Kayıt Ol

Katil Ruhlu Yazar

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Katil Ruhlu Yazar
« : 14 Ekim 2017, 13:55:55 »
Okuyanlar yorum yaparsa sevinirim
KONUSU
Kitapları satmayan bir polisiye yazar daha fazla dayanamayarak intihar etmeye karar verir. Daha önce hiç gitmediği, bilmediği rastgele bir parkın bankında kafasına silah dayar. Ölmeyi kafasına koymuştur. Tetiğe basacağı sırada bir yabancının sesi karışır karanlığa... Bu yabancı onun hayatını tamamen değiştirecek olan kişidir. Bir seri katil ve bir yazarın korkunç yolculuğu

1. BÖLÜM: KURTULUŞ
"Yapabilirim, yapabilirim" Şakaklarımdan aşağıya terler süzülüyordu. Elimdeki silahı kafama dayamıştım. Daha önce önünden dahi geçmediğim bir parkın bankında hayatımı sonlandıracaktım. Elim titriyor, bedenim uyuşuyordu; adrenalin ve korku birbirine girmişti. Tetiği çektiğimde tüm dertlerimden kurtulacaktım. Parkı aydınlatan lamba dikkatimi dağıtıyordu; bozulmuş, durmadan yanıp sönüyordu. Gökyüzüne son bir kez baktım. Yıldızlar hiç bu kadar güzel gelmemişti gözüme... Tanrım yardım et! Gerçekten ölmek istiyor muydum? Artık sorgulamak için çok geç! Bu gece öleceğim! Elimdeki silahı iyice kavradım; artık kendimden emindim. Gözlerimi kapadım ve son sözümü söyledim "Beni karakterlerimin yanına gömün" Ayak sesleri duydum. "Tetiğe bastığında her şeyden kaçabileceğini düşünüyorsan durma, bas o tetiğe" Bir yabancının sesi karışmıştı geceye... "Kimsin sen?" diye sordum, sesin geldiği yere bakarak. İlk önce bir silüet belirdi, ardından adamın kendisi gözüktü. Uzun boylu, uzun saçlı, soluk tenli bir adamdı. "Az sonra ölü olacak bir adamla sohbet eden biriyim" dedi. Yanıma oturdu. Sadece önüne bakıyordu. "Burada kimsenin olmadığını sanıyordum" dedim. Parmaklarını bankın demirine vurmaya başladı "Bu yanılgı seni üzdü mü yoksa sevindir mi?" diye garip bir soru sordu. Elimdeki silahı unutmuştum bile "Bilemiyorum" dedim. Ayağa kalktı. Bacaklarımın arasına indirdiğim silahı eline aldı "Ölmek mi çözüm yoksa öldürmek mi? Ben bir seri katilim. İstersen seni şimdi öldürebilirim" dedi.
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #1 : 15 Ekim 2017, 12:37:05 »
2. BÖLÜM: BİR TEKLİF
Adamın saçmaladığı her halinden belliydi ama yine de intihar etmemi engellemişti -en azından şimdilik- az önce yaşadığım stresin ardından bir rahatlık çökmüştü üzerime, bu sebeple yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Oturduğum yere biraz daha yayıldım ve kollarımı bankın üst kısmına koydum "Sen bir katilsin ve bana bunu açık açık söylüyorsun... Saçmalık!" dedim. Adam gülümseyerek ince uzun parmaklarıyla saçlarını arkaya doğru attı "Sıradan bir katil değil, seri katilim ben" dedi. Çok kısık bir sesle konuşuyordu. "Pekala. Haberler de hiç seri katil haberi duymadım, etrafta bulunan ceset haberleri de yapılmıyor. Türkiye gibi bir yerde sence böyle şeyler çabuk ilgi odağı olmaz mı? Polisiye yazarı olarak çok fazla araştırma yaptım ama günümüzde seri cinayet olaylarına denk gelmedim" dedim. Tekrar yanıma oturdu. Silahı dizimin üstüne koyduktan sonra konuşmaya başladı "Evet seni hatırladım, sen şu beceriksiz, kitapları satmayan ucuz polisiye yazarısın. Ucuz bir yazar olduğun için bir cesedi ortadan kaldırmanın inceliklerinden bihaber olmana şaşırmadım. Kaybolan ve bulunamayan insanların gerçekten hayatta olduğuna mı inanıyorsun? Aslında senin ölmene izin vermeliydim..." dedi. Sözleri canımı yaktığı kadar sinirlendiriyordu. Haklıydı kitaplarım satmıyordu, zaten bu yüzden ölmek istiyordum; ama ucuz bir yazar değildim.

