Kayıt Ol

Başka

Çevrimdışı Pi

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Başka
« : 12 Ocak 2014, 17:01:10 »
Bölüm 1: Yeni Okul

   Kaya, babası ile trafik kazası geçirmişti. Babası ve kendisi hafif yaralı olarak kurtulmuştu ama araba, tır kamyonunun altında kalmıştı. Babası, Kaya'nın yeni bir okula gitmesini istiyordu. Kaya, kolejde okuyordu. Ana sınıfından beri bir kolejde öğrenciydi. Fazla sosyalleşemeyen bir öğrenciydi. Arkadaşları tarafından varlığı pek hissedilmeyen ve varlığından da hoşnut olunmayan bir öğrenciydi. Dersleri, arkadaşlık ilişkilerinin aksine çok harikaydı. 85'in altında bir notu yoktu. Ve arkadaşları tarafından da sevilmese bile çok kıskanılırdı. Ama artık babasının işi sebebiyle tayini çıktığı için, ve malum kaza yaşandığı için artık yepyeni tertemiz bir sayfanın açılma vakti çoktan gelmişti. Kaya, babasının teklifini mecburi de olsa kabul etmek zorundaydı. Hem artık bir arabaları yoktu. Kalacak evleri de şuan ki şehirdeydi. Önceki evlerini satıp araba almışlardı, ve daha 1 ay öncesinde arabalarını yeni yeni kullanabilmişlerdi. Ve şimdi o bile yoktu. Kaya'nın annesi, Kaya doğduğu esnada hayatını kaybetmişti. Babası ise Kaya'ya durumu farklı anlatmıştı, 2 yıl öncesine kadar. Değişik hikayeler uydurmuş, annesine hiç bir duygu beslemesini istememişti. Ama artık Kaya'da biliyordu gerçekleri. En azından şimdilik..

   Sabahın erken saatlerinde doktor, yanında hemşire ile odaya girmişti. Kaya yatakta uyanık halde duruyordu. Kazanın ardından geçen ikinci günde, yaşanılan olayı atlatabilmeye çalışıyordu Kaya. Babası ise uyuyordu. Babası çoktan taburcu edilmişti, hafif sıyrıkları vardı. Ama Kaya, kaza sonrasında iç kanama geçirdiği için 1 hafta sonrasında taburcu edilecekti. Babası da şefkatini ve tüm iyi temennilerini ona hissettirebilmek ve Kaya'nın çok çabuk olayları atlatabilmesini sağlamak için yanında duruyordu. Doktor, suratına sahteden de olsa bir gülümseme getirmişti. Kaya'ya doğru baktı.

   "Bugün nasılız Kaya? Taş gibiyiz, kaya gibiyiz değil mi?"

  "Evet, doktor bey. Bugün Kaya daha iyi." dedi babası. Kaya, doktorun yaptığı saçma ve hiç hoşuna gitmeyen espriyle yüzünü daha da asmıştı. Babası ise durumu toparlamak niyetindeydi. Kaya düşünmüştü ve yüzünü daha da astı. Ona yeni ilaçlar getirdiğini düşündü. Ama doktor, bugün ne iğne vuracak, ne de ilaç verecekti. Bugün Kaya'yı ziyarete gelen 2 kişi vardı. Doktor, kapıya doğru baktı ve biraz ses tonunu yükselterek.

   "Ne duruyorsunuz beyler, girin.."

   "Ah, teşekkürler Doktor bey. Merhaba Kaya.."

   "Kaya merhaba.."


   İçeriye kayanın akranlarında iki erkek çocuğu girdi. Üzerlerinde okul üniformaları vardı. Ve ikisininde yüzlerinde güller açıyordu. Odaya geldiklerinde odaya bir anda mutluluk getirdiler beraberinde Kaya'nın da yüzü istemese de güldü.

   "Merhaba da.. Kimsiniz?"

   Doktor Kaya'nın yanına geldi. Serumuna iki darbe vurduktan sonra cevap verdi.

  "Soldaki Tayfun. Okul Temsilcisi." Tayfun Doktor'un kendisini takdim etmesiyle ayağa kalktı. Ardından aynı üslupla oturdu. Doktor gülümsedi ve devam etti.

   "Sağdaki ise sınıf temsilcisi Ozan." Ozan'da Tayfun gibi yavaşça yerinden ayağa kalktı. Ceketinin önünü ilikledi. Ardından gülümsedi ve tekrardan yerine oturdu. Doktor serumları değiştireceklerini söyledi. Serumları değişirken Tayfun konuşmaya başladı.

  "Okulumuza geldiğin için, tekrardan teşekkür ederiz Kaya. Bizi gerçekten onurlandırdın."

   Kaya onunla ilk defa ilgilenen akranı karşısında şaşırmıştı. Gözlerini ovaladı. Babasına döndü. Babası ise kaşıyla gözüyle Tayfun'u dinlemesi gerektiğini işaret etti. Kaya tekrardan yüzünü Tayfun'a döndü. Tayfun ise o sırada hala konuşmasına devam ediyordu.

