Kayıt Ol

Kahveci, Kitap ve Hanımefendi.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Kahveci, Kitap ve Hanımefendi.
« : 20 Nisan 2013, 04:23:39 »
Yüzünde hafif bir gülümsemeyle kitabın kapağını kapatıp masaya koydu. Oturduğu sandalyede gerinerek masada duran kitaba baktı. Sandalyenin arkasına geçirdiği ceketinin cebindeki sigara paketinden  bir sigara çıkarıp dudaklarının arasına koydu. “Şimdi ne yapacaksın?”  diyen bir kadın sesi duydu yan tarafındaki masada. Yakılmamış sigarası dudaklarının arasında başını çevirdi ve yirmili yaşlarına yeni  girmiş büyük ihtimalle onun gibi üniversite öğrencisi olan genç bir hanım gördü. En başta sorunun kendine yöneltilmediğini düşünse de kızın ona baktığını görünce parmağıyla kendini işaret edip “Ben mi?” dercesine kaşlarını kaldırdı. Kız başını yukarı aşağı sallayarak onayladı. “Evet sen. Son iki saattir başını bir kere bile kitaptan kaldırmadın.” Dedi. Gözleri adamın dudaklarının arasında hala yakılmamış sigaraya takılmış olacak ki ekledi; “Sigara bile içmedin. Pür dikkat kitap okuyordun. Kitabın bittiğine göre şimdi ne yapacaksın eve mi gideceksin?” diye tekrarladı sorusunu.

Adam sigarasını yakıp bir nefes çekti ve havaya üfledi.  Gerçekten saatlerdir sigara içmemişti. Ciğerlerine bir kez daha zehiri doldurup havaya üfledikten sonra, yanındaki boş sandalyede duran çantasına elini attı ve başka bir kitap çıkardı. “Sanırım okumaya devam edeceğim.” Dedi elindeki kitabı göstererek. Kız kaşlarını kaldırıp başını çevirdi. Bir saniye sonra masasında açık duran dizüstü bilgisayarını kaldırıp adamın masasına yürüdü ve “Oturabilir miyim?” dedi. Başıyla evet işareti yaparak karşılık veren adama bakarken, kız adamın karşısındaki sandalyeye yerleşmişti bile.

“Bakalım doğru anlamış mıyım? Buraya gelip saatlerce kitap okuyorsun. Belli ki gerçekten saatlerce kitap okumayı planlıyordun çünkü kitabının bitmesi ihtimaline karşılık yanında başka bir kitap daha taşıyorsun. Sigara kullanıyorsun. Bu yüzden dış kısıma oturuyorsun. Ama kitap okumaya o kadar dalıyorsun ki sigara içmeyi unutuyorsun. Neden burada okuyorsun? Dur tahmin edeyim evde annen var ve evde sigara içemiyorsun o yüzden sigara içmek için böyle yerlere kaçıyorsun. Pek arkadaşın olmadığı için de çareyi saatlerce kitap okumakta buluyorsun? Doğru mu?” dedi bilmiş tavırlarla.

Adam ciğerlerindeki dumanı boşaltırken kafasını iki yana salladı. “Nedir bu? Psikanaliz yapmaya mı çalışıyorsun?” dedi Psikanaliz’i doğru anlamda kullanıp kullanmadığını düşünerek. “Soruların cevabı hayır. Evimde beni sigara içmemeye zorlayan bir annem yok. Arayıp bir şey yapabileceğim arkadaşlarım da var. Ama arkadaşlarımla birlikteyken onları görmezden gelip kitap okumak biraz kaba bir davranış olurdu öyle değil mi? Ve sigara içmeyi unutmuş değilim, sadece kitap okurken sigara içmiyorum. Kokusu kitaplara siniyor.” Dedi.

Kız dudaklarını bükerek, “Nedir o zaman? Neden burada okuyorsun müzikleri falan mı beğeniyorsun?” dedi. Adam kaşlarını çatarak boşluğa baktı. Çatılan kaşları bu sefer yukarı kalktı. Kız gülerek “Burada müzik çaldığını şu an fark ettin öyle değil mi?” dedi gülerek. Adam kızın gülümsemesine karşılık vererek başıyla onayladı. “Müzik yüzünden değil. Sadece bugün hava güzeldi ve bilgisayar karşısında vakit öldürmek istemedim. Çok sık yaptığım bir şey değil.” Dedi. Kız yüzünde bir sırıtma ile “Ve sır perdesi sonunda aralanıyor.” Dedi. Adam “Peki ya sen? Neden bu kahveciye gelip saatlerce kitap okuyan bir adamı izliyorsun? Benimle konuşmak için kitabımın bitmesini beklediğine göre anlayışlı denilebilecek insanlardan olmalısın.” Dedi. Kız küçük bir kahkaha atarak “Buraya sık sık gelirim. İnsanları izlemeyi seviyorum özellikle ilginç olanları. Uzun zamandır bu derece kitaba dalan birini görmemiştim. Kitap okumayı sevdiğin aşikar.” Dedi.

Adam boğazını temizlerken sigarasını masada duran küllükte söndürdü. “Sevdiğim şey kitap okumak değil. Sevdiğim şey hikayeler. Kimi insan pul toplar, kimi para, kimisi kelebek koleksiyonu yapar. Bense hikaye topluyorum. Film, müzik, kitap, televizyon şovları, japon animasyonları. Bir şey anlatan, bir hikayesi olan her şey. Sanat benim için din gibidir. Özellikle müzik. Müzikle ilgili her şey…” çalan telefonla bölündü adamın sözü. Kız telefonunun ekranına bakarak. “Üzgünüm bunu açmam gerek. Alo? Hı geldin mi? Neredesin? Tamam gördüm geliyorum şimdi yanına.” Dedi yol kenarına yanaşmış beyaz bir sedana bakarken. “Kusura bakma gitmem gerek konuştuğumuza sevindim.” Diyerek dizüstü bilgisayarını kapatıp hızlı adımlarla arabaya doğru yürümeye başladı.

Adam hayatına beş dakikalığına girip daha lafını bitirmeden çıkan kızın arkasından bakakalmıştı. Saatine baktı, sekize geliyordu.  Üçten beri burada oturuyordu. Demek ki kız saat altı civarında buraya gelmişti. Belki yarın da gelirdi. Masada duran iki kitabını çantasına koyup ceketini giydi. Çantasını alıp gitmek üzereyken aklına gelen fikir ile kahvecinin içine girdi ve ortalığı temizleyen adama sordu. “Abi az önce oturduğum masayı görüyor musun?” Adam evet anlamına gelen bir homurtu çıkardı. “Az önce orada bir hanımla oturuyordum. O kız kim biliyor musun buraya geliyor mu sürekli?” diye sordu. Adam kaşlarını çattı ve konuştu “Ne diyon oğlum sen? Saatlerdir bir fincan kahveyle tek başına oturuyon orada azdın mı naptın ne karısı ne kızı?”