"Şuan kafam karmakarışık. Az önce intihar ediyordum ve beni bir adam, yani sen kurtardın; yine aynı adam bana ‘Ben seri katilim’ diyor. Peki bana neden yardım ediyorsun?" diye sordum. Kafasını aşağıya eğdi, gözlerini kapattı. "Bir kurban arıyordum ve buraya geldim. Seni tesadüfen gördüm. Bak ben insanların son anlarına şahit oluyorum; bana yalvarıyorlar. Gözlerinde umut olmuyor ama yine de yalvarıyorlar; aciz köpek gibi... Senin gözlerinde de aynı umutsuzluğu gördüm, yaşamak için umudun yok ve bu gerçeği kabullenmişsin... Bende senin gibi ölümü kabullenmiştim... Ölmektense öldürmenin asıl kurtuluş olduğunu anlayana kadar; işte sana bu yüzden yardım ediyorum. Sana bir teklifim var
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #2 : 17 Ekim 2017, 12:13:42 »
3. Bölüm: Yeni Hayatıma İlk Adım
Ayağa kalktım. Düşünceli bir şekilde kendi etrafımda dönüyordum "Pekala" dedim "Teklifin nedir?" diye sordum. Ağzında yarım bir gülümseme ile "Benimle beraber cinayet işle! Sendeki ışığı görebiliyorum. İşleyeceğimiz cinayetleri yazarak gelmiş geçmiş en iyi polisiye yazar olabilirsin" dedi. Bir anda olduğum yerde kaldım. Vücüdum titriyordu. Hemen geri oturdum "Sen kesinlikle çıldırmışsın" dedim. Kafasını garip bir şekilde sağa sola salladı ve ayağa kalkttı. "Bak, daha önce kimseye yapmadığım bir şeyi yapıyorum; seni özgür bırakıyorum. İstersen şimdi intihar et, istersen kötü yazarlığına devam et... Ya da ben karanlıkta kaybolmadan peşimden gel" dedi ve parkın çıkışına doğru yürümeye başladı. Kalbim çok hızlı atıyordu, beynim uyuşmuştu; zaman sanki durmuştu. Bir karar vermem gerekiyordu. Artık kalbimle hareket edemezdim; ayağa fırladım. Seri katil olduğunu iddia eden bir yabancının peşinden koşuyordum. "Bekle" diye bağırdım. Yavaşça arkasını döndü. Titreyen dizlerime bakıyordu "Teklifini kabul ediyorum" dedim. Sinirli bir şekilde yüzüme bakıyordu "Bir kere bu yola girersen bir daha geri dönemezsin" dedi. Nefesimi kontrol altında tutmaya çalışırken "Biliyorum" dedim. Cebinden bir anahtar çıkardı "Al o zaman arabayı sen süreceksin" dedi. Karanlık yolda yürümeye başladık. Olan biteni anlamaya çalışıyordum... Yürüyüşümüz fazla uzun sürmedi, parkın arka sokağında, bir spor arabanın önünde durmuştuk. "Hadi geç direksiyona" dedi. Kilidi açmaya çalışırken "Unutma bu yolun geri dönüşü yok" dedi. Kafamı çaresizce aşağı yukarı salladım. İkimizde arabanın içindeydik. "Nereye gideceğiz?" diye sordum. Emniyet kemerini bağlarken "Yolu tarif edeceğim, sen sür" dedi.

Yol boyunca olan biteni kavramaya çalışıyordum. Bütün bunlar nasıl gerçek olabilirdi? Kötü bir şakanın içinde miydim yoksa? Bitmek bilmeyen sorular beynime kıymık gibi batıyordu. Adını dahi bilmediğim bir adamla -kendine seri katil diyen bir adam- bilmediğim bir yere gidiyordum; mantıklı, tutarlı olan tek bir yanı yok! Her şeye rağmen şuan ölü olabilirdim...

Düşüncelerimden kurtulup saate baktım. Saat 03:37'ydi. Düşünmekten saatin ilerlediğini fark etmemişim, neredeyse bir saattir yoldaydık. "Şimdi buradan sola dön ve 100 metre sonra dur" dedi emniyet kemerini çözerken.

Şehir dışına çıktık desem yalan söylemiş olmam, çünkü önünde durduğumuz evin etrafında 3 - 4 ev tane ev vardı ve çok fazla ağaç... "İşte benim evim" dedi. Arabadan indik. Karşımda 3 katlı, bahçeli, gayet lüks bir ev duruyordu. "Hadi gel" dedi. İlk önce demir parmaklı, işlemeli, gösterişli bir kapıdan geçtik. Bahçeden ev kapısına kadar uzun bir yol vardı. Bahçenin her yerine çiçekler ekilmişti. Böyle bir adam gerçekten katil olabilir miydi? Evin kapısını açtı. Beni neyin beklediğini bilmeden içeriye adımımı attım. Ev muazzamdı. Ne tam modern bir yapıya sahipti ne de çok eski bir görüntüsü vardı. Her yerde tablolar asılıydı. Kapının girişinde şaşkınlıkla etrafıma bakıyordum. "Ne o; yıkık dökük, duvarları kanla boyanmış bir ev mi bekliyordun?" dedi gülümseyerek. Gerçekten olan bitene anlam veremiyordum. Bir şey demedim sadece gülümsedim; artık kendimi serbest bırakmıştım. "Artık geri dönüşün yok! Ya ortak oluruz seninle, ya da parkta yarım kalan işi tamamlayıp intihar edersin; yoksa ben öldürürüm seni ve bunu istemezsin" dedi. Ortam bir anda ciddileşti... Bu yoldan geri dönme gibi bir niyetim yoktu; kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum. "İstediğin odada kalabilirsin. Sabah seninle uzun uzun sohbet edip tanışacağız. Sen kim olduğumu merak ediyorsun, bende senin kim olduğunu... Şimdi git yat" dedi. Üst kata çıktım ve bir odaya girdim. Etrafta biblolar ve tablolar vardı. Duvarlar krem rengine boyanmıştı. Çift kişilik bir yatak ve iki koltuk vardı içerde.... Direk yatağa geçtim ve uyumak için kendimi zorladım.
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #3 : 18 Ekim 2017, 22:38:42 »

