Kayıt Ol

Katatonia

Çevrimdışı Jejune

  • ***
  • 658
  • Rom: 1
  • *LucillaClarté'm. ~
    • Profili Görüntüle
Katatonia
« : 01 Ocak 2008, 12:39:14 »


"i am god creator of life
i am god enchanter of death
death - that now marks you
life - that slowly pass away" (without god)

İskandinav ülkelerinin en popüleri ve senelerce finlandiya üzerinde yönetim hakkına sahip olmuş (ve belki de finlandiya'dan çıkan grupların hemen hepsinin müzikal açıdan bu derece takdire şayan olmasının sebebi) olan isveç'te, 1991 yılında kuzeyin soğuk rüzgarları arasında temelleri atılmış olan grup birçok kişinin hayatına bu sözlerle girdi.

Uzun yıllara dayanan bir dostluğun iki ismi, Jonas Renkse (nam-ı diğer Lord Seth) ve Anders Nyström (saygıdeğer Blakkheim) tarafından 1991 yılında Stockholm'de, hemen her grubun kuruluşunda olduğu gibi, eğlence amacıyla kurulan grubun bugün dünya çapında tanınan ve büyük okyanusu dolduracak kadar büyük bir hayran kitlesine sahip bir grup olacağını kimse tahmin edemezdi. Ancak bu soğuk ülkenin iki soğuk şövalyesi, işi eğlenceden bir basamak daha yukarı taşıyarak çalışmalarını profesyonelleştirme kararı aldı. Bir yılı aşkın bir süre boyunca yapılan çalışmaların ardından grup ilk meyveleri, 1992 yılında İsveç Gorysound Studio'da, daha sonra da birlikte çalışmaya devam edecekleri müzisyen/prodüktör Dan Swanö ile kaydettikleri demo albümleri "Jhva Elohim Meth" ile toplamaya başladı. Demo albümün yakaladığı başarı sadece metal müzik hayranlarının değil, Alman plak şirketi Vic Records'un da dikkatini gruba yöneltmesini sağladı. Şirket grupla anlaşarak demo albümü yeniden satışa sundu; ‘Jhva Elohim Meth – the Revival’
 
   
İlk CD kayıtlarının getirdiği bu büyük başarı grubun bakışlarını bir sonraki hedefe dikmesine sebep oldu; canlı performans! İkili bu hedeflerine ulaşmada bir adım daha atarak, Israphel Wing olarak da bilinen bas gitarist Guillaume Le Huche'u ekibe kattılar.

92 yılının sonlarında grup, anavatanlarından No Fashion Records ile tek albümlük bir antlaşma imzalayarak ilk gerçek stüdyo albümlerine giden kapıyı araladı. Ve 93 yılı Nisan ayında, artık Unisound olarak bilinen Gorysound stüdyolarında albüm kayıtlarına başladılar. İlk albümde, daha önce demo kayıtlarında da grubun yanında yer almış olan Dan Swanö ile çalıştılar. Zaman zaman çıkacağına dair umutlar tükenme raddesine gelse de, albüm tam da adına yakışır bir zamanda Aralık (December) 1993'te gün ışığıyla ve hayranlarla buluştu. Black Metal'in dolambaçlı yollarından kurtulup daha seçkin melankolik ve epik tınılar içeren, çıktığı andan itibaren hem eleştirmenleri hem de metal müzik piyasasını kendine hayran bırakan ve artık doom metal türünün klasikleri arasında sayılan albüm: Dance of December Souls.

Gelen tepkiler tam da grubun ihtiyacı olan cesaret verici tepkilerdi ve grubu Unisound stüdyolarına tekrar girmeye ve 10 dakikalık gothic klasiği "Scarlet Heavens"'ı kaydetmeye teşvik etti. 94 başında kaydedilen bu takdire şayan parça, 96 yılında 10 dakikalık sınırlı sayıda üretilmiş bir cd şeklinde Misanthropy Records tarafından piyasaya sunuldu.

