Kayıt Ol

Bitmeyen Öykü

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Bitmeyen Öykü
« : 23 Şubat 2009, 13:40:33 »
K U R A L L A R

I   - Bu başlığa yorum eklemek hikayenin okunuş düzeninde okuyucuya sorun çıkaracağı için istenmeyen bir durumdur.

II  - Bu başlığa herkes, her yanıtı için bir paragraf hikaye parçası ekleyebilir

III - Yazılanların editlenmesi yazım kurallarının düzenlenmesi haricinde istenmeyen bir durumdur çünki sonradan yazanların hikaye parçalarını anlamsız kılabilir.

IV - Amaç hikayenin mümkün olan en uzun ömre sahip olmasıdır, ana kahramanın sürekli olarak iş birlik yapmak istemeyen hikaye parçası yazarlarınca öldürülmesi eski tecrübelere dayanılarak bilinmelidir ki kesindir. Bu hikayenin ruhuna aykırı olduğu gibi hikaye içinde yeni başlangıçlara imkan sağlar ve hayal gücünüzü konuşturmanıza olanak verir. Lütfen sürekli öldürmeyiniz.( tam olarak bir kural değil daha çok rica )

V - Her yanıttan sonra yazarların en az 30dk beklemesi gerekir tekrar yanıt yazması için, bu hikayenin daha sağlıklı olmasına olanak verir( 2 paragraf yazmak gibi olur 2 yanıt eklemek )

VI - Hikaye gidişatına göre yeni kurallar/ricalar eklenebilir. İlk başlıkta yeni kurallar olup olmadığına düzenli olarak bir göz atmanız hikayenin canlı kaldığı süre içinde oldukça yararlı olur ve istenir  :hemk

VII - Amaç hikayenin devam ettirilmesidir ...

...ve başlıyorum bu kural listesini attıktan sonra, istenildiği gibi çarpıtılabilir ve yönü değiştirilebilir.

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #1 : 23 Şubat 2009, 13:49:32 »
O aramıza yeni katılmıştı, gerçi ben de daha sadece geçen ay bu gezilere katılmaya başlamıştım ama bu kadar eğlenceli olduğunu bilseydim okulun hayalet arama kulubune daha önce katılırdım. Lise hayatım boyunca gereksiz ve çılgınca hiç bir şey yapmadan oturmuş olma fikri mezun olduktan sonra pişman olacağımı düşündürmüştü bana. Oysa o öyle değildi, sadece bize göz kulak olmak istermiş gibiydi. Onun bir kere bile gülümsediğini görmedim ama çok isterdim. Eski ve yanmış, terkedilmiş bir fabrikanın en üst katındaydık, kulup başkanı bizi durdurup elindeki feneri yüzüne tutarak anlatmaya başldı, "Buraya banka hırsızları sığınmış geçtiğimiz yıl, polisler etraflarını kuşattıklarında öyle umutsuz bir hale gelmişler ki tüm fabrikayı içinde rehin aldıkları çalışanlar ile yakmışlar!" Tam o anda yere çok ağır bir metal boru düştü ve çıkan ses ile iki salak arkadaşım kendilerini kulup başkanın kollarına attı, oysa o kılını bile kıpırdatmamıştı. Sanırım bazen en güzel ve tatlı kızlar bile korkmaz.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #2 : 23 Şubat 2009, 16:46:09 »
Not:
Spoiler: Göster
"Güzel bir fikir olmuş Nihbrin teşekkürler. Şöyle bir şey eklemek istiyorum. Paragrafı yazan alttakine kendi fikirlerini de ekleyerek kopukluk yaratmadan devam ettirebileceği bir ipucu vermeli ki farklı hikayelerin birleşimi gibi durmasın."


"Galiba bazılarımız buraya piknik yapmaya geldiğimiz sanıyor." Dedi ifadesini bozmaksızın. Beni güldürmeye yetmişti. Başkan durumu anlatırken etrafı kontrol etmek istedim, gerçekten de küller hala boğazları yakacak kadar yoğundu. Bizim ağırlığımıza dayanıp dayanamayacağı konusunda enişelenmeye başlamıştım. Her adımımızda etrafımızı saran gıcırtılar ve kokular daha çok endişeyi beraberinde getiriyordu. Kabul etmek gerek ki korkuyordum.
try again fail again fail better