4. Bölüm: Tanışma, Gerçekliğe İlk Adım
Her sabah alarm kurulmuş gibi 9:00'da uyanırdım; yine aynı saatte uyandım. Tavanı seyrederken gece olan biteni hatırlamaya çalışıyordum. Gerçekten ölümden dönüp, ölüm mü saçacaktım etrafıma? Hikayelerimdeki kötü karakterler gibi mi olacaktım? Peki bu neden canımı yakmıyordu; vicdanım terk mi etmişti beni? Artık her şeyi geride bırakmalıydım; ölmektense öldürmeliydim ve bunları ktabımda anlatmalıydım. Yataktan çıktım. Odanın kapısını açtığımda birinin şarkı söylediğini duydum... Bu onun sesiydi! Çok fazla kapı vardı, sesin nereden geldiğini kestiremedim "Günaydın" diye bağırdım. Şarkı söylemeyi kesti "Günaydın aşağı gel!" diye bağırdı. Hemen aşağa koştum. Salonun yan tarafındaki kapı açıldı. "Kahvaltı hazırlamama yardım et" dedi. Gülmeye... Hatta kahkaha atmaya başladım. "Acımasız bir seri katil için fazla düşünceli değil misin?" diye sordum. Net bir gülümseme ile "Bu kahvaltı senin için değil" dedi. Mutfağa girdim. Hayatımda gördüğüm en büyük mutfak olabilirdi. Yemek hazırlamak için büyük bir tezgah vardı, yemek masası geniş ve uzundu. Masadaki hazırlağa bakılırsa benden çok önce uyanmıştı... İyi ama kimin veya kimler içindi bu kahvaltı masası? Bir köşede durdum. "Öyle bekleme şu çayı masaya koy" dedi. Filmlerdeki ve kitaplardaki seri katiller daha havalıydı; ya da bu adam büyük bir yalancıydı.

10:32 gibi kapı çalmaya başladı. "İşte ilk misafirimiz geldi" dedi. İçimden "Misafir mi?" dedim. Kapıyı açtığında karşımda 60 yaşlarında, zayıf, uzun boylu, gayet bakımlı bir kadın duruyordu "Günaydın Kaan" diye içeri girdi. Dün beni ölümden döndüren adamın ismini daha şimdi duyuyordum... Ama neden bu kadın tarafından duyuyordum? Kadın meraklı bir şekilde bana bakıyordu "Siz kimsiniz" diye sordu. Gülümseyerek elimi uzattım "İsmim Koray" Benim ismimi de Kaan ilk defa duymuştu. Dolaylı yoldan tanışmıştık. Kadın bir açıklama bekliyor gibiydi. Kaan hemen araya girdi "Koray benim ortağım ve en yakın dostum, bir süreliğine benle beraber kalacak" dedi. Kadın bu açıklamadan memnun kaldı "Ah öyle mi? Tanıştığımıza memnun oldum Koray. Benim ismim de Melda" dedi. Üçümüz mutfağa geçtik. Hala neler olup bittiğini anlamıyordum. Kaan "Diğerleri de şimdi gelir..."  lafını bitiremeden kapı tekrar çaldı. Kapıyı açmaya gitti. İçeri 6 kişi girdi. İki tanesi erkekti, dört tanesi kadındı ve hepsi yaşlıydı. Herkesi yemek masasının etrafına oturttu. "Hadi başlayalım" dedi. Herkes kahvaltıya başlamıştı. Meraklı gözlerle Kaan'a bakıyordum. Kaan ayağa kalktı.
 
"Sizi ortağımla tanıştırmak istiyorum: ismi Koray" diye konuşmaya başladı. "Bir süreliğine benimle beraber kalacak. Bana olan saygı ve sevginizi ona da göstermenizi istiyorum" dedi. Herkes samimi bir şekilde bana bakıyordu, gülümsedim.
Öğlene doğru bütün misafirler gitmişti. Artık neler olduğunu öğrenecektim "Olan biteni anlat" dedim keskin bir ses tonuyla. Salona girdi; peşinden gittim. Karşılıklı iki koltuk vardı, birine ben, diğerine o oturdu. "Bu sohbetten sonra her şey belli olacak" dedi. Ardından koltuğa yaslandı ve derin bir nefes aldı.

"İsmimi zaten öğrendin, ben Kaan. Dün gece seni ölümden çekip çıkardım ve en büyük sırrımı seninle paylaştım; ben bir seri katilim... Bunu yapmamın sebebi benim de ölümden dönmüş olmam ve asıl kurtuluşun öldürmekten geçtiğini anlamamdan ibaret. Gerçi bana yol gösteren olmadı. Bu evde yaşıyorum. Az önce gördüğün insanlar benim komşularım, bazı sabahlar onlara evimi açıyorum ve beraber kahvaltı yapıyoruz. Maddi açıdan hepsinin durumu kötü erzak yardımı vs yapıyorum..." ciddiyetini bozup gülümsemeye başladı sonra devam etti "Ve... Öldürdüğüm insanların etlerini veriyorum onlara, hiç bir şey bilmeden afiyetle yiyorlar. Bu iyiliklerim sayesinde benden hiçbir şekilde şüphe etmiyorlar, hatta kendi çocuklarından bile daha fazla seviyorlar beni, salaklar. Zenginliğim sebebi tamamen ailemden kalan miras" dedi.

