Kayıt Ol

Bacaksız[11/24]

Çevrimdışı Scyther

  • **
  • 160
  • Rom: 4
  • "Zira yürümeye değer bir yolum var!"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam
« Yanıtla #15 : 27 Temmuz 2012, 21:58:30 »
Hayır ! Silme hikayeyi en azından sonunu söyle. Anlat biraz . :D
Hayalince oku. Hayalinle yaz.

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam
« Yanıtla #16 : 27 Temmuz 2012, 22:42:46 »
Bitirdikten sonra genel bir düzenleme yapmaya karar verdim.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Scyther

  • **
  • 160
  • Rom: 4
  • "Zira yürümeye değer bir yolum var!"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam
« Yanıtla #17 : 27 Temmuz 2012, 23:12:41 »
Peki o zaman . :) Bekliyorum .
Hayalince oku. Hayalinle yaz.

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[3/12]
« Yanıtla #18 : 27 Temmuz 2012, 23:36:41 »
     4 Bölüm     



       Bacaksız mutfağa girdikten sonra bir adım atıp dar koridorun kapısını açtı yüzüne sıcak hava vurmuştu. Dışarısı sıcaktan kavrulurken mutfak ekmek fırını gibiydi. Masanın başında adam oturuyor Aşçıya bakıyordu, gözlerini saatlerdir ondan hiç ayırmıyordu. Aşçı da dün hiçbir şey yememişti yaptığı yemeğe tuzu az koyduğu için. Bacaksız aşçının yanına gelmişti kulağının yanına kadar geldi. Aşçı onunla ilgilenmiyordu, o sırada adam arkadan öksürme sesi çıkarmıştı. Bacaksız adam’a bakıp ‘’Yemeğin başında dur bizim konuşacaklarımız var’’ Aşçı ‘’Konuşamam işim var görmüyor musun?’’ ‘’Bu akşam yemeğe Verela gelecek mi?’’ ‘’Bildiğim kadarı ile evet’’ Bacaksız hiçbir şey demeden mutfağın arka kapısını doğru ilerledi. Adam kapıyı açmamasını söylese de onu dinleyecek vakti yoktu.
             Kapının kolunu hızlı bir şekilde çevirip dışarıya çıktı, içeriden dışarıya çıkınca sanki bir serinlik vurmuştu yüzünü hâlbuki bir tek değişiklik dışarısının içerisinden daha az sıcak olmasıydı. Salon’un ön tarafına doğru yürümeye başladı ana sokağa ulaşınca ağır adımlarla karşıya geçti. Muhtar kendi mekânında oturuyor elli dizlerinin üzerinde duran tüfeğinin üzerindeydi. Şapkasının tamamını yüzüne indirmişti fakat Bacaksız’ın ayak seslerini duyar duymaz eli ile şapkasını biraz kaldırıp kafasını sesin geldiği tarafa çevirmişti, o bakana kadar çoktan karşı tarafa geçmiş eski marangoz dükkânının kenarından ilerliyordu. Muhtar dalga ile karışık ‘’Ne oldu Bacaksız? Para mı buldun Genelev yoluna gidiyorsun?’’ Bacaksız ‘’Belki de’’ Bacaksız genelev’in kapısına gelmişti. Kasaba da bir genelev daha vardı fakat o aylar öncesinde maddi zorluklar karşısında dükkanı kapatmıştı, orada ki kadınlar buraya taşınmıştı. Genelevin sahibi evinde ölü olarak bulunmuştu. Muhtar ise o eve yerleşmişti. Ev hemen muhtarlığın arkasındaydı. Muhtar birkaç marangoz ile evi ile muhtarlık arasında bağlantı yaptırmıştı. Bir nevi köprü görevi görüyordu. Bacaksız genelev’in kapısını tıklatmıştı. Ayakta beklemek yerine genelevin önündeki merdivenlere oturmuştu.
            Buranın halkı geneleve pek gitmezdi zaten oranın kadınları da istemezdi bunu. Onların tek umut kapısı Betty’nin salonuna ara sıra gelen onun önemli misafirleriydi. Kapı açılmadan önce içeriden ‘’Kim o’’ ‘’Ben Verela ile konuşacaklarım var’’ ses kesilmişti. Bacaksız Verela’yı beklemeye başlamıştı, çok geçmeden Verela kapıyı açıp merdivenlerinin basamaklarında oturan Bacaksız’ın yanına oturmuş yanağından öpmüştü. Bacaksız ise ona dönüp bakmamıştı bile. Verala Bacaksız’ın bitap düştüğünü anlayabiliyordu. Bu yüzü daha öncede görmüştü. Bu yüz ölmekte olan adamın yüzüydü. Verela söze başlamadan Bacaksız ona bakıp elini Verala’nın dudaklarına götürdü. Bu onun susması için bir işaretti. Bacaksız ağzını açtı konuşmaya başladı fakat sesli hiçbir şey söylememişti. Verela dikkatlice onun dudaklarına ve yüz mimiklerine bakıyordu. Bacaksız çok kısa konuşmuştu. Verela hepsini anlamış başı ile onaylamıştı. Bacaksız kolunu Veralanın omzuna attı, başını Veralanın başına dayamış ‘’Benim nefesim senden daha kötü kokuyor’’ Verela cevap vermemişti, gözlerinden akan yaşı Bacaksız eli ile silip parmağını ağzına götürmüştü. Bir damla daha olsa ağzını ıslatmayı başarabilmişti bir kadın sayesinde.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[412]
« Yanıtla #19 : 28 Temmuz 2012, 00:22:57 »
Benim yapacağım eleştirilerin çoğunu Malkavian yapmış zaten. Paragraflar düzensiz, noktalama ve imla kurallarına pek dikkat edilmemiş. Bunun haricinde içerik iyi gidiyor, devamını bekliyorum. Ayrıca bir şeye değinmek isterim ki:

Konuşmalar arasını da biraz düzenlemeni öneririm. Okurken insanı sıkabiliyor. Örneğin:

Alıntı
Bacaksız adam’a bakıp ‘’Yemeğin başında dur bizim konuşacaklarımız var’’ Aşçı ‘’Konuşamam işim var görmüyor musun?’’ ‘’Bu akşam yemeğe Verela gelecek mi?’’ ‘’Bildiğim kadarı ile evet’’ Bacaksız hiçbir şey demeden mutfağın arka kapısını doğru ilerledi. Adam kapıyı açmamasını söylese de onu dinleyecek vakti yoktu.

Aralarında hiç dedi yok, bir süre sonra insan kimin neyi söylediğini kaçırıyor. Konuşmalara dokunmayarak, yazım ve imla bakımından biraz düzenlersek şöyle bir şey çok daha verimli olabilirdi:


Alıntı
Bacaksız adama bakıp "Yemeğin başında dur bizim konuşacaklarımız var." dedi.

"Konuşamam, işim var. Görmüyor musun?" diye karşılık verdi aşçı.

"Bu akşam yemeğe Verela da gelecek mi?"

"Bildiğim kadarıyla evet." Bacaksız hiçbir şey söylemeden mutfağın arka kapısına doğru ilerledi. Adam kapıyı açmamasını söylese de Bacaksız'ın onu dinleyecek vakti yoktu.

Bu ve bunun gibi hatalar düzeltilebilir. Hikayenin devamını bekliyorum.


Çevrimdışı Scyther

  • **
  • 160
  • Rom: 4
  • "Zira yürümeye değer bir yolum var!"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[412]
« Yanıtla #20 : 28 Temmuz 2012, 01:00:55 »
Akşam film kopacak galiba . :) Devamını bekliyorum.
Hayalince oku. Hayalinle yaz.

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[4/12]
« Yanıtla #21 : 28 Temmuz 2012, 22:39:53 »
5 Bölüm

        Bacaksız yavaşça ayağa kalktı. O sırada Verela sımsıkı elini tutmuştu. Dudaklarından birkaç kelime dökülmüştü. Bacaksız ise gülümsemişti ona sesli cevap vermeyi daha doğru buldu ‘’Belki’’ Verela tekrar içeriye girmeden önce kapının önünde Bacaksızı izliyordu. Bir ayağını içeriye attı. Gözlerini ondan alamıyordu ayrılık vaktinin geldiğini düşününce üzülüyordu. Hâlbuki Bacaksızın yıllar önce bu kasabaya geldiği günler dün gibi aklındaydı. Bütün kadınlar onun efsane olduğundan söz ediyorlardı. Altında yattıkları erkeklerden efsane’nin kendi kasabalarına doğru yola çıkmış olduğunu söylüyorlardı fakat onun efsane olmadığı çok geçmeden anlaşılmıştı. Onun hala bir efsane olduğa inanan tek kişi Verelaydı. O bu kasabaya geldiğinde henüz 13 yaşındaydı. O zamanlar hayat kadını olmamıştı. İçeriden kadınlar Verela’yı çağırıyorlardı. Verela içeriye girdikten sonra kafasında ki onunla ilgili düşünceleri silerek kapıyı kapattı. Verela sadece kendisini kandırıyordu. Bacaksız kafasında planları hazırlamıştı tek yapması gereken geceyi beklemekti. Salon’a gitmek yerine biraz uyumak istiyordu. Salon’un çaprazında ana caddenin hemen arkasında eski ahır vardı. Buraya geldiğinden beri kullanılmıyordu. Kurumuş samanların içine kendini bırakmıştı. Biraz uyumak açlığını ona unutturacaktı, açken uyulabilirse.

