Kayıt Ol

Karanfil Dizilmiş Oda ve bir Pencere ağlıyor

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Karanfil Dizilmiş Oda ve bir Pencere ağlıyor
« : 22 Temmuz 2011, 08:29:57 »
                                                              Acı
                                                                           

Elektrik çok sık kesiliyor bugünlerde. Küf mantarı ve ekşilice kokusu tüm odayı, hatta tüm evi sarıp sarmalıyor, ama odam dışındaki her odadan bihaberim zaten. Hizmetçi tutmaktan aciz, hindistan cevizi yemek istiyor canım.

Mutluluğum, yüzlerce olmasını istediğim istek arasından hiçbirinin olmayıp sadece bir tanesinin olması üzerine kurulmuş. Ve o da çok yakın bir zamanda gidebilir gibime geliyor. Çünkü her şey, herkes, bir bir gidiveriyor üstü kırlangıç kuşlarının cesetleriyle kaplı bir açık ova üzerinde, az ileride insan mezarlığı var.

Bölüm 1 - Kadın

Okulumuzun belkide en kalabalık sınıfı: 12C sınıfının önünden, üstümde üniformalarım ve içinde aslında okulla yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan bir sırt çantası, peşimde atlı koşturuyormuşçasına hızla geçip gidiyordum. Hayatta en çok sevdiğim insan, kız arkadaşım Melisa ile buluşmaya gidiyordum ve acelem vardı. Fakat yine de 12C sınıfında ağlayan, üniformalı kadını görebildim.

Sakince içeri adımımı atarken, kapıyı anlık çaldım ki, aniden içeri girerek kadını ürpertmeyeyim.

Bölüm 2 - Adam

Yanına yaklaşırken, az ilerideki süpürge çarptı gözüme. "Siz de kimsiniz?" dedim.

"Bilmiyor musun?" dedi. "Okulun bir hademesi." Sesi bir garipti.

Oturduğum sırayı, hergün yere attığım çöpü, hatta bastığım mermeri temizleyen kadın karşımdaydı ve ben saygısızca "Siz kimsiniz?" diyebiliyordum.

Ne diyeceğimi şaşırdım bir an. Bu şaşkınlığım gözünden kaçmamış olacak ki, "Birşey demen gerekmiyor." dedi. "Her insan ağlar. Temizlikçi olmam, ağlamama engel değil. Bir eşekte bile kalp vardır."

Nitekim, söylediklerine üzülmemem elimde değildi. Onu umursamadığımı düşünmüş, buna karşılık tepki koymuştu kendince.

"Neden ağlıyorsunuz?" diye sordum.

"Anne acısını unutmak kolaydır" dedi. "Baba acısını unutmak da kolaydır. Kardeşin, hatta aşık olduğun insanı unutmak kolaydır. Ancak evlat acısı. Evlat acısı bir ömür insanı kahrediyor. Bir ömür boyu, tek mutluluk kaynağınız ve sahip olduğunuz en önemli şey olarak öngördüğünüz evladınız, hiç yaşamamış gibi yok olunca, kahroluyorsunuz."

Kadının konuştukça daha bir hüzünlendiğini fark ediyordum. Susmak o an için uygun bulduğum şeydi.

"Neden hala okuldasın?" dedi. "Çoktan eve dönmen gerekirdi."

Saate baktım. Epeyi geç oluyordu. "Arkadaşlarla biraz kafeteryada uyalandık." dedim.

"Kafeterya 1 saat önce kapandı."

"Hemen ardından okulun arka bahçesinde yürüdük" diye ekledim.

Kadın bir garip tavıra büründü. Ayağa kalkarak eline süpürgeyi aldı ve "Kendi kendime eve dönüş saatimi uzatıyorum." dedi. "Sende artık eve gitsen iyi olur."

Kapıdan çıkıp gittiğimde, pek de ne demek istediğini anlamamıştım. Daha önce hiç evlat acısı çekmemiştim.

Bölüm 3 - Çocuk

Melisa ile evlendiğimiz gün, kendimi Dünyadaki en mutlu adam sanıyordum. Lakin Ona olan aşkım çok güçlü bir sevgiye, az bir zaman sonra ise daha az güçlü ama hala çok güçlü bir sevgiye dönüşmüştü. Baba olana kadar, hayatta en çok sevdiğim insandı. Ancak baba olunca, kızım Yeliz bana daha büyük bir sevgiyi yaşattı: Evlat sevgisi.

Tabi babalar, çocuklarına verdikleri sevgiyi çok da gösteremiyorlar. Bu, onların kanında var. Ancak inanın bana, onu annesinden bile kıskandığınız zamanlar olur. Bu kıskançlığı gizleyemez, açığa vurur ancak şakaymış gibi davranırsınız. "Bak sen, demek annesinin kucağından inmiyor kerata" gibi.

Uzun yıllar önce 12C sınıfında gördüğüm hademe kadını, geçtiğimiz yıl hatırladım yeniden. Yeliz ve annesi, yani kızım ve karım, bir trafik kazasında hayatını yitirdiler. Hayat arkadışımı kaybetmiş olmanın verdiği acıyı size durup anlatmaya çalışmayacağım, Zira her acı sözlerde yansıyamaz. Üzerinden 2 sene geçmiş olmasına rağmen onu unutmadım, unutmayı da asla istemedim. Yine de onun acısına alıştı yüreğim.

Yine de 10 sene geçse dahi alışamayacağım bir acı var ki, o da evlat acısıdır.

                                                                                       Refik B. Anısına yazdığım kısa bir öyküdür.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Dúrgonath

  • ***
  • 680
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Karanfil Dizilmiş Oda ve bir Pencere ağlıyor
« Yanıtla #1 : 22 Temmuz 2011, 21:33:28 »
Selam, bir iki ufak hata gözüme çarptı yazında, düzeltmek istersin belki diye şeyettim:


Saate baktım. Epeyi geç oluyordu. "Arkadaşlarla biraz kafeteryada uyalandık." dedim.


kapıdan çıkıp gittiğimde, pek de ne demek istediğini anlamamıştım. Daha önce hiç evlat acısı çekmemiştim.


Uzun yıllar önce 11C[*]12C demiştin yazının başında sanırım.[/*] sınıfında gördüğüm hademe kadını, geçtiğimiz yıl hatırladım yeniden.



İyi gidiyorsun, devam et.

p.s Oha mesaj atacaktım aslında, neyse buradan görmüş ol bari de sildiririm sonra.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Karanfil Dizilmiş Oda ve bir Pencere ağlıyor
« Yanıtla #2 : 23 Temmuz 2011, 00:48:29 »
Olur böyle dalgınlıklar. Affola :)
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.