Konuşmasını bitirdiğinde rahatlamış gibiydi. Hemen aklıma gelen ilk soruyu sordum "Öldürdüğün insanların etlerini gerçekten çevrendeki insanlara mı dağıtıyorsun?" kahkaha atmaya başladı "Bir cesedi ortadan kaldırmanın en iyi yolu onları yemektir. Kemikleri de bahçe de gördüğün köpeğime yediriyorum" dedi. Kanım çekildi, midem bulanmaya başladı. Kaan bir anda ciddileşti "Şimdi sen anlat kendini" dedi. Derin bir nefes aldım.

"Pekala! Adım Koray . Gayet sıradan ve basit bir hayatım var... Yani dün geceye kadar öyleydi. Polisiye ve korku hikayeleri yazıyorum; beni karakterlerim ayakta tutuyordu. Kitaplarım çok az, hatta hiç satmadı: bu beni ruhsal bir bunalıma sürükledi, kendime değil, karakterlerime üzülüyordum. Onları hayal kırıklığına uğrattığım için intihar etmeye karar vermiştim. Sen beni kurtarmasan şuan ölüydüm. İşte ben buyum"

Kaan gülmeye başladı "Vay be! Delirmene ramak kalmış. Merak etme kurtulacaksın: senden başarılı bir yazar yaratacağız... Şimdi benle gel" dedi. Beraber salondan dışarı çıktık. Evin alt katına indik. Alt kat oldukça soğuktu. Etrafa bakınırken iki tane klima gördüm: ikisi de en soğuk derece de çalışıyordu. 4 tane kapı vardı. Tam ortada büyük bir halı ve masa vardı. Bana ne göstereceğini çok merak ediyordum. Masanın bir ucunu tuttu "Yardım et bana, şunu kenara çekelim" dedi. Dediğini yaptım. Masayı kenara çekmiştik. "Biraz sonra gerçekliğe ilk adımını atacaksın. Gördüklerini unutumayacaksın... Zaten buraya bol bol ineceğiz" dedikten sonra halıyı da kaldırdı. Halının altındaki döşemeler değişikti. Kaan döşemeleri kaldırmaya başladı ve bir kapak ortaya çıktı. Evet, burası cinayetlerin işlendiği yerdi. Kaan son kez yüzüme baktı, ardından kapağı kaldırdı. "Hadi inelim" deyip aşağı indi. Bende arkasından yavaşça indim. Gördüklerim beni dehşete düşürmüştü.
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #4 : 19 Ekim 2017, 11:28:30 »
Wattpad hesabım: www.wattpad.com/draculhrl
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Quid Rides

  • **
  • 399
  • Rom: 17
  • #800000
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #5 : 20 Ekim 2017, 22:46:05 »
Wattpad hesabım: www.wattpad.com/draculhrl

Merhaba. Hikayeyi okumak için başlığ girmiştim ancak bu mesajınızı görünce okuma isteğim kaçtı. Kendi imzanızda da paylaşabilirdiniz linki. Burda böyle uluorta olması itici olmuş.

Anladığım kadarıyla 4 bölümü birden yüklemişsiniz. Yanlış anlamayın, amacım sadece bir tavsiye vermek, teker teker yüklemeniz daha uygun olur. Böylece insanlar bir göz atmak için girdikleri başlıkta bir çırpıda okurlar ilk bölümü. Daha sonra okuyup okumayacaklarına karar verirler. 4 bölüm birden olunca göz korkutuyor.

Velhasıl kelam hikayeyi okumadan çıkıyorum başlıktan. Bu sebeple hikaye üzerine yorum yapamayacağım. Kaleminize kuvvet.

Selametle 
http://turanmemre.wordpress.com/
Bana dönek demiş itin birisi
Açığım ne imiş sor hele hele

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #6 : 20 Ekim 2017, 22:58:53 »
Wattpad hesabım: www.wattpad.com/draculhrl

Merhaba. Hikayeyi okumak için başlığ girmiştim ancak bu mesajınızı görünce okuma isteğim kaçtı. Kendi imzanızda da paylaşabilirdiniz linki. Burda böyle uluorta olması itici olmuş.

Anladığım kadarıyla 4 bölümü birden yüklemişsiniz. Yanlış anlamayın, amacım sadece bir tavsiye vermek, teker teker yüklemeniz daha uygun olur. Böylece insanlar bir göz atmak için girdikleri başlıkta bir çırpıda okurlar ilk bölümü. Daha sonra okuyup okumayacaklarına karar verirler. 4 bölüm birden olunca göz korkutuyor.

Velhasıl kelam hikayeyi okumadan çıkıyorum başlıktan. Bu sebeple hikaye üzerine yorum yapamayacağım. Kaleminize kuvvet.

