Kayıt Ol

Göktengelenler

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Göktengelenler
« : 08 Mart 2015, 14:14:42 »
                                                               Göktengelenler

                                                                    Bölüm 1



    


 Göğü yaran bir ışıkla birlikte gölde yansıyan görüntü her zamanki dehşet vericiliğini koruyordu. Sargoth’ un laneti bekçilerin üzerine puslu bir dehşetle iniyordu. Işık yavaş yavaş solduğunda Bekçibaşının gür sesi duyuldu.
 
" Bekçiler! Ateş serbest!"

 Ön sıralardan fırlayan alev yağmuru ruhgölünün dehşetengiz görüntüsünü örtmede pek de yardımcı olmuyordu. Göktengelenler tek tek devrilmeye başladığında saldırma sırası da onlardaydı.

" Kromanu makkaross !"

 İnsanların sırrını hala çözemediği bu ilginç dilde bu emir göktengelenlere saldırmalarını emrediyordu. Göktengelenler atağa kalktığında olağanüstü hızlarıyla bekçi sıralarına ulaşmışlardı bile. Korkuyla karışık tiksinme duygusu tüm safları tek tek dolaşıyordu. Son bir ok yağmurunun ardından düşen göktengelenlerin üzerinden atlayan ırkdaşları mızrakların savaşa katılmasıyla bir bir dökülmeye başladı. Ön saflara saldıran yaratıklar keskin ve zehirli tırnaklarıyla bazı bekçileri öldürmeye başlamıştı bile.

" Sence bu saldırılara daha ne kadar dayanabiliriz usta?" diye sormuştu Will Sargoth' un yüksek surlarında.
" Sargoth düşene ve insanlık bitene kadar evlat. Sonsuzluktan gelip sonsuzluğa gider bu varlıklar. İnsan gücü şimdilik bunların çok çok üstünde fakat bu her an değişebilir."

 Son göktengelen de öldüğünde bekçi başı zaferi ilan etmişti. Korkudan dili tutulmak üzere olan mızrakçılar yere yatmış göğüslerinden fırlamak istercesine atan kalplerini sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
" Sayımcılar sayımı başlatın! "
Sayımcılar her zamanki gibi göktengelen sayısını 267 olarak ilan etti. Ölen bekçi sayısı ise 18 idi. Bu her zamankinden daha fazla bekçinin ölmüş olduğu anlamına geliyordu.

" Hadi will yatma zamanı. Yarın büyük gün ne de olsa. "

                                                                ***

Sargoth un efsanevi görüntüsüyle birleşen güneş şölen havasına yaraşır bir şekilde parlıyordu. Will her zamanki gibi erkenden kalkmış, kahvaltıyı hazırlıyordu. Bugün şölen günüydü ve askerler hariç herkes bugün tatilin tadını çıkarıyordu. Tabi okçubaşının çırağı olarak onun tatil gibi bir lüksü yoktu. Kahvaltının ardından okçubaşı kıyafetiyle dışarı çıkan John ona talim emri vermişti ve bu yapılması zorunlu bir görevdi. John kurallar konusunda taviz vermeyen bir adamdı.
 Ona özel olarak yapılan Kısa yayıyla talime başlayan Will her zamanki gibi oflayıp pufluyordu. Bugün şölen günüydü ve o hariç bütün çocuklar dışarıda oyun oynuyordu. Şölen tam anlamıyla saat ikide başlayacak ve kral saat üçte bu bölgeye yani dikbayıra gelecekti. İnsanlara bölgelerine göre saat verilmişti böylece herkes kralı kendi bölgelerindeyken görme şansına erişecekti. Aslında kral bu bölgeye gelmemeyi düşünüyordu fakat okçubaşının rütbesi buraya gelmesini mecbur kılıyordu. Okçubaşı saray çevresinde yaşamak varken bu fakir bölgede ne halt ediyordu? John bazen fazla mütevazı oluyordu doğrusu.

Will yeterince atış yaptığına kanaat getirip kendini sokağa attığında çalan çan saatin bir’ e geldiğini söylüyordu bu da ustası gelmeden önce yaklaşık bir saati var demekti. İleride bölge kasabı Deli Martin vardı ve yanından geçerken selam verdi. Ustasının selam vermek konusundaki katı kuralları onu buna zorluyordu. Martin bölgede sevilmeyen bir adamdı ve bazıları onun bozuk et sattığını ileri sürüyordu. Bu pek çok kez olmuştu ve denetlemeye gelen adamlar her zaman suçlamaların asılsız olduğunu söyleyip insanları azarlamışlardı. Tabi Will Martin' in adamların cebini doldurduğundan şüpheleniyordu. Hemen ileride fırın vardı ve fırıncının oğlu Ray elindeki topu fırın duvarına atıp tekrar eline alıyordu.

