Kayıt Ol

Anket

Düşünceleriniz?

Tarzını Beğendim.
İyi Olmuş.
Heyecan Vericiydi.
Bence Geliştirilebilir.
Kötü.

Kenway Kardeşler

Çevrimdışı Methild

  • *
  • 28
  • Rom: 0
  • En Ağır Sözler Silah Gibidir...
    • Profili Görüntüle
Kenway Kardeşler
« : 21 Mayıs 2014, 16:24:24 »

Namlunun Ucundaki Ölü

Henry Kenway, verandasindaki sandalyesine oturdu ve uzaklarda at koşturan gençlere baktı. Güneş batarken, bir grup genç arkasına kızları bindirmiş, at koşturuyordu. Gençler gururla atlarını koştururken, kızlar gülüşüyor, çığlık atıyorlardı.

Henry Kenway, kendi arazisi içinde bu kadar gürültü yapılmasından hoşlanmazdı. Ağabeyi öldürüldüğünden beri, insanlardan uzak durmuştu. Evini kasabanın dışına taşımış ve kimsenin araziye girmemesi için uyarı tabelaları asmıştı. Sonuçta bu arazi ona aitti. Ancak o, ne kadar uyarıda bulunsa da-birini bacağından vurmasına rağmen- kasaba halkı arazisinde dolaşmaya devam ediyordu. Üstelik sırf Henry Kenway`ı sinir etmek için yapıyorlardı bunu. Nitekim başarıyorlardı da. Ancak bilmedikleri bir şey vardı. Henry, çabuk sinirlenen ve sinirlendiğinde kimsenin akıl edemeyeceği şeyleri yapabilecek karakterde biriydi. Eskiden uysal ve sakin yapısıyla biliniyordu. Ağabeyine göre daha terbiyeli ve sorunsuz biri olduğu için kasaba halkı tarafından da sevilirdi.. Ama sonra hayatı, zevkleri ve davranışları, kasaba halkının hoşuna gitmeyecek şekilde değişti.

Onu bu denli değiştiren ağabeyinin ölümüydü. Coby Kenway, Meksikalı bir serseri tarafından öldürüldüğünde Henry, uzun süre konuşmadı. Küçük evinden dışarıya adım atmaz oldu. Ama nasıl olduysa bir gece bara girdi ve içebildiği kadar bira içti. Cebinde kalan tüm parayı biraya harcadı. Akşamın ilerleyen saatlerine doğru sarhoş olmuş, ayakta zor duruyordu. Sonra nasıl olduysa, silahlar çekildi ve Henry, kasaba şerifi Nico`yu alnından vurdu. O gece ne olmuştu, neden silahlar çekilmişti, Henry hiç bir şey hatırlamıyordu.
O günden sonra kasaba halkının gözündeki değeri düştü ve herkes ona yabancı gözüyle bakmaya başladı. Kasabalılar, artık ona selam vermiyor, onunla kart oynamıyordu.

Henry, gitmesi gerektiğini biliyordu ve bir gece kasabadan ayrılmayı kararlaştırmıştı. Tesadüf eseri, onun kasabadan ayrıldığı gece, ağabeyini vuran Meksikalı kasabaya geldi. Henry, haberi alır almaz kasabaya geri döndü. Ancak Meksikalı, kasabalılar tarafından uyarıldı ve Henry gelmeden kasabadan ayrıldı.

Henry, ağabeyinin intikamını almak için Meksikalının peşine düştü. Yıllarca onu aradı. Sorduğu herkes onun nerede olduğunu bilmiyordu. Henry, bu arayış boyunca daha önce görmediği insanlarla tanıştı, farklı kasabalarda konakladı. Otuz dokuz yaşına geldiğinde bu takibe son verdi ve kasabaya, daha doğrusu kasabadan biraz uzaktaki küçük yaşantısına geri döndü.


Hava kararmıştı ve rüzgar soğuk esiyordu. Atlarını koşturan gençler Henry Kenway`ı verandasında oturmuş onlara bakarken görünce kasabaya döndüler.

