Kayıt Ol

Kolay Ölüm

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Kolay Ölüm
« : 07 Kasım 2010, 19:37:29 »
Kolay Ölüm

‘‘Ah! Bir insanın büyük bir planı tasarlamasıyla onu uygulaması arasında geçen zaman insana ne zor gelir! İnsan ne boş korkular duyar!
Ne kararsızlıklar geçirir! Çünkü hayatı söz konusudur. Hatta daha fazlası, şerefi söz konusudur.’’
Schiller

Adam günlük gazeteleri okumaya başladı. En azından onu görenler, gazeteyi satan çocuk öyle olduğunu düşündü.
Aslında o şöyle bir göz gezdirmişti. Bugünkü haberler verimli diyerek, hızla eve doğru yürüdü.

Bütün gazeteleri masanın üzerine yaydı. Tam önünde duran gazetenin baş sayfa haberini okumaya başladı.

‘‘Reddedilen öğretmenin bunalımı… Lisede öğretmenlik yapan H.U karşılıksız aşk yüzünden üst geçitten atlayarak ölmek istedi. Kız arkadaşından ayrılıp bunalıma giren…’’

Haberi makasla kesti. Memnuniyetsiz, homurtulu bir sesle konuştu.
‘‘Baş sayfaya girecek kadar başarılı bir şov. Kaldı ki, vasat bir tercih ve intiharın saygınlığını düşüren cinsten bir haber.’’ Kestiği haberi ‘‘VASATLAR’’ yazan çekmecenin içine yerleştirdi.

Aşk yüzünden intihar! Tüh senin yaratıcılığına! Böyle şovsal bir ölümü anlatan bir sürü öykü var, onlardan birini okusaydın bari. Gazetenin sayfalarını açmaya devam etti. Bir ölüm haberi daha buldu.

‘‘Batık borsacı ölüme atladı. Otomobiline binerek köprüye gidip arabasından inen B.Ö kendisini köprüden aşağı attı. İntihar gerekçesini açıklayan hiçbir not bulunamadı.’’

Cesedini balıkçılardan başka kim bulabilirdi ki? Korkak!
Korkmuyor olsan geriye açıklayıcı bir not bırakırdın. Böyle gizemli bir hava vermeye mi çalıştın? Madem gizemi seviyorsun, ayan beyan gün içinde köprüde işin ne? Klasik…

İnsanların ölmeyi ne kadar hafife aldıklarını düşündü.
Sinirlendi. Bir sigara yaktı. Kendisine kahve pişirdi ve rahat koltuğuna oturarak, ses kayıt cihazını çalıştırdı.

‘‘İnsanlar ölmeyi hafife alıyorlar. Bunu ancak değersiz bir yaşam sürüyor olmaları açıklayabilir. Derli bir yaşama sahip olan insan, ölümün de değerlisini arar. Benim gibi… Bugünkü günlük çalışmama yeni başladım. Kendime yakışır bir ölüm modeli arıyorum. İki senelik bir çalışma sonucunda henüz yaratıcı bir eserle karşılaşamadım. Şovsuz, yüzyıllarca konuşulacak bir ölüm… Tüm haberler şova ve bunalıma yönelik. Ölümün değerini verebilecek, felsefesini değiştirecek bir çalışma arıyorum. Okuduğum haberlerden edindiğim bilgi, klasik köprüden atlamalar ve cinnet cinayetleri. Neden kimse kafasını bir kova suya sokup intihar etmeyi planlamıyor ki? Çünkü aceleci ve oldu biticiler. Emek sarf etmek istemiyorlar. Eğer sevgilim bu yöntemi deneyip başarılı olmasaydı, bu benim yaşamımı sonlandıracağım teknik olabilirdi. Oysa o fikir hırsızı bu düşünceyi benden çalarak ün kazandı. Bir dönem de ideoloji ölümleri hız kazanmıştı. Fakat ölen bunun nedenselliği üzerine hiç konuşmadı. Hep başkaları konuştu, başkaları yazdı, yazıldı.
Yeni hiç denenmemiş bir intihar biçimi arıyorum.’’

Ses kayıt cihazını kapattı. Bitmekte olan sigarasını kül tablasına bastırdı. Masanın başına geçerek çalışmaya devam etti.

‘‘Ukraynalı misafir arkadaşının evinde intihar etti.
Ukrayna’ dan gelen genç misafir, arkadaşının evine kendisini kalorifer borusuna astı.’’

Gülümsedi.  ‘‘DEĞERLİLER’’ çekmecesini açıp haberi oraya yerleştirdi. Cesur bir atılım, diye düşündü. Artık kimse kendini asmaya kalkmıyor. Ön hazırlığı ve planlanmışlığı var. Yaratıcılığı eksik olsa da saygınlığı olan bir eser. Çekmeceyi kapattıktan sonra boğulan mültecinin haberini okumaya başladı.

