Kayıt Ol

Eski Adam ve Kelebek 4

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Eski Adam ve Kelebek 4
« : 30 Mayıs 2012, 14:39:13 »
                                           Eski Adam ve Kelebek
                                                                                                                                      
    -Sen kelebekleri görebiliyor musun evlat?

diye sordu Eski Adam. Baston tutan kuru elleri, üzerinde durduğu  korkuluk gibi görünen bacakları, titriyordu. Bir kitaptan veya şarkıdan kopup gelmiş gibiydi. "Sorunun basiti en çok şaşırtanıdır" derdi eskiler ya Delikanlı da şaşırdı. "Ne demek görebiliyor muyum" diye düşündü. Ama her zamanki gibi kibarlığı bırakmadan, Eski Adama gülümsedi;

   -Evet elbette görüyorum BeyAmca, Peki siz görebiliyor musunuz?

   -Evet dedi Eski Adam kıvançla, övünürcesine. "Biliyor musun bir gün gelip biz görenleri alacaklar."

Gözleri inançla parlıyordu Eski Adamın. Tecrübeli bir savaşçı bu gözlerden korkardı belki ama Delikanlı toy ve mağrurdu. Eski Adamla alay etmesini emretti kibri ve o da itaat etti.

   -BeyAmca niye böyle dedin, Kelebekleri herkes görmez mi ki?

Gözlerinin içinde alay ettiğini belirten minik ışıklar oynaşıyordu. Ama arif olanlar için gözün derinlerinde yanlışın mahcubiyeti, mahzun mahzun, sahibinden bile habersiz parıldıyordu. Eski Adam bunların hiçbirini fark etmeden cevap verdi. Sesi heyecanın etkisi ile şiddetlenmişti. Gözleri uzaklara bakıyordu.
   
        -Hayır evlat hepsi gördüklerini söyler. Ama hiçbiri görmez, yalan söylerler. Ohohoho diye heyecanla güldü, Eski Adam "Kendilerine dahi söylerler bu yalanı. Yalanın en büyüğü kendine söylediğindir derlerdi benim zamanımda” dedi bir anda sakinleşerek, bir saniye sonra az önceki heyecanı geri gelmiş, tam kaldığı yerden hiç durmamış gibi konuşmaya başladı. "Kendi kafalarında bir kelebek oluştururlar ve ona inanırlar. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Neden mi" diye sordu, sesinde hafif bir şaşkınlık vardı.

       Genç neden diye sormadığını söylemek için ağzını açsa da, bir an sonra vazgeçerek dinlemeye ve alay etmeye devam etti. En azından kendisine böyle dedi.

   -Çünkü herkes kelebekleri gördüğünü söyler de ondan evlat. Ve onlar toplumdan farklı olmaktan korkarlar.

İhtiyar sözünün burasında derin bir nefes aldıktan sonra, biraz daha sakinleşerek konuşmasına devam etti.
   
        -Ama bazıları vardır evlat, onlar toplumdan farklı olmaktan korkmazlar. Çok sevdikleri aileleri, onları toplumun söylediği doğrudur diye eğitir. Ve biliyorsun sevdiklerimize inanırız biz. O yüzden de biz kelebekleri ararız her yerde -ihtiyar burada farkında bile olmadan bazıları dediği gruba biz demeye başlamıştı ama bunu o kadar doğal yapmıştı ki pür dikkat dinleyen genç bile bunu fark edememişti- o kadar masumane bir şekilde bakarız ki onlara, sırf bizim için gelirler uzak diyarlarından, güzelliğin ve masumiyetin yaratıkları. Ve biliyor musun bir gün bizleri almaya gelecekler. Bu sözlerindeki inanç, toy delikanlının bile gözünden kaçmamıştı. Eski Adamın sözünü bitirdikten sonra, aldığı derin nefeslerden heyecanlandığı ve yorulduğu belli oluyordu. Delikanlı dikkatini Eski Adamdan alabildiğinde, hastanenin kapısından çıkmış beyaz önlükleriyle kendisine doğru gelen iki kişi gördü.
   