‘’Baba’’
‘’Oğlum uzun zamandır görüşmemiştik’’
‘’En son 4 yaşında iken görmüştüm hala o siyah rengin içerisindesin görmüyorum seni’’
‘’Her zaman unutuyorsun, sen doğmadan önce ölmüştüm’’
‘’Biliyorum ama yinede bir suratını görmeliydim’’
‘’Benim yanıma geleceğin gün beni göreceksin’’

‘’Alın bunu götürün istemiyorum yanımda çok problemli bir çocuk, ben diğerleri ile ilgileneceğim’’
‘’Ama bu sizin’’
‘’O benim değil anlıyor musunuz? Buradan defolup gitmesi gerekiyor babasının lanetli kanını taşıyan piç kurusu’’

           Bacaksız kâbus dolu bu sözlerden sonra olduğu yerden fırlamıştı. Başını çite vurmuştu. Kafasını biraz ovaladı. Kafasını sağa sola çevirdi hiçbir şey görmüyordu. Çok fazla uyumuştu çoktan gece olmuştu. Hemen ayağa kalktı, ellerini üzerine vurarak elbisesine yapışmış samanları elbisesinden çıkarmaya uğraşıyordu saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Hızlı bir şekilde ahırdan çıktı. Hiç bir lamba yanmasa bile karanlığa alışmıştı gözleri ana cadde de Muhtarlığın önündeki lambadan başka hiçbir lamba yanmıyordu kasabada. O da gidip geliyordu. Muhtar geçen ay lamba sipariş etmişti fakat ses seda çıkmamıştı. Üstelik parasını da peşin göndermişti. Kendisini kazıklanmış gibi hissediyordu eğer göndermezler ise oraya gidip bunun hesabını sormalıydı.               
           Bacaksız ana caddeye çıkmıştı at arabası henüz gelmemişti rahat bir nefes almıştı. Çok fazla uyumuş olması Betty den azar işitmesine neden olacaktı. Salon’un önünden içeriye girdi. Kapıları bu sefer daha sakin açmıştı. Betty’nin kendisine sinirli olabileceğini düşünüyordu. Betty elinde rom şişesini kafaya diklemişti. Su içer gibi rom içmesine rağmen Bacaksızı hemen fark etmişti. Elindeki şişesi küçük yuvarlak masasına koydu. Ayağa kalkmaya çalışıyordu. Bacaksız onu ayağa kalkarken izliyordu neler olabileceğini şimdiden tahmin edebiliyordu.
 
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Scyther

  • **
  • 160
  • Rom: 4
  • "Zira yürümeye değer bir yolum var!"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[4/12]
« Yanıtla #22 : 28 Temmuz 2012, 23:27:54 »
Biçim bakımından  daha güzel yapabilirsin . :) Noktalama işaretlerini daha sık ve doğru yerlerde kullanırsan çok daha çekici bir yazı olur ki bence tek amacımız güzel ve çekici yazılar yazmak . :)

Kurgu olarak bakarsak , ben daha hareketli bir bölüm bekliyordum bence bu kadar sakinlik yeter ama iyi gittiğini itiraf etmeliyim . :)
Hayalince oku. Hayalinle yaz.

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[5/12]
« Yanıtla #23 : 29 Temmuz 2012, 02:33:52 »
6 Bölüm