‘‘Bodrum’dan İstanköy adasına geçerken yakalanan Eritreli dört kaçağı, Yunanlılar denize attı. Erkek mülteci boğulurken, üç kız yarı baygın halde sahile ulaşmayı başardı.’’


Bu haberi keserken içinde hüzün vardı. Yaşamı ararken ölümü bulmak diye düşündü ve haberi ‘‘TALİHSİZLER’’ yazan çekmecenin içine yerleştirdi.
Ses kayıt cihazını çalıştırarak şunları kaydetti:
‘‘Yaşamı ararken bulunan ölüm, hak edilmemiş bir ölümdür. Kimse istediği yaşama ulaşmadan ölmemelidir. Bu, tanrıyla çeliştiğimiz noktadır. Ölmek için bir yaşama sahip olmak kesinlikle gerekmektedir.’’
 
‘‘Uçaktan atladı. Kırk altı yaşındaki İngiliz SAS komandosu, sevgilisinin kullandığı Cessna tipi uçakla İspanya’dan, İngiltere’ye dönerken, intihar etti.
Uçak, bin beş yüz metre yükseklikte uçarken, kapıyı açan Bruce kendisini boşluğa bıraktı. İngiltere’nin Oxfordshire bölgesinde bir halı sahada bulundu. Bruce paraşütçüydü ve serbest düşüş yapıyordu.’’

Haberi özenle kesip duvarına astı.
‘‘İşte bu güzel. Mesleki tutarlılığı da var. Adam final atlayışını yapmış. Cesaret, olgunluk, kendini aşma.’’ Sesi coşkuluydu. Ses kayıt makinasını bir kez daha çalıştırdı.


‘‘Bugün nihayet kaliteli bir ölüm haberiyle karşılaştım.
İntiharın evrenselliği sayesinde, bir paraşütçünün ölüm haberini buldum. Bir paraşütçü için en ideal ölüm uçaktan atlamaktır. Ölürken yaşamını da yanına alan adam, yani Bay Bruce takdirle karşıladım ve duvarımdaki başarılı ölümler köşesinde hak etiği yere yerleştirdim. Şimdi o bereketli ölüm topraklarında, burada parantez açarak şunu eklemeliyim benim duvarımda başarılı yoldaşlarıyla erinç ve huzur içinde. İyi bir ölüm tamamıyla yüksek bir egonun arayışıdır.’’

Kayıt cihazını kapattıktan sonra, bir süre duvarını hayran hayran izledi. Yatağına uzandı, tüm vücudu gevşemiş, rahatlamıştı Tam da bu sırada kimsenin nefesi tutarak intihar etmediğini düşündü. Buluş yapmış kadar heyecanlandı. En azından böyle bir haber hiçbir yerde yayımlanmamıştı. Coşku içinde masanın ‘‘DENEMELER’’ çekmecesini açtı. Bu çekmecede daha önce hazırladığı intihar mektupları vardı. Geriye hangi mektubu bırakacağını bulmalıydı. Okumaya başladı:

‘‘Sevgili insanlık; heyecan ve kıvanç içindeyim. Uzun süren çalışmalar sonucu nihayet başarıya ulaştım. Sonunda yaratıcılığım ve ölüm en aşklı sevgililer gibi kucak kucağa.’’
Bunu beğendi ama karar vermek için acele etmek istemiyordu.
Bir diğerini okudu: ‘‘Mutlu son.’’ Kısa ve mesaj veren bir not olarak değerlendi. Ölüm öze dönmekse bu mesajda söylenmesi gereken onca söz karmaşasının özüydü. Yine de tatmin olmadı. ‘‘Bu sadece bir balık avıydı. Rast gitmedi hepsi bu!’’ diye yazıyordu bir başka mektupta. Hafif mizahi bir dil kullandığı için, ölüme ve yaşama şakayla bakan bu mektubu da bırakabileceğini düşündü. Daha sonra yetersiz buldu.

Bir diğerini, bir başkasını daha erken üç yüz yirmi beş mektubunun hepsini okudu. Hepsi kendi yaratısı olduğu için içlerinden bir tane bile ayırmaksızın ardında bırakmaya karar verdi. Ses kayıt makinesini çalıştırdı.

‘‘15.09.2010. saat on dört otuz. İnsanlık hiç denenmemiş bir intihar girişimiyle karşı karşıya. Hiç kimsenin denemediği bu yöntem kişinin nefesini kendi iradesiyle tutup vücuttaki oksijen miktarını karbondioksit ile değiştirmesiyle gerçekleşecek. İleride bir ekol olabilecek bu intihar tekniğinin hiçbir ayrıntısı göz ardı edilmesin diye küçük makinem başlangıçtan sonuna dek her şeyi siz intihar sempatizanları için kayıt edecek. Burada kullandığım taklitçi  sözcüğünün hiçbir alınganlığa sebep olmaması için bir açıklama yapma gereksinimi duyuyorum. İnsan birçok şeyi taklit ederek öğrenir.
Bebekliğinden bu yana, gülmeyi, alkışlamayı ve bunun gibi pek çok şeyi taklit ederek öğrenmiştir. Bu nedenle ölüm de taklitle öğrenilebilir.’’

