Kayıt Ol

Sürgün

Sürgün
« : 27 Nisan 2015, 18:00:24 »
Genelde işlerin kötüye gittiğini, hayatının elinden yavaş yavaş nasıl alındığını ancak çok geç olduğunuda anlarsın. O ünlü cümleyi kurarsın hatta, – Bu noktaya nasıl gelebildik?- ama ben ilk saniyesinden beri görebiliyordum işte. Görebilmiştim, görüyorum, ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Sessizce izleyebiliyorum sadece.

Her şey onun bir gün hayatıma öylece, evet ansızın, belirmesiyle başlamıştı. Ne olduğunu bile anlamamıştım. Korkmuştum hatta. Bir anlığına gözlerimi kapadım, açtım, ve oradaydı. Yalnızdım. Konuşacak kimsem yoktu. Bilen bilir, manevi sefaletin öyle bir noktaya vurur ki bazen, gerçekliğin sınırları gizli gizli silerler kendilerini. Ve bir bakmışsın ki artık hangi tarafta olduğunu tam olarak kestiremiyorsun.

O da o anda gelmişti. Bana başka hiçkimseye anlatamayacağı en derin, en ayıp, en kirli sırlarını anlatmıştı; ben de benimkileri ona anlattım. Kısa sürede hayatım boyunca hiç sahip olabileceğimi düşünmediğim, sıkı ve yakın bir dostum olmuştu. Hani bir şeye ihtiyacın olduğunu, ona sahip olunca anlarsın ya, bizim de birbirimize ihtiyacımız varmış o güne dek. Bilmiyorduk sadece.

Okulda normalde yalnız oturulan sıralarda, yemekhane masalarında artık iki yakın, hatta en yakın arkadaştık. Kimse yanına oturmak istemediği için boş bırakılan otobüs koltuğu artık kalıcı olarak doluydu. Yıllar sonra birbirimizle gülmeyi, paylaşmayı öğrenmiştik. Sınırların canları cehenneme.

Bir de aileyi öğrenmiştik. İnsanların arasına çıkmanın önemini en yakınlardan başlamak kadar doğal bir şey olabilir miydi? Öğrenmiştik. Biz onları öğrenmiştik ama, aile bizi bir türlü öğrenmeyi istemiyordu. Önce görmezden gelmeler, sonrasında kıs kıs gülmeler… Aldırış etmedim. Bilemezlerdi. Sonra azarlamalar, kavgalar, kızmalar, odaya kapatmalar…

– Gerçekle hayali ayırt edemiyorsun, diyip dururlardı. En sevdikleri cümleydi. Hiç anlamaya çalışmadılar ki. Bazen bu yüzden bir köşede sessizce ağlardı. Ben de onunla ağlardım, ama beni her zaman teselli ederdi. Zavallım. Her şeye rağmen beni mutsuz görmeye dayanamazdı.

Çok değil, birkaç hafta önce psikoloğa götürmüşlerdi bizi. Zaten her şey yokuş aşağı gitmeye o gün başlamıştı. Zar zor kurduğumuz mutluluk kalemiz kuşatılmaya o gün direnmeyi bırakmıştı. “Hayali arkadaş…” diyip duruyordu gözlüklü, kravatlı adam. Bilmiyordu ki, sırf bir şey ‘hayal’ diye, gerçek olamaz mıydı? Aşk mesela, gerçek değil miydi o zaman? Peki dostluk?

Bunları düşünedurayım; çarklar dönmeye başlamış, tedavilere, telkinlere başvurulmuştu bile. Mancınıklar surlarımızı gofretten yapılmışlarcasına un ufak ediyor, bizi savunmasız, iki çelimsiz asker başımıza bırakıyorlardı.

Tüm bunlar yalnızca son iki hafta kadarlık bir sürede oldu. Bu noktaya böyle geldik. Ve şimdi, şu an, aynı ahşap kaplı ofisin meşin koltuğunda uzanıyorken biz, hala elimden hiçbir şey gelmiyor.

– Evet, neymiş bakalım o zaman? diye soruyor psikolog, yüzünde tatmin olmuş gülümsemesiyle.

Onlar konuştukça, ağızlarından çıkan her kelimeyle sınırlar tekrar çiziliyor. Her bir heceyle biraz daha hafifleşiyorum. Yok oluyorum.

– O gerçek değilmiş, hayalmiş, diyor arkadaşım. Mutsuz ama umutlu, karamsar ama kararlı. Acı bir ilacı yutar gibi.

Son bir umutla dostumun ismini haykırıyorum. Duymuyor. Kalemizin kapıları ardına kadar açılıyor, kızarmış yaban domuzları ve üzümlü şarap kokularıyla fatihlerini içeriye davet ediyor. Sesleniyorum, bağırıyorum, yalvarıyorum; kimse dönüp bakmıyor.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sürgün
« Yanıtla #1 : 27 Nisan 2015, 18:38:25 »
Şizofreni tanılı kişilerin sözde tedavilerinin ilk dönemlerinde intihar etmelerinin sebebini çok güzel anlatan bir yazı olmuş bu.