       Betty ayağa kalktığında Bacaksızın üzerine yürüdü. Bacaksız bir adım geriye atmıştı. Kaçmaya yeltenecekti fakat kaçabilecek bir yer aklına gelmiyordu. Betty Bacaksızın kafasından tutup havaya kaldırdı. Bacaksız elleri ile Betty’nin elini kafasından sıyırmaya uğraşsa da başarılı olamıyordu. Betty
‘’Nerelerdeydin bu saate kadar?’’ dedi. Yüzündeki sinirleri fokurduyordu.
 ‘’Uyuya kalmışım’’ yüzünü buruşturarak söylemişti. Verebileceğin en iyi tepki buydu.
           Söyledikleri Betty’yi daha da öfkelenmişti. Bacaksız’a sert bir ders vermek istiyordu fakat at arabasının sesi kulaklarında çınlıyordu. Betty Bacaksızı bırakıp tekrar yerine oturdu. Hiç bir şey söylememişti ama bu mesela kapanmamıştı, misafirler gittikten sonra kaldığı yerden devam edecekti. Bacaksız düştüğü yerden ayağa kalktı. Çabucak kendini toparladıktan sonra hemen mutfağa doğru koştu. Kapıyı hızlıca açtı. Hiç bir yere bakmadan masanın üzerine konulmuş tabakları eline aldı. Hızlı şekilde önceden hazırlanmış masaya koymuştu. Hemen peşinden aşçı onun arkasından ise piyanosu tabakları getirmişti. Bacaksız ve aşçı tekrar mutfağa geri dönerken piyanocu piyanonun önüne gelmişti piyanodaki nota sayfalarını çevirerek çalacağı parçayı aramaya koyulmuştu. Bu sırada Bacaksız mutfağa girmiş elbise dolabını açmıştı. Dolapta siyah ceket ve kumaş pantolon bir de beyaz gömlek bulunuyordu. Üzerindeki uzun gömleği hemen üzerinden çıkardı. O sırada içeriye aşçı girmişti Bacaksızı izliyordu. Bacaksız aşçının sıkıcı sorulara cevap vermek zorundaydı.
‘’Neden geç kaldım’’
‘’Uykuya dalmışım’’
         Dolap askılıkta ki beyaz gömleği sırtına geçirmişti, düğmeleri iliklemeye çalışırken aşçı ellerini tutmuş Bacaksıza gülümsemişti.
‘’Ben iliklerim her zaman ki gibi yanlış ilikliyorsun’’
‘’Pekâlâ’’ dedi, birkaç saniye sonra devam etti.
‘’Kimin geleceği hakkında bir fikrin var mı?’’
‘’Kasabaya bir şey yapacaklarmış’’
‘’Tamam, da kim?’’
‘’Bilmiyorum’’
‘’Arkadaşları değil yani’’
‘’Bu sefer değil’’
Bacaksız biraz daha rahatlamıştı. Betty’nin arkadaşları en az onun kadar güçlü olduğu görmüştü. Aşçı düğmeleri ilikledikten sonra eline içki şişerini aldı.
‘’Ben içeriye gidiyorum gelmiş olmalılar’’
Bacaksız o sırada kot pantolonunu çıkartıp kumaş pantolonu giymeye çalışıyordu.
‘’Şu pantolonu giyersem bende geleceğim.’’
‘’Betty çok kızacak misafirlerden sonra onun gazabından ancak kasabayı terk ederek kurtulabilirsin’’
‘’Bende öyle yapacağım zaten’’
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[6/12]
« Yanıtla #24 : 30 Temmuz 2012, 05:33:53 »
7 Bölüm

‘’Anlamadım’’
‘’Şaka yaptım’’
‘’Ondan bile anlamıyorsun’’
       Bacaksız boynunu bükmüş masanın altında ki tabure'yi çekip oturmuştu. Aşçı elindeki şişerleri ile içeriye girmişti ne var ki beklenilen misafirler çok önce gelmişler. Masada içecek bir şeyler arıyorlardı. Betty ise oldukça kızmıştı ateş püskürüyordu. Aşçı hızlı bir şekilde şişeleri masanın üzerine bıraktı özür dileyip tekrar mutfağa dönecekti görevi bitmişti fakat misafirlerden birisi kolunu tutup kendine doğru güçlü bir şekilde çekti kucağına oturtturdu.
‘’Böyle güzel bir aşçın olduğunu söylememiştin bize?’’
‘’Aslında..’’ Adamın kararlılığının görünce devamını getirememişti.
      Adam susmasını işaret etmişti. Kucağında oturan kadının askılığı indirdi göğüslerini dışarıya çıkardı. Kupkuru dili ile meme ucunda çevirmeye başlamıştı. Diğer adam da pantolonunu açmış iç çamaşırın içine elini sokmuş penisi oynamaya başlamıştı. Her iki adamında direk olarak kadın’ı istemesi Betty’nin tuhafına gitmişti. Onları buraya iş konuşmaya çağırmıştı fakat onların ilk iş olarak oynaşmayı seçmişti. Biraz sinirlenmişti fakat bu adamları biraz nazik davranması gerekiyordu. İş bu adamlara kalmasa ikisinin kafalarını birbirlerine tokuşturup ezerdi. İçeriden Bacaksızı çağırmıştı. Hemen mutfağın açık olan kapısından dışarıya çıktı ellerini birleştirmişti. Kulakları patronunu dinlemeye gözlerini ise yan tarafa iliştirmişti. İki adam birisi arkadan kadının kalçasına gidip gelirken diğeri ise penisinin tamamını kadının ağzına sokmuştu.
‘’Verala’yı çağır’’
Başı ile onaylayıp hemen kendini salon’un dışına atmıştı. Koşarak genelev’in kapısına gelmişti oldukça sert ve uyarıcı bir şekilde kapıya vurdu. Kapıyı kimsenin açmasını beklemeden
‘’Verala vakit geldi çabuk ol!’’ Ses tonunda acelecilik vardı.
          Sözünü bitirdikten sonra geri dönmüş hızlı bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. Koşması gerekiyordu fakat kapının açılacağına Verala’nın ona yetişeceğini düşünerek koşmaktan vazgeçmişti. Kapı hızlı bir şekilde açılmış Verala gecenin karanlığında kendini dışarıya atmıştı.
‘’Bu gece Verala bu gece’’
‘’Tamam’’
Hızlı bir şekilde ikisi de koşarak salon’un önüne gelmişti. Acil bir durum yoktu sebepsiz yere koşmuşlar kendilerini yormuşlardı. Bacaksız ara sıra durduğunda sendeliyordu, su kaybı açlık hat safhasına ulaşmıştı. Zehirlenmesi an meselesiydi bu sabahı göremeyecekti. Karanlıklar içinde bırakıldığı yaşadığı bu dünyadan yine karanlığın için kaybolup ölmesi kadar korkunç bir şey olamazdı. Hayatı boyunca her zaman en kötüsüne layık görülmüştü. Kendisi üst kata doğru yürümeye başlamıştı, öncesinde patrona selam verip izin işareti yapmıştı. Kadın hemen kendini erkeklerin içine atmıştı son bir kez efsane olarak kabul ettiği adama bakıyordu. Bu gece onu göreceği son gece olacaktı.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[6/12]
« Yanıtla #25 : 31 Temmuz 2012, 01:45:09 »
8 bölüm