Konuşmasını bitirdikten sonra, kayıt cihazının bandını değiştirdi ve yatağına uzandı. ‘‘Süreç başladı,’’ dedikten sonra nefesini tuttu. Bir… iki… üç… dört… içinden saymaya başladı.
Heyecanlandığında hep bunu yapardı. Vücudunda hafif bir uyuşma başlamıştı. Keyfini çıkarmaya hazırlanıyordu ki; pöhh… sesi ve ardında hiç almadığı kadar derin bir nefesi ciğerlerine doldurdu. ‘‘Birinci deneme başarısız,’’ dedi. İkincisi, üçüncüsü ve dördüncüsü de başarısız oldu. Keyfi kaçmış, sinirlenmişti. Hırçın bir sesle şunları kaydetti:

‘‘Nefessizlik projesi başarısızlık göstermiştir. Bilinç yerinde olduğu sürece, oksijenin yerini karbondioksitle doldurmak mümkün olmamaktadır. Çok yoğun çalışma ve egzersizlerle belki başarılabilir. Zahmetli bir iş. Ben böyle bir zahmete katlanabilirim, fakat kolaycı insanlığın yapabileceği bir şey değil. Zahmetli, denenmemiş ve ekol olamayacak bir ölüm biçimi.’’

Hayal kırıklığına uğrayan adam masanın üzerine yerleştirdiği notları tekrar yerine yerleştirdi. Bu ölümsel deneme onu çok yorduğu için bugün daha fazla çalışmak yerine dinlenmeyi uygun buldu. Yatağa uzandığında, zil çaldı.
Hiç misafiri gelmezdi. Büyük bir ihtimalle yanlışlıkla zile basılmıştı. Zil ikinci kez çalınca yanlışlıkla olmadığına karar vererek kapıyı açmaya gitti.

Kapı zilinin isim hanesinde ‘‘Kolay Ölüm’’ yazıyordu.
Zile basan sarı uzun saçları olan kız, kapıyı açacak kişiyi merakla bekliyordu. Belki Notredame’ın Kamburu ya da Frenkenstein gibi birisi açacaktı kapıyı. Kız hayal kurmayı seviyordu. Adam kapıyı açınca,  normal biriyle karşılaşmak onu hayal kırıklığına uğrattı. Elindeki fincanı uzatarak:

‘‘ Merhaba, ben karşı daireye yeni taşındım. Birçok eksiğim var, bunlardan biri de kahve. Acaba sizde varsa biraz kahve rica edebilir miyim?’’ diye sordu. Adam gülümsedi.
Fincanı alıp hiçbir şey söylemeden mutfağa doğru yürüdü. Bu kahve meselesinin tamamen bahane olduğunu biliyordu. Ama kızın kapının ardındakini korkmadan merak etmesi hoşuna gitmişti. Tüm bunları düşünürken kızın elini elinde hissetti. Farkında olmadan fincanı doldurmuş, kızın yanına gelmişti.

Fincanı alan kız evine gitti.
Biraz acıkmıştı. Dolaptan soğuk meyve çıkartarak uzandığı yerden yemeğe başladı. Sarı saçlı kız aklından bir türlü çıkmıyordu. Sabah kesin şeker isteme bahanesiyle tekrar gelecekti.

Sarı saçlı kız sabah şeker isteme bahanesiyle zile bastı. Ertesi sabah ve ondan sonraki sabah da… Kapıyı açan yoktu. Adamın bir seyahate çıktığını düşünmüştü. Günlerdir ölümün evinden ağır bir koku geliyordu.
Kokuya daha fazla dayanamayarak, polise haber verip kapıyı açtırdı. Adam yatakta mosmor yatıyordu. Polisler evi garip bulup komik olduğunu düşündükleri birkaç cümle kullandılar.

Otopsi sonucunda ölüm nedeni soluk borusuna kaçan üzüm tanesi olarak rapor edildi.

Kız gazetede çıkan haberi özenle keserek ‘‘TALİHSİZLER’’ çekmecesine koydu.
 




Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe

Ynt: Kolay Ölüm
« Yanıtla #1 : 19 Kasım 2010, 17:49:14 »
Bence bunu kurgu iskelesine yazmalısın
Gri

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kolay Ölüm
« Yanıtla #2 : 20 Kasım 2010, 15:22:05 »
Bence bunu kurgu iskelesine yazmalısın
Kurgu iskelesine fantastik hikayeler konuluyor. Benim hikayem fantastik değil, günlük hayattan sıradan  bir insanın ölümle ilgili bir arayış içersinde olmasıyla ilgili. :)



 








 
 
Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe