"Çatıda, öylece dikiliyor."
İki katlı bir kimyasal fabrikası, bundan 40 yıl önce kurulduğundan beri böylesine bir kalabalığa şahitlik yapmamıştı. 15 metre ileriye kurulmuş barikatlar ve etrafındaki polisler dışında, polis halkasının dışındaki meraklı kalabalık ve binanın tepesinde turlayan helikopter; mahalleyi bir karnaval havasına sokmuştu.
Ya da Joker öyle olduğunu düşünüyordu.
" Çevre binalarda keskin nişancılar olduğunu görüyorum. Neden müdahale etmediniz?"
Polis memuru şapkasını çıkartıp başını kaşımaya başladı, sıkıntılı gözüküyordu.
" Söz konusu o olunca, bizi ne beklediğini bilemedik. Ayrıca, sizi istiyor. "
***
"Ha ha ha ha! Binaya bir bomba bağladığımı düşünüyorlar değil mi? Bu yüzden ateş etmediler?"
Batman, binanın çatısının kenarında dikiliyordu. Dolunay, tam arkasına denk gelmişti. Bu yüzden, şu anda Gotham gökyüzünde süzülen "yarasa sinyali"ni andırıyordu bu görüntü.
"Hayır. Benim ilgilenmemi beklemişler."
Batman'in suratı görülmüyordu ama sesi oldukça sert çıkmıştı.
"Tüh be. Çünkü gerçekten bomba koymuştum. Yazık oldu. Ee, naber Yarasacık?"
Batman bir şey söylemedi. Yıllardır bu soruya cevap vermediği düşünülürse, Joker buna pek şaşırmadı. Bu sırada hafifçe esen bir rüzgar Joker'in paltosunu ve Batman'in pelerinini dalgalandırdı. Dolunay altında düelloya tutuşan iki kovboya benziyorlardı.
"Arkham Hapisanesi'ndeki sorunu duydum. Neredeyse tüm suçluların kaçması... Baya yoğun olmalısın, baksana, randevumuza gelmiyordun neredeyse."
Batman kıpırdamıyordu, sadece dinliyordu.
"Böyle büyük bir kaçışın arkasında nasıl büyük bir zeka var acaba? Ha ha ha ha ha!"
Rüzgar şiddetini arttırınca, Joker paltosuna sarıldı. Bu sırada helikopter geri çekildi, muhtemelen Batman'in durumu kontrol altına almak için geldiği haberi telsizlerden geçmişti.
"Öğle paydosunda tüm deliler sırayla bahçedeki oyuğa eğilip bakıyorlar ve tekrar sıraya geçiyorlarmuş." diye anlatmaya başladı Joker, bir taraftan Batman'e yaklaşıyordu.
"Doktorlardan birisi bunu farketmiş ve merak etmiş. Başka bir öğle paydosunda, sıraya girmiş o da. 15 dakika sonra sıra ona gelince eğilmiş ve oyuğa bakmış. Hiç bir şey görememiş, zifiri karanlık."
Joker şimdi iyice yaklaşmıştı, Batman'in suratı tamamen seçilebiliyordu. Her zamanki gibi sert bakıyordu, dudağı kıvrılmıştı. Fakat bir farklılık vardı; suratı yara bere içindeydi, pelerini yırtılmıştı ve en korkuncu bakışları farklıydı. Joker'i ürperten bu muydu yoksa rüzgar mı emin değildi ama bu önemsiz ayrıntıyı aklının bir köşesine fırlattı ve hikayesine devam etti.
"Doktor ayağa kalkmış ve şaşırarak sıradaki deliye sormuş, oyukta ne görüyorsun diye. Ve deli de hahahaha bak buraya dikkat et, deli de demi-"
Sert bir yumruğun burnuna inmesiyle yere savrulan Joker, beklenenin aksine gülmedi. Şaşkın görünüyordu. Birbirlerinin azılı düşmanları olabilirlerdi ama şimdiye kadar hep aralarında bir saygının olduğunu düşünürdü. Joker'in sözünü kesmek, ne kadar da kabacaydı.