  "...Bu yüzden seni okulumuzda gördüğümüz için kendimizi şanslı sayıyoruz." Tayfun konuşmasını bitirdiği zaman Doktor'unda işi bitmişti. Kaya'ya doğru döndü ve gülümsedi. Kaya'nın babasının yanına doğru ilerledi. İzin aldı ve oturdu. Ozan konuşmaya başlamıştı.

   "Kaya, ben geleceğin sınıfın başkanı Ozan. Sınıfımız 18 kişilik. Ve sınıfımızda toplam 20 sıra var. Notların çok iyi olduğu için ve sürekli takdir teşekkür aldığın için, ve özellikle matematiğe ilgi duyduğun için bizim sınıfa verildin."
Kaya son kelimeyi söylerken sanki zorla söylüyormuş gibiydi. Tayfun, sol kolunun dirseğiyle Ozan'a vurdu. Ve dönüp gülümsedi. Ozan kendini hemen toparladı ve konuşmasına devam etti.

   "1 hafta sonra seni sınıfımızda bekliyoruz. Yerin, sağ en arka sıranın solundaki sıra. Arka sırada oturmak, gücüne gitmez değil mi?" dedi ve gülümsedi. Kaya aynı samimiyetle konuşmak isterdi ama kazanın etkisiyle dili tutulmuş gibiydi. Sadece onaylarcasına başını salladı. Doktor ise olanları izliyordu. Ozan, Kaya'ya sınıf ile ilgili bir şeyler anlatırken Doktor, Kaya'nın babasının kulağına eğildi ve söyledi:

   "Oğlunuzun bir bacağı, diğerinden kısa. Bu yüzden yürürken topallayacak. Lütfen ona alıştıra alıştıra söyleyin." Kaya'nın babası gülümser halinden bir anda yüzünü astı ve kaşlarını çattı. Gözleri ağlamaklı olmuştu ve tam o sırada Tayfun ile Ozan oturdukları yerden kalktılar.

   "1 hafta sonra görüşmek üzere sınıf arkadaşım" dedi Ozan. Aynı temennilerde bulundu Tayfun. Ve Tayfun önde Ozan tam arkasında peşin sıra tekli olarak odadan çıktılar. Kaya babasına döndü, gülümsemesi devam ediyordu.

   "Umarım iyi bir başlangıç olur baba.." dedi. Babası ise:

   "Umar.." diyebildi sadece. Geri kalan harfleri yutmuştu. Dışarıya doğru baktı. Camdaki perdeyi araladı ve büyükçe bir iç çekti.

***

   5 gün ne de çabuk geçmişti. Kaya, hastaneden taburcu edilmişti. Evinde oturuyordu. Ve babası sabah gazeteyi almak için dışarı çıkmış, şimdi eve gelmişti. Kaya'nın yanına doğru gelmiş, tekli koltuğa oturmuştu. Kaya ise ikili koltukta bacaklarını uzatmış, tavana bakıyordu. Babası, Kaya'ya:

  "Bugün okul var. Hadi bakalım." dedi. Kaya, mırın kırın etti, etti etmesine ama okulu ve okumayı sevdiği için hemen ayağa kalktı. Sol bacağı, sağ bacağından kısaydı Kaya'nın. Ve sürekli robotlar gibi, vücudu her adımında bir yukarı bir aşağıya iniyordu. Attığı her adımda hayata küfür ediyordu Kaya.

   Hızla hazırlanmıştı Kaya ve babasıyla hemen dışarı çıktılar. Babası, Kaya'yı öptü ve gününün iyi geçmesini diledi. Okul hemen arka sokaktaydı. Kaya, yürüyerek okula gidip gelebilecekti, en azından servis parasını başka yerlerde kullanabileceklerdi. Kaya okulun önüne geldiğinde gözlerini çokça açtı. Okul, kendi kolejinden bile büyüktü. Devlet okulu olmasına rağmen. Okulun ön kapısından girdi. Ve artık okuldaydı. Yepyeni hayatlar onu bekliyordu. Kaya hemen okulun içine girdi. Ders zili kapıdan girdiği gibi çalmıştı. Ve sınıfın arıyordu Kaya. Arkasından kendi adını bağıran bir çocuk sesi duydu. Arkasını döndüğünde karşısında Ozan'ı gördü.

