Kayıt Ol

Hızır'ın Çırağı -11-

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Hızır'ın Çırağı -11-
« : 02 Ağustos 2010, 19:04:16 »
  Her kırmızı kiremit arasında duran kum rengi harç ve kırmızı kiremitler spiral bir şekilde sanki sonsuza ilerliyordu. Spiral Han ismini bu şekilden almıştı. Sonsuza uzanıyormuş gibi ilerleyen spiral duvarlar arasında uzanan gri renk bir koridor, koridorun her iki yanında yine sonsuza uzanacakmış gibi uzanan binlerce oda.

  Lisef, hana girdiği anda büyülenmişti, hancı hana girer girmez sağ tarafta duran tahta masada duruyordu. Sonsuza kadar uzanan bu spiral handa, Lisef'in görebildiği kadarıyla yalnızca 5 garson bulunuyordu. "İlginç."dedi içinden. "Servisleri çok yavaş olmalı! " diye fısıldamadan edemedi. Bu yer hakkında en ufak bir fikri yoktu. Masalar, odalar nasıl girilir bilmediği özel lobiler...

 Çok karmaşıktı, en iyisi hancıya sormak dedi ve masasında kendisinin göremediği bir şeylerle uğraşan şişman, ince çerçeveli gözlükleri bulunan şirin görünümlü hancıya sordu. "Bir masaya nasıl ulaşabilirim?"

  Hancı muzip bir gülüşle baktı Lisef'in yüzüne. "Buralarda yenisin ha? Bak çocuk, burası Spiral Han, Dil Damarı Kasabası'nın en seçkin hanı. Eğer bir masa veya bir oda kiralamak istiyorsan para gani olmalı, anlıyor musun beni?" Gülüşü kaybolmuştu, bir dilenciye sadaka verirken somurtan kibirli zenginler gibi duruyordu şimdi. Lisef gülümsedi ve cebindeki altın Ruşkalardan bir kaçını avcuna alıp gösterdi hancıya. Hancının göz bebekleri büyürken Lisef bir yandan gülüşüne devam ederken sordu. "Yeterli mi?" Hancı uzun bir süre cevap vermeyecek gibi görünüyordu.


                                                                                                      M.A İMAMOĞULLARI


Spoiler: Göster
Kısa bölümlerle giriş yapmayı normalde severim bilirsiniz, fakat bu öykünün ilerleyen bölümleri gayet uzun ve keyifli olacak (eğer istediğim şekilde yazabilirsem.) şimdiden teşekkürler.
May the force, be with you.

Çevrimdışı Alorka Greenleaf

  • ***
  • 603
  • Rom: 6
  • End of the Ergenism
    • Profili Görüntüle
    • f
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #1 : 02 Ağustos 2010, 19:11:54 »
Vaayy.. Güzel görünüyor cidden. Sihirbazın Çırağı ndan dalan mı etkilendin?

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #2 : 02 Ağustos 2010, 19:13:28 »
Vaayy.. Güzel görünüyor cidden. Sihirbazın Çırağı ndan dalan mı etkilendin?
Yok, cidden yeni izledim ama ilgisi yok. Daha çok Yedi Kartal Efsanesi (Saygın ERSİN)'den etkilenerek aklıma geldi bu çıraklık işi. Umarım iyi devam eder. =) Teşekkürler okuyup yorumladığın için.
May the force, be with you.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #3 : 02 Ağustos 2010, 19:14:40 »
Ben bunun nerde geçtiğini anlayamadım. Bizim dünyamız mı? Rusya mı? Neresi yav?

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #4 : 02 Ağustos 2010, 19:15:42 »
Rusya nerden çıktı hacı :D Fantastik bir evren.
May the force, be with you.

