Kayıt Ol

Güven

Güven
« : 12 Ocak 2014, 22:34:28 »
“Korkuyorum, sarıl bana.” demişti sevgilisi. İnce battaniyeyi çekiştire çekiştire hem kendisini, hem de korkmuş sevgilisini örtüp belinden sarılmıştı partnerinin sıcak bedenine.

“Tamam, buradayım.”

Saat tahminen 12:30 civarlarındaydı. Elektrikler kesileli yarım saat kadar olmuştu, ev zifiri karanlıktı. Kız arkadaşının o yaşta hala karanlıktan korkuyor olmasını kabul edemeyip, herhangi bir ışık sağlamayı reddetmişti.

“Ne olur, bir mum yak. Uyuyamıyorum.” diyerek adeta kendisine yalvaran sevgilisinin bu isteğini dikkate almamıştı.

“Ben buradayım bak, sana sarılacağım. Ben varken sana ne olabilir ki?” dedikten sonra daha da sıkı sarılmıştı.

Gözlerini açtı. Uyuyakalmıştı, ne kadar süredir uyuyor olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Elektrikler hala kesikti. Kız arkadaşı hala belini saran kollarına sıkıca yapışmış, korkudan yorganın altında adeta ufak bir topa dönüşmüştü.

“Bebeğim, uyuyor musun?” diye sordu. Kendisini suçlu hissediyordu.

“Hayır.” Anlamında başını salladı kız, sorduğu başka hiçbir soruya da cevap vermedi, belli ki kızmıştı ona.

Yatağın başucundaki mumu yakmak için bir kibrit alevlendirdi. Küçük kükürt topundan çıkan kısa süreli ateş patlamasının aydınlığında yatağının hemen karşısındaki koltukta oturan silüeti gördü.

Yatakta iyice büzüşmüş kız arkadaşı kolunu iyice sıkmaya başlamıştı, tuttuğu nokta yavaş yavaş uyuşuyordu. Demek bu yüzden konuşamıyordu; sinirinden çok, korkusundan.

Mumu dahi yakmadan, bir kibrit daha çaktı. Silüetin sahibi, başını öne doğru eğmiş, sağ kolu koparılmış, vücudundaki sayısız kesikten yavaşça kan damlatan cansız bir bedendi.

Sevgilisinin cansız bedeniydi.

Kolunu kavramış olan elin tırnakları tenine batmaya başlamıştı. Battaniye yavaşça yükseliyordu.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Güven
« Yanıtla #1 : 13 Ocak 2014, 02:37:59 »
Bizden ne istiyorsunuz bilmiyorum (güler). Size ne yaptık da içimizi soğutan bu dehşet öykülerini burada paylaşıyorsunuz? Şaka bir yana korku içinde okudum öyküyü. Sıcacık hissederken birden buz kesti içim. Elinize sağlık. Dikkat edin o elinize! (güler)

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Güven
« Yanıtla #2 : 13 Ocak 2014, 03:13:15 »
Çok sevdim.

Daha kısa olabilirdi. Daha sade olabilirdi. Kim bilir belki o zaman daha bile vurucu olurdu (yetmezmiş gibi).

Saatin kaç olduğu, adamın neden mum yakmadığı, ne kadardır elektriklerin kesik olduğu vs. ayrıntılar olmasa ne kaybeder bu öykü?

Ellerinize sağlık. İlgiyle takip etmeye çalışacağım sizi.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Güven
« Yanıtla #3 : 13 Ocak 2014, 03:16:57 »
Elinize sağlık, o kadar etkilendim ki yazdıklarınızdan kendimi korku hikayesi yazarken buldum geçen gün. Tabi bu kadar etkilemedi beni kendi yazdıklarım. Fikrinize, üslubunuza sağlık. :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Güven
« Yanıtla #4 : 13 Ocak 2014, 06:43:14 »
Fiddler'ın aksine ben de fazla sade ve biraz daha uzatılabilir buldum. Bir hikayeden çok bir hikayenin girişi ya da ortası gibi, fazla kısa geldi bana. Yazım tarzınız (düzgün Türkçe kullanımı için tebrikler) çok daha iyisini yapabileceğinizin bir ispatı. Yine de bırakmaya çalıştığınız etki ve bunu deneme biçiminiz güzeldi. Elinize sağlık...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Bars Elsa

