Kayıt Ol

Aida

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Aida
« : 02 Kasım 2011, 15:49:50 »

Önsöz

“Duvarden’in batısında bir yerde, eskiden başkent olan bir şehrin yıkıntıları duruyordu. Daha doğrusu şöyle söyleyelim, eski başkentimizin doğusunda bir yerde, Duvarden adlı bir şehir vardı. Ve o şehir, hala var. Sadece onu yeterince görmüyorsunuz. Ya da bilmediğiniz için, gidip göremediniz. Belki de görmüşsünüzdür ama anlamamışsınızdır oranın Duvarden olduğunu – Kayıp dört prensin yaşadığı yer. Ve benim kaçtığım yer.

Anne babalarımız, ya da daha yaşlı olanlarımız bilirlerdi. 3. Dünya savaşından sonra Kuzey Heradur ülkesi düşmüştü. Düşmanlar, ülkenin düşüşünü başkenti yağmalayarak kutlamıştılar. Ve başkent “Drideni”den kaçan dört prens bulunamamıştı. Kral ölmüştü. Kraliçe ölmüştü. Aslında bakarsanız, herkes ölmüştü. Savaş bittiğinde, kraliyet ailesinin soyu tükendiği için, ülkeyi yeni bir kraliyet soyu yönetecekti. Ve biz halk, bu yeni kraliyet ailesine bağlılık yemini ettik. 20 yıla yakındır onların himayesindeyiz.

4 Ağustos 2894’den beridir bundan nefret ediyorum. Evet, atalarımın bağlılık yemini ettiği bu krallıktan, Dünya’da tekrar egemen olmuş mutlak monarşiden, Bu krallığın bir evladı olmaktan, 4 Ağustos 2894’den beridir nefret ettim. Doğduğum tarih. Annemin öldürüldüğü tarih. Babamın tutuklandığı tarih. Benim Duvarden’e kaçırıldığım tarih.”

Bir kurtarıcının hikayesine hazır olun. O kurtarıcı, sadece bir kurtarıcı değildi. Ayrıca bir devrimciydi. Annesinden ona kalan mirası taşıyordu o bilmeden. O bir “Airnos”du. Görünen Dünya’da, havadaki görünmeyeni görebilen, havanın son temsilcisi…

Hiç hava büyücüsünü duymuş muydunuz? Duyacaksınız.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.