Uzun zamandır yaşadığım nihilizm ataklarının en büyüğü yaşandı bu ay. Bir kaç senedir bolca yaşamaktaydım bunları, ancak kısa süreli ancak vurucu olurlardı. Bu uzun süreli ve dönüştürücü oldu.
Şayet, insanların yaptıklarındaki en basit güdüleri görmeye alıştım ben. Çıkar, Cinsel Baskınlık en sevdiklerim, aynı zamanda en çok gördüklerim. İnsanların bir foruma bir şeyler yazması bile bu temel duygulardan. Mesela bakın, ben şu anda ilgi çekme amaçlı bir şey yapıyorum. İlgi çekmek, ego tatminine çıkacaktır sonunda. Birilerinin yazması, cevap atması, ilgilenmesi. Bunlar bana normal geliyor. Kimse sadece konuşmak istediği için konuşmaz çünkü. Daima bir çıkar vardır. İster istemez bir çıkar olacaktır.
Beyin, sevişmeni söyler. Çünkü sevişmek endorfin salgılatır ve beyni resetler neredeyse. Beyin çikolata yemeni söyler, çünkü çikolata mutlu bir anıyla bağdaşmıştır ve yediğinde impulslar o anıların içinden geçecek, bazı şeyleri hatırlamanı sağlayacak ve endorfin salgılatacaktır. Beyin rahatlamayı sever. Bu yüzden, hepimiz çıkarcıyız.
Veya okula gitmek. Kimse okula dersler için gitmez. Yeteri kadar salaksanız o zaman size söyleneeni yapmak adına gidersiniz okula bunu kabul ediyorum, ancak iq seviyesi 80+ olan kimse gelip de okula ders için gittiğini söyleyemez. Okula oradaki muhabbet ve ortam için gidilir. Okula, ilkokuldayken oyuncaklarınla, ortaokulda ilginliğinle, lisede depresifliğinle ilgi çekmek için gidersin. Ego tatmini, bu kadar basit. Bu kadar normal.
Kimse tanrısını bilerek veya aile kavramını bilerek doğmaz. Doğarsın, elinle yemek istediğinde eline vururlar. Köpekleri eğitmek için kullanılan yöntemle aynıdır bu. İnsanlar, sokakta üşüyen itlerden farklı bir şekilde eğitilmiyorlar.
Gelip de eğitim sistemini eleştirmiyorum elbette, aileleleri de eleştirmiyorum. Sizi de eleştirmiyorum.
Bu her şeyin olduğu şey. Anlamsızlık. Ciddi bir anlam bekliyorsanız, ya hayatınızın bir kısmında hayal kırıklığı yaşayacaksınız ya da öldüğünüzde hiç bir şeyin bir anlamı olmadığını anlayamayacak kadar bir hiç olacaksınız. Yine de, bu dünyada olmayın, tavsiye etmiyorum. Çünkü o zaman, nasıl olsa öleceğim ve hiç bir şeye çıkmayacak yaptıklarım diye düşünüyorsunuz. S.kerim bu işi diyip camdan atlamak bile anlamsız gelmeye başlıyor; nasıl olsa, o koltukta oturup beklesem, sonunda öleceğim. Birileri hatırlasa da, yüz yıl, bin yıl, tıpkı Piramitleri işleyen işçilerin adının unutulduğu gibi benim de adım unutulacak.
Ben hiç olmamış olacağım.
Bu nedenle, diyorum ki, s.kerim bu işi.
Gördüğüm şeylerden şüphe ediyorum bir süredir. Gerçekten, bazen gördüğüm şeylerin algılama hatalarından oluşup oluşmadığından emin olamıyorum. Bana kırmızı diye öğretilen şey, benim kırmızı gördüğüm şey, aslında diğer insanların mavisiyse ben nereden bilebilirim? Ya duygular? Düşünceler?