Çevrimdışı kusad

  • ***
  • 487
  • Rom: 5
  • Kendimi Kaybettim!Hükümsüzdür!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #5 : 02 Ağustos 2010, 19:32:39 »
İsimler çağrıştırdı klasiklere başladım da yaşadığımız yeri bile Rusya sanıyorum artık.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #6 : 04 Ağustos 2010, 16:10:12 »
İsimler çağrıştırdı klasiklere başladım da yaşadığımız yeri bile Rusya sanıyorum artık.
:D Problem yok öyleyse, burası farklı bir evren. =)
May the force, be with you.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #7 : 07 Ağustos 2010, 11:11:17 »
İsimler ve mekan oldukça orjinal olmuş. Dil damarı özellikle hoşuma gitti. Ama ilk cümleyi biraz düzenlemen gerekiyor. Tam olarak ne denmek istediğini anlayabilmem için 3 kez okumam gerekti. İkincisi "sonsuza kadar uzanan spiral han" betimlemesini gereğinden fazla tekrar etmişsin. İyi bir yazar kendini tekrarlamaktan kaçınmalı... Aksi takdirde okuyucu "tamam tamam anladık" der. Son olarak da biraz daha uzun girişler yapmaya başlamanın vakti gelmedi mi sence de? Eleştirilerimi kırmak için değil yardımcı olmak için yaptığımı bildiğinden bu kadar rahat yazıyorum, umarım darılmazsın.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #8 : 08 Ağustos 2010, 00:13:25 »
Yok ya ne darılması. Zaten son yorum yapan kişilere bakarken "mit" nickini görmek direk insana gurur veriyor.

İlk cümle hakkında haklısın da, daha farklı anlatamadım niyese, şu anda yabancı bilgisayardayım, kendi bilgisayarıma geçince bir bakarım.

Tekrarlamaktan bahetmişsin, evet en büyük problemim ve aşmam lazım... Bu bölümü giriş olarak değil de, birazcık fikir versin insanları meraklandırsın diye düşündüm sadece, ikinci bölümde olaya giriş yapmaya başlıyorum.

Teşekkür ederim yorumun için, gerçekten mit imzalı bir yorum görmek insanı mutlu ediyor.
May the force, be with you.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı -2-
« Yanıtla #9 : 08 Ağustos 2010, 14:49:58 »
  Hancının tarif ettiği şekilde spiralin ilk dairesine girdi ve bir numara söyleyerek istediği masaya ulaştı. “Bin dört yüz elli yedi numara, lütfen.”dedi ve vücudu spiral bir şekil alıp masaların arasında kayboldu.

  Hancı hala elindeki 3 altın Ruşkaya bakıyor, en yakın kuyumcudan her birini 100 gümüş Ruşka’ya çevirmenin hayalini kuruyordu. Bu çocuk kimdir nedir umrunda değildi, sadece “Ne kadar kalacağım belli olmaz.”demişti. Aslında bu parayla burada bir oda satın alabilirdi fakat yabancıları keklemek hancı Zarnuk’un en önemli gelir kaynaklarından biriydi.

 Lisef, odasına ulaştığında en başta sadece bir masa istemenin ne kadar aptalca olduğunu anladı. Masada gece uyuyamazdın fakat oda her türlü hizmete açıktı. Beş garson, her biri de farklı bir hayvan suretindeydi. Aşağıda, han girişindeki lobide daha önce gördüğü Tilki kapıyı tıkırdatıp istediği bir şey olup olmadığını soruyordu. Aklına gelen birkaç yemeği ve bu hanın özel yiyeceği Kıvrım Kızartma’yı da sipariş ettikten sonra Tilki iyi geceler dileyip spirallere karışarak kayboldu.

  Lisef’in odası tamamen ahşaptı. Koyu renk ahşap bir zemin, ahşap bir dolap, ahşap bir çekmece ve ahşap bir yatak üzerine yün bir minder. Yatak çok rahat görünüyordu, sırt üstü yatağa uzanan Lisef Hızır’ı düşünmeye başladı. Her türlü surete bürünebilen, insanlara yardım eden bu kahraman farklı bir boyutta yaşıyordu. Henüz tam olarak bilgisi yoktu Lisef’in fakat bir veya bir kaç boyut yukarıda yaşadığını tahmin ediyordu. Hızır… Bastığı her yer yem yeşil olan birisi. Rüyalarında, astral deneyimlerinde, gerçek hayatta hep farklı suretlerde karşısına çıkıyor, “Beni bul!” diyordu. Yaklaşık iki ay böyle devam ettikten sonra bir astral deneyim sırasında sorabilmişti Lisef o soruyu. “Seni nasıl bulacağım?”

