Kayıt Ol

Bungalow Bill Ne Öldürdü?

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Bungalow Bill Ne Öldürdü?
« : 25 Haziran 2011, 23:37:36 »

Mutluluk ılık bir silah, birini vurduğunuzda.

Bir zamanlar yüksek tepelerin, derin ormanların ve dumanlı kafaların arasında küçük bir ova vardı. O ovada adı sanı şimdilerde anılmayan küçük bir köy varlığını sürdürürdü. Ondan geriye yalnız söylenen şarkılar kaldı. Bu şarkılar da o köyün yegane avcısı hakkındaydı. Yerli halk ona Bungalow Bill derdi. Küçük köyün, tavuk, inek, keçi dışındaki et ihtiyacını karşılamak ona düşmüştü. En başta bunlardan başka ne et ihtiyacı olabilir ki diye düşünmüştü Bill. Ona "Hey Bill, domuz etini sevmiyor musun?" demişlerdi. Bill bunu akıllıca bulmuş ve domuz avlamaya gitmişti. Ancak aradan bir kaç yıl geçtikten sonra köyde bir domuz çiftliği olduğunun farkına varmıştı. Anlaşılacağı üzere, Bungalow Bill, köyün hiç de öyle en zeki insanı sayılmazdı. En güçlüsü de değildi elbette ki ilk seferlerinde bolca yaralanmıştı ormanda. Bu yüzden Bungalow Bill her ihtimale karşı annesini yanına alırdı.

Köy ahalisi, Bill'i avcı olmaya ikna ettikleri zaman, ona üç küçük hediye sunmuşlardı. Bunlardan birisi, köy avcılarının yüzyıllardır taktıkları hasır şapkaydı ve Bill bu hediyeyi görünce çok sevinmişti. Ancak ondan daha çok sevindiği ikinci bir hediye gelmişti hemen ardından. Bir önceki avcının yüzlerce mil yol kat ederek satın aldığı tüfeğiydi bu. Bunu görünce genç adam duygulanmıştı ve başını eğip hüzünlü bir gülümsemeyle bakmıştı dünyaya. Tam o sırada o ana kadar fark etmediği küçük bir ayrıntı dikkatini çekmişti. Annesi, üzerine kırmızı kurdele bağlanmış bir fili tasmasından tutuyordu. Bu da onun üçüncü hediyesiydi.

O günden sonra genç avcı, her avına filiyle birlikte gitti. Ona, düşen kuşları tutmayı, ağaçları devirmeden ormanda nasıl hareket edeceğini, bir ayı karşısında nasıl ölü taklidi yapacağını ve gece olduğunda Trollere yakalanmadan nasıl köye dönebileceğini öğretmişti. Tabii bunları aynı zamanda kendine de öğretiyordu küçük Bill. Filin Bill'e öğrettikleriyse, ağzından su püskürtmek, karıncaları ezmeden yürümek ve kendi sınırlarını dahi aşarak bağırabilmek olmuştu.

Bu arkadaşlığın ve mutlu günlerin bir amacı olduğunu tüm köy halkı biliyordu elbette. Avcılar, yüzyıllardır bu kutsanmış köyü kaplanlardan korurlardı. Güçlü kaplan, arada sırada köye saldırır, domuzları yer, inekleri sakatlar, horozları öldürür ve tavukları dul bırakırdı. Yalnızlık çeken tavuklarsa yumurtlamaz, köy çocuklarının sağlıklı besinler alamamasına sebep olurlardı. Bu yüzden tüm çocukların karnelerindeki notları düşüktü ve hepsi yaz tatillerinde sanayide çalışmak zorundaydı. Köyün marangozu en az on kişiye maaş verirdi ve geçimini zor sağlardı. Oysa ki o zamanlar her şey tahtadan yapılırdı!