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #3 : 23 Şubat 2009, 22:07:40 »
Sonra ileride, makinelerin arkasında bir ışık gördüm. Çürük metallerin arasından belli belirsiz görebiliyordum, hareket ediyordu. "Şuraya bakın!" Dedim. Bizimkiler yine kendilerini güzel başkanın kollarına atacaklardı ama o bu sefer geriye davrandı ve ikisi aptal bir ifadeyle çarpıştılar. Bu ilgiyi birazcık da olsa kıskanmıyor değildim...
Işık bu tarafa doğru geliyordu. Anlık karmaşa yüzünden hiçbirşey yapmamıştık ve ışık artık yüzümüze vuruyordu, gözümü dürtükleyen ışığın ardında bir insan silüeti seçebiliyordum.
"Kimsiiz ne edersiiz burda gençler nerden geldiiz siz."
Şimdi ışığın arkasındaki bıyıklı sima pek belirgindi.
"Eh, sadece merak ettik ve geziyorduk." Dedim, hayal kırıklığına uğramıştım.
"Hayalet arıyoruz amca ya." Dedi bizimkilerden biri.
"Ne hayaleti yeenim hayalet mayalet olur mu heç öle şey. Adi bahim eviize gidig."
Aslında ben güvenli bir mesafeden senin eve gitmeni beklemyi düşünüyorum! Bir bekçi aradığımız son şeydi...

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #4 : 23 Şubat 2009, 22:21:57 »
Geniş makine salonunun çıkışına doğru isteksizce dürtüklenirken herkes homurdanıyordu ancak başkandan ses çıkmıyordu, böyle yerler bulmak kolay değildi nede olsa ve kulup bu gün için özel olarak çalışmıştı. Yeni olmasına rağmen bilgisi ile herkesi etkileyen oydu ve mekanı da o seçmişti, sanki burada aradığı bir şey varmış gibi gelmişti ama ne yazık ki bıyıklı ve tuaf kokan bu adam bizi keyfimizden ve adrenalinimizden etmekte kararlıydı. "Hadin gaari acele idin" fenerinin ışığında gözüme yeşil bir kağıt takıldı ve ister istemez durup onu yerden aldım. "Bir banknot?" çıkıvermişi ağzımdan, herkes durup baktı. Kimse bekçiyi önemsemedi bir an için ama kafamı yangından is bile kaplamamış paradan ayırıp yine ona baktığımda oda bekçiye bakıyordu. Bakışlarım bu kez refleks olarak bekçiye kaydığında bir çığlık kurumuş boğazımdan sıyrıldı. "VİR ONU GERİYE! DOGUNMAYIN ONA GARİ!" ağzını kocaman açtı ve dev gibi dili ortaya çıktı bıyıkları da dili ile beraber uzuyordu, üç kollu bir canavar gibi üstümüze geliyordu.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #5 : 23 Şubat 2009, 22:56:33 »
Adamın vahşileşmesi beni şaşkına çevirmişti. Altı üstü bir banknottu. Nelere kadir olabilirdi? Bunlara cevap verecek vaktim yoktu. Adam yiyecekmiş gibi üzerime geliyordu, o garip şivesiyle ağzından tükürükler saçarak tepeme binmek üzereyken kendimi kenara atmayı başardım. Adamın üzerime atlamasındna kurtulmuştum ama deliye dönmüş herif peşimi bırakmaya niyetli değildi. Dolma gibi kollarıyla bir hamle daha yaptı. Arkadaşlarım ilk şoku atlatıp adama saldırmaya başlamışlardı. Ancak iri adamı zar zor tutuyorlardı, nispeten tutamıyorlardı. Sonra ani bir tınlama duyuldu. Baktığımda adam yerdeydi. O, elinde bir demir çubukla adama iğrenerek bakıyordu.
try again fail again fail better