       -Şunlara bak dedi Eski Adam hafiften kıkırdayarak "Bizim gibi olmadıklarını kendilerine hatırlatmak için giyiyorlar o şeyleri"

      Genç bir an Eski Adamın sözüne kulak verdi, komikti gerçekten, gülümsedi bir an. Bir sonraki an ise soldaki sarışını gördü, kıza düzgün görünmek için hemen düzeltti gülümsemesini ve ciddi bir şekilde hemşireyi izlemeye başladı. Hemşire ise onu hiç ciddiye almadan Eski Adamın yanına geldi ve "nasılsın kelebek dayı güzel bir gün değil mi" diye sordu. Adam sessizce onayladı onu, yüzünde huzurlu bir insanın gülümsemesi vardı. Doktor ise hiç durmadan hemşirenin arka tarafını izleyen gencin yanına geldi ve söze başladı.
   
         -Eee nasıldı hastanemiz romanınız için yeterince gözlem yapabildiniz mi bari. Doktor bir anda kendine gelen gence gülümseyerek, "yoksa gözlemlemek istediğiniz başka şeyler var mı hala" diye ekledi. Genç espriyi anladığını belirtircesine gülümsedi doktora. Bunu sadece kibarlık için yapmış olsa da, doktor daha ileri gitmek için bir yol olduğunu düşünerek söze başladı tekrar.
   
         -Onun güzel olduğunu düşünüyorsanız bir de yatakta görmelisiniz

       Doktor gence imalı imalı gülümseyerek baktı. Genç buna cevap vermedi, bir kaç saniyelik sessizlikten sonra, Doktor konuştu yeniden, "Evet isterseniz size kapıya kadar eşlik edeyim, tabi başka bir planınız yoksa diyerek, bir imalı espri daha yaptı. Gencin içten içe esprilerden de, espriyi yapandan da, o yağlı gülümsemeden de tiksinmesi, gülümsemesine engel olmamıştı. "Hayır teşekkürler, başka zamana artık."
Bunun üzerine doktor "Bu taraftan o zaman" diyerek gence yolu gösterdi. Doktor yoldaki sessizliğe dayanamamış olsa gerek ki "E artık kitabınızda bize de teşekkür edersiniz değil mi" diye ekledi. Gene o yağlı gülümsemesiyle. Genç kendini zorlayarak "Elbette efendim" diye cevapladı Doktor'u. En son kapıdan çıktığında o yağlı gülümsemeyi arkasında bıraksa da kendisini hala kirli hissediyordu Delikanlı. "Tımarhaneye başdoktor yapmışlar bir de bunu" diye söylendi kendi kendine. Aklına Eski Adamın önlükler hakkındaki yorumu geldiğinde gülümsedi ve kitabı yayınlandıktan sonra kavuşacağı ünü düşünerek uzaklaştı oradan. Tanrım ne kadar kibirliydi.

-0-0-

     Hastanenin bir köşesindeki kelebek, henüz üzerinde durduğu sarı çiçekten sıkılmış olsa gerek ki zarif bir şekilde havalanıp biraz ilerideki kırmızı çiçeğe doğru kanat çırptı.

-0-0-

       Zaman geceyarısını daha yeni geçmişti, Eski bir Adam sandalyesinde oturmuş pencereden gökyüzünü seyrediyordu. Semadaki tüm yıldızlar gözbebeklerine aksetmişti. Biliyorum dedi kendi kendine, bir gün geleceksiniz. Gözbebeklerinin içindeki o uzayın arkasında, daha derin bir şey yatıyordu. Yıldızların da ötesinde, derin bir kuyu vardı orada. Eski bir adamın inancı vardı orada.
 