         Merdivenlerden ağır bir şekilde çıkarken tahta merdiven çatırdıyordu. Bu ses bile kadınların inleme seslerine engel olamıyordu. Yukarı çıkarken bir ara odanın içine baktı aşçının kalçasına şişe sokmaya çalışıyorlardı. Büyük ihtimalle onu öldüreceklerdi. Onun geldiği gün aklına gelmişti. Su bölgesine giden kervanın haydutlar tarafından ele geçirilmesi bu bölgeye getirilene kadar her gün haydutlar tarafından tecavüz edildiğini söylemişti. Bu kirli dünya da temiz kalması için ailesinin dibinde oturmalı hayatı boyunca hiç dışarıya çıkmaması gerekiyordu. Böyle bir şey mümkün değildi. Kadının geçmişini hatırlarken buraya geldiği ilk gün gözlerinin önünde canlanmıştı. Geldiğinde elinde bir kurşun sakladığı hayal meyal hatırlıyordu. Merdivenlerin tamamını çıktıktan sonra ahşap duvara yasladı kendini. Bir kurşun getirmişti elinde tutuyordu onu elinden zorla almıştı ve çekmeceye koymuştu. Bu işleri bıraktığından beri hiç kurşun almamıştı normal insan gibi yaşamak istiyordu fakat insanları onu ezmeye başlayınca nefreti tekrar bütün bedenini sarmaya başlamıştı. Eskisi gibi davranamazdı artık hızlı bir şekilde kadının odasının önüne geldi kapıyı açtı. İçeriye girdikten sonra yatağının başucunda bulunan üç gözlü çekmecesinin en üst gözünü açmaya çalıştı. Göz önceden kilitlenmiş hızlı bir şekilde sol yumruğu ile çekmeye vurup gözü parçalamıştı. Gözün içinde kurşundan başka bir şey yoktu. Koynundan silahı çıkardı. Altı patların topunu açtı mermiyi içine yerleştirdi topu tekrar kapattı. Silahı beline taktı. Yatağın üzerinde duvara asılmış olan palayı elini aldı.
          Odadan dışarıya çıktı kapattı. Koridorun sondan bir önceki odasına girdi. En sinir olduğu adamın yattığı odaydı. İsmini bilmediği bir adamdı. Ona taktığı isim gözetlemeciydi birçok insanın aç kalmasına ve açlıktan ölmesine yol açan adamlardan biri idi. Odasının kapısını açmayı denedi kapı kilitliydi. Uykuya dalmadan odanın kapısını kilitlemezdi. Bacaksız kapıya omuz atarak kırdı. Kapının kırılıp yere düşme sesi aşağıda ki kadınların bağırış seslerinin gölgesinde kalıyordu. Adam yatağından birden fırlamıştı neler olduğuna anlam veremiyordu gördüğü son şey Bacaksızın elinde pala ile ona gülümsüyordu. Bu gülümseme insan bedenine girmiş bir şeytan’ın insana gülümsemesi kadar iğrenç ve korkutucuydu. Adam ağzına bile açamadan Bacaksız adamın kafasını gövdesinden ayırmıştı. Kafa duvara çarpıp yere düşerken yatak tamamen kan olmuştu. Üzerindeki beyaz gömlek kırmızıya bürünürken siyah elbisesi kırmızı lekeler ile renkler karmaşasına dönüşmüştü. Vakit kaybetmeden odadan dışarıya çıktı. Salonda beş silahlı insan vardı. Dışarıda bekleyen Muhtarı da unutmamalıydı. Kasabanın en iyi silah kullanan kişisiydi. Kaçmak için öldürmesi gerekiyordu. Kafasında plan yapmaya başladı. Düşünebildiği tek şey öldürmekti tıpkı yıllar önce yaptığı gibi.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[8/12]
« Yanıtla #26 : 02 Ağustos 2012, 02:41:23 »
9 bölüm