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #6 : 24 Şubat 2009, 09:35:48 »
İyice şaşkına dönmüştüm. O iki salak arkadaştan birinin elinde; demir çubuk tutmuş sanki yaptığının yeni yeni farkına varıyor gibi surat ifadesi öfkeden, şaşkın bakışlara ve bariz şekilde korkuya dönüyordu. Başkan "Ne yaptın sen!" diye bağırdı. Koşup adamın nabzını tuttu. Bir kaç seniye etrafta hafif soluk seslerinden başka bir şey duyulmuyordu. Sonra kafasını yavaşça yukarı kaldırıp "Nabzı atmıyor. Ö-Ölmüş" dedi.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #7 : 24 Şubat 2009, 13:29:21 »
Yerdeki çarpık bedene sessizce bakıyorduk, kaçmak sanırım hepimizin aklından geçen ilk şey oldu. Başkan dışında, "Burası zaten yanmış bir yer, tek yapmamız gereken adamı burası ile beraber tekrar yakmak." deyi verdi. Öylesine bir olaymış gibi söylemişti bunu, sadece atılacak bir çöp yada sinekliğe takılmış bir diğer sinekmiş gibi. Onu öldürmüş olmaktan sorumlu kalmak istemiyora benziyordu oysa elleri titreyen oğlan, gözlerini kocaman açmış adama bakarken ağzından fısıltı gibi bir ses çıktı, onu başta anlamadım ama bir diğer ses ne demek istediğini anlamama sebep oldu, "vi-Vir O-n-u GERİYEEE!" adam doğruluyordu. Ölü olması gerekirdi! Önce geriledik sonra da arkamıza bile bakmadna dört bir yana kaçmaya başladık, bir an için aklımı yitirdiğime yemin edebilirim. Arkamdan o dinginlik dolu sesin yankısı gelmeye başladığında dona kaldım ve hayatıma bile mal olsa görmem gerektiğini düşünerek geriye baktım, başkan iki elini bekçi doğrulmak üzereyken kafasının üstüne koymuş bir şeyler mırıldanıyordu ama tanrı biliyor ya, duyduğum en güzel şeydi bu. Oysa oğlan ne demişti dehşet dolu fısıltısında? "Kaçın"

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #8 : 26 Şubat 2009, 13:16:43 »
Bunun eğlenceli bir gezi olacağını düşünmüştüm, öyle de gidiyordu. Ancak karşınızda doğrulan bir ceset gördüğünüzde eğlencenin tanımını bir kez daha düşünmeniz gerekir. Başkanın uzun saçları ve yumuşak hatlı yüzünde ince bir çizgi halini alan ağzından, daha önce duymadığım güzellikte sesler çıkıyordu. Ölü, hiddetini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştı artık. Başkanımız Buse tereddüt etmeden şarkısına devam ediyordu. Artık korkum biraz dinmişti ve küllerin arasından bulabildiğim en sert cisimle temkinli bir şekilde oraya doğru yaklaşmaya başladım, etrafıma baktığımda diğer arkadaşlarımın da benimle aynı fikirde olduğunu görmem uzun sürmedi elbette. Ancak buna gerek kalmadı ve bekçi az önce uyuşturucunun etksiine girmiş gibi, ne kadar ayık olduğunu bilemediğimiz bir halde yere yığıldı, yüzünde bir gülümseme vardı. Arkadan korkak bir erkek sesi duyuldu.

"Nesin sen?"
try again fail again fail better

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #9 : 27 Şubat 2009, 17:53:42 »
Hep göründüğünden farklı bir ifade vardı yüzünde o konuşurken, sanki buraya ait değilmiş gibi, uzaklardan gelmiş ve gidecekmiş gibi. "O pişmanlıklarıyla dünyaya kendisini bağlamış bir ruhtu sadece, onun bağlarını koparmak için yaşayanların gücüne ihtiyacım var" duraksadı, sanki bir sonraki söyleyeceğini demeden önce tartıyordu, gülümsediğinde 1 aydır onlar ile olan kulup başkanlarına bakıyormuş gibi hissetti. Son kez. Konuşurken ceplerinden ince uzun kağıtlar çıkarıyordu, üzerilerinde karmakarışık ve birbirine benzeyen harfler ile örgü gibi yazılar saklıyordu bu rulolar. "Eren çakmağını verir misin? Biliyorum sigara kullanıyorsun" Erenin yüzünde alık bir ifade vardı, hiç önümüzde sigara içerken görmemiştik onu, çekingen bir şekilde halen elleri titrerken saydam mavi cismi ona uzattı, hepimiz o her konuştuğunda sanki daha çok sakinleşiyorduk. Sutra demişti kağıtlar için, ne olduklarını o an bilmiyordum ama gelecekte onlar ile oldukça haşır neşir olacağımı nereden bilebilir ve tüm bu olaylardan kaçınabilirdim ki. Sutralardan 3ünü yerdeki artık huzurlu görünen ve ellerinde buruşmuş banknotlar ile yatan bedenin etrafına sardı, sanki bir ayin gibi usulca ve saygıyla yapıyordu tüm haraketlerini. Sonra, onu yaktı. Hepimize bir bir baktı ve beden yokluğa karışırken sanki oda saydamlaşıyordu, "Bir gün tekrar görüşür müyüz bilmiyorum, ancak benim dünyaya bağlanış sebebim artık son buldu. 108. ölüyü dünyadan ayırdım ve anlaşmam burada son buldu, hepinize teşekkür ederim, tüm pişmanlıklarınızı geride bırakın ve ölümden korkmayın." Onu anlamamıştım, onu anlayacaktım. Küllerden ve başkansız bir hayalet arama kulubu ıssız bir binada yapayanlız kaldığımızda hiç bir şey olamamış gibi evlerimize dağılmaya ve bu geceden bir daha konuşmamaya karar verdik, gece rüyamda Buse'yi gördüm, uzaklardan beni çağırıyormuş gibi geldi. Ertesi sabah uyandığımda yeni günün bana neler getireceğini bilmeden okula yola çıktım...