Yüzyıllardır bu acıyı çekmiş olan zamanın çocukları ve marangozları, bu yüzden avcı yetiştirir, köyü kaplanlardan uzak tutarlardı. Her avcıyaysa en sevdiği hayvanı hediye ederlerdi. Bir önceki, bir kelaynak kuşuyla gezerdi, ondan öncekineyse her ay yeni bir tavşan bulmak zorunda kalırlardı. Ondan da önceki avcıyı, en sevdiği hayvanın insan olduğunu, diğerlerinin insanın yanında hayvan sayılmayacağını söylediği için vurmuşlar ve bir dağın tepesinde yakıp küllerini gömdükten sonra, gömdükleri toprak parçasını çıkarıp nehre atmışlardı.

Bill ise kendine görev olarak köyü Troll istilasına karşı korumayı edinmişti. Çünkü bu dağlar, dünyanın tek Troll dağlarıydı ve bu troller sürekli ürerlerdi. -Trollerin nasıl ürediğiniyse kimse bilmez, bilmek istemezdi. Bu nedenle zamanımızın fen bilgisi derslerinde üreme ünitesine gelindiği zaman trollerden bahsedilmezdi.- Arada sıradaysa çeşitli şehirlere saldırıp insan hayatını tehlikeye sokarlardı. Bill, bir Troll gördüğünde onu nasıl tanıyacağını bilemezdi. Bu nedenle annesini hep yanında götürürdü çünkü annesi, eskiden Bill'e kızdığı zamanlarda "baban gibi Troll olacaksın" derdi. Bu, genç avcının kafasını karıştırırdı, o da çok fazla düşünmemeye karar vermişti. Yalnızca annesinin Trolleri tanıdığı fikrini çıkarmıştı buradan.

Yine günlerden bir gün, Bungalow Bill kanlar içinde köye geldi. Arkasında söylenen annesi vardı ve fil de üzgün görünüyordu. Tüm çocuklar Bill'in etrafında toplanıp bağırmaya başladılar. "Hey, Bungalow Bill, ne öldürdün? Bungalow Bill." Ancak Bill, onlara kesin bir cevap vermeyip evine gidip uyumuştu. Elbette ertesi gün herkes Bill'in bir Troll'ü köye gelmek üzereyken öldürdüğünü duymuştu. Bunun üzerine çocuklar onun etrafına toplanıp bu kez başka bir soru sormuşlardı. "Hey, Bungalow Bill, öldürmek günah değil miydi?" Bill ise onlara çok sert bir bakış atmakla yetinmişti.

Böylece Bill, annesi ve fili ormana Troll avına gitmişlerdi. O günden sonra, Bill'den bir daha haber alınamadı. Bunun yanında, dünyada bir daha Troll de görülmedi. Bill'in ömrünün sonuna belki de sonsuza kadar orada kalıp her yeni doğan canavarı gözlerinin arasından vurduğu ve annesinin ona çorba pişirdiği söylenir.

try again fail again fail better

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Bungalow Bill Ne Öldürdü?
« Yanıtla #1 : 02 Temmuz 2011, 18:28:49 »
Marangozlarla ilgili kısma apayrı bir güldüm.

Ellerine sağlık Özgür, daha sık yazmalısın.
May the force, be with you.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Bungalow Bill Ne Öldürdü?
« Yanıtla #2 : 02 Temmuz 2011, 23:12:45 »
Yine çok şirin bir hikaye olmuş. Dul kalan tavuklar, avcı köpeği gibi davranan fil... Yüzümde geniş bir sırıtışla okudum tüm yazıyı. Tek eleştirim sonunun biraz kestirilip atılmış gibi olması. Onun dışında söyleyenebilecek tek şey ellerine ve hayal gücüne sağlık...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bungalow Bill Ne Öldürdü?
« Yanıtla #3 : 07 Temmuz 2011, 01:41:23 »
Eğlendirebildiysem ne mutlu. Teşekkürler.
try again fail again fail better