   Gülümsemişti Hızır. “Spiral Han’ı bul. Elindeki Gezdir seni istediğin yere götürebilir. Orada beni bekle. ” Spiral Han hakkında hiç bir bilgisi olmayan Lisef’in Gezdir denilen bu şeyi de nereden bulacağı hakkında hiçbir fikri yokken astral boyuttan geri dönmüştü bedenine. Elinde bulduğu Gezdir isimli bu deniz kabuğuna benzeyen tılsımlı rengarenk yanıp sönen taşı da nasıl kullanacağını bilmiyordu. Aklına gelen şeyleri denedi, şanslıydı. İlk denemede buldu.Eline alıp “Spiral Han.”demesi yeterli olmuştu.

  Ve işte şimdi buradaydı, nereden geldiğini bilmediği Ruşka isimli paralar, neresi olduğunu bilmediği bir mekanda tılsımla işleyen bir handaydı. Hızır, yakında burada olacaktı.
May the force, be with you.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #10 : 11 Ağustos 2010, 11:43:57 »
İsimler orjinalliğini korumaya devam ediyor :) Sadece uydurma şeyler olmaması, mesela yön bulmaya yarayan aletin Gezdir olması çok hoşuma gitti. Böyle kelime oyunları ve orjinal fikirleri her zaman sevmişimdir.

İlk yorumdaki eleştirimi yineleyeceğim; daha uzun bölümler girmelisin. Hikayenin daha hızlı ilerlemesini sağlayacaktır.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #11 : 11 Ağustos 2010, 12:05:50 »
İsimler orjinalliğini korumaya devam ediyor :) Sadece uydurma şeyler olmaması, mesela yön bulmaya yarayan aletin Gezdir olması çok hoşuma gitti. Böyle kelime oyunları ve orjinal fikirleri her zaman sevmişimdir.

İlk yorumdaki eleştirimi yineleyeceğim; daha uzun bölümler girmelisin. Hikayenin daha hızlı ilerlemesini sağlayacaktır.

Aynı eleştiriye katılıyorum. Uzun yazmalıyım, fakat wordde uzun duran bölümler buraya koyunca bi çeyrek düşüyor :P Neyse, en iyisi daha daha ve daha uzun yazmaya çalışmak. Beğenmene sevindim. Teşekkür ederim okuyup yorumladığın için. =)
May the force, be with you.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Hızır'ın Çırağı -3-
« Yanıtla #12 : 14 Ağustos 2010, 17:37:59 »


   “Kahvaltı vakti, lütfen yemek salonuna, Kahvaltı vakti, lütfen yemek salonuna…” Baş ucunda duran sinir bozucu sesi kesen şey kesinlikle Lisef değildi. Hafif zırhlı, yeşil giyimli ve yeşil pelerinli bir  adam ‘sinir bozucu’ Sözgeç’i elinin tek hareketiyle susturdu ve odadan yolladı. “Daha erken kalkmalısın Lisef, tembellik yapmanın zamanı değil.”
 
    Lisef, Spiral Han’ın S harfi armasının işli olduğu hanın  kırmızı pijamasının içinde, başındaki kırmızı kukuletayla ve tabii ki uykulu bakışlarıyla çok komik görünüyordu. Han spiral olduğu için, odaların tavanları da eğimli, kıvrımlıydı.  Lisef’in yatağının ayak ucunda kahverengi, gayet lüks ve el emeği oyma ahşaptan bir  ayna bulunuyordu. Yeşil pelerinli adam, odanın eğimli tavanının yerle birleştiği yerde bulunan iskemleye oturmuştu ve gayet rahat bir tavrı vardı. Lisef daha fazla dayanamadı, “Acaba kim olduğunuzu sorabilir miyim ve sabahın köründe odamda ne arıyorsunuz ha?”diyebildi.

  “Ben Hızır’ın Çırağı  Leonan, ve sen benim çırağım Lisef.. Derhal hazırlan, buradan acilen gitmemiz lazım, başımız belada.”dedi. Sonra bir şeyler fısıldadı, hızlıca valiz kendiliğinden toplandı ve pat diye kapanıp seri hareketlerle kilitlendi. “Sanırım hazırsın.”dedi ve ekledi. “Hadi gidelim!”