94 baharında Wrong Again Records adlı şirket, toplama bir albüm için grupla görüşmelere başladı. Aynı sene içinde İtalya orijinli Avantgarde Music grupla yeni bir albüm için anlaşma imzaladı. Metal müzik piyasasında başarılı bir gelecek yaratmaya kararlı olan grup, "Dance of December Souls"taki ustaca bezenmiş epik rifflere daha canlı lirikler oturtmaya başladılar. Artık hemen her Katatoniasevere tanıdık hale gelen Unisound Studio'ya geri dönen grup, toplama albümlerinde yer alacak "Black Erotica" ve "Love of the Swan" ile Avantgarde Music'ten 1995 başında çıkacak yeni ve kısa albümleri "For Funerals to Come" için çalışmalara başladılar.

Ancak grup herkesi şaşkına çevirerek bütün bir sene süren zorunlu duraklama dönemine girdi. Grubun iki kurucusu olan Nyström ve Renkse'nin grubu bir bütün haline getirecek sağlam elemanlar bulma çabaları yollarını ayırdı. Bu dönemi izleyen zamanlarda, Renkse October Tide adını taşıyan yan projesiyle vakit geçirirken, Nyström ise tek kişilik melodik black metal projesi olan Diabolical Masquerade ve İsveçli metal grubu Bewitched arasında bölünmüş durumdaydı.

Hayalkırıklığına uğramış hayranların hayallerine cevap verircesine, yarım kalmış planlarını tamamlamak için iki şövalye 1996 yılı başında yeniden bir araya geldi ve Katatonia'nın küllerinden doğuşu gerçekleşti. Eski October Tide gitaristi Fred Norrman (nam-ı diğer North - yazar notu: canım benim)'ın da gruba katılmasıyla üç silahşörler, yeniden Unisound stüdyolarının kapısına dayandılar. Ancak geçmişten farklı olarak bu defa, hali hazırda yazılmış ve kaydedilmeyi bekleyen şarkıların yerine fikirleri ve karmaşaları ile stüdyoya girdiler. İki haftalık bir kayıt döneminin ardından Katatonia muhteşem bir dönüş yaptı ve adını "Brave Murder Day" koydu. Renkse'nin, sesinin zorlandığını ve bir süre şarkı söyleyemeyeceğini belirtmesi üzerinde Opeth'in dehası Mikael Åkerfeldt vokali devralmak üzere gruba davet edildi. Katatonia ve Dan Swanö'nün prodüksiyon değerleri Katatonia'nın kendine has ve yeni yeni değişen, duygusal ve keskin, basit ve direkt, hala Katatonia'nın elinde bulundurduğu karanlık tarzına mükemmel bir karşılık olmuştu. Grup sound'unu yeniden keşfetmiş ve bu albüm diğer gruplar için yeri göğü inleten bir esin kaynağı olmuştu.

1996 kışında, grup uzun zamandır beklediği heyecanı yaşadı ve oldukça başarılı bir Avrupa turnesine çıktı. Turne sonrası heyecanını ve enerjisini tüketememiş olan grup 1997 başında stüdyoya girme kararı aldı. Ancak üzücü bir sürprizin onları beklediğinden habersizlerdi; grubun artık ikinci evi haline gelmiş olan Unisound stüdyoları kapılarını müzik sektörüne kapatmıştı. Bu ufak (!) pürüzü en mantıklı seçimi yaparak çözen grup Stockholm'de bulunan Sunlight Studio ile anlaşarak çözmeye karar verdi. Bu değişikliğin yeni tecrübeler yaşamalarını sağlayacağını düşünen grup Avantgarde Music tarafından piyasa çıkarılan mini albümleri "Sounds of Decay"'le haklı olduğunu ispatladı. Prodüksiyonu gruba ait olan ve Tomas Skogsberg tarafından mikslenen albüm, "Brave Murder Day"in kulvarındaydı ve vokallerde yine Mikael Åkerfeldt vardı.