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #10 : 08 Mart 2009, 23:27:56 »
Herzamanki yoldan okula doğru gidiyordum. Kaldırım her sabahki gibi sakindi ve sadece tek tük geçen arabaların gürültüsü vardı. Her adımda okula yaklaşıyor ve biraz daha sıkılıyordum. Yürüdüm yürüdüm, ama nedense fazla yürümüştüm, çoktan okulda olmam gerekirdi. Yarı uykulu halimle nereden yürüdüğüme hiç dikkat etmezdim, hep aynı yoldu. Kafamı kaldırıp etrafıma dikkat ettim, keşke etmeseymişim de öylece yürüye dursaymışım! Ne kadar yürürsem yürüyeyim, aynı yerlerden tekrar tekrar geçiyormuşum. Durdum ve ters yöne gittim. Sonuç aynıydı. Bu sefer olduğum yerde bekledim ve arabaları izledim. Hep aynı birkaç araba geçiyordu! Ne yapacağımı bilmiyordum ve sinirlerim bozuluyordu, koşmaya başladım. Şimdide hava kararıyordu, ben koştukça karardı ve karardı. Artık etrafımı zar zor görüyordum. Sonra karanlıktan kızıl parıltılar gördüm; bana doğru gelen birşey vardı. Yaklaştığı zaman kara cüppeli birşey olduğunu gördüm onun, ayaklarından ve ellerinden, yüzünden dökülüyordu bu kırmızılıklar. Karanlığı kesen bıçak gibi, gürültülü bir fısıltıyla birşeyler diyordu: " Senin sıran geldi çocuk..."

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #11 : 13 Mart 2009, 11:44:59 »
Genç kadın zarif çay fincanından küçük bir yudum aldı ve derin bir soluk çekti, "İşte onunla orada tanıştım." ,Gözlerini koltukta yanında oturmakta olan adama kaydırdı, "O gün beni kurtarmasaydı dünyada başı boş gezinen bir ölü olabilir ve sonsuz acıyı tadabilirdim. Saatlerdir konuşuyorum ve biraz boğazım kurudu, devamını yarın anlatmamı ister misin Buse? Saat biraz geç oldu" Kızımın gülümsemesi paha biçilmezdi, benim gibi biri ve sıradan bir insanın, sıradan olması için dua ettiğim çocuğu, o gün beni kurtarmak için orada olmasaydı yaşamamın bir anlamı olmayacağı adamın evladı. Ancak o kabus gibi günde bir kez öldüm. Şimdi ise 12 yıl geçti ve halen 108 ölülük borcumu ödememe çok zaman var, hepsinden önce onu bulmalıyım. Beni öldüren ve az kalsın kaybolmuşluğun dehlizlerinde yok olmaya bırakılmama sebep olacak o ölüm kokan ağzı ile benim bedenimi yutup ruhumu tüküren habis ruhu bulmalıyım. Onun aksine umut ve yaşam kokan kızımı yatak odasına götürürken aklımdan bunlar geçiyordu ve sanırım onun elini fazla sıkınca irkildi, "Anne!?". "Özür dilerim hayatım, sana o kötü şeyi hiç anlatmamalıydım..." , "hmm ama Buse denen kız çok güzelmiş" diye kıkırdadı, koridorun diğer ucunda onları dinlerken paketindeki son sigarayı yakan baba ve 12 yıl öncenin kurtarıcısı ise iç geçirdi, "Keşke Buse seni hiç seçmeseydi.." sözleri bir fısıltıydı ancak genç kadın onu duymuştu ve kızını huzursuz ama mutlu uykusuna bırakırken ağlayabilseydi ağlayacağını bilerek en yakın sandalyeye oturdu...

