Kayıt Ol

Kuşburnu ile Elma Ağacının Hikayesi

Çevrimdışı Mu

  • *
  • 26
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Kuşburnu ile Elma Ağacının Hikayesi
« : 28 Şubat 2011, 11:20:30 »
Güneşin hiç batmadığı bir ülkede, uçsuz bucaksız ovaların sarmaladığı bulutlu bir köyde yaşarmış elma ağacı. Yemyeşil dallarının arasından göz kırparmış elmaları. Boyu pek uzun değilmiş bizimkinin, dalları da yarışamazmış arkadaşlarıyla. Yine de mutluymuş elma ağacı, kökleri sımsıkı sarılırmış toprağa.
      
Sessiz bir kuşburnu yaşarmış, bizimkinin tam yanında. İncecik gövdesi ile boynu bükük görünürmüş hep dostuna. Dikenleri yüzünden yaklaştırmazmış yanına kimsecikleri. Bizim elma ağacı bu sessiz dostunu çok severmiş, eğilirmiş üstüne görsünler diye kırmızı beneklerini. Dallarıyla onu işaret edermiş insanlara, kızarmış gövdesini büken rüzgara.
      
İki dost kökleriyle sarılmışlar birbirlerine, konuşmuşlar uzun yıllar boyunca. Kuşburnu hep onun gibi büyük bir gövdeye sahip olmak istermiş, kaçmak istermiş bu çalı hayatından. Yeşil elmalarına gizli bir kıskançlıkla bakarmış, hiç de memnun değilmiş yaşamından.
      
Bir sene hiç yağmur yağmamış, güçsüz düşmüş bizim kafadarlar. En çok da kuşburnu hastalanmış, boğazı kurumuş susuzluktan. Elma ağacı uzatmış köklerini, ulaşmış toprağın derinlerine. Kuşburnu hiç konuşmaz olmuş, ölmek üzereymiş garibim. Ama bizimkisi pes etmemiş, kurtarabilirmiş belki küçüğü. Dikkatle bakmış toprağa, altındaki karanlık odalara. Bir gözü hep dostunun üzerindeymiş, dallarıyla saçlarını okşarmış. Umudunu yitirmemiş, karıştırmış toprağı. Doğa ananın sıcak gözyaşlarıyla ıslanmış kökleri, içmiş kana kana. Avucunu açmış, doldurmuş toprak ellerini. Uzatmış bizim kuşburnuya, yüreğinde küçük bir korkuyla. “ Ölme, “ demiş dostuna. “ Bırakma beni! “
      
Kuşburnu uzatmış köklerini, halsizce tutmuş bizimkinin ellerini. İçtikçe yaşamla dolmuş dikenleri, yeniden doğrulmuş gövdesi. Elma ağacı sevincinden boy atmış, ezmiş gölgesi her şeyi.
      
Lakin kuşburnu hiç de memnun değilmiş bu durumdan, kuru bir çalı olarak ölmeyi yeğlermiş. Kıskançlığından ölmek üzereymiş. Kurtulmak istermiş elmanın gölgesinden. Teşekkür bile etmemiş. Geri çekmiş köklerini, umursamazca eklemiş “ Beni yalnız bırak! Sevmiyorum seni. “
      
Elma anlamış, öteden beri bilirmiş bu durumu. “ Sana bir tane elma veriyim, bana benze, “ demiş. Kuşburnu doğrulmuş. Hep onun kadar büyük meyveleri olsun istermiş, açmış kucağını. Bizimkisi bir tane elma düşürmüş, tutmak istemiş ufaklık. Elma ağır gelmiş ince kollarına çat diye kırılıvermiş gövdesi. Acıyla bağırmış zavallıcık, nefret etmiş dostundan. “ Defol git! “ demiş, göstermiş dikenlerini.
      