Yaratıcılıklarının en üst noktasında olan grup yeni bir üyeye, bas gitarist Mikael Oretoft'a merhaba demelerinin hemen ardından 1997 yılının ortalarında, 3. stüdyo albümleri için Sunlight stüdyolarının yolunu tuttular. Grubun yeniden doğuşunu tam olarak simgeleyen ve Renkse'nin yeniden vokalleri üstlendiği, Deadhouse, Gone, Last Resort gibi birbirinden güzel (ve ruh teslim ettirici) parçalarla hayatımıza giren albüm; tahmin ettiğiniz üzere ‘Discouraged Ones’.. Bu defa Åkerfeldt, albümdeki akıcı, etkileyici vokallerin prodüksiyonunu üstlenmişti ve ortaya Renkse'nin, clean vokal olarak tabir edilen ve farklı bir tadı olan gerçek ses tonunun tadına varabildiğimiz mükemmel bir sonuç çıktı. Eski tarzlarından oldukça farklı bir yol seçmiş olmaları elbette ki grup için büyük bir riskti, ama yaptıkları müziğin kalitesiyle bütün riskleri ellerinin tersiyle silktiler. Eski çağlara ait gotik süslemelerin çağdaş motiflerle yer değiştirmesi, kayıp, kimsesizlik, umutsuzluk, hüzün gibi duygularla baş etmeye çalışmak.. Grubun karanlık yüzünü sonuna kadar gördüğümüz, bizim de içinde çırpındığımız duyguları anlatan albüm, Katatonia adını başarıyla eş anlamlı hale getirdi.

Grubu kariyerinin başından beri yakından takip eden Peaceville Records, ‘Discouraged Ones’'ın modernizmi ve dinamizmi sayesinde grubun sounduna tam anlamıyla aşık oldu. Şirket, orjinalitesi yüksek olan isimler listesi için, Katatonia'nın tam da aradıkları isim olduğuna kanaat getirerek gruba uzun vadeli, 5 albümlük bir anlaşma teklifi sundu. Kendilerinin de yakından ve severek takip ettiği sağlam gruplarla çalışmış bir şirketin sunduğu teklifi kaçırmayan grup (yine üç silahşörler olarak), 1999 yılında 4. stüdyo albümleri için çalışmalara başlamak üzere Sunlight stüdyolarına kapandı. 'Tonight’s Decision' adını taşıyan albümde prodüksiyon yine gruba aitken, yine yardımcı vokallerde olan Åkerfeldt'in yanı sıra uzun zamandır Katatonia'nın prodüktörlüğünü yapan Dan Swanö davulda yerini aldı ve miksaj yine Tomas Skogsberg tarafından yapıldı. Albüm kayıtlarında Dan Swanö'nun davula geçmesiyle, Renkse vokalini daha da etkin ve güçlü bir şekilde kullanabildi. Uluslararası üne sahip Peaceville'in tanıtım ve desteğiyle Katatonia, o güne dek erişememiş olduğu bir üne ve başarıya sahip oldu.. Aynı zamanda grubun gitaristi Fredrik Norrman'ın kardeşi olan bas gitarist Mattias Norrman ve davullardaki güçlü isim Daniel Liljekvist ile tamamlanan ekip, aynı senenin sonunda müzik tarihinin efsane grupları arasında yer alan Paradise Lost ile birlikte bir İskandinavya turnesine çıktı.