-0-0-

       Uzak bir yıldızda kraliçe kelebek kanatlarını çırptı şiddetli bir şekilde. Ardından etrafındaki kelebekler de bir dalga gibi kanat çırpmaya başladılar. Aslında bu kelebeklerin sadece kendilerinin bildiği gizli dilleriydi, Umalım ki bu antik dilde eski Adam için iyi şeyler telaffuz edilmiş olsun. yani daha doğrusu çırpılmış olsun.                                              

Çevrimdışı Galaxie

  • **
  • 375
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Adam ve Kelebek
« Yanıtla #1 : 30 Mayıs 2012, 23:54:38 »
Biraz kısa aslında, ama devam eder misiniz etmez misiniz bilmiyorum, o yüzden yorumumu yapayım, eğer devam ederse zaten okurum :)

Noktalamala işaretlerinde ve imlâda sıkıntılar var. Unutulan noktalar, virgüller ve özellikle tırnak işaretleri hem göz yoruyor hem de okumayı zorlaştırıyor. Olmayan tırnak işaretleri yüzünden diyalogların nerede bittiğini anlayabilmek için ve eksik virgüller yüzünden çoğu cümleyi birkaç kez okumak zorunda kaldım.

Ama konu itibariyle gayet güzel, devam edeceğini varsayarak Eski Adam hakkında daha çok şey öğreneceğimizi umarım. Kelebek güzel seçilmiş bir figür. :)

Spoiler: Göster
Alıntı
Onun güzel olduğunu düşünüyorsanız bir de yatakta görmelisiniz
Espri? Eğer öyle ise -bence- çirkin olmuş. Hangi amaçla olursa olsun bir doktorun (ne gözle bakarsa baksın) bir hemşire hakkında ulu orta böyle bir şey konuşacağını sanmam. Bu sadece doktor-hemşire ikilisi için değil "iş fantezi ikilileri"nin tamamı için de geçerli hatta. Bknz: Patron-Sekreter.


Bir düzenleme yapılsa çok güzel olacak. Kaleminize sağlık.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Eski Adam ve Kelebek
« Yanıtla #2 : 31 Mayıs 2012, 11:16:33 »
Hayır şu anda devam etmeyi düşünmüyorum. Böyle daha güzel görünüyor bence.

İmla konusunda kesinlikle haklısınız, hayatım boyunca onu öğrenmeye çalıştım ama hala başarıya ulaşamadım. Gerçekten üzgünüm.

Kelebekleri bende severim. Aslında uçtuklarını hiç kabullenemedim. Birazda ordan esti bu hikaye :)

Spoiler: Göster
Adamın espri anlayışı öyle ne yapabilirim ki. Çok da iyi bir adam da sayılmaz zaten.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Eski Adam ve Kelebek
« Yanıtla #3 : 01 Mart 2014, 14:45:29 »
"Gri bir odadayım"

Öyleydi...

"Duvarlar taş grisi ile siyah arasında bir renge sahip. 18 adım uzunluk, 7 adım genişlik."

Oda tam olarak o boyda, o renkteydi...

"Oda tamamıyla kapalı. Kapısız ve penceresiz. Ne giriş ne de çıkış yok."

Yoktu...

"İçeride kaynağı belirsiz hafif bir aydınlık var. Tek renk olan taş grisi tamamıyla görülebiliyor."

Görmemek için kör olmak lazımdı.

Kafasını hafifçe eğerek uzun adımlarıyla volta atmaya başladı, 7 adım ileri 7 adım geri. Kelebekler vardı ve ihtiyar biliyordu. O kahrolası bir ihtiyardı.

"Ona BeyAmca dedim. İhtiyar olduğunu düşündüm ama o kahrolası Eski bir adam olmaya devam etti. Nasıl?"

Sert adımlarıyla voltasına devam etti. Elleri arkasında kafası öndeydi.

"20. yüzyıl Türk hapishanesindeyim."

En baştan beri oradaydı...

"Mahkumlar voltaya çıkmış bende aralarındayım. 7 adım ileri, 7 adım geri."

Ne fazla ne eksikti...

"Bahçenin genelini dolduran volta seslerinin düzenli havası düşünmeme yardım edecek"

Ritim kafasını rahatlıkla toplamasını sağladı...