Selametle


Zaten 4 bölümü burada teker teker paylaştım. Neredeyse 5 - 6 gün sürdü. Wattpad hesabı açınca da burada paylaşmak istedim. Maalesef linki imzama eklemek aklıma gelmedi, kusura bakmayın. Yorumunuz için teşekkür ederim :)
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #7 : 20 Ekim 2017, 23:04:32 »
5. Bölüm: İlk Cinayet
Karşımda büyük bir oda duruyordu. Duvarlar fayansla kaplıydı ve bütün duvarların üstüne muşamba gerilmişti. Odanın tam ortasında metalden yapılma, uzun, geniş bir masa vardı. Odanın karşısında kesici aletler duruyordu; bıçak, balta, testere ve daha birçok korkutucu alet vardı. Kesici aletlerin yan tarafında, yani odanın köşesinde kalın zincirler ve kilitler duruyordu. Kaan iki elini yana açarak "İşte burası benim asıl gerçekliğim" dedi. Açıkçası etraf beni kendine çekmişti, hatta hayran kalmıştım "Burası muazzam" dedim. Yarı gülümseyerek, yarı şaşkınlıkla "Demek beğendin... O zaman bu akşam buraya aşık olacaksın! Çünkü ilk kurbanını bu gece öldüreceksin" dedi. Ruhum çekilmişti. Gerçekten bir cinayet işleyebilir miydim? Bir şey demedim. "Hadi yukarı çıkalım. Sen biraz dinlen, bu gece yeni hayatına merhaba diyeceksin" Her şeyi eski haline getirip yukarı çıktık.

Gece yattığım odaya girdim. Yatağa uzandım. Bir insanın hayatı bir gecede ne kadar değişebilir? Bir insan bir günde gerçekten katil olabilir mi? Ben sorular karmaşasında kendimi kaybederken odanın kapısı açıldı. Kaan elinde bir kitapla içeri girmişti. "Senin soyadın Demirtırnak'tı, değil mi? diye sordu. Şaşırmıştım. Yattığım yerden doğrularak "Nereden biliyorsun?" diye sordum. Elindeki kitabı bana uzatarak "Bu senin yazdığın kitap değil mi?  Zamanında senin kitabını almışım" dedi. Şaşırmıştım. Daha önce kimsenin elinde kendi kitabımı görmemiştim. Merakla "Beğendin mi?" diye sordum. Yüzünü asarak "Anlatımın kuvvetli ama bilgin zayıf olduğu için kitap tamamen mantık hatalarıyla dolu... Cinayet silahı ortada yokken silah hakkında çok net tahminler yapmışsın; henüz kurbana otopsi yapılmadan cinayet silahı hakkında net bir sonuca varamazsın. Bunun gibi teknik bilgi eksikliği çok fazla... Araştırma yapmadan bu tarz bir kitap yazamazsın. Ama merak etme bu gece ilk tecrübeni yaşayacaksın ve sana teknik bilgiler vereceğim; yeni kitabın bir başyapıt olacak" dedi. Artık iyi bir yazar olmak istiyordum! Bunun için bir seri katil olabilirdim, gayet mantıklı. Kaan saatine bakıp "Saat 15:50 olmuş. İyice dinlen, akşam "21:30'da evden çıkacağız" dedi. "Kağıt kalem var m?" diye sordum. Kafasıyla yatağın yanındaki çekmeceli dolabı gösterdi ardından odadan çıktı.

Bir şeyler karalamaya başladım. Aklıma gelenleri yazıyordum. Kafamın içindeki sahneleri kağıda döküyrdum. Defterin 15 sayfasını doldurmuştum kısa sürede. Bir yandan yazıyor, bir yandan akşam olacakları düşünüyordum. Ruhum yorulmuştu. Akşama kadar uyusam iyi olacaktı...

"Hadi uyan! Başlıyoruz" Akşam olmuştu. Hemen yataktan çıktım. Kaan elinde tuttuğu palto ve bereyi verdi. "Al bunları giy. Ne olur ne olmaz tanınmayalım" dedi. Evet, işte vakit gelmişti; bu gece ilk cinayetimi işleyecektim. Evden çıkarken. "Şu alçıyı koluma takmama yardım et" dedi Kaan. Elindeki alçıya bakarak "Bu ne için?" diye sordum. Elindeki bana verip "Anlatırım" dedi. Alçıyı düzgünce koluna taktıktan sonra evden çıktık. Arabayı yine ben sürecektim. "Nereye gidiyoruz" diye sordum. Gülümseyerek "Bu gecenin ana karakteri sensin, nereye istersen git; kurbanını seç" dedi. Bu büyük bir sorumluluktu. Gözüm durmadan Kaan'ın kolundaki alçıya gidiyordu. "Bakıp bakıp durma" dedi. Bir şey demedim. "Ted Bundy adlı seri katil kurbanlarına nasıl yaklaşıyordu biliyor musun?" diye sordu. Bir anda her şey anlam kazanmıştı "Evet... Evet biliyorum. Sakat gibi yanlarına gidip yardım istiyordu ve bir anda arabanın içine atıyordu" dedim. "En azından bunları biliyorsun, aferin" dedi.