Manevi sefaletin öyle bir noktaya vurur ki bazen, gerçekliğin sınırları gizli gizli silerler kendilerini.

Bu cümle ve tedavinin orta çağ dönemi bir kale kuşatmasına benzetilmesi, nefisti. Bilindik konu, farklı işleyiş, okunması kolay, içeriği net.
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Sürgün
« Yanıtla #2 : 27 Nisan 2015, 20:44:50 »
Güzeldi. Anlatımı, akışı güzeldi. Sonunun şaşırtmasını beklemiyordum; ama şaşırttı. Afalladığım için son birkaç cümleyi tekrar okudum. "Haaaa.." dedim. Çok hoşuma gitti sonu.

Bunu daha önce birkaç öykünüz için de belirtmiştim. Okuduğum öykülerinizin çoğunda da görüp çok seviyorum. Bu kadar kısa öykülerde bu kadar başarılı olmanız gerçekten takdire şayan.

Flash fiction için forumda örnek olarak göstermelik öyküleriniz var.

Ellerinize sağlık.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Sürgün
« Yanıtla #3 : 28 Nisan 2015, 00:16:22 »
Sizin öykülerinizi çok seviyorum. Kısa yazabilen insanlara hayranım. Yazamadığı için kısa yazanlara değil tabi. Sizin gibi, uzun yazabileceği halde özellikle kısa tutabilenlere hayranlığım. Zevkle okudum. Ellerinize sağlık.

Ynt: Sürgün
« Yanıtla #4 : 14 Mayıs 2015, 11:01:30 »
Şizofreni tanılı kişilerin sözde tedavilerinin ilk dönemlerinde intihar etmelerinin sebebini çok güzel anlatan bir yazı olmuş bu.

Manevi sefaletin öyle bir noktaya vurur ki bazen, gerçekliğin sınırları gizli gizli silerler kendilerini.

Bu cümle ve tedavinin orta çağ dönemi bir kale kuşatmasına benzetilmesi, nefisti. Bilindik konu, farklı işleyiş, okunması kolay, içeriği net.

Umarım beğenmişsinizdir.

Güzeldi. Anlatımı, akışı güzeldi. Sonunun şaşırtmasını beklemiyordum; ama şaşırttı. Afalladığım için son birkaç cümleyi tekrar okudum. "Haaaa.." dedim. Çok hoşuma gitti sonu.

Bunu daha önce birkaç öykünüz için de belirtmiştim. Okuduğum öykülerinizin çoğunda da görüp çok seviyorum. Bu kadar kısa öykülerde bu kadar başarılı olmanız gerçekten takdire şayan.

Flash fiction için forumda örnek olarak göstermelik öyküleriniz var.

Ellerinize sağlık.

Üşenmeden paylaştığım hikayeleri okumanız beni çok sevindirdi efendim. Beğenmeniz ise tamamen ayrı bir konu. Teşekkür ederim. Hikayeye gelecek olursak, genellikle amaçladığım o "Nasıl yani" dedirten sonu yakalamaya çalıştım yine. Biraz başarır gibi oldum sanırım :P

Sizin öykülerinizi çok seviyorum. Kısa yazabilen insanlara hayranım. Yazamadığı için kısa yazanlara değil tabi. Sizin gibi, uzun yazabileceği halde özellikle kısa tutabilenlere hayranlığım. Zevkle okudum. Ellerinize sağlık.

Gözlerinize sağlık Bülend Bey. (İsminizi umarım doğru hatırlamışımdır. :) )
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı esg1

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sürgün
« Yanıtla #5 : 24 Mayıs 2015, 05:36:54 »
Kısa ve öz tek kelime ile elinize yüreğinize sağlık.

Ynt: Sürgün
« Yanıtla #6 : 10 Haziran 2015, 14:07:22 »
Kısa ve öz tek kelime ile elinize yüreğinize sağlık.

Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Gözlerinize sağlık.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı serhan1310

  • **
  • 91
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sürgün
« Yanıtla #7 : 03 Temmuz 2015, 08:07:18 »
Kısa hikayelee diyincea klıma ilk gelen oluyorsunuz artık.Birçok yazınızın sonunda keşke devamı olsa yada devamı olsa nasıl olurdu diye düşünmeden yapamıyorum
cesaret yoksa zaferde olmaz

Ynt: Sürgün
« Yanıtla #8 : 10 Temmuz 2015, 22:36:38 »
Kısa hikayelee diyincea klıma ilk gelen oluyorsunuz artık.Birçok yazınızın sonunda keşke devamı olsa yada devamı olsa nasıl olurdu diye düşünmeden yapamıyorum

Teşekkür ederim, çok naziksiniz. Sonları yoruma açık hikayeler okumak hem hayal gücümüzü geliştiriyor, hem de hikayeyi bizim için daha güzel kılıyorlar bana göre.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)