Bütün olanları tekrardan gözden geçirdi.

"O adama ısrarla BeyAmca dedim. O ise gülümsedi ve Eski Adam olarak kalmaya devam etti. Neden BeyAmca olmadı? Neden hayal ettiğim gibi ihtiyar olmadı? Neden etkileyemedim?"

Bazı varlıklara ne kadardır yaşadığını soramazsınız, herkes zamanın etkisinde değildir. Aslında teknik olarak bakacak olursak "Zaman" bir yüksek katlıdır. O yüzden sadece kendisinden aşağıda olanları etkileyebilir. Genç ise Alimdi, Yüksek Katlardan üstündü. Ne kadardır yaşadığı sorusu anlamsızdı.

Hapishane meydanı yemyeşil bir kıra döndü, zaten en baştan beri öyleydi. Ardındansa kasvetli bir mezarlığa, bütün düşünme sürecini o taş mezarların arasında geçirmemiş miydi zaten?

Volta her seferinde devam etti. Biraz daha şiddetli biraz daha kararlı.

Genç varoluşuna tamamıyla zıt olan bu durumdan nefret ediyordu. O bilmek için varolmuştu. O bilginin kendisiydi, gerçeklik bilgiyle varolurdu. O ise herşeyi bilirdi. Kendisini bile...

Ama İhtiyarı bilemiyordu. O kahrolası bir Eski Adamdı.

Genç sert adımlarıyla volta atmakla bir sonuca varamayacağını biliyordu, imkansızdı bu. En baştan beri bu yüzden oturduğu yerden düşünüyordu.

"Bir ziyaret daha" dedi kendince. "Bakalım görelim ihtiyar mıymış Eski adam mı?"

Eski Adamdı

Kahretsin...


Çevrimdışı darrel standing

  • **
  • 51
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Adam ve Kelebek
« Yanıtla #4 : 02 Mart 2014, 14:20:13 »
Okurken etkilendiğimi söyleyebilirim. Gerek kurgu, gerek diyaloglar çok iyi olmuş. Özellikle ilk hikayede, Eski Adam'ın kelebekler hakkındaki diyalogları oldukça etkiledi. Devamını merak ediyor insan.
Tek eleştirim, imla ve noktalamada bazı eksiklikler var. Okurken dikkat dağınıklığına sebep oluyor. Devamını bekliyorum.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Eski Adam ve Kelebek
« Yanıtla #5 : 02 Mart 2014, 16:13:03 »
İlk iki hikaye arasındaki zaman farkının bir çok soruna yol açmasını bekliyordum. Ondan bahsetmemenize sevindim açıkçası :D

İmlayla başım hep dertte. 3. Bölümde daha çok dikkat edeceğim.

Yorumunuz için teşekkürler. :)

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Eski Adam ve Kelebek
« Yanıtla #6 : 02 Mart 2014, 18:42:45 »
Spoiler: Göster
 Hikaye Zaroc evreninde geçmektedir. Ozanın öyküsü için Çift Bıçak Zaroc Bölüm 6'ya bakınız.





Sen kelebek misin?” diye sordu Eski Adam heyecanla. “Beni almaya mı geldin yoksa” diye ekledi umutla.

Gülümseyerek cevap verdi genç “Sanmıyorum BeyAmca” sesinde küçümser bir hoşgörü vardı. Karşısındaki adama karşı saygısızlığını açıkça göstermemesi gerektiği ailesi tarafından ona iyice öğretilmiş olmalıydı. Sarışın Hemşire, Eski Adam’a gösterilmesi gereken tavrın bu olduğunu düşünüyor olsa gerek ki onaylar bir ifadeyle gülümsedi Gence.

“Artık gelseler keşke” dedi Eski Adam özlemle. Sözlerini bitirdikten sonra kaşları hafifçe çatıldı ve birkaç saniye boyunca bir şeyler söyleyeceğini belli eden bir şekilde sessiz kaldı. Başını hafifçe gence kaldırdı ve sorar gözlerle baktı ona, “Peki Kelebek değilsen niye geldin ki bana Alim”

Gencin gözleri küçük bir anlığına şaşkınlıkla dolsa da kendisini toparlaması çok sürmedi.