Bilmediğim yerlere sürüyordum arabayı. Saat 22:30 olmuştu. "Koray bu gecenin asıl karakteri sensin ama artık harekete geçsek" dedi Kaan. Haklıydı. Zaman geçtikçe cesaretimi kaybediyordum. Kış mevsiminde olduğumuz için sokaklar zifiri karanlıktı. Arabayı kuytu bir yere bıraktım. "Burası çok boş" dedim. Kaan gülerek "Daha güzel. Biraz bekleyeceğiz" dedi. 15 Dakika arabanın içinde oturduktan sonra karşı taraftan bir kadının geldiğini gördük. Kaan aceleyle "Hemen koltuğun altına saklan!" deyip arabadan dışarı çıktı. Bagajı açtığını duydum. Koltuğun altında olduğum için ne aldığını veya ne koyduğunu göremiyordum. 5 Dakika sonra arka kapı açıldı "Çok teşekkür ederim hanımefendi. Şuraya koyabilirsiniz." gibi sesler geliyordu. Kadının arabaya eğildiğini hissettim. "Tamamdır beyefendi..." derken pat diye bir ses geldi. Kaan aceleyle "Hadi arabayı çalıştır" dedi. Elim ayağıma dolaşmıştı. Arabayı zor çalıştırdım. Kaan kahkaha atıyordu. "Bagajdan aldığım koltuk deyneği baya işime yaradı... Salak kolum kırık, ayağım sakat nasıl araba kullanabilirim? Salaklığın cezasını göreceksin" diyordu. Vücudum buz gibiydi. Bunu gerçekten yapmış mıydık? Duygu karmaşası yaşıyordum. Bir saat içinde eve gelmiştik. "Komşular" dedim "Komşular görmesin kadını eve soktuğumuzu?" diye sordum. Gayet rahat bir şekilde "Merak etme hepsi yaşlı başlı insanlar bu saatten çoktan uyumuşlardır ama yine de temkinli davranalım" dedi. Kadını hızlıca arabadan indirip eve taşıdık.

Kaan soğukkanlı bir şekilde "Altkata indirelim" dedi. Kadını tekrar kucakladık. Yavaş yavaş aşağı indirdik. Gizli kapağı kaldırdıktan sonra sanki zaman durmuştu. "Kadını ölüm odasına indirebiliriz" dedim. Kaan gülerek "Gerçekten buraya ölüm odası mı diyorsun? Saçma. Bırak şu gereksiz ciddiyeti biraz gevşe" dedi. Kadını aşağı indirdik. "Kadını şu köşeye zincirleyelim" dedi. Ben kadını zincirlerken o da ortadaki masayı kenara çekiyordu. Masayı çektikten sonra yere muşamba serdi daha sonra masayı tekrar eski yerine koydu. Kaan bana bakarak "Şimdi karar vermeni istiyorum. Kadının kendine gelmesini mi bekleyeceksin yoksa kendine gelmeden öldürecek misin?" diye sordu. Halimi görünce "En iyisi kendine gelmeden öldür. Kadının yalvarma sesleri vicdanını harekete geçirir ve duygusallaşırsın, bu da öldürmene engel olur" dedi. Haklıydı. Kadını masaya yatırdık. "Nasıl öldüreceksin?" diye sordu. Kadının suratına bakarak kendi kendime konuşuyordum "Seni hiç tanmıyorum. Bana bir zararın olmadı. Seni neden öldüreceğim?" Kaan beni dürterek "Ne yapıyorsun sen? Baygın kadınla mı konuşuyorsun? İyi bir yazar olacağını düşün" dedi. Evet iyi bir yazar olacaktım! Kaan aletleri gösterip "Nasıl bir yol izleyeceksin?" diye sordu. Aletlerin yanına yürürken "İlk kitabımda katil kurbanın ilk önce bileklerini daha sonra şah damarını kesiyordu. Kurguladığım karakterin yaptığını yapacağım" dedim. Etkilenmiş gibiydi. Kesici bir bıçak aldım elime. Kadının yüzüne son kez bakıp sağ bileğini kestim, daha sonra sol bileğini... Kadın hareketlenir gibi oldu. Hemen şah damarını kestim. Yerler kan gölüne dönmüştü. Elim titriyordu. Şah damarından kanlar fışkırıyordu. Midem bulanıyordu. Kaan çöp kovası getirdi "Al kus. İlk cinayette olur böyle" dedi. Kustuktan sonra "Cesedi nasıl ortadan kaldıracağız?" diye sordum. Kaan eline balta alıp "O işi ben hallederim ama bu gece tüm duygularını öldürmeni istiyorum. Bu baltayla kadının kafasını vücüdundan ayır" dedi. Bunu beklemiyordum. "Bunu yapamam" dedim. Kaan baltayı elime tutuşturup "Bir daha senden böyle bir şey istemeyeceğim. Ama duygularını öldürmemiz lazım... Yarın yeni başlayacağın kitabı düşün" dedi. Masaya yaklaştım. Kadının kanlı vücuduna bakıp gözlerimi kapadım. Gözlerimi tekrar açtığımda acımasız bir şekilde baltayı kadının boğazına vurdum. Kaan hemen beni çekip yukarı çıkardı. "İyiydi. Gayet iyiydi. Şimdi git uyu! Gözlerini her kapadığında kadının suratı gelecek önüne, korkacaksın, kendinden nefret edeceksin ama bu görüntüler ilham kaynağın olacak. Git uyu. Yarın kitabını yazmaya başlayacağız" dedi. Titreye titreye oda çıktım. Kaan tekrar aşağı indi; cesedi ortadan kaldırmak için.