                Aşağıda bir bağırış kopmuştu Verala bağırmıştı. Bacaksız merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştı. Oldukça yavaş iniyordu gördüğü ilk şey aşçının ölmesi ve Verala’nın adamı vurmasıydı. Adamın göğsünü o zayıf elleri ile yumrukluyordu sanki zarar verebilirmiş gibi. Adam belindeki silahı çıkartıp Verala’nın kafasına dayadı tetiğe bastı. Veralanın kafasından bir et parçası dışarı fırlamıştı. Kan suratına sıçramış kolu ile silmişti. Betty sinirlenip ayağa kalkmıştı. Adamların üzerine yürümeye başlamıştı.
‘’Sizleri öldüreceğim’’
Gerçekten çok sinirlenmişti. Bacaksız olduğu yerden olayları izliyordu. Adamlar silahlarını dev kadına doğrulmuşlar, mermilerini ateşlemeye başlamıştılar. İçeriye korumaları girdiği anda, Bacaksız merdivenden atlayıp elinde ki palayı korumaların bir tanesine fırlatmıştı.
               Korumalar onu fark etmemişti. Pala korumalarından bir tanesinde saplandığı anda adamı yere yığmıştı. Diğer koruma silahını doğrulduğu sırada Bacaksız ondan önce davranmış silahını ateşlemişti, adam başından vurulmuştu. Hızlı bir şekilde öldürdüğünü adamların başına geldi. O sırada dev kadın bir tanesinin kafasını parçalamıştı diğerini yakalamaya çalışıyordu. Adam şaşkınlıkla mermileri bitmiş olmasına rağmen tetiğe basmaya devam ediyordu. Hızlı bir şekilde yerdeki silahı eline aldı. Betty ile göz göze gelmişlerdi. Bu kısa bakışma geçmişte yaşanan olayların film şeride gibi önlerinden geçmesine sebep olmuştu. Nişan aldı ve başına ardı ardına mermileri ateşledi. Başına isabet ettirdiği mermiler çenesine, burnuna ve alnına isabet etmişti. Baston Bacak olduğu yerde kalmıştı ilerlemiyordu. Bir kaç saniye daha ayakta kaldıktan sonra geriye sendeledi o dev cüssesi geriye doğru düşerken
‘’Teşekkürler hayatımı kurtardın’’
               Adam minnet duyarak arkasını döndüğünde birkaç santim önüne silahın namlusunun başına dayandığını anlamıştı. Herşey için çok geçti hiçbir tereddüt etmeden silahı ateşlemiş salon da kendisinden başka hiç kimse sağ kalmamıştı. O kadar silah sesi duyulduktan sonra Muhtarın gelmemesi tuhaf karşılıyordu ama Muhtarın bir yerlerde gizlenmiş olması muhtemeldi. Belindeki silahı çıkardı içindeki boş mermiyi boşalttı. Gelen misafirlerin üzerinde ki mermilik kemerinden mermileri teker teker silaha doldurdu. Adamların üzerindeki para keselerini aldı birbirine bağladıktan sonra belindeki kanca’ya taktı. Mermiliklerden hoşuna giden siyah tonlarda olanı beline taktı iyice sıktı. Başına yerdeki şapkalardan birini geçirdi. Merdivenlerin altına saklanmak kafasına gelen en iyi plandı. Kasabanın en iyi silah kullanan adamı yine bu salonda avlayacaktı. Merdivenin altına girdi. Silahını hazırladı uzun sürecek bekleyiş başlamıştı.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[10/12]
« Yanıtla #27 : 04 Ağustos 2012, 21:43:17 »
10 Bölüm

         Küçük bir çocuk gibi merdivenin en kuytu yerini sinmişti. Küçükken bir suç işlediğinde annesi kendisini bulmaması için evin bir kuytu yerine saklanırdı. Genelde bulunmazdı, uzun süre orada kalır acıktığı zaman tekrar ortaya çıkar ve annesinin yapacağı ilk iş onu dövmek olurdu. Çocukluğunda ki suça meyilliği büyüdükçe daha da artmış ve önü alınamaz bir hal almıştı. Normal bir insan gibi yaşamak için son çabaları da bugün son vermişti. İstediği olamamıştı önüne her zaman olduğu gibi mecburiyetler gelmişti.
         