Joker bu düşüncelerini sonlandıramadı çünkü suratına yediği ikinci yumrukla bayılmıştı. Gördüğü son görüntü, Batman'in üstüne atlarken suratındaki ifadeydi.
Beş dakika sonra, çatıda neler olduğunu kestiremeyen polisler binanın çatısına çıktılar ve Batman'in, yerde baygın yatan Joker'i yumrukladığını gördüler. Üç adam, Batman'i zorlukla tuttu. Joker ambulansla bir hastaneye götürülürken, Batman ortadan kaybolmuştu. Az önce orada neler olduğunu anlamayan polislerin şaşkın bakışlarıyla beraber, gökyüzünde süzülen sinyal söndü.
***
İki hafta sonra, Arkham Hapisanesi'nde, her zamanki gibi yatağa bağlanmış şekilde gözlerini açtı Joker. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu ama dert değildi. Yardım için bağırmaya başladı fakat kimse gelmedi. En sonunda, nefessiz kalıp öksürüklere boğulduğunda bir hastabakıcı içeriye girdi.
"Sonunda uyanabilmişsin. Biz de öldün diye umutlanmıştık."
Joker öksürüklerini kontrol etmeye çalışıyordu, bir taraftan da bağlı olduğu yataktan kurtulmak için kollarını hareket ettiriyordu fakat oldukça sıkı bağlanmıştı. Hatta, fazla sıkı.
"Yardım!" diyebildi en sonunda, "Yardım edin!"
Hastabakıcı güldü. "Geçen sefer de böyle kaçmamış mıydın? Odana bile girmemem lazım aslında ama öyle kötü öksürünce ölüyorsun sandım. Ve bu anı hiç kaçırmak istemiyorum."
Joker ağzına gelen kanı tükürdü ve derin derin nefes aldı. Sonunda öksürükleri durmuştu.
"Bana değil! O'na!"
***
Bir ay boyunca, her gece "yarasa sinyali" Gotham semalarında yerini aldı. İnsanlar onları kollayan birisinin olduğunun bilinciyle rahatça uyudular. Hırsızlar ve katiller, işlerini yapmak üzere deliklerinden çıkarken bir kere daha düşündüler. Bir kaç polis, gökyüzündeki işarete bakıp gülümsedi ve nöbetlerinde alkol alıp sızdılar. Geçen ayki büyük hapisane kaçışı sonrası yaptıkları fazla mesainin acısını çıkartıyorlardı.
Neyse ki Batman vardı. Günden güne sokaklar temizlendi. Günden güne, hapishane tekrar doldu. Günden güne, insanlar diken üstünde yaşamayı bırakıp rahatlarına baktılar. Günden güne, insanlar sokaktaki suçlulara karşı protesto etmeyi bıraktılar ve kendilerine eleştirecek bir şey aradılar. Günden güne, gazete haberleri değişmeye başladı.
Batman şehri kurtardı, yine!
Maskeli kahraman polislerden hızlı davrandı! Gotham Üniversitesi artık güvende!
Adaletin koruyucusu mu yoksa Adaletin sahibi mi?
Kara Şovalye'nin Amacı Ne?
Bruce Wayne intihar etti! Ağır depresyonda olduğu bilinen milyarderin serveti nereye gidecek?
Gotham, muhtemelen en hareketli iki ayını yaşamıştı. İlk zamanlarda garipsense de, bir iki hafta içinde "yarasa sinyali" bir daha yanmamak üzere sönmüştü. Hem zaten, ne işe yarıyordu ki?
Gotham gökyüzünün bir kere daha, sadece kara bulutlarla döşeli olmasından bir hafta sonra Joker'in odasında kendini astığı haberi tüm gazetelerde ve televizyonlarda, günlerce konuşuldu.
Gotham artık güvendeydi.