Canlı denilen şeyin salak saçma dizilmiş düzensiz atomlardan oluşmuş cansız bir varlık olduğunu bilmek, korkutucu değil mi? Canlı kavramı bir uydurmaca, bir hile. Canlı ile cansız arasında, temelde hiç bir fark yok.
Ellerimi kontrol ettiğimi sanmam, onları gerçekten kontrol ettiğime bir kanıt mıdır? Yoksa sadece yaptığımı sandığımı mı gösterir.
Bunlara cevap aramıyorum, kafamda bunların hepsine çoktan cevap verdim ben. Sadece kafamda netleştirmek için yazmaya ihtiyaç duyabiliyorum bazen.
Anladığınız üzere, hiç bir şeye inanmıyorum, bu beni rahatsız etmiyor bir süredir. Ya dindarın teki olup çıkacağım yada belirli bir yaşta camdan kendimi uçmaya bırakacağım gibi geliyor. Uzun süredir, gerçekliğin mantığını sorgulamaya o kadar alışmış durumdayım ki, on sene önce yediğim sakızlı dondurmayı tekrar tattığımda 'acaba o zamanlar da böyle mi almıştım tadını, yoksa bir ilüzyon mu" diye düşünüyorum. Veya insanları kendilerini ineklerden daha zeki olduklarını söylemeleri yüzünden suçluyorum zihnimde.
Anlatabiliyor muyum bilmiyorum, ancak insanların acayip derecede kendilerini kandırdıklarına inanıyorum. Zeka denilen şeye takıldıklarını düşünüyorum. Zeka, alet yapabilme becerisi midir? Manymunlar da yapıyor, belki bizden çok daha zeki oldukları ve endüstrileşmenin dünyaya verecek zararları anladıkları için çubuktan ileri gitmeye çalışmadılar?
Veya okyanusun dibinde, insanoğlunun ayak basmadığı yerlerde balinaların devasa evleri vardır. Neden olmasın?
Ben, 16-17 yaşlarım arasında gerekliği büktüm. Tabi süper güçlerden bahsetmiyorum burada, insanları büktüğüme inandıracak kadar manipülatiftim demek istiyorum. Sonuçta, öyle yada böyle bazı insanların hayatlarına etki ettim.
Ya, bütün felsefi ve dini akımlar böyle çıktıysa? Pardon, böyle çıktıysa demek yanlış oluyor, büyük ihtimalle hepsi böyle çıktı zaten. Olmayan şeylere inandırmak ve etrafında on yirmi kişi toplamak bu çağda kolaysa, o çağda, her şeyden habersiz insanlara niye zor olmasın?
O büyük tanrıyı, tanrıları, peygamberleri falan görmek isterdim. İki adet yanan çalıya, yılana 'dönüşen' asalara, suda yürüyenlere, yüzemeyecek kadar büyük gemilere, kedi kesenlere ıyy diyip koyun katliamı yapmaya mantıklı bakıp tav olan insanlığa sesleniyorum, benim daha güzel numaralarım var. Üstelik efektler çok daha güzel. Texturelar için çok uğraştım.
Ya. Şimdi isa'nız, zeus'unuz, muhammed'iniz nerede. Onlarla görüşmem lazım. Dünyanın böyle bir illüzyon olduklarından haberdar olan ve bunu kullanmış insanlarla konuşmalıyım! Nietzsche ve yakın dostum Übermensch (kaldı ki bu konuda onunla konuşmadım, bir ara bu konuyu sormalıyım ona) dışında bu konuda beni anlayacak pek kimse olduğunu sanmıyorum aslında.
Ben, hiç bir şeye inanmıyorum. Kendime bile. Çünkü gerçekten, bir uykuda olmadığımı kim, nasıl kanıtlayabilir ki, ben bir rüyada olduğuma dair bu kadar çok kanıta sahipken?
Sevgilerimle,
Baal Adramelech
Not: Evet, benim gerçek düşüncelerimi okumuş bulunuyorsunuz. Eğlendiniz umarım? Sık sık gelmenizi ümit ediyorum.