  • **
  • 318
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Güven
« Yanıtla #5 : 13 Ocak 2014, 11:16:09 »
Ben de Fiddler ve İhsan abiye katılmıyorum; aslında İhsan abiye biraz katılıyorum, daha uzun ve sade olabilir, yarıda kesilmeyerek devam edilebilir bir öykü. Bunun yanında sizin öyküleri kısa filmlere benzetiyorum ben. Sanki senaryo şeklinde yazıp kısa filmini çekseniz çok güzel filmler çıkacakmış gibi ortaya. Eline sağlık...

Ynt: Güven
« Yanıtla #6 : 14 Ocak 2014, 20:36:47 »
Bizden ne istiyorsunuz bilmiyorum (güler). Size ne yaptık da içimizi soğutan bu dehşet öykülerini burada paylaşıyorsunuz? Şaka bir yana korku içinde okudum öyküyü. Sıcacık hissederken birden buz kesti içim. Elinize sağlık. Dikkat edin o elinize! (güler)

Efendim öncelikle beni gülümsettiniz, teşekkür ederim :) Bununla birlikte bana göre korku en samimi histir. Gerilim, korku hisleri en saf mertebededir benim için. O yüzden bilhassa okumayı seviyorum bu türü. Siz de bence bu açıdan yaklaşabilirsiniz isterseniz :) Gözlerinize sağlık BÜlend Bey.

Çok sevdim.

Daha kısa olabilirdi. Daha sade olabilirdi. Kim bilir belki o zaman daha bile vurucu olurdu (yetmezmiş gibi).

Saatin kaç olduğu, adamın neden mum yakmadığı, ne kadardır elektriklerin kesik olduğu vs. ayrıntılar olmasa ne kaybeder bu öykü?

Ellerinize sağlık. İlgiyle takip etmeye çalışacağım sizi.

Şimdi düşününce haklısınız, gayet de ilk iki hatta üç paragrafı hiç koymasam bile olabilirdi. Ama hikayelerde biraz da olsa bir altyapı kurmaya çalışıyorum her zaman. Gelecekteki yazılarımda bunu dikkate alacağım mutlaka! Teşekkür ederim güzel sözleriniz için.

Fiddler'ın aksine ben de fazla sade ve biraz daha uzatılabilir buldum. Bir hikayeden çok bir hikayenin girişi ya da ortası gibi, fazla kısa geldi bana. Yazım tarzınız (düzgün Türkçe kullanımı için tebrikler) çok daha iyisini yapabileceğinizin bir ispatı. Yine de bırakmaya çalıştığınız etki ve bunu deneme biçiminiz güzeldi. Elinize sağlık...

Sayın Fiddler'ın yorumundan hemen sonra sizinkini okuyunca kafam karıştı biraz :) Ortasını bulabileceğime eminim ancak. Her daim Türkçe'yi en iyi şekilde kullanmaya çalışırım, belirttiğiniz için teşekkür ediyorum efendim.

Ben de Fiddler ve İhsan abiye katılmıyorum; aslında İhsan abiye biraz katılıyorum, daha uzun ve sade olabilir, yarıda kesilmeyerek devam edilebilir bir öykü. Bunun yanında sizin öyküleri kısa filmlere benzetiyorum ben. Sanki senaryo şeklinde yazıp kısa filmini çekseniz çok güzel filmler çıkacakmış gibi ortaya. Eline sağlık...