“Alim ha. Sevdim bunu” diyerek şaka yaptı Hemşireye doğru. Hemşire kibarlık gereği yapmacık bir gülümseme gösterdi şakaya. Gençten nefret ediyordu.

“Amcacım bugün buraya aşktan bahsetmeye geldim.  Bir roman yazıyorum da dün geldiğimde pek konuşamamıştık hatırlarsan” Hatırlayacağından şüpheliymiş gibi sormuştu bu soruyu. Eski Adam ciddiyetle salladı başını.

“Anlıyorum”

Genç bundan da şüpheli olsa gerek ki konuşmaya devam etti, “Yani bence Delilikle aşıklık arasında çok ciddi benzerlikler var. Hatta bana kalırsa aşkın kendisi zihinsel bir bozukluktur. Beyindeki kıvrımların arasındaki bir tür kısa devredir belki de. Bu yüzden bu sorunun sorulacağı en doğru kişi sizmişsiniz gibi geldi bana.”

Hemşire Eski Adama doğrudan deli diye hitap edilmesinden rahatsız olmamış gibiydi. Sahnedeki bir aksesuar gibi sessizce duruyordu.

Eski Adam ciddiyetle dinliyordu Genci. Tekrar “Anladım” dedi. “Biraz daha bahsetsene bu kitabından.”

Genç aynı küçümser ifadeyle gülümsedi ve hemen ardından konuşmaya başladı. “Hikayem daha ateşin bile icat edilmediği bir toplumda geçiyor. Ana karakter Ozan denen kör bir adam. Bu adam güneşe aşık oluyor ve sonunda kendisini güneşin yolunda feda ediyor.”

Eski Adam ciddiyetle dinliyordu. Genç devam etti,

“Ya aslında tüm kurgu ve teknik detaylar hazır da, bu ozanın güneşe aşıkken neler hissettiğinden emin olamıyorum. Yani bir insan nasıl görmediği bir şeye aşık olabilir ki?”

Bu kısımda açıklama isteği duymuş olsa gerek ki ekledi,

“Tabi şimdi o karakteri benim yazdığımı, onun nasıl mümkün olamayacağını düşündüğümü sorabilirsiniz. Ama yazarlık böyle bir şey işte. Bazen karakterleri yazıyoruz, ama onları anlamak yazmak kadar kolay olmayabiliyor.”

Sesi kibir doluydu, kendisinden çok memnun olsa gerekti. Eski Adam kibri ve küçümsemeleri fark etmemiş gibi dinledi Genci. Sözü bittiğinde ise derin bir nefes alarak hikaye anlatır bir tonda konuşmaya başladı.

“Ozanı hatırlıyorum. Zaroc’un ilk kurbanlarından biriydi. O kadar çabuk heder edilmemeliydi bence. Yazar ondan biraz daha bahsetmediğine hep pişman olmuştur zaten.”

Genç sözlerin saçmalığına şaşırmamış gibiydi. Özellikle Zaroc kelimesinde gözleri bir an kısılmış sonra eski haline geri dönmüştü. Eski Adam sonradan hatırlamış gibi ekledi,

“He bu arada sen Zaroc’a hazır mısın?”

“Kesinlikle” diye tısladı genç dişlerinin arasından. Nefret doluydu vücudu. “Şimdi ozandan bahset ihtiyar.”

Eski Adam gülümsedi ve anlatmaya başladı.