Çevrimdışı Elenor

  • **
  • 124
  • Rom: 0
  • Naber?
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #12 : 11 Temmuz 2009, 12:07:19 »
Vücudum kaskatı kesilmiş, üzerime gelen şeyi korkuyla izliyordum. İşaret parmağıyla beni gösterir halde yavaşça üzerime doğru geliyordu. Hareketlerini tam olarak seçemiyordum ama üzerinden akan parıltılar az da olsa anlamama yardımcı oluyordu. Delicesine bir korku kaplamıştı üzerimi. Kaçmak istiyordum ama ayaklarımı oynatamıyordum. Çığlık atmaya çalıştım ama sadece kendimi yorduğumu farkettim. Hiçbirşey yapamaz halde ölümün bana yaklaştığını anlayabiliyordum. Anlayamadığım fısıltılar geliyordu kulağıma. Yapmak istediğim daha çok şey vardı böylece gidemezdim. Bütün dünya durmuş gibiydi. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Yüzüm gözyaşlarımla ıslanmış halde orada öylece duruyordum. Sonra onu hissettim. Buz gibi eliyle kolumu kavramıştı. Hiç beklenmeyecek kadar yumuşak ama bir o kadar da soğuk. Yüzümden birkaç santim ötede durduğunu hissedebiliyordum. Artık hiçbirşeyin beni kurtaramayacağını biliyordum ve kendimi ona bıraktım. Bedenim boş bir çuval gibi yere devrildi. Hiçbirşey hissetmiyor ya da hissedemiyordum. Beni tutup kaldırdı ve tüm inancımı, sevgimi, korkularımı herşeyimi benden almaya başladı. Gözlerim neredeyse kapanacaktı. Tam ölümle kucaklaşacağım anda aniden yere düştüm ve onu gördüm. Yaratıkla mücadele eden bir kadın. Yere düştüğüm andan sonra etraf yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı bu yüzden kurtarıcımın yüzünü seçebiliyordum. Simsiyah, parlak dalgalı saçları omuzlarına düşüyordu. Yüzünde tiksinen bir ifadeyle yaratığa bakıyordu ve tıpkı Buse'nin fabrikadaki adama yaptığı gibi, anlaşılmaz şeyler söylüyordu. Ona daha fazla bakamayarak gözlerimi kapadım.
closing your eyes to dissappear
you pray your dreams will leave you here
but still you wake and know the truth
no ones there

Çevrimdışı Asfaloth

  • **
  • 161
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #13 : 03 Ağustos 2009, 17:07:57 »
Ruzgar siddetlendi ve ben gozlerimi dahada yumdum.Birkac metre ilerde o sessiz savasin surmekte oldugunun kismen farkindaydim.Ancak gozlerimi acip bakicak kadar cesaretimi  topliyamamistim.Damarlarimda korku ve merak birbirine karismaktaydi ve birseyin farkindaydim ki mucadele uzadikca dahada kendimden geciyordum.Sanki mistik bir kuvvet ruhuma sarilmis beni benden zorla sokup almaya calisiyordu.Dakikalar ilerledikce icimdeki umut , inanc ve sevginin söküldügünü hissetmeye basladim.Agirca gozlerimi actim ancak karanliktan baskasini goremiyordum, ilerde ulasamiyacagim kadar uzak bir noktada bir ses halsizce bana fisildiyordu.Dinledim...Bu unuttugum , beni geri kazanmak icin cirpinan sesi anlayabilmek icin calistim.Ilk basta bir mirilti sonra ise anlasilmaz bir sarkinin bilinmiyen sozleri gibi geldi kulagima.Zihnim dahada bulanmaya basladi, ses titredi ve solarak uzaklasti.Gozlerim kapaniyor kendimden geciyordum.Yuzumde ise anlamsiz bir tebessum vardi.
I'm not bad. I'm just drawn that way

Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bitmeyen Öykü
« Yanıtla #14 : 23 Ağustos 2009, 18:11:21 »
Hani derler ya son anda hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden akar diye...Bu sözün doğruluğunu şaştım.Her şey sanki o an olmuş gibi beni sonsuzluğa uğurluyordu.Teker teker her anı yeniden yaşadım...Kah güldüm kah ağladım kah şaştım...Saliseler ilerledi ben beni izledim.Biran fabrikaya döndüm Buse'nin yanına...Sesini duyabiliyordum...Hayal olduğunu bildiğim halde gerçekliğinde kaybolmuştum...Kendimi ona dokunabilecek kadar gerçek hissediyordum.Gözlerimi açmam gerektiğini söyledi ve bende yavaşça açtım...