         Karnı iyice rahatsızlanmaya başlamıştı. Midesi kendisini yakıyor gibiydi. Yüzünden terler boşalmaya başlamış yüzünün kızardığını hissetmişti. Sadece bir adam kalmıştı. Bu kasabadan kurtulması için sadece bir adam kalmıştı. İçeride ne olduğu veya ne yaşandığını bilemezdi. Onun dışarıdan tek bildiği bir şey vardı içeride birinin muhakkak sağlam kalmış olmasıydı. Belirsiz bekleyiş çok olmuştu daha ne kadar bekleyeceğini bilmiyordu bu uzun süre olabilirdi.
       
        Beklemek için fazla zamanı yoktu. Başka çaresi de yoktu. Kendini bu dar merdiven ağzına sıkıştırmıştı. Adı gibi emindi içeriye gelecekti belki bir tuzak olarak önce birisini yollayabilirdi. Bu durumda kimse önce gitmek istemezdi. Muhtar bunu silah zoru ile yapacaktı. Bundan da emindi ki içeride veya dışarıda ölmenin bu kasaba da bir önemi yoktu. Kasaba da yaşayanlar susuzluk yüzünden zaten birkaç hafta içinde hepsi ölecekti. Bu kasaba hayalet kasabadan öte gidemeyecekti. Yıllar sonra gezgincilerin bu kasabaya geldiğinde yerdeki kemiklerden başka bir şey göremeyeceğinden emindi. Açlığını bastırmak için kafasında türlü türlü oyunlar çeviriyor yer yer geçmişini hatırlıyordu. Duyduğu bir ses bütün dikkatini o yöne vermesini sağlamıştı.
       
         Bir tahta gıcırtısı geliyordu. Zaman zaman yüksek sesle zaman zaman ince sesle. Adımlar son derece ağır atılıyordu. Gecenin son hafif Rüzgârı esmeye başlamıştı. Muhtar elinde ki tüfek ile kapıyı ittirerek açtı. Tedirgindi birçok silah sesi duymuştu, kimin yaşayıp kimin öldüğünü bilmiyordu. Salonda birkaç adım attı. Önce korumalara baktı birisi pala ile öbürü kafasından vurularak öldürülmüştü. Gelen misafirler birimi kafası ezilmiş diğer ise kurşun ile öldürülmüştü. Muhtar Betty’nin önüne geldi başı ile vurulmuştu. İkili grup arasında çatışmaya üçüncü kişi veya kişiler tarafından gerçekleşmiş olabileceğini düşünüyordu. Silahını daha sıkı tutmaya başladı. Kadınların başına ilerleyecekken son anda vazgeçmiş merdivenlerden yukarıya çıkmaya karar vermişti. Kendi nefesinden daha yavaş bir sessizlikte hareket etse de. Bozulmuş tahtalar ses çıkartıyordu. Üst kattan veya mutfaktan duyulabilecek sesler değildi tabi ki. Merdivenlerin kuytu köşesinden bir anda öne doğru fırlayıp yanının üzerine Bacaksız düşmüştü.
         
         Muhtar hızlı bir şekilde tüfeğini ona çevirmiş olsa da biraz yavaş kalmıştı. Başına isabet eden mermi ile geriye devrilmişti. Kasaba da ki son adam da ölmüştü. Kasaba da iki kadın daha yaşıyordu. Ayağa kalktı ölen son adamın önüne geldiği sırada bir hıçkırık sesi duymuştu. Kapıya doğru baktı. İçeride olanları izleyen bir kadın hemen kendini kapının önünden alıp kaçmaya başlamıştı. Bağrışlar çoğalmıştı diğer kadın marketin orada bekliyordu. Arkadaşının koşarak üzerine geldiğini görünce arkasını ona dönüp koşmaya başlamıştı. Genelev’in arkasında bir at olmalıydı onu alıp buradan kaçmalıydı, var gücü ile koşuyordu fakat bir kadın ne kadar hızlı ve uzun süreli koşabilecekti ki? Üstelik bu kadının aç ve susuz olduğunu düşündüğünde.
         