   "Naber Kaya? Gel, sınıfımız hemen şurda" dedi Ozan. Kaya, sesini çıkaramadan bir an önce bu kalabalık koridordan kurtulmak istiyordu. Ozan'a teşekkür bile edemeden kendini sınıfın önünde buldu. İçeri girdiler. Sınıf oldukça büyüktü. Tüm herkes sırasında oturuyordu. Ozan'da yerine geçti. Koridora karşı sınıf çok sessizdi. Herkes önüne bakıyordu. Ozan'da sırasına oturduğu anda diğer tüm sınıftakiler gibi olmuştu. Ve Kaya, sınıfın ortasında ki en arka sıraya geçti. Ders boş olmalıydı. Zil çalalı tam 20 dakika olmuştu. Sınıf hala sessizliğini koruyordu. Hepsi robot gibiydi. Ve Kaya sıkılmıştı. Kalktı. Cam kenarında ki son boş sıraya gitti. Camdan bakmak onu rahatlatacaktı. Sıraya oturdu. Ve camdan dışarı baktı. Aklına annesi geliyordu. Gözlerini kapadı. Yaklaşık 5 saniye sonra açtı ve sınıfa döndü. Sınıftan çıt bile çıkmıyordu. Kaya, sıraya doğru baktı. Ve sıranın üzerinde kazılmış yazılar gördü. Okumaya çalıştı. Ve sessizce tekrar ediyordu kelimeleri.

   "Bu yıl kim ölecek?"
, "Başkası", "Hayır, yeni gelen değil","Eskilerden biri"..

Kaya okuduklarına inanamadı. Korku dolu gözlerle sıraya bakmaya başladı ve sıradan hemen kalkması gerektiğini düşündü. Sıradan kalkıp, olanları anlatmak için Ozan'ın yanına gitti. Tenefüs zili çalmıştı. Ozan'ın kolundan tuttu ve Ozan'a konuyu bahsetmeye başladı.

   "Ozan, cam kenarında ki en arka sırada garip şeyler yazıyor.. Bu yıl kim ölecek vs vs.. Nedir bu?"

   Ozan, sanki kolunu hiç bir şey tutmamış gibi yürümeye devam ediyordu. Sanki Kaya onunla hiç konuşmuyormuş gibi. Kaya bağırmaya başladı. Ama Ozan hala duymuyordu. Kaya, koridorun ortasında olduğu yerde kalmıştı. Ve sessizce:

   "Bu okula gelmekle, iyi mi yaptım.." dedi...

Spoiler: Göster
Bu benim ilk hikayem, yorumlarsanız sevinirim. İlk bölüm bu kadar. :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Başka
« Yanıtla #1 : 13 Ocak 2014, 06:30:53 »
Öncelikle hoş geldiniz. Umarım forumumuzda iyi vakit geçirirsiniz. Diğer başlıklarda da fikirlerinizi belirtip başka yazar arkadaşların hikayelerinden yorumlarınızı eksik etmezseniz alacağınız keyfin ikiye katlanacağını fark edeceksiniz.

Hikayenize gelecek olursak henüz sadece ilk bölümü okuduğumuzdan konu hakkında bir yorum yapmak için erken. Üslubunuza yönelik birkaç naçizane tavsiyem olacak yalnız. Birincisi kelimeler çok kısa, bu da aynı şeyleri defalarca tekrar etmeye mecbur bırakmış sizi. Örneğin:

Kaya, kolejde okuyordu. Ana sınıfından beri bir kolejde öğrenciydi. Fazla sosyalleşemeyen bir öğrenciydi. Arkadaşları tarafından varlığı pek hissedilmeyen ve varlığından da hoşnut olunmayan bir öğrenciydi.

Koyu harfle işaretlediğim kelimelere dikkat edin, ne kadar çok tekrar yapmak zorunda kaldığınızı göreceksiniz. Virgül ve bağlaç kullanımı, kelimelerde çeşitliliğe gitmek bundan sıyrılmanın ve daha akıcı yazmanın en güzel yolu:

Kaya, ana sınıfından beri kolejde okuyan bir öğrenciydi. Fazla sosyalleşemeyen, arkadaşları tarafından varlığı pek hissedilmeyen ve varlığından da hoşnut olunmayan biriydi.

Bunun dışında ufak mantık hataları da mevcut. Mesela arabaları tırın altında kalmalarına rağmen ufak yaralarla sıyrıdıklarını yazmışsınız. Fakat birkaç satır aşağıda Kaya'nın iç kanama geçirdiğini belirtmişsiniz. Bu da okurken çelişki yaratıyor. Ya da doktor odaya gelen iki öğrenciyi tanıtırken çocukların ayağa kalkıp selam vermeleri... İyi de ne zaman, nereye oturdular biz görmeden?

Bunun gibi ufak tefek şeyler öykünüzü birazcık baltalıyor. İlk denemeniz olduğu için çok fazla eleştiri yapmak istemiyorum. Yazdıklarımdan alınıp da yazmaktan vazgeçmeyin sakın, kendinizi ancak yazdıkça geliştirebilirsiniz çünkü. Belki de işe uzun soluklu bir macera yerine küçük çaplı şeylerle başlamanız daha iyi olacaktır.

Umarım kırıcı olmamışımdır, kaleminize kuvvet.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.