Arazi derin bir sessizliğe-kurtların uluması dışında-büründü. Henry, tek başına kalmıştı yine. İçeriyi girip duvara dayatılmış şekilde duran tüfeğini aldı ve evinin karşısındaki kaktüslü tepeye doğru yürüdü. Tepeyi ve tepenin aşağısındaki çölü gezdi. Her gece tüfeğini alır, araziyi ve çevresini gezerdi. Bazı geceler kamp kuran soygunculara rastlardı. Böyle durumlarda kaktüslerin arasına saklanır, neler konuşulduğunu dinlerdi. Onların arasında değildi belki ama, kendisini yalnız hissetmezdi. O an, o grubun bir üyesiymiş gibi hissederdi.

Bu gece kamp kuran soyguncular yoktu. Gerçekten çok sessiz bir geceydi. "Sıkıcı gece," diye fısıldadı Henry.
Kaktüslü tepeden evine doğru indi. Tam verandanın alçak merdivenlerine ayak basarken bir ses duydu. Evinin arkasından geliyordu. Ayak uçlarında yürüyerek evinin arkasına geçti. Biri, evinin arkasında çömelmiş bir şeyler yapıyordu. "Kim var orada? Ayağa kalk ve tanıt kendini," diye bağırdı Henry.

Adam hemen ayağa kalktı ve hızlıca silahını çekti. Ancak Henry, daha hızlıydı. Karanlıkta zorda olsa-belki şanslıydı- adamı kolundan vurdu. Adam acıyla inledi. "Uzaklaş arazimden! Yoksa seni alnından vururum."

Adam kolunu tutarak karanlıkta kayboldu. Henry, adamın gittiğine emin olana kadar oradan ayrılmadı. Adamın uzaklaştığını görünce evine girdi ve tüfeğini duvara dayadı. Üstündekileri çıkardı, dolaptaki pijamalarını giydi. Vakit erkendi. Ama Henry, konuşacak biri olmadığı için yatmayı tercih ediyordu. Yorganını çekti ve yatağına uzandı.


Çevrimdışı Methild

  • *
  • 28
  • Rom: 0
  • En Ağır Sözler Silah Gibidir...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kenway Kardeşler
« Yanıtla #1 : 21 Mayıs 2014, 16:25:30 »
Not: Aklıma yeni bir kurgu geldiği için eski hikayemi bıraktım ve bunu yazmaya karar verdim. Elimden geldiğince hatasız şekilde yazmaya çalışacağım. Okur ve yorum yaparsanız sevinirim. Yorum yapmayanlarda ankete katılabilirse iyi olur.

Çevrimdışı Quid Rides

  • **
  • 399
  • Rom: 17
  • #800000
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kenway Kardeşler
« Yanıtla #2 : 21 Mayıs 2014, 17:16:23 »
Henüz okumadım ama lütfen hepsini kalın olarak yazma. Göz yoruyor.

Arka arkaya mesaj göndermemek adına hikaye ile ilgili görüşlerimi buraya yazacağım. İlk cümlelerin "-di -du" şeklinde ilerlemesi beni biraz korkuttu çünkü böyle devam eden hikayelerde, hikayeyi anlamaktan çok cümle sonlarındaki "-di -du" lara takılıyorum. Ama araya farklı tarzdaki cümlelerin girmesi iyi oldu hikaye akmaya başladı. Daha sonra bu akıntı tek tip cümle kullanmaktan dolayı kesildi.

Yazım ve imla konusunda bir şey söyleyemeyeceğim çünkü hikayeyi okurken pek dikkat etmem onlara anca kendim hikayeyi düzelteceksem dikkat ederim.

Baştaki bilgi yığıntısı (kötü anlamda değil) bit gazete yazısını anımsatıyor. Bu açıdan biraz daha farklı olabilir bence.

Yazmaya devam etmen dileğiyle.
http://turanmemre.wordpress.com/
Bana dönek demiş itin birisi
Açığım ne imiş sor hele hele

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kenway Kardeşler
« Yanıtla #3 : 21 Mayıs 2014, 17:44:45 »
Çok fazla kelime tekrarı ve düz cümle keyifleri kaçırıyor. Kenway şerifi vurduğunda niye hapse girmedi onu düşünüyorum. Sonuçta kanun adamını öldürdü değil mi? bunlar dışında, söyleyecek pek birşey yok henüz. devamını bekleyip görelim.

kolay gelsin.