Milenyum başında, 2000 yılında oldukça yoğun olan grup, bir yandan beşinci stüdyo albümlerini kaydederken, bir yandan da Opeth'le birlikte, Polonya ve Amerika'yı kapsayan bir turneye daha çıkarak isimlerini iyiden iyiye dünyaya duyurdu. 2001 yazı başında ‘Last Fair Deal Gone Down’ adlı yeni albümlerini piyasaya sunan Katatonia, albümün ilk single'ı, eşsiz parça "Teargas"'ın b-side'ı için yazılmış olan ve albümlerinde bulunmayan iki şarkıya, ‘Sulfur’ ve ‘March 4’'a imza attılar. Bu dönemde grup kendine olan güvenini her zamankinden daha fazla yükseltti. Notalara ve sözlere serpiştirilmiş hüzünlü gözyaşı tadının yanı sıra, kendine güven ve sıcaklık hissi, şarkılara yeni bir dinamizm katmıştı. Bu albümün diğerlerinden farklı olmasının sebebplerinden biri de, son bir kaç albümdür grubun üstlendiği prodüktörlük görevinin yanı sıra, kullandıkları karanlık ve aydınlık temalarının dengesi, duygusal iniş çıkışların son derece içtenlikle müziklerine yansıması ve Renkse'nin vokallere yansıttığı samimi duygusal çalkantılardı. Renkse'nin vokalindeki başarı öyle büyüktü ki, bütün dünya oturup dinlerken, onun şarkı sözlerindeki her bir sözcüğün, her bir notanın gerçek olduğunu hissetti. Bu samimi duygu paylaşımında hiç kuşkusuz gitar dehası Nyström'ün ve onun dar gothic doom soundunun kapılarını, modern karanlığın küçük ışık parçalarına açmasının da rolü son derece büyüktü.

2001 martında düzenlenen "3 gün, 3 ülke" mottolu, başarılı Peacefest'in ardından, Katatonia mayıs ayında İngiltere'ye giderek burada da küçük çaplı bir turne düzenledi. Dinleyicilerin olumlu tavırları, grubun, aynı sene, Opeth'le birlikte Orta Avrupa ve İngiltere'yi kapsayan geniş çaplı bir turne yapmaya karar vermesini sağladı. Bu turneyle eş zamanlı olarak, ‘Last Fair Deal Gone Down’'ın ikinci single'ı ‘Tonight’s Music’'i çıkarttılar. İkinci single'da da başka bir yerde yayınlanmamış olan iki farklı şarkı daha yer aldı; ‘Help Me Disappear’ ve ‘O How I Enjoy the Light’

2002 yılı, grup için oldukça sakin bir sene oldu ve grup üyeleri günlerini yeni albüm için şarkılar yazarak ve şarkıları mixleyerek geçirdiler.

2003 Nisan ayında, boş kalplere, boş ruhlara hitap eden leziz bir albümle grup geri döndü. Kış boyunca, Stockholm'de yer alan 301 Studios stüdyolarında kaydettikleri altıncı stüdyo albümleri ‘Viva Emptiness’.. Prodüksiyonu Nyström/Renkse'ye, miksajı Jens Bogren'e ait olan albümle, grup, bugüne kadar kullanmış oldukları hemen her tarzı bir araya getirerek, metal müzik yapan bir grup kimliğinden çok daha derin değerler içerdiklerini herkese kanıtlamış oldu. Müziklerini her hangi bir tarzla kısıtlamadıklarından, sadece müzik bile tek başına kelimelerden fazlasını anlatmayı başarmıştı. Albümün başarısı, nisan ve mayıs ayları boyunca süren uzun soluklu bir Avrupa turnesiyle de desteklendi.

2005 yılında, Avantgarde Music tarafından piyasaya sürülen ve grubun 92-97 yılları arasındaki değişimlerine geniş bir açıyla bakan, single'lardan demolardan, albümlerdeki şarkılardan oluşan iki cdlik 'Brave Yester Days' ve Peaceville tarafından piyasaya sürülen, 1998-2004 yılları arasındaki çalışmalardan derlenmiş, ayrıca 2003 yılında düzenlenen Viva Emptiness turnesi kapsamında Polonya'da çekilmiş konser görüntülerinin yer aldığı 2 DVD'lik 'The Black Sessions' olmak üzere 2 toplama albüm Katatoniaseverlerle buluştu.

Yeni albümleri için stüdyoya girmeden önce Doğu Avrupa'yı kapsayan ısınma turlarına çıkan grup daha sonra İsveç'e geri dönüp ufaktan yeni albümle ilgili çalışmalara başladı. Aynı senenin sonunda, müzik yaşamları boyunca ilk defa ziyaret edecek oldukları ve onları uzun zamandır bekleyen Rusya'ya, iki büyük şehirde binlerce kişilik kalabalığın önünde konser vermeye gitti.