Odama girdim. Üstümdeki her şeyi çıkardım. Gerçekten bir cinayet işlemiştim. Bedenim güçsüzleşmişti... Gözlerim kararmaya başladı... Yatağa düştüğümü hatırlıyorum.
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #8 : 22 Ekim 2017, 21:07:14 »
6. Bölüm: Rüyadan Uyanış, İlk Cinayet
"Hadi uyan! Başlıyoruz"  Yatağımdan fırladım. Yarı uykulu bir şekilde "Neye başlıyoruz?" diye sordum. Gülerek "İlk cinayetini işleyecektin bu gece, unuttun mu? Bir katil unutkan olamaz!" dedi. Yüzüme tokat yemiş gibiydim. Yatağa oturdum. Kafamı iki elimin arasına alıp "Dün gece öldürmedik mi o kadını?" diye sordum. Kaan şaşkınlıkla "Neyden bahsediyorsun sen?" dedi. "Dün. öğle saatlerinde bana kitabımı getirmiştin; hatta kitabımdaki eksiklikleri anlatmıştın... Daha sonra ben uyumuştum ve akşam beni uyandırmıştın... İlk cinayetimi işlemiştim ben" dedim. Kaan acıyan gözlerle bana bakarak "Evet sana kitabını vermiştim ve eksikliklerini anlatmıştım sonra sen uyumuştun... Ama bunlar bugün oldu. Saatine bak" dedi. Hemen saatime baktım. Sabah olması gerekiyordu ama saat akşam 21:10'u gösteriyordu. Beynimin içinde şimşekler çakıyordu sanki... Gördüklerim, yaşadıklarım bir rüya mıydı? Kaan sanki beynimin içinden geçenleri okumuş gibi "Sonuçta her gün cinayet işlemiyorsun. Bilinçaltın sana oyun oynamış; rüya görmüşsün" dedi. Evet, evet gördüklerim rüyadan ibaretti... O kadının kafasını uçurmamıştım. Ayağa kalkarak "Yani o kadının kafasını uçurmadım" dedim. Kaan kahkaha atarak "Daha cinayet işlememiş biri kafa uçurmaktan bahsediyor! Bilinçaltın sana sağlam oyun oynamış. Şimdi hazırlan! Şu gördüğün rüyayı da araba da iyice anlat bana bakalım" dedi. Hızlıca hazırladım. Rüyamda gördüğüm gibi olmamıştı hiç bir şey; ne palto ve bere giymiştim, ne de Kaan koluna alçı takmıştı. Bu kadar gerçekçi bir rüya nasıl görmüş olabilirdim? Tabii ya! Ben bir yazarım; hayalgücüm ile gerçekliği karıştırdığım zamanlar daha öncede olmuştu. Evden dışarı çıkmıştık. Bu sefer gerçekten cinayet işleyecektim.

Sürücü koltuğuna ben oturdum. Kaan "Evden bir iki saatlik mesafe kaadar uzaklaş, istediğin yere gidebilirsin" dedi ardından ekledi "Rüyanı fazla detaylara girmeden anlat bakalım" Arabayı rastgele bir yerlere sürerken anlatmaya başladım.

"Akşam beni uyandırmıştın. Ted Bundy gibi koluna alçı takmıştın; kurbanı bu yolla tuzağa düşürecektin. Arabayı yine ben kullanıyordum ve yine evden baya uzaklaşmıştık. Arabayla bir yere saklandıktan sonra herhangi bir insanın geçmesini bekledik. Karanlıkta bir kadın belirdi ve sakat taklidiyle onu tuzağa düşürdün. Kadını eve getirdikten sonra direk cinayet odasına indirdik. Kadını öldürmemi istemiştin... Daha sonra kadının kafasını koparmamı istemiştin" dedim.

Kaan camdan dışarı bakarak "Birincisi taklitçi bir katil değilim, yani Ted Bundy yöntemini kullanarak kurbanlarımı tuzağa düşürmem. İkincisi rastgele kurban seçmem, sende seçmeyeceksin. Amacı olmayan bir cinayet, sıradan bir katliamdan farksızdır" dedi.