Ben de düşününce, aslında iki yorumun önerdiğinin ortasını ayarlayabilmek önemli sanırım. Ve ben hikayelerimi önceden planlarken hep kafamda canlandırırım, yani kafamda birer kısa filmler zaten. Böyle bir olanağım olursa da pek sevinirim, hiç düşünmeden mutlaka katılırım. Gözlerinize sağlık, yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı cemaziyel

  • **
  • 100
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Güven
« Yanıtla #7 : 15 Ocak 2014, 10:29:25 »
Okuyup duruyorum senin hikayelerini fakat yazacak bir şey bulamıyorum. :) Bana daha çok bir korku filminin youtube a koyulmuş bir tanıtım videosuymuş gibi geliyorlar. "Sinemaya gelse de izlesek" diyorum. "Bu film de tutar" diyorum. Bilmiyorum belki de hikayenin öncesini/sonrasını yazmak lezzetini azaltacak :)

Detay konusuna gelince, korku yazarken detayı minimumda tutmak gerektiğini düşünüyorum. daha temel şeylerden bahsetmek... Loş bir oda gibi: zihin yaratılan dünyanın içine girebilmeli fakat gördüğü nesneleri hayal gücüyle yorumlamalı...
Ne evvel ne de ahir...

Ynt: Güven
« Yanıtla #8 : 23 Ağustos 2014, 02:49:32 »
Okuyup duruyorum senin hikayelerini fakat yazacak bir şey bulamıyorum. :) Bana daha çok bir korku filminin youtube a koyulmuş bir tanıtım videosuymuş gibi geliyorlar. "Sinemaya gelse de izlesek" diyorum. "Bu film de tutar" diyorum. Bilmiyorum belki de hikayenin öncesini/sonrasını yazmak lezzetini azaltacak :)

Detay konusuna gelince, korku yazarken detayı minimumda tutmak gerektiğini düşünüyorum. daha temel şeylerden bahsetmek... Loş bir oda gibi: zihin yaratılan dünyanın içine girebilmeli fakat gördüğü nesneleri hayal gücüyle yorumlamalı...

Öncelikle iyi geceler. Detay ile ilgili olarak söylediklerinize harfi harfine katılıyorum. Zaten korku hissini tetikleyen bize söylenen değil de, gözümüzde canlandırıp empati kurduğumuzda içimizde uyananlar değil midir? Bu düşünceyle yazmaya çalışıyorum. Sevdiyseniz ne âlâ! İyi geceler efendim, güzel kalın.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı Archer

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Güven
« Yanıtla #9 : 23 Ağustos 2014, 22:28:40 »
Ben de çok beğendim. Her ne kadar yazma konusunda pek tecrübeli olmasam da beğendim. Zaten okurlarınız yazarlardan oluşacak diye bir kural yok ^^
Detay konusuna gelince, korku yazarken detayı minimumda tutmak gerektiğini düşünüyorum. daha temel şeylerden bahsetmek... Loş bir oda gibi: zihin yaratılan dünyanın içine girebilmeli fakat gördüğü nesneleri hayal gücüyle yorumlamalı...
Ancak bir eleştiride bulunacak olsam ben de bundan bahsederdim herhalde. Hikayenizde zaten bunu güzel bir şekilde uyguladığınızı düşünüyorum ama yazanlar için "en iyi" diye bir şey yoktur ha?  :) Bu güzel hikaye için teşekkür ediyorum :)

Spoiler: Göster
İlk mesajımı kendi hikayeme -daha başlamadığım :xD- saklıyordum ama hikayeyi okuduktan sonra kendimi tutamadım.

Tomorrow will take us away,
Far from home,
No one will ever know our names,
But the Bard's Song will remain.

Çevrimdışı umutlu_kurgucu

  • *
  • 18
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Güven
« Yanıtla #10 : 25 Ağustos 2014, 01:49:18 »
Şu kadarcık yazıdan "Kendime özgü bir tarzım var." mesajını alıyorum sanki...  :)
Güzeldi. Tebrikler.
Ben de gece yarısı okudum ve şimdi yatmaya gidiyorum. Hadi hayırlısı.   ;D
Kollarımı sıkı sıkı tutacağım.  :fight:

Çevrimdışı karayosun

  • *
  • 6
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Güven
« Yanıtla #11 : 01 Eylül 2014, 21:04:26 »
Korku yüklü son kısmı anlayabilmek ve iyice sindirebilmek adına üç kere okuduğumu itiraf ediyorum :=). Yaptığınız bu kısacık kelime kombinasyonlarıyla oluşan yazıdan, tarz sahibi ve yetenekli olduğunuzu anlamanın zor olmadığını belirtmek istiyorum. Şahsen bu kısacık yazının daha uzun olmasını isterdim. Bir kitabın ortadan açılan herhangi sayfası gibi kesik olmuş ve merak uyandırmış. Yani bence benim burada okuduğum yazı bir gerilim romanının arka kapağında ki tanıtım yazısı niteliğinde. Başı ve devamı olmasını beklerdim  :) .

Ynt: Güven
« Yanıtla #12 : 11 Eylül 2014, 15:57:17 »
Ben de çok beğendim. Her ne kadar yazma konusunda pek tecrübeli olmasam da beğendim. Zaten okurlarınız yazarlardan oluşacak diye bir kural yok ^^
Detay konusuna gelince, korku yazarken detayı minimumda tutmak gerektiğini düşünüyorum. daha temel şeylerden bahsetmek... Loş bir oda gibi: zihin yaratılan dünyanın içine girebilmeli fakat gördüğü nesneleri hayal gücüyle yorumlamalı...
Ancak bir eleştiride bulunacak olsam ben de bundan bahsederdim herhalde. Hikayenizde zaten bunu güzel bir şekilde uyguladığınızı düşünüyorum ama yazanlar için "en iyi" diye bir şey yoktur ha?  :) Bu güzel hikaye için teşekkür ediyorum :)

Spoiler: Göster
İlk mesajımı kendi hikayeme -daha başlamadığım :xD- saklıyordum ama hikayeyi okuduktan sonra kendimi tutamadım.



Sayın Archer, gerçekten çok onurlandırdınız beni. Tekrar tekrar teşekkür ediyor, yazma alanında başarılı olmanızı gönülden diliyorum.

Şu kadarcık yazıdan "Kendime özgü bir tarzım var." mesajını alıyorum sanki...  :)
Güzeldi. Tebrikler.
Ben de gece yarısı okudum ve şimdi yatmaya gidiyorum. Hadi hayırlısı.   ;D
Kollarımı sıkı sıkı tutacağım.  :fight:

Teşekkür ederim, gözlerinize sağlık. Ben yalnızca "Ben neleri okumaktan hoşlanırdım?" diye düşünerek yazmaya çalışıyorum. Yani her korku seven kişinin tarzıdır bu aslında. Yani kısmen. Aman, ne bileyim :)

Yalnız yatıyorsanız, sanırım korkulacak bir şeyiniz yoktur.

-Belki de vardır?-

İyi uyumalar :)

Korku yüklü son kısmı anlayabilmek ve iyice sindirebilmek adına üç kere okuduğumu itiraf ediyorum :=). Yaptığınız bu kısacık kelime kombinasyonlarıyla oluşan yazıdan, tarz sahibi ve yetenekli olduğunuzu anlamanın zor olmadığını belirtmek istiyorum. Şahsen bu kısacık yazının daha uzun olmasını isterdim. Bir kitabın ortadan açılan herhangi sayfası gibi kesik olmuş ve merak uyandırmış. Yani bence benim burada okuduğum yazı bir gerilim romanının arka kapağında ki tanıtım yazısı niteliğinde. Başı ve devamı olmasını beklerdim  :) .

İltifatlarınız için teşekkür ederim. Umarım güzel sözlerinize layık bir cevap yazabileceğim size. Size bir düşüncemi aktarayım mı? Bana göre, bir hikayeyle ilgili ne kadar az şey bilirsek, yani merak unsurumuz ne kadar artarsa (tabii dozunda) o kadar etkili olur. Bildiğimizden değil, bilmediğimizden korkarız. Belki uzun olsa hiç beğenmeyecektik. Başı ve devamı var zaten, sadece yazılmamıştır. Belki de sizin hikayenizdir, bilemeyiz :)

Tekrar teşekkür ederim okuduğunuz için. Daima güzel kalın.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)