" Naber Ray? Canın sıkkın gibi? "

" Babam çocuklara katılmama izin vermiyor. Bıktım artık şölen gününde de çalıştırıyor beni! "

Fırıncı da aynı ustası gibi katı kuralları olan bir adamdı ama iyi bir insandı.
" Onunla konuşmamı ister misin? "
" Bunu yapar mısın Will? "
" Tabi neden olmasın ?"

Okçubaşının çırağı olmak bu gibi durumlarda işe yarayabilirdi. Bazen okçubaşının bölgebeyinden bile daha sözü geçen bir adam olduğu söylenirdi ve John gibi bir adamın çırağı olarak o da bu havayı gerektiği zaman kullanmıyor değildi. İçeri girmesiyle çıkması bir olan Will Ray' e müjdeli haberi getirdiğinde Çocuk mutluluktan havalara uçuyordu.

" İzin aldığımıza göre dönen fıçıya gitmeye ne dersin? "
" Yuppii derim! "

Dönen fıçı bu bölgenin belki de tek meşhur yanıydı. Büyükçe bir fıçının içine giren çocuklar fıçıyı döndüren mekanizma sayesinde en az dünden kalma bir hale gelecek kadar dönüyordu. Aletin heyecanıyla zamanın nasıl geçtiğini anlamayan Will çan sesiyle hemen evine koştu ve kapı eşiğinde onu sinirli bir yüz bekliyordu.

" Neredeydin Will? "
"Ray ile birlikte dönen fıçıdaydık. "
"Dönen fıçı mı? Will artık çocuk gibi davranmayı vazgeçsen iyi olur. 15 yaşına geldin ve 2 senedir çırağımsın babanın son sözlerini unutmasan iyi edersin. "

İşte bu Will için yeterdi de artardı bile. Babasının son sözleri... Will in her zaman kendisi gibi okçu birliğinin komutanı olmasını ve okçubaşının yanında eğitim almasını istemişti. John un en yakın arkadaşlarından biri olduğu için de yıllar önce çıkan bir savaş sırasında ölmek üzereyken Johndan Will' e eğitim vermesini istemişti.

" Özür dilerim usta bir daha olmaz. "
" Her neyse üstünü değiştirsen iyi olur. Birazdan kral buraya gelmiş olur.

Kral görkemli kıyafetiyle bölgeye adımını attığında insanlar evlerinin önünde kralı bekliyordu. Kral bu geleneği alçakgönüllülükle sürdüren belki de ilk kişiydi. Diğer krallar gibi kibirli olmayan Saradis halkını hevesle selamlıyordu. Uzun boyu ve kaslı gövdesiyle herkesi büyülüyordu. Beklendiği üzere John ve Will in yanına geldiğinde muhafızlarına durmalarını emretti.

" Okçubaşı! "
" Kralım. "
Birbirlerini selamlarken Sargoth kurallarınca sadece rütbelerini söylüyorlardı.

" Okçubaşının çırağı! "
" Kralım. "
Beceriksizce eğilen Will hayatında ikinci kez kralı görüyordu. İki yıllık çıraklığı hayatını derinden değiştirmişti.  

“Sana her zamanki gibi saray çevresine taşınma teklifiyle geldim John. Bilirsin seni severim. Burada saraydan uzakta yaşıyor olman hepimizi üzüyor. "
" Kralım üzülerek teklifinizi yine reddetmek zorundayım. Ben okçubaşı olarak kendimi sizin yakınlığınıza layık hissetmediğim sürece burada yaşamak zorundayım efendim. Eğer kendimi buna layık hissedersem sizin yanınızda biteceğime şüpheniz olmasın efendim."
" Sen bilirsin John. Sana iyi şölenler dilerim. Bu arada şu katı kurallarından çıkıp artık içmeye başlamanın da vaktidir. Böyle bir fırsat yılda bir kere yakalanır ve kralın olarak bugün sana içmeni emrediyorum. "
" Emriniz kanundur majesteleri. Az da olsa içeceğime emin olabilirsiniz. "
" Güzel. Ya sen nasılsın çırak? Ustan artık yaşlandığına göre her an onun yerine geçmeye hazır olmalısın. "
" Çok iyiyim efendim. Sizi gören gözlerim siz gidince bakmaya değer başka ne bulabilir bilmiyorum. "
" Aferin çırak. Ustandan nezaketi çok iyi öğrenmişsin. Ustanın içip içmediğini seneye geldiğimde öğreneceğim ona göre. “Devam! "

