Kayıt Ol

Gün Ağrısı

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Gün Ağrısı
« : 24 Şubat 2015, 16:52:46 »
Çimene oturmuş, karşıya geçmeye çalışan şu yaşlı adama bakıyorum. Buruşuk derisiyle ve gittikçe derinleşecek olan bakışlarıyla yola bakıyor. Ne düşünür, ne hayal eder? Yaya geçidinin sarı çizgilerine basıp karşıya geçmek mi bu kadar düşünmesine neden olan yoksa anımsadığı bir anı mı? Bakışları geçmesine izin veren ışıkla beraber bozuluyor. Yürüme vakti. Aksak adımları ardındakileri önüne geçiriyor. Aldırmıyor, gözleri yolun karşısına kilitlenmiş. Yürüyüşüne daha da dikkat ediyor artık. Düşse bir daha kalkamayacak, kimse yardım etmeyecek gibi duruşuna önem veriyor.

- Hadi kalk, böyle giderse yetiştiremeyeceğiz.

İrkilerek gözlerini daldığı noktadan ayırıyor. Kalbi normal bir insanınkinden daha hızlı ve sesli. Kulakları tıkandığı için gelen arkadaşının diğer dediklerini duymuyor. Kafasını evet anlamında sallıyor. Elleriyle yüzünü ovuşturup ayağa kalkıyor. Konuşması için bir neden yok. Silkeleniyor. Fırçasını alırken gözleri biraz önceki yaşlı adamı arıyor. Gitmiş. Kulakları kalbinin dinmesiyle yeniden korna sesleriyle doluyor. Sıkıca kavradığı fırçayla geçmişin izi kanları siliyor.

- Kaç zaman oldu 30 mu?

İki kişi çalışıyorlar bugün, Berk ve O. Berk’in ismi garip geliyor hep. Berk dediğin böyle işlerde mi çalışır diye düşünüyor. Berk. Fazla muhabbeti olmadığından soramıyor da ne okudun diye. ”Ayıptır, belki okumamıştır” düşüncesi engelliyor O’nu.

- Bu yıl 20 olacak, yaşımın yarısına denk.

- Ben yeni başladım. İlk seninle çıktım işe yani. Yazın zordur di mi? Zorlanmışsınızdır. Allah’tan ben kışa denk geldim. Belki yaza durmam çıkarım. Gencim daha be abi. Bize yer çokta hala eşek gibi çalıştırıyorlar. Devlet iyidir ama bakalım, önüme fırsat gelirse kaçırmam.

Devlet iyidir. Su verir aş verir yol yapar seni alır da istediği yöne çevirir. Devlet iyidir ve kuranlarda bir o kadar iyi. Söz yapar, tarih yapar, göz çıkarır göze girer. Söz çıkarır ipe gerer. Devlet iyidir ve ölenler de bir o kadar iyi.

- Ne oldu abi daldın yine?

- Bir şey yok boş ver beni. Bak şurada da az bir şey kalmış.

-Gördüm, burası bitsin oraya da el atarım… Abi be bir su alır mısın şu bakkaldan ben de buraları halledeyim he?

-Tamam.

Berk elini cebine atarken durdurup yürümeye başlıyor. Su da alamayacaksak bir çocuğa ne diye yaşlanalım diyor, yine içinden. Yolu geçip bakkala giriyor. Ellili yaşlarında bir kadın karşılıyor onu. Hafif tebessüm, hafif sakız kokusu. Televizyondan gelen haber sesi. Kaç kişi ölmüş bugün. Neden ölmüş? Sorsa birkaç muhabbet edecek ama kadınla uğraşmak, dakikalarını burada öldürmek istemiyor. Hiçbir şey söylemeden selamlamak için küçük bir baş hareketi yapıyor ve arkadaki dolaba gidiyor. Bir tane alıp, geri, Berk’in yanına dönüyor. Kaç dakika harcadı işinden ayrı belli değil. Huzursuzlanıyor düşününce.

- Berk, sen biraz dinlen ben devam edeyim. Gittikçe az kaldı zaten yetiştiririz.

Ellerinin nasırlarını ilk defa hissediyor bugün. Özlemiş. Çalışmaya koyulup diğer şeyleri unutuyor. Artık sadece kan izleri ve O.