          Bacaksız dışarı çıktığında henüz karanlıkta kaybolmamış uzaktaki kadına nişan alıp beklemeden ateş etti. Net bir şekilde karanlıkta görünmeyen kadının siyah gölgesi yere yığıldığını görmüştü. Yakınında olan kadın durmuş ellerini kulaklarına götürmüş ağlıyordu. Ayakta duracak hali yoktu, yere çöktü yaratıcından yardım istiyordu fakat bir kere çığırından çıkmış bir adamın arkada olduğunu düşündü. Yaratıcı ona yardım etmeyeceğini anlamıştı. Kasabada ki son silah sesi uçsuz bucaksız çölde yankılanmıştı.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[11/12]
« Yanıtla #28 : 12 Ağustos 2012, 05:35:30 »
11 Bölüm

         Kasaba da kendisinden başka kimsenin nefes almadığına emindi. Son kişiyi de öldürdükten sonra Salon’a geri döndü. Biraz önce kahkahalarla gelen kadınları ilişkiye giren misafirlerin koltuğuna oturdu, masayı önüne çekti. Şimdi kendisine ziyafet çekmenin zamanı gelmişti. Uzun zaman sonra, ilk defa karnı doyacaktı. Bu durum onu oldukça sevindirmişti yüzü gülüyordu artık. Masa da ilk aradığı şey içecekti. Ufak bardağa konmuş suyu sofrada bulduğu an kafaya diklemişti. Kurumuş ekmeği kırdı, ağzına koca bir lokma attı. Ağzında çiğnemekte zorlanıyordu. Adamlara getirdiği bütün içki şişerinin hepsini içmişlerdi. Bu sofrada ki tek aradığı bu olmuştu. Ayağa kalkıp mutfaktan su almak istemiyordu. Yeni kızartılmış eti ağzına attı çiğnemeye çalıştı. Et bayatlamıştı, ağızda oldukça zor çiğneniyor ve parçalanıyordu. Eti ağzında çevirirken peynir tabağının dan bütün peynirleri teker teker ağzına sokuyordu. Acelesi olmamasına karşın oldukça hızlı yiyordu. Birileri önünden kaçıracakmış gibiydi. Son dört yılda yemediğini bir günde yemek istiyordu.

4 yıl önce
Yasera Kasabası

    Güneş batmak üzereydi fakat hala kavurucu sıcaklığa sahipti. Yasera kasabası uzaktan görünmüştü. Oldukça hareketli bir kasaba olduğu her halinden belli idi. Yeni yağmur yağmış topraklar balçığa bulanmıştı. Kahverengi at ve üzerindeki adam, atın arkasındaki sedye’ye bağlanmış ölüm mahkûmunu hızlı bir şekilde bu kasabaya getiriyordu. Atın üstündeki adamın günler süren yolculuğu ölüm mahkûmu bu adamı muhtara teslim ettikten sonra görevi sona erecekti. Sedye de giden adam su istiyordu. Kendisine bile ayıracak suyu kalmamıştı, bu adam için su bulamazdı. Yasera kasabasına girişine çok yakınında ortalıkta oynayan çocuklardan biri yolun ortasında durup, kasabanın dışından gelen atlıyı gösterip bağırmaya başlamıştı. Önce bütün çocuklar sonra sokakta ki insanların tamamı kasabanın girişine bakmaya başlamışlardı. Bu bakış sadece birkaç saniye sürmüş sonra herkes kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı.
        Çocuklar ise oynadıkları oyunu yarıda bırakıp Atlının geldiği yöne doğru koşmaya başlamışlardı. Oldukça meraklılardı. Atıla gelen adam kasabanın girişine doğru iyice yavaşlamış, girdikten sonra atını yavaşça Muhtarlığa sürmeye başlamıştı. Muhtar sandalyesinden kalkmış kapının girişine koymuş olduğu tüfeği eline almıştı. Atın üstünde gelen adam, ata bağlanmış bir sedye getirmişti. Kasabanın girişinde ki salon korumaları telaşla içeriye girmişti. Salonda büyük ayak sesleri yankılanmaya başladığında çocuklar durmuşlar bazıları korkudan geriye doğru gitmeye başlamış hatta geriye kaçanlar olmuştu. Şüphesiz ki kasabaya sedye ile sadece ölüm mahkûmları getiriliyordu. Gelen mahkûmları ise görmek isteyen bir kadın vardı. Baston Bacak Betty
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam

Çevrimdışı Rüzgar Adam

  • **
  • 54
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüzgar Adam[11/13]
« Yanıtla #29 : 14 Ağustos 2012, 08:53:38 »
Bölümlerin sayısı 13'e yükseltilmiştir.
Ölürken bile beni göremeyeceksin Rüzgar Adam Görülemeyen Adam