Kral dolaşmaya devam ederken Will ustasının kralın emrini yerine getirip getirmeyeceğini merak ediyordu.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: GÖKTENGELENLER
« Yanıtla #1 : 08 Mart 2015, 14:48:03 »
Yazımla ilgili:
             Tabi Will Martin' in adamların cebini doldurduğundan şüpheleniyordu.                                                 

''Tâbi'' ve ''Tabii'' kelimelerini tam oturtmamışsınız gibi geldi bana. Bir bakmanızı tavsiye ederim.  :-\

" Bunu yapar mısın will? " /  yani dikbayıra gelecekti.  / üzereyken Johndan Will' e eğitim

Özel isimlerden sonra kesme işareti, baş harflerin büyük olmaması gibi hatalarınız var. Hikayeyi ya dikkate alarak yazmamışsınız ya da hiç redaksiyon yapma zahmetinde bulunmamışsınız maalesef.

“Sana her zamanki gibi saray çevresine taşınma teklifiyle geldim John. Bilirsin seni severim. Burada saraydan uzakta yaşıyor olman hepimizi üzüyor. "
" Kralım üzülerek teklifinizi yine reddetmek zorundayım. Ben okçubaşı olarak kendimi sizin yakınlığınıza layık hissetmediğim sürece burada yaşamak zorundayım efendim. Eğer kendimi buna layık hissedersem sizin yanınızda biteceğime şüpheniz olmasın efendim."
" Sen bilirsin John. Sana iyi şölenler dilerim. Bu arada şu katı kurallarından çıkıp artık içmeye başlamanın da vaktidir. Böyle bir fırsat yılda bir kere yakalanır ve kralın olarak bugün sana içmeni emrediyorum. "
" Emriniz kanundur majesteleri. Az da olsa içeceğime emin olabilirsiniz. "

Bildiğim kadarıyla Kral gibi şahsiyetlere belli bir kalıpla seslenilir, Majesteleri yahut Lord vb. dendiyse o kalıpta devam edilmesi gerekir, arkadaşmış gibi değil, özellikle halk içinde. Efendim, Lord anlamında kullanılsa da Majesteleri ile çok saçma olur.

Bence akıcı bir yazımın var ama basit bir dil. Pek başarılı betimlemeler göremedim, canlandıramadım kafamda.

Kurgu hakkında:

Bekçi yavan bir kavram geçtiği yere göre, ''Nöbetçi'' daha uygun olabilirdi.

Bence basit bir kurguydu, pek yaratıcılık göremedim. Sanki popüler kültür etkisinde kalmış bir şeyler okuyordum, on beş yaşında bir ergen Kraliyet işlerine karışacak falan. :)
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı kargasiz

  • ***
  • 428
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: GÖKTENGELENLER
« Yanıtla #2 : 08 Mart 2015, 14:57:07 »
Betimlemeleri canlandırmak çok zor oldu kafamda ama okçularla göktengelenler arasında yaşanacakları hayal ettim. İlk bölümde bu konuya girseydiniz daha etkileyici olabilirdi. Anlam bakımından akıcı olsa da kurguda biraz eksiğiniz var gibi.

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: GÖKTENGELENLER
« Yanıtla #3 : 08 Mart 2015, 15:11:17 »
Light,

Yorumun için teşekkür ederim.

Öncelikle hatalar hakkında genel konuşacağım. Hikayenin konusu bir hafta önce aklıma gelmeye başladı. Çeşitli kitaplardan benzetmelerde içererek ortaya karışık kurgu yapmak istedim ama kesinlikle hiç birine bağlı kalmadım. Hikayeyi yazmam da bugün başlayıp yine bugün bitti ne kadar düzeltmeye çalışsamda sürekli bir yerleri atlıyorum. Bu yüzden yazım hatalarında haklısınız.
Kurguya gelecek olursak aklıma göktengelenler diye bir şey geldi bu sabah. Ben de neden olmasın dedim ve bir krallıkla birlikte bunu yazdım. Şimdi neden bekçi oldu demişsin. Bu ileride yazmak istediğim bir şey aslında. Nöbetçi bir anda ortaya çıkabilecek saldırılar için uygundur. Ama bu saldırılar düzenli oluyor. Onu daha sonra anlatacağım.
Krala hitap konusunda da dikkat esersen rütbelerine göre selam veriliyor dedim orada farklılık olsun istedim. Kralın rütbesi kraldır okçubaşının okçubaşıdır.
15 yaşındaki will kraliyet işlerine karışmayacak seni temin ederim. Popüler kültür bazen usandırsa da iyi yanları da var. Will hikayede okçubaşının ölmesi halinde yerine geçececek  kişi konumunda.
Bu sadece girişti eleştirilerini göz önüne alarak ikinciye daha çok uğraşacağım ama bu kez öylesine demiyorum kesinlikle uğraşacağım.
Teşekkür ederim yorumun için.

