“Kahvaltı vakti, lütfen yemek salonuna, Kahvaltı vakti, lütfen yemek salonuna…” Baş ucunda duran sinir bozucu sesi kesen şey kesinlikle Lisef değildi. Hafif zırhlı, yeşil giyimli ve yeşil pelerinli bir adam ‘sinir bozucu’ Sözgeç’i elinin tek hareketiyle susturdu ve odadan yolladı. “Daha erken kalkmalısın Lisef, tembellik yapmanın zamanı değil.”
Lisef, Spiral Han’ın S harfi armasının işli olduğu hanın kırmızı pijamasının içinde, başındaki kırmızı kukuletayla ve tabii ki uykulu bakışlarıyla çok komik görünüyordu. Han spiral olduğu için, odaların tavanları da eğimli, kıvrımlıydı. Lisef’in yatağının ayak ucunda kahverengi, gayet lüks ve el emeği oyma ahşaptan bir ayna bulunuyordu. Yeşil pelerinli adam, odanın eğimli tavanının yerle birleştiği yerde bulunan iskemleye oturmuştu ve gayet rahat bir tavrı vardı. Lisef daha fazla dayanamadı, “Acaba kim olduğunuzu sorabilir miyim ve sabahın köründe odamda ne arıyorsunuz ha?”diyebildi.
“Ben Hızır’ın Çırağı Leonan, ve sen benim çırağım Lisef.. Derhal hazırlan, buradan acilen gitmemiz lazım, başımız belada.”dedi. Sonra bir şeyler fısıldadı, hızlıca valiz kendiliğinden toplandı ve pat diye kapanıp seri hareketlerle kilitlendi. “Sanırım hazırsın.”dedi ve ekledi. “Hadi gidelim!”
Lisef neler olduğunu anlayamamıştı ve aklına gelen ilk soruyu sordu. �Nereye?� Hızır ve çırakları, ruhlar alemi gibi alemler ya da diğer anlamı ile boyutlar arası geçişler yapabildiği için Leonan bu soruya hep aynı cevabı verir ve ardından koca bir kahkaha atardı. �Alemlere akmaya! Hehehe��
“Aman ne komik.”dedi kendi kendine Lisef, “Peki neden gidiyoruz?”
Leonan hemen ciddileşti, “Uzun uzun anlatacak vakit yok ama kısaca şöyle diyeyim, İskender yaşıyor ve ihanet etti.” Lisef ufak bir an şaşkın şaşkın baktı ve sordu. “İskender derken, şu bizim ‘Büyük’ İskender mi?”
“Evet, adamları her yerde ve burada daha fazla kalmamız çok teh…”
Leonan sözünü tamamlayamadan kapı yeşil alevlerle yanarak yerinden fırladı ve Lisef’in hemen yanından geçti. Leonan devam etti “..likeli.” Sonra Lisef’in koluna girip hızlıca aynaya doğru koşarken sözlerini fısıldadı “Sepfor Leonan!“ ayna dalgalandı ve içinden geçtiler.
Arkalarında bıraktıkları gürültüden eser kalmamıştı ve genelde siyah ve kahverengiden oluşan fakat sürekli ufak ayrıntılarla yeşil renk ile desteklenmiş mobilyaların bulunduğu bir odadaydılar. Leonan hemen deri, kollarına kadar uzanan eldivenlerini çıkarıp bir kenara koydu.
“Rahat ol Lisef, kendi evin gibi davran, burada güvendeyiz.”
Lisef yine de korkmuş görünüyordu, “Kimdi onlar?”dedi telaşlı bakışlarla.. İskender’in adamları, yaptıkları ufak tefek büyülerle insanları korkutmayı başarıyorlar işte, içecek bir şeyler ister misin? Sıcak çikolata?”
Lisef hala endişeliydi, bir koltuğa oturdu ve sadece etrafı seyretmeye başladı. Bir kaç dakika sonra Leonan elinde bir kupayı Lisef’ê uzatıyordu, belli ki cevap vermese bile isteyeceğini düşünmüştü.
“Her şeyi anlatacağım Lisef, sadece rahatlamalısın ve biraz nefes almalısın, merak etme sabah sana anlatacak kadar vakit olacak. Çikolatanı iç, pijamalarını giy ve hemen uyu.”
Lisef o anda fark etti ki henüz kalkmış olmasına rağmen gece olmuştu ve aşırı derecede yorgundu. “Fakat nasıl…” diye bir soru yağmuruna başlayacaktı ki Leonan’ın bakışlarıyla sözü kesildi ve sessizce çikolatasını yudumlamaya devam etti.
Fantastic Name Generator ile tanışmama ve isim bulma derdime çare olması nedeniyle Malkavian'a teşekkürler. Umarız kendi öyküsü de devam eder
Shinigami, sihirli sözlerde yardımın için teşekkürler-aynadan geçerkenki var ya-. Her ne kadar benimkini beğenmesen de