2011, 21:34:01 »
Kuşku sebebim korku değil, felsefeyi gereksiz bulmamdır. :) Elma kelimesini elma olarak kabul ederim doğruysa. Neden elma demem. Böyle sorulara gerek görmem çünkü alacağım kaynağı sağlam seçerim. Felsefik düşünenleri kaynaklarını seçemeyen kitle olarak görüyorum.

Bu düşüncem bile en az 10 mesajın gelmesine sebeptir. Fakat forumların esası da + ve - fikrin çarpışıp sonuca ulaşmasıdır. (Kurallar Çerçevesinde)

Spoiler: Göster
Bu yüzden öyle söylemiştim. Bu da benim düşüncemin açığa çıkışı olsun ve başka mesaj atmayacağım bu konuya. :) Aksi fikirleri ve kişisel eleştirmeleri kişisel mesaj olarak atarsanız daha sağlıklı olur. Diğer insanlar bunları görmek zorunda değil sonuçta.

Sanırım o 10 mesajdan biri benim olacak :)
Sorgulamayan, he deyip geçenleri ben garip buluyorum işin aslı. Ne bileyim; elmanın elma olduğunu düşünmeden nereden bulabilirim? (elmayı öylesine bir örnek olarak kullanıyorum) Belki benden öncekiler o yargıya varırken bir hata yaptı? Körü körüne inanmak belki de bir hataya inanmak olmaz mı?
Not: Konuya yorum atmamanız için bir sebep yok. Bu konu düşüncelerin paylaşılması için.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #41 : 10 Mart 2011, 22:14:07 »
Aslında şöyle bir şey var, Felsefe geniş kapsamlı bir şey. Bu yaptığın bile bir felsefedir. :) Ayrica güzel bir görüş, ve farklı bir yaklaşım. Dediğim gibi, saygı duyulası.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #42 : 11 Mart 2011, 16:06:20 »
                                                                               
                                               
                                                                 Aksiyoloji

Aksiyoloji etik ve estetik olmak üzere ikiye ayrılır. Etik, insanların ahlaki değerlerini sorgular, estetik ise neyin güzel olduğuyla ilgilenir. Neyin etik, neyin estetik olduğunu açıklamak oldukça güçtür, buradan hareketle aksiyoloji bireylerin davranışlarına temel teşkil eden değerleri araştırmaktadır.

Değer felsefesi de denilen aksiyoloji, insanın yaşamı boyunca vardığı birçok yargının kaynağı olan değerler sistemiyle ilgilenir. yaşamın almaya zorlandığı kararlar ve insanları iyi ve kötüyü ayırt etmesi için zorlaması sonucu insanlar iyi, kötü, ayıp, güzel, çirkin ve benzeri bir takım yargılara varırlar. işte felsefenin bu yargıların kaynağındaki değerlerin nasıl oluştuğu, niteliği, sınıflaması ve insanlık ilişkisi üzerinde duran alanına aksiyoloji denir. Sönmez’e göre aksiyoloji insanın yapıp etmelerini ve bunların dayandığı ilke ve değerleri inceler. aksiyoloji; “değerlerin kaynağı var mı?”, “değerler içimizde mi, dışımızda mı?”, “objektif mi, subjektif mi?”, “sabit mi , değişken mi?”, “her dönem toplumlar için mutlak değerler var mı?”, “bu değerler toplumdan topluma, zamandan zamana değişim göstermekte mi?” gibi sorular sorar ve bu sorulara yanıtlar arar.

Aksiyolojinin iki bölümü vardır. insan hareketleri (tüm yapıp etmeleri) ve ahlaki değerlerle ilgilenen kısmına ahlak (etik), doğadaki ve sanattaki güzellikleri, bu güzelliklerin niteliklerini ve güzel takdir yargılarını inceleyen kısmına ise estetik denir. ahlak doğru hareketlere temel olacak değerlerle ilgilenirken, estetik, hayalgücü ve yaratıcılığa dayanan doğal ve sanatsal güzelliklerle ilgilenir. bu özelliklerinden dolayı estetik değerler subjektiftir ve ölçülüp değerlendirilmesi en zor olan değerlerdir.

Felsefi ahlak ilk kez ortaya eski yunan’da çıkmıştır. insanın mutlu olması için neler gerektiğinin sorgulandığı eski yunan’da demokritos mutluluk ahlakını kurmuş ve mutluluğa ulaşmak için duyguları yenmek gerektiğini savunmuştur. sofistlere göre her insan ve toplum için genel geçer bir ahlak yoktur ve ahlak toplumdan topluma ve zamandan zamana farklılık gösterir. sokrates ahlakın temelinin bilgi olduğuna inanır ve bu doğru bilginin de ancak akıl yoluyla elde edilebileceğini savunur. ahlakın temel ölçülerinin doğruluk, adalet, toplu yaşama, insan sevgisi ve iç özgürlük olduğunu söyler. aristoteles ahlaki eylemi “doğru olan orta”yı bulan eylem olarak tanımlar. doğru olan ortayı bulma alıştırmalar yoluyla edinilir ve ölçütü doğru görüştür. doğru düşünen ve doğruyu yapan insan mutluluğa ve erdeme de ulaşmış olacaktır. ortaçağın karanlığında ahlak dini temellere oturtulmuştur. iyi ve kötünün belirlenmesi işi kutsal metinlere bırakılmış tam anlamıyla kaderci bir yaşam benimsenmiştir. hobbes’a göre ahlak ve hukukun temel gayesi barışı sağlamaktır. locke’a göre ise ahlakın dayanağı acı ve hazdır. ahlaki iyi ve kötü, insanların özgür eylemlerinin yasalarla uyuşup uyuşmamasına bağlıdır. kant’ın ahlak anlayışı görev ahlakı olarak da adlandırılır ve temel ilkesi “öyle hareket et ki, senin hareketlerinin yasası, aynı zamanda başkalarının hareketleri için bir ölçüt olsun” görüşüdür. marxizm’in ahlak anlayışında insanların duygu, düşünce ve üretim açısından sömürülmemesi toplumsal çıkar, barış ve insan sevgisi başlıca ölçütlerdir. genel anlamıyla bilimsel araştırmalarda sorulan şu soruların cevaplarını bulmak ahlak’ın görevidir. (ALINTI)
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #43 : 28 Mart 2011, 20:36:42 »
  İnsan davranışları, psikolojide söylendiği üzere; %25 genetik, %75 çevreseldir. Ancak son zamanlarda genetik mühendislerinin söylediğine göre, insan davranışları %50 genetik, %50 çevresel olmaktadır. Bu konu ile ilgili düşünceniz nelerdir?

   Unutulup gitmişti maalesef bu konu. Hatırlatayım dedim.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Narr

  • **
  • 115
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Felsefe kulübü
« Yanıtla #44 : 27 Temmuz 2011, 19:15:06 »
Genetik mühendisleri kendilerine pay çıkarmaya çalışıyor. Fİfty fifty'e getirip rant sağlamaya çalışıyorlar. Psikoloji zaten nredeyse çevreyle alakalı bir şey. Bu yüzden ilk açıklarken %75 demişler, genlerden çok anlamadıkları için de %25 demişler. Sonradan bilim alanındaki teknolojik gelişmelerde olunca Mühendisler farkı kapatmışlar. Bu konuyla ilgili düşüncelerim bunlar:)