Kargasiz,
Sana da teşekkür ederim okuduğun ve yorumladığın için.
Yukarıda yazdıklarım aynen geçerli. Bu girişti. Kurgu daha yeni başlıyor.

Çevrimdışı seabiscuitxx

  • **
  • 60
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Göktengelenler
« Yanıtla #4 : 08 Mart 2015, 16:51:27 »
Eleştiriye başlayayım taze balık için :) Tabi ki hikayeyi kastediyorum. Anlatımda bazı aksaklıklar var. Nerede dersen tek tek uzayabilir ama genel olarak yaptığın şu. Sol elinle sol kulağını rahata tutacakken sağ elini kafanın üstünden uzatarak tutmaya zorluyorsun. Bazı cümleler daha basit olabilirdi.

Bugün şölen günü, şölen havası, bugün şölen günü...tekrarlar tekrarlar...

Çocuğun şölene gidemeyip dükkanda kalması kendime ait bir anımı depreştirdi. Hoşuma gitti.

Diyaloglar adeta bağırıyor. Biliyorum diyalog yazmak kolay değil ama üzerinde çalışılmalı. Betimleme yetersiz. Merak uyandırma dozu biraz daha artırılmalı.

Gökten gelenlerin okla vurulması beni düşündürdü. Hani gökten gelenlere hep insanüstü güç vehmederiz ya belki ondan takıldım bilmiyorum. Gökten geleni durdurmak için sihirli kalkanlar, büyü de olabilir ya da Gandalf gibi özel güçlere sahip varlıklar ne bileyim belki daha iyi bir fikir...

Yazan ne yazarsa yazsın emek önemlidir çünkü damdan düşenin halini damdan düşen anlar. Eline sağlık.

Bu arada Saradis şu cüceleri eğiten komutan değil miydi?
Ölüm sadece başlangıçtır.

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Göktengelenler
« Yanıtla #5 : 09 Mart 2015, 07:04:03 »
Eleştiriye başlayayım taze balık için :) Tabi ki hikayeyi kastediyorum. Anlatımda bazı aksaklıklar var. Nerede dersen tek tek uzayabilir ama genel olarak yaptığın şu. Sol elinle sol kulağını rahata tutacakken sağ elini kafanın üstünden uzatarak tutmaya zorluyorsun. Bazı cümleler daha basit olabilirdi.

Bugün şölen günü, şölen havası, bugün şölen günü...tekrarlar tekrarlar...

Çocuğun şölene gidemeyip dükkanda kalması kendime ait bir anımı depreştirdi. Hoşuma gitti.

Diyaloglar adeta bağırıyor. Biliyorum diyalog yazmak kolay değil ama üzerinde çalışılmalı. Betimleme yetersiz. Merak uyandırma dozu biraz daha artırılmalı.

Gökten gelenlerin okla vurulması beni düşündürdü. Hani gökten gelenlere hep insanüstü güç vehmederiz ya belki ondan takıldım bilmiyorum. Gökten geleni durdurmak için sihirli kalkanlar, büyü de olabilir ya da Gandalf gibi özel güçlere sahip varlıklar ne bileyim belki daha iyi bir fikir...

Yazan ne yazarsa yazsın emek önemlidir çünkü damdan düşenin halini damdan düşen anlar. Eline sağlık.

Bu arada Saradis şu cüceleri eğiten komutan değil miydi?

Yorumun için teşekkür ederim.
Öncelikle Saradis cüceleri eğiten adamdı ama burdaki o Saradis değil. Saradis ismi hoşuma gittiği için yine kullandım. :P

Yine hatalar aynı gibi. Kurgu düzelicek inşallah. Göktengelenlerin okla vurulması güçsüzlüklerini gösteriyor yıllardır insanlar onları öldürmede sıkıntı çekmezken yavaş yavaş çekmeye başlayacaklar. Yorumun için tekrar sağol :)