Elma tüm bu olanlara çok üzülmüş sadece onu mutlu görmek istermiş. Defalarca özür dilemiş, kökleriyle teselli etmek istemiş. Geri çekilmiş kuşburnu, yüzüne bile bakmamış. Öteden beri kendini sevmezmiş, kırık gövdesi ile artık kimseciklerin yüzüne bakamaz olmuş. Yemeden içmeden kesilmiş, dökmüş dikenlerini. Unutmuş meyve vermeyi, hissetmiyormuş artık köklerini. Bir gece son nefesini vermiş, öylece kalmış kırık gövdesi.
Elma haykırmış, kaldırmış toprağı, dallarıyla kesmiş rüzgarın önünü. Öfkesi enginmiş, doğa korkuyla geri çekilmiş. “ Benim suçum! “ diye bağırmış gökyüzüne. “ Onu ben öldürdüm! “
      
Yalnızlık korkunçmuş, dostunun hatırası gitmemiş olmayan gözlerinden. Dayanamamış acıya, ekşimiş elmaları, delinmiş yaprakları, yılanlar yuva yapmış oyuklarına. Artık çok yaşlanmış, gücü de kalmamış ağlamaya. Hep onun gibi olmak istermiş kuşburnu, yıllarca onu düşünüp durmuş. Bir gün aklına bir fikir gelmiş.
      
Bir sonbahar, atılmış ileri, sıkmış dişini. Kararını vermiş, bir yol olabilirmiş. O sene bizim koca elma ağacı tek bir meyve vermiş. Kendi özünü katmış elmasına, tüm benliğini. Dev gibi yeşil elma çok albenili gözüküyormuş doğrusu; kokusu da cabası. Korkmuş insanlar onu benden alır diye, acele etmeliymiş. Bu son umuduymuş, kalbindeymiş dostunun anısı. Kendini sallamış, gövdesi gıcırdamış. Dökülmüş taze yaprakları, acıya aldırmamış. Devam etmiş sallanmaya, her tarafı ağrıyormuş ama umudu tammış. Sonunda düşürmüş elmasını tam kuşburnunun kalbine.
      
Meyve çürümüş dostunun mezarında. Kendi özünün toprakla kaplanmasını izlemiş huşu içinde. Aradan aylar geçmiş, bir sabah mucizeyi görmüş uykulu gözleriyle. Dostu tohumun kaybolduğu yerde mahçup mahçup ona bakıyormuş. Bir tane yaprağı varmış, tıpkı kendisine benzeyen.
      
Usulca uzanmış bizimkisi sevinç içinde. Dokunmuş tüy gibi ince köklerine, sormuş “ Beni hatırladın mı? “ diye.
Kuşburnu olmuş bir elma ağacı, uzun uzun sarılmış dostuna. Gözyaşları toprağı yeşertmiş etraflarında. Sevgililer isimlerini kazımış bir olmuş gövdelerine. Doğa bile nazarla bakarmış bizim iki kafadarın şimdiki hallerine.




SON

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Kuşburnu ile Elma Ağacının Hikayesi
« Yanıtla #1 : 28 Şubat 2011, 13:39:02 »
Buna çok benzer bir hikayeyi daha önce okumuştum. Yine bir ağaç ile bir çiçek arasında geçen, çiçeğin ağaca olan kıskançlığını ve onun gibi olma arzusunu anlatıyordu o öykü. Fakat son daha farklıydı, çiçek isteğine kavuşuyor ama bunun bedelini çok ağır ödeyip ölüyordu. Sizinki farklı bir bakış açısı olmuş.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Kuşburnu ile Elma Ağacının Hikayesi
« Yanıtla #2 : 28 Şubat 2011, 17:47:10 »
Masal tadında, çok hoş bir öykü olmuş ellerinize sağlık. :)
May the force, be with you.

Çevrimdışı Heyban

  • *
  • 5
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kuşburnu ile Elma Ağacının Hikayesi
« Yanıtla #3 : 01 Mart 2011, 02:12:36 »
Masalsı bir anlatımla gerçekten güzel ve naif bir hikaye. Ellerinize sağlık.

Çevrimdışı Kanashii Uchiha

  • **
  • 99
  • Rom: 9
  • Melek sesli iblis ve kan damlaları...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kuşburnu ile Elma Ağacının Hikayesi
« Yanıtla #4 : 31 Ocak 2012, 02:31:44 »
Severek okuyorum bu tip hikayeleri.
Yorucu olmuyor, kişiyi sıkmıyor.
Uzunluğu yeterli; anlamı derin oluyor.Elinize sağlık ^^
Tutunabilecek her şeyin yok olduğunda var olursun...Gerisi sadece suretlerin karmaşası!