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Adam ve Kelebek 3. Bölüm Eklendi
« Yanıtla #7 : 04 Mart 2014, 19:25:13 »
İlaçlar nedeniyle zaten bulanık olsn zihnimi iyice bulandırdı 3 kez okudum baştan sona :) sonra anlamış ve zevk almış bir şekilde ozanın hikayesine gittim devam edelim lütfen bu hikaye fena sardı beni ellerinize sağlık beklemedeyim.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Eski Adam ve Kelebek 3. Bölüm Eklendi
« Yanıtla #8 : 05 Mart 2014, 18:27:54 »
Okuduğunuz için teşekkürler. Yeni bölüm de en yakın zamanda yolda. :)

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Adam ve Kelebek 3. Bölüm Eklendi
« Yanıtla #9 : 05 Mart 2014, 19:28:33 »
Ozan mum alevine aşık olmuş pervane böceğini anımsattı. Zaten aşk yanmak değilmi sevgili grikunduz? Yüreğine sağlık.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Eski Adam ve Kelebek 3. Bölüm Eklendi
« Yanıtla #10 : 04 Nisan 2014, 21:46:37 »
Ozanı yeniden işleyeceğini söylediğinde böyle harika bir dönüş beklemiyordum, çok iyi gidiyorsun, ellerine sağlık.
May the force, be with you.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Eski Adam ve Kelebek 4
« Yanıtla #11 : 21 Mayıs 2014, 10:04:10 »
Spoiler: Göster
 @Duhan ne güzel özetlemişsin ama :)

@Wanderer Teşekkürler. Biraz yavaş olsa da devam ediyorum  :D





Eski Adam ve Kelebek 4. Bölüm
Yağmur Başladı dedi Genç.

Su damlacıkları ipil ipil dökülmeye başladı gökten. Eski Adam gülümseyen gözlerini yağan damlalardan hiç de sakınmadan göklere dikti. Sanki her damla gülümsemesini daha da genişletiyor gibiydi.

 "Yağmur bu" dedi. "N’apacağını hiç bilemezsin."

Sinir ve kibir dolu bir sırıtma belirdi Gencin gözünde.

"Sen bilemezsin İhtiyar. Ben olanı bilir olacak olanı ise olmuşta görürüm."

İhtiyar cevap üzerine gülümsedi. Elinin işaret parmağını hafifçe ileriye uzatarak bir su damlasının eline konmasına izin verdi. Damlacık, Eski Adamın buruşuk parmaklarına masum bir öpücük kondururcasına, hafifçe konmuştu. Kelebeklerine baktığı sevgi ve ilgiyle baktı damlacığa Eski Adam. Damlayı tutan elini gözlerine yaklaştırarak yeni bir oyuncak bulmuş bir çocuk edasıyla damlacığı ilgiyle izlemeye başladı.

Bir süre sonra tekrar söze başladı. Sesinin hafif dalgın tonu ilgisinin hala damlada olduğunu gösteriyordu.

“Bu damlayı hatırlıyor musun?”

Genç, beklemediği bir soruyla karşılaşan bir din adamının savunmasıyla gerildi bir anda.

"Birinin...."

Sözünü bitirmesine fırsat vermeyen Eski Adam araya girdi.

"Bu Ozanın damlası. Annesi tarafından ölsün diye ormana terk edildiğinde, görmeyen gözlerine rağmen cesurca ormanda birilerini beklerken dudaklarına hayatının ilk öpücüğünü konduran o yağmur damlası bu. Ona dışarıda güzel şeylerin olduğunu anlatan bir yağmur damlası. Ozana sevginin ne olduğunu öğreten yağmur damlası..."

"İki yağmur damlası arasında fark varmış gibi konuşuyorsun İhtiyar” diye terslendi Genç. “Hepsi aynı molekülden oluşuyor. Arada sırada taşıdıkları mineraller değişse de iki su parçacığı arasında fark yoktur.”

“Belki de yoktur” dedi Eski Adam. “Ama ben herşeye rağmen bu damlacığı çok iyi hatırlıyorum.”

“Ozan bu damlacık olmadan ozan olamazdı biliyor musun. “

Genç bildiğini ispat etmek istercesine atıldı.

“Doğar doğmaz dudağına düşen yağmur damlasını sevgi göstergesi sanan aptal bir veletti işte. Bu damladan başka herhangi bir damla da olabilirdi. O aptal veledin iki damlayı birbirinden ayıracağı hassasiyeti olmadığını biliyorum.”