Lisef neler olduğunu anlayamamıştı ve aklına gelen ilk soruyu sordu. �Nereye?� Hızır ve çırakları, ruhlar alemi gibi alemler ya da diğer anlamı ile boyutlar arası geçişler yapabildiği için Leonan bu soruya hep aynı cevabı verir ve ardından koca bir kahkaha atardı. �Alemlere akmaya! Hehehe��

 “Aman ne komik.”dedi kendi kendine Lisef, “Peki neden gidiyoruz?”

  Leonan hemen ciddileşti, “Uzun uzun anlatacak vakit yok ama kısaca şöyle diyeyim, İskender yaşıyor ve ihanet etti.” Lisef ufak bir an şaşkın şaşkın baktı ve sordu. “İskender derken, şu bizim ‘Büyük’ İskender mi?”

  “Evet, adamları her yerde ve burada daha fazla kalmamız çok teh…”

   Leonan sözünü tamamlayamadan kapı yeşil alevlerle yanarak yerinden fırladı ve Lisef’in hemen yanından geçti. Leonan devam etti “..likeli.” Sonra Lisef’in koluna girip hızlıca aynaya doğru koşarken sözlerini fısıldadı “Sepfor Leonan!“ ayna dalgalandı ve içinden geçtiler.

   Arkalarında bıraktıkları gürültüden eser kalmamıştı ve genelde siyah ve kahverengiden oluşan fakat sürekli ufak ayrıntılarla yeşil renk ile desteklenmiş mobilyaların bulunduğu bir odadaydılar. Leonan hemen deri, kollarına kadar uzanan eldivenlerini çıkarıp bir kenara koydu.

 “Rahat ol Lisef, kendi evin gibi davran, burada güvendeyiz.”

  Lisef yine de korkmuş görünüyordu, “Kimdi onlar?”dedi telaşlı bakışlarla.. İskender’in adamları, yaptıkları ufak tefek büyülerle insanları korkutmayı başarıyorlar işte, içecek bir şeyler ister misin? Sıcak çikolata?”

  Lisef hala endişeliydi, bir koltuğa oturdu ve sadece etrafı seyretmeye başladı. Bir kaç dakika sonra Leonan elinde bir kupayı Lisef’ê uzatıyordu, belli ki cevap vermese bile isteyeceğini düşünmüştü.

  “Her şeyi anlatacağım Lisef, sadece rahatlamalısın ve biraz nefes almalısın, merak etme sabah sana anlatacak kadar vakit  olacak. Çikolatanı iç, pijamalarını giy ve hemen uyu.”

  Lisef o anda fark etti ki henüz kalkmış olmasına rağmen gece olmuştu ve aşırı derecede yorgundu. “Fakat nasıl…” diye bir soru yağmuruna başlayacaktı ki Leonan’ın bakışlarıyla sözü kesildi ve sessizce çikolatasını yudumlamaya devam etti.



Fantastic Name Generator ile tanışmama ve isim bulma derdime çare olması nedeniyle Malkavian'a teşekkürler. Umarız kendi öyküsü de devam eder :P

Shinigami, sihirli sözlerde yardımın için teşekkürler-aynadan geçerkenki var ya-. Her ne kadar benimkini beğenmesen de :P
May the force, be with you.

Çevrimdışı Alorka Greenleaf

  • ***
  • 603
  • Rom: 6
  • End of the Ergenism
    • Profili Görüntüle
    • f
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #13 : 14 Ağustos 2010, 18:03:08 »
Çok güzl gidiyor. Ama;
-hızlıca valizim kendiliğinden toplandı -
bölümünü düzelt bence. :)

Çevrimdışı Jean Valjean

  • **
  • 281
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hızır'ın Çırağı
« Yanıtla #14 : 14 Ağustos 2010, 18:28:38 »
Çok güzl gidiyor. Ama;
-hızlıca valizim kendiliğinden toplandı -
bölümünü düzelt bence. :)

Bence sihirle yapıldığından senin dediğin gibi bir düzenlemeye ihtiyaç yok.

Bunun haricinde hikayenin gayet güzel gittiği kanısındayım. Açıkçası Hızır ve İskender'in efsanesini yeniden işleyeceğini tahmin etmiyordum. İyi fikir. Umarım öykünü seri bir şekilde tamamlarsın.
He Who Dwells Beneath The Waves