2006 yılında Katatonia, çıkaracakları yeni albümlerinden ilk single'ı yayınladı: içinde şarkı için çektikleri klibin de bulunduğu ‘My Twin’.. 2005 yazında üç ayda Fascination Street Studios'ta kaydettikleri yedinci uzun soluklu albümleri ‘The Great Cold Distance’'ın ne kadar takdire şayan bir albüm olduğunun ilk melodilerini hayranlarına böylelikle duyurmuş oldular. Prodüktörlüğünü yine Nyström/Renkse ikilisinin üstlendiği, miksajı Jens Bogren & David Castillo'ya ait olan albüm, grubun hiç şüphesiz şimdiye kadarki en dinamik çalışması. Barındırdığı ürkütücü soğuklukla albüm, herşeye ve hiç bir şeye çizilmiş bir mesafeyi anlatıyor.

Ancak albüm hakkındaki en başarılı açıklama yine Renkse'den geliyor; "İnsanın sıkıntılarla dolu koridorlarında yapacağı yolculuğun zorunlu mesafesi. Bu albüme sarılanların unutmaması gereken bir şey var ki, o da, bu albümün sadece ve sadece aramızdaki soğukluğu arttırmaya yardım edecek olması. Yaşadığımız hayat dolambaçlı bir yol aslında. Bu albüm de onun soundtrack'i"

Müzik.. yalnızlık.. hüzün.. karanlık.. soğuk.. mesafe.. hayalkırıklığı.. acı.. gözyaşı.. zevk.. Tüm bunların notalarda hayat bulduğunun tek kelimeyle ifade edilmesi: Katatonia.
 
 

Öykücüq

Ynt: Katatonia
« Yanıtla #1 : 01 Ocak 2008, 13:43:31 »
Alıntı
Müzik.. yalnızlık.. hüzün.. karanlık.. soğuk.. mesafe.. hayalkırıklığı.. acı.. gözyaşı.. zevk.. Tüm bunların notalarda hayat bulduğunun tek kelimeyle ifade edilmesi: Katatonia.
evet aynen öyle :'( insan bunalımdayken dinleyebileceği grupların başındadır bence bu grup zaten istemeseniz de bunalıma sokuyor sizi. last fair deal gone down gibi karanlık albümler az bulunur heralde...teargas ve chrome şarkıları favorm. bu arada adlarının anlamını ya da nereden geldiğini bilen var mı?

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katatonia
« Yanıtla #2 : 01 Ocak 2008, 16:01:13 »
Bunalım açısından Anathema yada My Dying Bride kadar iyi olmasa da bunalımdan önceki evreler olan melankoli ve kasveti en iyi yansıtan gruplardan. Brave Murder Day albümü bambaşkadır tarz değiştirdikten sonra da The Great Cold Distance favorim. In The White, July, My Twin, Endtime, Murder, I Break, I am nothing şarkıları başlıca favorilerimden.
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı em_dan_rup

  • ****
  • 992
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katatonia
« Yanıtla #3 : 01 Ocak 2008, 16:38:06 »
Daha yeni duyuyorum desem ayıplamazmısınız demi? ;D
Geri mi dönücem :P

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katatonia
« Yanıtla #4 : 01 Ocak 2008, 18:53:06 »
Değil mi? Müzikleriyle filan ayrı birşey yaratıyorlar. :P

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı Apocalyptique

  • **
  • 193
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katatonia
« Yanıtla #5 : 18 Ocak 2008, 17:52:40 »
Katatonia ..  Anlatılmaz yasanır :P Hıssedılır,farkına varılır : )

Tonight's Music (LL)

Çevrimdışı Lucilla Clarté

  • ****
  • 935
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katatonia
« Yanıtla #6 : 11 Mart 2008, 23:15:34 »
Anathema'm daha iyi ama onları da seviyorum ya :P

July derim sonra susarım daha fazlasına da gerek yok zaten  8)