Seher Evreni
Bölüm 1
Yaratılış
Gök, Yer ve Hava. Üç baş lider. Her şeyden önce onlar vardı. Her zaman ki gibi boşlukta, boşluğa verdikleri silüetleriyle birbirlerine bakıyorlardı. Etraf süt kadar bembeyazdı. Sessizlik hakimdi ortama. Ve bir anda Gök ayağa kalktı. Gök, başı sonu belli olmayan, şekilden şekil alabilen bir liderdi. Silüetini dört bir yana genişletmeye başladı. Süt beyazı ortam bir an da açık mavi tonlarla boyanıyordu sanki. Ardından Yer ayağa kalktı. Yer de Gök gibi uçsuz bucaksızdı. Ve o da Yer'i taklit etti. Genişledi, genişledi. Geçtiği her yer önce kahverengi bir toprak ardından yemyeşil bir örtüyle kaplanıyordu. İkisi birden Hava'ya baktılar. Hava da ayağa kalktı. Ve göğe doğru yükseldi. Hava onlar gibi değildi. O da uçsuz bucaksızdı ama görünmezdi. Şeffaftı. Ve göğü şeffaflığıyla yıkadı.
Baş liderler artık şekil almışlardı. Gözle görünebilir, elle tutulabilir şekildeydiler. Ama yapabildikleri tek şey buydu. Ve kendi güçlerini kullanarak 6 lider yarattılar. Bunlar; Hakan, Tufan, Adnan, Halil, Mehmet ve Kemal. Üç baş lider, altı lider daha yaratarak, akıllarında ki fikri onlara uygulatabilecekti.
Bu altı lider birbiriyle kan bağı kurdu. Aslında hepsi üç baş liderin zihinlerinde canlıydı, ama boşlukta şekil alamıyorlardı. Üç baş liderin kalpten isteği doğrultusunda şekil alabildiler. Şimdi de onlara hizmet etmeye devam ediyorlardı. Gök gürlemeye başladı. Tüm liderler başını havaya kaldırdı. Ve Gök buyurdu: "Sizler için, Yer bir yaşam yeri yapacak. Ve siz altı lidere orayı pay edecek. Sizler de hakkınızla yöneteceksiniz". Tüm liderler "yaşam yeri" lafından hiç bir şey anlamamıştı. Aslına bakacak olursak yaşanacak tüm her şey daha önceden üç baş liderin zihinlerinde yaşayan bu liderlere aktarılmıştı. Ama bazıları hala olayın farkında değildi.
Yer sarsılmaya başladı. Ve kendisinden parçalar kopardı. Oldukları noktadan bir kaç metre yükseğe çapı oldukça geniş bir yaşam alanı yapmaya başladı. Yer görevini bitirince Hava, elleriyle yaşam yerini tutup koynuna bastı ve etrafını saran, yaşayanlara can vermesi için kalbinden kendisini üfledi. Ardından yine aynı yerine koydu.
Yer, Gök ve Hava bir anda yere çömeldiler. Yaşama ve varolma sebebleri olan liderler karşılarındaydı. Güneş ve Ay. İkisi de tüm liderlerin yanına geldiler. Güneş sönüktü, ay ise parlamıyordu. Güneş aya döndü ve elini uzattı. Ay memnuniyetle kabul etti ve elini sıktı. Sonrasında elleri arasında bir bağ oluştu. Güneş parlıyor, ay ise yavaşça Güneş'ten bir şey alıyordu. Ay buna "Işık" dedi. Ve liderlerden bazıları bu kelimeye aşık oldu. Güneş ile Ay aralarında anlaşma yapmışlardı. Bu anlaşma yakın zamanda yaşam yerinde yaşayacaklar için anlaşılması kolay bir olay olacaktı.
Güneş öne atıldı. "Şimdi sıra toprak paylaşımında. Tüm liderler öne çıksın. Ve kendilerini bana bir anlatsınlar." Arkasında kalan Ay, Güneş'e destek olurcasına başını sallıyordu.