Eve dönüş yolunda otobüsün yarısını Berk’le gidiyor. Muhabbet ediyorlar. Fazla değil. Birkaç soru cevap. Nerede oturduğunu, okulu bıraktığını öğreniyor. Zorlanıyor. Kendini düşünüyor Berk’e bakıp. Büyük hayalleri var çocuğun. Açıktan tekrar okumak istiyormuş. Lise 4’ten devam edecek sonra da üniversiteye gidecekmiş. Yapı'ya daha iyi hizmet etmek istiyormuş. Para biriktirmek için girmiş bu işe. Yeni yasalara zaman var, o da biliyor. Yol biterken vedalaşıyorlar. Yarın yine aynı saatte buluşacaklar. Teyfik geç kalınca bağırıyor çünkü. Şimdi kafasını cama dayamış düşünüyor. Böyle mi bitecek hayatı. İş, ev, karısı, komşular, akşam haberleri, kahve, faturalar, futbolcular (milyon dolarlık, bazıları euro), mankenler, sokak, çöp, şehir, yer, kan, iş, ev, karısı…

Dışarıda kendi evini görüyor. Bir aylığına şimdilik onun burası, sonra ne olur bilinmez. Işıklar açık, pencereler, perdeler kapalı. Karısı yemeği hazırlıyordur. Otobüs hızlıca geçiyor. Bir saniye sürmüyor evini görmesi, kalkıp hızla birkaç kere düğmeye basıyor. Bir sonraki durağa kadar ayakta bekliyor. Sinirli, kendisine mi şoföre mi belli değil. Bu kadar düşünmemeliyim diyor kendine. Durakta indiği gibi koşmaya başlıyor geriye doğru. Atlasam mı şu yola diye geçiriyor içinden. Karısını unutuyor. Hatırlayınca daha hızlı koşuyor. Rüzgar yüzüne değdikçe hızlanmak istiyor.

Yorgun varıyor bugün eve, çoğu koşması yüzünden bu yorgunluğun. Ama bu yüz, görünce içini yeyip bitiren huzursuzluğu tek gülümsemesiyle bitiren bu yüz karşılıyor onu. Artık aklında ne yorgunluğu var ne de kanlar. Yemeğini yeyip hanımının yanına oturuyor. Muhabbet ediyorlar birkaç dakika, susuyorlar. Meyve yiyorlar. Çocukları yerine televizyonları var saatlerini harcadıkları. Şimdi onu da kapatıyorlar ve odalarına çekiliyorlar.

Saatin sesi vurdukça zihni ayılmaya başlıyor. Kalkıp, üzerini giyinerek dışarı çıkıyor. Otobüsle belediyeye oradan da Berk’le çalışacakları meydana…

- Amma olay çıkmış duydun mu abi?

Ne zaman konuşacak diye beklerken soruyor Berk bu soruyu. Çocuğu az çok tanımaya başlıyor artık. Sevip sevmeme kararını erteliyor.

-  Yok, nerede duydun?

- Televizyonda abi gece haberlerinde verdiler. Şu isyancılar devletle kapışmış yine. Dün temizlediğimiz yer…

- Ben haber izlemem, işime engel oluyor. Kim ne yapmış söylemesen. Kafamı toparlayamıyorum sonra.

- Tamam, ama muhabbet etsek abi, insan o haberleri görünce kaldıramıyor bu işi, kafamız dağılsın.

Çekiniyor, bu kadar sohbet bile yeterken daha fazlasını etmek yoruyor onu. Boş muhabbet, düşünüyor ne dolu ki zaten. Bunca yılların tekrar tekrar yaşanması, aynı monotonlukta. Neden çekilir ki yaşamak diye düşünüyor. Zihninin bir yerinde hep bu soru. Karısını düşünüyor, gerçekleşen hayallerini. İnsanlar hayalleri gerçekleşince boşluğa düşüyormuş artık biliyor. Otobüsün o rahatsız edici mekanik sesiyle kafasını topluyor.

- Yarın görüşürüz abi, kendine iyi bak.