Eski adam gülümseyerek damlanın toprağa damlaması için hafifçe eğdi elini. Damla elinden kopup yere düşerken, usulca oturduğu sandalyeden gence baktı. Kucağındaki battaniye, yağan yağmura rağmen kuruluğunu koruyor ve huzurlu bir eski adam portresi çiziyordu elinden geldiğince.

"Belki" dedi Eski Adam. "Belki o da bir zamanlar sıradan bir damlaydı Alim. Ama o gün, o dudağa damladığında bir yaşamı değiştirdi, bütün evreni etkileyecek bir aşk için hayati bir adım attı. Bozulmaya mahkum bir evreni kurtarmak için üzerine düşeni yaptı ve ozanın kalbini yumuşattı. Düşünsene, Ozanın kalbinin yumuşamadığını, tam tersine terkedilmişliğin sertliği ve nefreti ile dolduğunu. O koca kalpte bütün evrenden nefret etmeye yetecek kadar boşluk vardı. Ve bu damlacık o kalbi sevgiyle doldurup taşırdı. Ve sen buna rağmen bu damlaya sıradan diyorsun.

Genç bunun üzerine nefret dolu gözlerini Eski Adama dikti işaret parmağını yağmur damlacığına uzattı. Bir an sonra dudağına şeytani bir gülümseme oturtarak konuşmaya başladı.

"Hayır İhtiyar" dedi. "Yanlış biliyorsun. Olaylar öyle gelişmedi." Sözlerine başladıktan sonra dudakları nefret ve kıskançlıktan iyice gerilmiş, gözlerinde deliliği andıran ışıklar oynamaya başlamıştı. Yağmur damlacığını gösteren parmağı içinde kabaran siniri gösterircesine titremeye başladı.

"Hiç mi izlemedin yoksa olanları. O yağmur damlacığı normal değildi"

O yağmur damlacığı normalden başka her şeydi.

"Tıpkı o gün yağan yağmurun normal olmaması gibi."

Eğer insanlar kaydedebilseydi o yağmurun var olmuş en alışılmadık yağmur olduğundan bahsederlerdi.

"O gün asit yağdı İhtiyar."

O gün asit yağmıştı.

Genç sözünün burasında hafifçe kıkırdamaya başladı. Gözlerindeki kıskançlık yok olmuş, yerine zafer kazanmış bir komutanın mağrur ifadesi oturmuştu.

"Ve Ozanın dudağına düşen o damlacık da serin ve tatlı bir damlacık yerine ona hayatındaki en büyük acıyı yaşatan kudretli bir asitti."

Ozan, hayatında bir daha asla bu kadar büyük bir acı yaşamayacağından emindi. Hayata geldiği ilk anda acıların en büyüğü ile karşılaşmıştı

"Ve senin de dediğin gibi o güçlü kalbi, ölmesini engelledi. Ama bu dünyadaki ilk gününde acıların en büyüğünü yaşadığını asla unutamadı."

Ozan çığlıklar atarak ağlamaya başladı sarıldığı kundağında. Dünyaya geldiği ilk gün acıların en büyüğünü tanımış ve hayatta kalmıştı. Bir daha asla böyle bir acı çekmeyeceğini ve bu acının bir benzeri olmadığını biliyordu. O damlanın sadece onun için varedildiği ve onun canını yakmak için gönderildiğine emindi. Kundakta yatan çocuk ne yaptığının farkında bile olmadan bir yemin etti o ormanın içinde. Olacak olanı olmaya itecek bir yemin.

Ozan bu dünyadan ve içindeki her şeyden nefret ediyordu.

Eski Adam bildik bir ifadeyle gülümsedi.

"İnsanların güzel bir sözü vardır Alim. Kaderinden kaçarken aslında tüm yaptığın ona doğru yol almaktır sadece."

Gencin, bu sözleri duyacak hali yoktu. Yere çökmüş acılar içinde kıvranıyor çığlıklar atıyordu.