Liderlerden Hakan kendini öne attı. Kendinden oldukça emindi. Önce Güneş ve Ay'a, ardından Yer, Gök ve Hava'ya reverenas yaptı. Sonrasında yüzünü Güneş'e döndü. Ama Güneş canlandığı ve parladığı için gözleriyle Güneş'e bakamıyordu. Bu yüzden yüzü Güneş'te gözleri Ay'daydı. Ve anlatmaya başladı. "Ben Hakan. Göğ'ün zihnindeydim. O bana bir çok özellik bahşetti. Bunlardan ilki gücüm. Ve gücüme güç katabilmem. Onun sayesinde benim hakimiyetimde olan herkes bana ve siz değerli liderlere saygılı kalacak. Sizleri sevecekler..." Hakan konuşmasını tamamlayamadan Ay, elleriyle tamamdır işareti yaptı. Ve Hakan geri çekildi.
Sırada Tufan vardı. Tufan'da Hava'nın zihninden oluşmuştu. Ve başladı kendini anlatmaya: "Ben Tufan. Adımdan da anlaşılacağı üzere Hava'nın çocuğuyum. Böyle cılız göründüğüme bakmayın. Eğer halkım bana ve sizlere hizmet etmezse, tufanlar koparacağımdan eminim." Ay yüzünü ekşitti. "Tufanlar mı?" Tufan ve Hava gülmeye başladı. Hava öne atıldı. "Efendim, adına özel bir rüzgar çeşidi". "Rüzgar" lafını duyan Tufan ve Ay bu kelimeden etkilenmişti.
Tufan konuşmasını bitirince Adnan yine aynı şekilde öne atıldı. Aynı reverens hareketlerini yaptı. Ve kendini anlatmaya başladı: "Kendimi övmeyi sevmem, bu yüzden kusura bakmayın. Beni zihninde Yer oluşturdu. Bu yüzden yerin hakimiyetini almak isterim tabii. Ne kadar büyük olursa o kadar iyi. Halkıma acımayacağım. Yapacakları herhangi bir hata onların yokolmalarına neden olabilir" Ay gülümsedi. Ve Güneş Ay'ın kulağına bir şeyler fısıldadı. "Kalbini mühürlüyorum!" dedi Ay. "Bundan sonra hiç kimseye iyilik yapamayacaksın. Zaten içinde bir iyilik yok. Kalbini söküp attık!" dedi. Ve "kalp söküp atmak" kelimesinden Adnan oldukça hoşlanmıştı.
Halil, Mehmet ve Kemal'de kendilerini tanıttıktan sonra, Ay iyice yükseldi. Ve konuşmaya başladı. "Bu yaşam yerinin adı Nuran'dır. Ve toplam 6 yere bölüyorum. 6 farklı kişi tarafından yönetilecek. Onlarda sizlersiniz. Şimdi, sırasıyla size düşen payları veriyorum." dedi. Ve herkesin payına düşen bölgeyi verdi. Herkes memnun gibiydi ama Adnan hariç. Adnan daha büyük bölge istiyordu ki, ona verilen bölgeyi eliyle tepti. Ve Adnan'a karşı geri kalan tüm liderler cephe aldı. Ağızlarında bilmedikleri dilde bilmedikleri kelimelerle cümleler mırıldandılar. Savaşıyorlardı. Güneş bir anda kızdı. Silüeti üstünde patlamalar yaşandı. Ve savaştıkları yere püskürdü. Yer bir anda yandı ve sonsuzluğa aktı. Liderler kendilerine geldiler. Güneş, Adnan'a döndü ve sinirli bir şekilde "Demek öyle..." dedi. Adnan hala kötülükle besleniyordu ve elinden gelse tüm herkesi öldürmek istiyordu. Güneş devam etti. "Sana verilen bölgeyi yöneteceksin!" Adnan yine bağırdı: "Hayır, daha büyü.." Güneş, Adnan'ın lafını kesti ve "Daha büyük olacak. Ama yerin altına doğru büyüyecek!" dedi. Adnan başıyla onayladı. Ve tekrardan reverans yaptı. Kafasını kaldırdığında geri kalan 5 lidere sinsi sinsi bakmaya devam etti.
Bu Liderler Savaşı'nın başlayacağına bir işaretti sadece o kadar...