Berk,  toplu yüzüne karşın incecik vücuduyla iniyor otobüsten. Düzgünce kesilmiş saçları ve o bilindik iş elbisesiyle artık tanıyor onu. Dış görünüşüyle uyuşmayan düşünceleri ve ismine uymayan bu işiyle, yeni yetme hayaller peşinde bir çocuk. Yasayla  şekillenmiş ideallerin yönlendirdiği, yaşamının çoğunda kendisinden çok yaşadıklarını ve etrafındaki en küçük toplumu düşünen, hayalleri bile onlar yaşasın, onlar yaşadıkça devlet yaşasın algısıyla oluşturulmuş bir çocuk.

Bir durak önce iniyor bu sefer. Apartmanların arasında dolaşıyor. Yağmur başlayalı uzun zaman olmuş ve kaldırım çukurları sular biriktirmiş gece için. Karanlık, sokak lambalarının yaydığı ışığı yutuyor. Van Gogh’un bir resmine benzetiyor artık şehri. Birikmiş sular, karanlığın yuttuğu şehir ve ışıklar. Gökyüzüne bakıyor yürürken. Yıldızlar resimle uyuşmayan şekilde bulutların ardında kalmış. İçi sıkılıyor.

Çevrimdışı kargasiz

  • ***
  • 428
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #1 : 24 Şubat 2015, 17:01:55 »
Devrik cümlelerin fazlalığı göze batsa da kelime kullanımının doygunluğu iyi duruyor. Onun haricinde biraz daha konu içeren bir hikaye güzel gidebilirdi. Oku ve geç bir yazı olmuş.

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #2 : 24 Şubat 2015, 17:05:13 »
Aslında belirtmeyi unutmuşum, uzun zaman önce başladığım uzun bir hikayenin girişiydi. Devamına girişmiyordum. Buraya koyarak kendimi tetiklemek istedim. :)

Çevrimdışı seabiscuitxx

  • **
  • 60
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #3 : 25 Şubat 2015, 12:25:01 »
Anlatımda problem yok.Yani tekrar, gereksiz uzatma gibi sorunun yok. Bence sağlam bir konu bulmalısın. Yazarlık kumaşın iyi.
Ölüm sadece başlangıçtır.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #4 : 25 Şubat 2015, 16:30:07 »
Konu olarak tamamen senin stiline kalmış bir şey, konuyu işlemen de güzel fakat birkaç önerim olacak tabii ki. :)

Hikaye ne akıyor ne duraksıyor. İlk yarıdaki çoğu yerde keşke virgül, noktalı virgül gibi şeyler kullansa daha akıcı olur diyorum; zira bazı cümleler ilintiliydi. Çok daha akıcı olabilir dikkat edersen.

Ayrıca duru bir yazım şeklin olmasına rağmen betimlemeleri hiç hayal edemedim, hayal dünyasını da. Sadece fikir odaklıydı, senin amacın bu olabilir sadece belirtmek istedim.

Edit: Okurken gözüme ''bir kaç'' takıldı, onu da düzelt istersen. :)
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #5 : 25 Şubat 2015, 18:17:48 »
Öncelikle okuduğunuz için, sonra yorumda bulunduğunuz için teşekkür ederim. :) Şu anlık hikaye olay yerine durum üzerine gidiyor. Konu olmadığı algısı bu yüzden olmuş olabilir. Betimlemelere çok girmedim. Hatta niyetim çok fazla betimleme vermek değildi. İlerki yazılarda hikayenin gidişatına bağlı olarak betimlemeler fazlalaşabilir. :)

Birkaç hatası çok kötü duruyor gerçekten. Teşekķürler belirttiğiniz için. :)