Yol boyunca hiç konuşmadık. Yaklaşık bir buçuk saattir yoldaydık. Kaan sağına soluna baktıktan sonra "Burada dur" dedi. Durduğumuz yer kuytu bir yerdi ama 50 - 100 metre ilerimizde insanlar yürüyordu. Kaan emniyet kemerini çözerken "İntikam duygusuyla ilerlersen cinayet işlemen daha kolay olur. Bu hayatta en çok kime kızdın?" diye sordu. Biraz düşündükten sonra "Bir yayınevinin editörüne... Kendi paramla kendi kitaplarımı bastırmama rağmen kitabımı düzenleyen editör benle dalga geçmişti" dedim. Kaan memnuniyetle "Güzel. Peki nasıl biriydi bu?" diye sordu. Detayları hatırlamaya çalıştım "Uzun boyluydu, saçlar sarı ve omzuna kadar iniyordu, beyaz tenliydi, irice bir kadındı" dedim. Kaan kafasını salladı "Gel" dedi. Arabadan inmiştik. İnsanları arasına doğru yürüyorduk "O kadına benzer bir kadın bulmaya çalış ama dikkat çekme" dedi. Etrafıma bakarken Kaan "Şu tarifine uyuyor" dedi. Gösterdiği kadına baktım. Birebir benzemıyordu ama bana onu hatırlatmıştı. "Evet, bu benziyor" dedim. Kaan kulağıma eğilerek "Kadın arka sokağa doğru gidiyor. Hemen arabayı arka sokağa götür" dedi. Dediğini yapmak için arabaya doğru koştum. Arabanın yönünü arkaya çevirip hızlıca ilerledim. 3 dakika içerisinde arka sokağa girmiştim. Gayet boş ve sessiz bir sokaktı. Arabayı park edip, farları söndürdüm. Kaan ve kadını gördüm, arabaya doğru gelliyorlardı. Kaan aksaya aksaya yürüyordu, kadın da ona yardım ediyordu. Arabanın yanına geldiklerinde Kaan "Çok teşekkür ederim hanımefendi. Arkadaşım burada" dedi. Kadın gülerek "Rica ederim" dedi. Geri dönmek için arkasını döndüğünde Kaan aniden boynuna sarıldı. Hemen aşağı inip arka kapıyı açtım. Kadını arka koltuğa atmıştık. Kaan kadının yüzüne hızlıca bir yumruk attı, kadın bayılmıştı. "Hadi sür" dedi. Eve geri dönüyorduk. Kaan gülerek "Aslında bakarsan şu sakat taklidi yapmak fena değilmiş; kadından aksayarak yardım istedim ve hemen merhamet gösterdi" dedi.

Yaklaşık iki saat içinde eve gelmiştik. Kaan arka koltuğa bakıp "Kadını hızlıca eve sokacağız" dedi. Sanki zamanla yarışıyor gibi hareket ediyorduk. Hızlıca arabadan indik. Saniyeler içinde kadını arabadan indirip eve sokmuştuk. Kaan gülerek "Senin şu cinayet odana inelim hadi" dedi. Kadını aşağı indirdik. Ben gizli kapıyı açtım. Ardından kadını tekrar kucakladık ve cinayet odasına indirdik. Hemen masaya yatırmıştık "Ee ilk önce kadını zincirlemeyecek miyiz? Rüyamda öyle yapıyorduk" dedim. Kaan yarı sinirle bakıp "Şuradan bir bıçak al! Şu rüyayı da artık bırak" dedi. Keskin bir bıçak aldım elime... Kaan bilmiş bir şekilde "Amacımız işkence değil, amacımız öldürmek... Bu yüzden kurbanın işini hemen bitir" dedi. Kadının boğazını tutup konuşmaya devam etti "Şuan burada o editör kadın yatıyor, onun suratını gör. Şimdi boğazına derin bir kesik at... Bu kesik öldürmek için olsun" dedi. Kadının yanına yaklaştım. Her ne kadar editöre benzese de o bir yabancıydı. Kalp atışım aşırı hızlı atıyordu, ellerim titriyordu. "Sanırım yapacağım" dedim. Kaan bağırarak "Öyle mi? Bırakalım o zaman seninle dalga geçen bu kadın yaşamaya devam etsin! Sende git bir parkın köşesinde sefil gibi intihar et!" dedi. Bir anda elimdeki bıçakla kadının boğazını kesmiştim. Yüzüme, üzerime kanlar fışkırıyordu. Kadın can çekişiyor, son nefesini veriyordu. Kaan elimdeki bıçağı alıp kadının kalbine hızlıca sapladı. Kadın artık hareket etmiyordu; sadece kanlar fışkırıyordu. Yerler kan gölüne dönmüştü. Dizlerimin üzerine düştüm. Kusmamak için kendimi zorluyordum. Her yerim kan olmuştu; kanın  sıcaklığını ve kokusu hissedebiliyordum. Kaan elektrikli testere almıştı eline "Ayağa kalk! Çekil oradan" dedi. Kadını parçalamaya başladı. Daha fazla dayanamayarak kusmaya başladım. İçimdeki her şeyi çıkarmıştım. Kollarını, bacaklarını ve kafasını kesmişti. Kadının parçalarını bir çuvala koyduktan sonra "Burası şimdilik böyle kalsın... Yarın sabah uyanır uyanmaz etrafı temizleyeceksin" dedi.

Cinayet odasından çıkmıştık. Hemen banyo yapmaya gittim. Bir yandan yıkanıyor, bir yandan kusuyordum. İki saat yıkanmıştım. Üzerime yeni şeyler giymiştim. Kendime gelmek için uyumaya gittim.
Tanrım yardım et!

Çevrimdışı Draculhrl

  • *
  • 13
  • Rom: 0
  • Korku ve polisiye hikayeleri yazıyorum.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Katil Ruhlu Yazar
« Yanıtla #9 : 23 Ekim 2017, 13:42:56 »
Okuyanlar yorum yaparsa sevinirim. Eleştriler sayesinde daha iyi olacağıma inanıyorum
Tanrım yardım et!