Kayıt Ol

Konuşma

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Konuşma
« : 16 Ocak 2015, 21:43:21 »
Konuşma

- Gidiyorum.
Aç bırakır mıydım seni hiç, "ebbek ebbek" diye bağrışırdın, koca peyniri dizerdim somunun içine, sonra yine sokağa.

- Gidiyorum, duydun mu?
Ellerine kına yakmıştım, bir parmak koyunca yetmişti. Sabredemeyip çıkarmıştın bezi. Yıkamıştın kınayı. İzi kalmıştı kınacığın. Sonra o da silindi.

- Bırak, içim rahat gideyim.
Saçlarını kurutmama töbe izin vermezdin, şıp şıp damlardı evin her yanına. Severdin başındaki serinliği. Hasta da olmazdın, canın pekti.

- Of anne, niye böyle yapıyorsun, sana bitişik mi kalayım? Bunu mu istiyorsun?
Eteğimden tutardın. Pazara gidince. Öyle tembihlemiştim. Eteğimdeki yük hafifledi mi yüreğim çarpardı.

- Konuş. Bir şey de. Susma ne olur.
Babanın jiletlerinden birini almışsın bir gün. Sırtın bana dönük uğraşıyorsun bir şeyle. Baktım. Aklım çıktı. Kaptım elinden jileti. Bastım bağrıma seni. Ağladım.

- Gelirim beş, bilemedin altı aydan. Ha deyince gelinmez oralardan. Üzülme ne olur.
Köyde korkardın. Tuvalet dışarda. Yanında gelir, kapının önünde beklerdim. Her "anne" deyişinde "kızım" derdim. Şehre taşınınca da bir müddet korktun.

- Uçağım kaçacak anne. Sarılmayacak mısın bana? Bir aydır bitmedi mi ağulu gözyaşların?
Sarı bir ayakkabın vardı. En çok onu severdin. Sonra birden giymez oldun. Meğer aynısını Hacer'in kızında da görmüşsün. Biricik olasın isterdin. Eşsiz.

- Sanki ölüme gidiyormuşum gibi şu tavırların. Sen de gururlanmayacak mısın benimle?
"g"nin kuyruğunu güzel yapamayınca sızlanırdın. Bana derdin "yap" diye.

- Peki. Gitmiyorum öyleyse. Hayallerimi yanına gömeyim, oturayım dizinin dibinde. Ne olur "ben" deme artık, beni düşün biraz da.
Ellerin, burnun, yanakların al al, gelirdin eve. Soğuğu dişlemiş gibi tir tir. Sobaya koşarken yakalardım seni. Ellerini tutar, uğalardım hohlaya hohlaya. Sonra salardım seni.

- Konuşmayacaksın. İyi. Peki.
Okulda halk oyununa seçilmiştin. Kartonu yuvarlayıp üzerine kırmızı bir tül germiştim. Büzdün dudağını. "Olur mu öyle?"

- Allahaısmarladık anne. İnince ararım seni.
Takdirname'yi görünce kucaklayıp sarmıştı baban. O koca eller arasında yuvarlacık yüzün hala aklımda. Ellerini özledim.

- Gidiyorum.
Gitme.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Konuşma
« Yanıtla #1 : 08 Nisan 2015, 15:54:42 »
Öncelikle, ellerinize sağlık. Çok ilginç, duygu yüklü olmuş bu yazı. İnsan okurken bir garip hissdiyor, kendisini annesi ile arasındaki garip bağı ve zamanın getirdiği değişiklikleri sorgularken buluyor. Hiçbir zaman-mekan-isim belirtmeden bu hissi, bu düşünceleri vermeyi başarmanız muazzam bir şey. Garip hissettim okurken ve bittiğinde de o his benimle kalmaya devam etti.

Ellerinize sağlık, gerçekten çok kaliteli olmuş.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı zçaiqü

  • **
  • 76
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Konuşma
« Yanıtla #2 : 12 Nisan 2015, 01:25:42 »
ilham vericiydi, sordurttu. tebrik ederim.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Konuşma
« Yanıtla #3 : 16 Nisan 2015, 00:18:57 »
Teşekkür ederim. Uzun Vüs'at O. Bener okumaları sonrası içimde birikti böyle bir yazı, sevdiyseniz ne mutlu.

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Konuşma
« Yanıtla #4 : 16 Nisan 2015, 00:45:27 »
Samimi bir hikaye, insan kendisini düşünüyor okurken, bitiriyoruz ama bitmiyor. Ailemden ayrı olduğum bir zaman okusam, gün boyu yumru olurdu boğazımda. Hikayede biriken kelimeler, her vedada insanın boğazında, yüreğinde büyüyen yumruları oluşturuyor gibi. Elinize sağlık.

Çevrimdışı sibot

  • *
  • 7
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Konuşma
« Yanıtla #5 : 25 Eylül 2015, 02:00:10 »
Duygu yüklü satırlarındaki bu biletsiz yolculuk için binlerce kez teşekkürler. Devam etmelisin.


Ynt: Konuşma
« Yanıtla #6 : 25 Eylül 2015, 17:06:06 »
Yedi yıla yakındır ailesinden uzakta yaşayan biri olarak, bunu okurken içten içe öldüm biraz galiba. Elinize sağlık.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)