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Gün Ağrısı (Kalan Kısım)
« Yanıtla #6 : 22 Mart 2015, 02:12:05 »
Saat : 24.00, sirenler, direklere bağlı megafonlardan tiz çığlıklarını zihinlere kazıyor. Geç olduğunu söyleyen annesini hatırlıyor, bu sesin aksine narin olan. Lambalar yavaş yavaş sönüyor. Gece, yeniden bütün yalnızlığıyla yürüyen bu adamın üstüne yükleniyor. Yapı'cı Güçler Birliği'nin ayak sesleri birazdan gelir. Kafasını toparlaması birkaç saniyesini alıyor, saat 24.02, sirenler; yangın, deprem veya başka bir afeti haber vermiyorlar. Soğuk havaya rağmen bir an bütün vücudundan, iliklerine kadar işleyip geri çekilen bir sıcaklık geçiyor. İliklerini ilk hissedişi değil, bu duyguyu yaşadığı, Devrim'den önceki anıları var. Düşünmüyor; kaçmalı. Kafasını kaldırıp sokağın ismine bakıyor; yeni yapılmış tabelanın üzerinde henüz yıpranmamış 194. Cd. 15. Sk. yapıştırmaları; evinden epey uzakta. Etrafındaki evlere bakıyor ama ne bir evin ışığı yanıyor ne de çıt çıkıyor. Gömleği, hafif terlemiş sırtına değiyor. Yeni verilen tamamı polyester gömleklerden bu,  cildine yapışmak için aradığı yeri bulmuş sülük gibi yavaşça sırtını kaplıyor. Soğuk ilk an duyduğu korkudan sonra terden ıslanmış sırtına tırmanıyor, titreme dürtüsünü bastırmak istese de zor. Tüyleri dikiliyor ve o beklediği ayak sesleri uzaktan duyulmaya başlıyor.

Koşup kaçması için adım atmalı; Atamıyor ve iki evin birinin biraz ilerde olmasıyla oluşan çıkıntıya saklanıyor. Boya kokusu ciğerlerini dolduruyor.  Nefesini ağırlaştırıyor ve iki dudağının arasından çıkan dumanı gizlemek, hızla atan kalbinin ağzından çıkmasını engellemek için dudaklarını sertçe büküyor. Sesler daha yakındalar; duyabiliyor ama göremiyor. Görmeye kalkışmıyor bile, çünkü kafasını bu duvardan biraz çıkartsa görülecek. Görülmek istemiyor. Aslında ölmek istemiyor. O bilindik bot sesleri, rap, rap, rap diye çınlıyor kulaklarında. Uzun zamandır ilk defa küfür ediyor, içinden bile olsa. Rap, bir sinek vızıltısı kulağının dibindeymişçesine geliyor bu ses. Nefret ediyor. Midesine kramp giriyormuş gibi heyecanla bekliyor. Kusmasını sağlayacak korkuyla karışık bir heyecan bu ve yakalanmayacağını bilse şuracığa kusacak. Şimdi ne soğuğu hissediyor ne de gömleği. Hoş, biraz öncekinden daha fazla yapışmış gömlek bir süper kahramanın giysisi gibi, aslında bir tayt gibi bütün vücudunu sarmış. Rap, bu ses bütün zihnini dolduruyor. Geçmişte uğraştığı bütün her şeyin çöp olduğunu anlatan bir ses bu. Elleri istemsizce titriyor. Gariptir, buna içerleyerek elini yumruk şekline getirip sıkıyor. Sert, ama yavaşça duvara dayıyor bu yumruğu. Rap, sesler bir kaç metre kaldığını hain bir arkadaş gibi fısıldıyor kulağına. Görülmemesi, ölmemesi gerekiyor. Rap diyor ve bir metreyle bir ömür arasında kaybolmuş bir zaman diliminde savruluyor. Rap diyor ayaklar ve sanki görünmez olacakmış gibi sımsıkı kapatıyor gözlerini. O an aklında bir şiir canlanıyor;

“Ölürken görünmesin diye
Yumar sımsıkı gözlerini
Öper kendi dudaklarından”*...


*Ergin Günçe - Kıyıda Ölüm

Çevrimdışı seabiscuitxx

  • **
  • 60
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #7 : 26 Mart 2015, 22:05:11 »
Kısa ve öz. Akılda bir şeyler oluşuyor ve nerede başlayıp nerede bittiğini hayal ediyor insan.

Eline sağlık.
Ölüm sadece başlangıçtır.

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gün Ağrısı
« Yanıtla #8 : 28 Mart 2015, 12:57:43 »
Teşekkür ederim. :) Gördüğünüz bir aksaklık, sürünceme varsa eğer söyleyin lütfen. :)