Kayıt Ol

His

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
His
« : 24 Temmuz 2012, 17:21:41 »
Spoiler: Göster

His

"Kar - 4 kaçtı, tekrar ediyorum Kar-4 kaçtı!"

Deneklerden biri ne tarafa yürüdüğünün bile farkında değil gibiydi ve sağa sola çarpa çarpa açık alanda koşuyordu. Hemen peşine takılan personeller de profesyonel birer yüz ifadesiyle deneğin peşinden koşuyorlardı. Denek, yarı ölü bir insandı. En azından birkaç  gün önce öyleydi.

Personelin üniforması koyu mavi omuzlarla başlayıp göbeklerine doğru açık maviye dönüşen bir renkten oluşuyordu. İkisinin de ya aynı rütbeye sahip oldukları ya da rütbe sisteminin olmadığı bir yerde çalıştıkları belliydi. Biri, deneğin üzerine doğru koştuğu binanın, arkasından dolaşırken, diğeri takip etmeye devam etti.

Deneğin ayağı ufak bir taşa takıldı ve yere düştü. Böylece binanın arkasından dolaşan görevli de geri döndü ve birlikte, yerde çırpınan deneğe ufak bir tüp sakinleştirici sıvı enjekte ettiler. Sonra görevlilerden biri, kol büyüklüğünde ortasında yuvarlak bir düğme olan, metal bir parça çıkarttı. Ortadaki düğmeye basınca metal çubuk iki kutbundan açıldı, iki parçaya ayrılıp genişleyerek bir sedyeye dönüştü. Deneği bu sedyeye koyup arkalarını dönüp sokağın karşısına geçtiler ve gittiler. Onları izleyen iki kişiyi hiç görmemiş gibi davrandılar, belki de görmediler bile. Fakat yaptıklar iş gizli bir hükümet deneyiydi ve gizli tutulmalıydı. Bir işi gizli tutmanın en kolay yolu da, o işi gözler önünde yapmaktı.

Onları izleyenler yazın serin bir akşamüstü birlikte yürüyen sevgililerdi. Şehirden uzaktaki bu otoyolda, sadece yolu aydınlatan lambaların direkleri ve ağaçların hışırtısından başka kimsenin olmadığı bu yere, huzurlu ve güvende hissettikleri için sık sık geliyorlardı.  Kız sarışın, yeşil gözlüydü, yunan asıllı bir aileden geliyordu. Sevgilisi ise uzun, kıvırcık saçlı, kendisi kadar genç biriydi.

"O neydi öyle? Resmen adama 'denek' dediler." dedi Defne. İkisi de hala hayret içindeydi.

"Bir de, Kar-4 dediler sanırım, burada neler oluyor böyle?" dedi gözlüğünü düzelterek, "Hadi buradan gidelim artık." 

"Bence dönüp bakmalıyız." diye üsteledi Defne. "Bu kadar ilgi çekici bir olay karşısında nasıl böyle kayıtsız ve korkak olabilirsin?"

"Korkak mı? KORKAK MI? Sadece seni korumaya çalışıyorum, ne olduğunu anlamadığımız insan bozması bir adamı bayıltıp, uzay filmlerinden fırlama bir çeşit sedyeye koyup götürdü herifler. Bir de rengi geçmiş mavi üniformalar filan... Buradan uzaklaşmamız lazım Defne!"

Artık bağırıyorlardı ve ellerini, kollarını hararetle sallayarak konuşuyorlardı birbirleriyle.

"Uzaklaşmak mı?"

"Evet tabii ki uzaklaşmak! Her gün bahsettiğin şu berbat bilim-kurgu öykülerinden bıktım! Dünyanın Merkezine Seyahat'mış da, Yüzüklerin Efendisi'ymiş! Gerçek hayatta böyle şeyler yok artık anlasana!"

Defne'nin kırılmaya başladığını göremiyordu.

"Daha az önce gördüklerimizden sonra bile mi inanmıyorsun?" derken yeşil gözleri doldu, parıldadı. "Adamlar yarım metrelik metal parçasının ortasındaki düğmeye dokundu ve bir sedyeye dönüştü! Belki de... Belki de hepsi gerçektir!"

"Saçmalama artık, hadi gidelim Defne, böyle saçmalıklara inanmanı anlayamıyorum."

"Hayır! Ben karşıya geçip, o adamların peşinden gidiyorum ve ister burada kalır ve diğer insanlar gibi sürünün parçası olursun..." Konuşmaya devam ederken arka arka yürüyerek caddeye çıktı. "Ya da benimle gelir ve bu harika..."

"Defne!"

Son sürat gelen bir araba yeşil gözlü, masalsı kıza çarparak lafını kesti. Her şey birdenbire olmuştu kıvırcık saçlı gencin hayret edebileceği kadar bile zaman olmamıştı. Sadece bir an bağıran ve onunla birlikte gelmesini isteyen Defne, algılanamayan bir korna sesi, kızın bedenine çarpan araba, arabanın üstünden fırlayarak yere çarpan ve kanayan bir beden, Defne.

Koşarak kızın yanına gitti, çarpan araçsa oradan uzaklaştı. Defne yerde, ağzının kenarından kanlar akarak yatıyordu. Yardım dileyecek birilerini bulmak için kafasını kaldırdı ama kimseyi göremedi, hiç kimseyi. Sonra aklına biraz önce gördükleri garip adamlar geldi. Defne güçsüz bir sesle, sanki son bir şarkı söyler gibi fısıldadı "Mehmet..." diye. Mehmet, kızı incitmeden yerden kaldırdı, kucağına aldı ve umutsuzca o garip adamların gittikleri yöne doğru koşmaya başladı.
May the force, be with you.

Çevrimdışı Buzmavisi

  • **
  • 136
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: His
« Yanıtla #1 : 24 Temmuz 2012, 23:30:13 »
Öykü güzel gibi ama iki karakterin aralarında konuşmaları inandırıcılıktan yoksun geldi bana. Yine de devamını merak etmedim değil. Ne olacak acaba?
Yepyeni bir fantastik serüvene hazır mısınız?
Anatolya Efsaneleri İlk iki bölüm pdf:http://www.mediafire.com/?uadhvz1vcgmqkct

Yeni Töre'nin ikinci yasası:
Umutlar, inançlar ve dilekler içlerinde bir parça mantık barındırmıyorlarsa hayatları kolayca mahveden boş yalanlara dönüşürler.